Arama


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
14 Ocak 2009       Mesaj #6
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
DİL VE TARİH

Dil, cansız kelimelerdenoluşan sadece zihni bir müessese olmayıp canlı, gelişen, bulunduğu medeniyet çevresiyle kelime alış-verişi yapan organizmadır.

Bir Türk atasözü "Dilini kaybeden biri, kendisini, özünü, milliyetini kaybeder" Dilin önemini bu sözlerle anlatır. Eğer kelimeler doğru söylenmezse ağızdan çıkan sözler anlatılmak istenen sözler değillerdir. Ağızdan çıkan sözler anlatılmak istenen sözler olmayınca yapılması gerekenler yapılmaz. Yapılması gerekenler yapılmayınca ahlak ve sanat soysuzlaşır. Ahlak ve sanat soysuzlaşınca adaletsizlik başlar ve halk ne yapacağını bilememenin çaresizliği içinde bocalar durur. Yüzlerce yıl önce Konfüçyus Çin de ögrencilerine dilin neden bu kadar önemli bir etken olduğunu anlatmıştır. Dil iletişim kaynağıdır. İletişim insanoğlunun varlığı iler başlar ve varolduğu sürece insanlar arasında bir bağ oluşturmak, birbirleriyle anlaşma,birbirlerini anlama ve tanıma bakımından en önemli etken olarak var olacaktır.

Dil kullanma ile eskimez yıpranmaz kullanışlığını yitirmez aksine dil kullanıldığı sürece kendini yeniler ve geliştirir. Osmanlı Devleti 600 yıl boyunca 72 millete hükmetmiş hükmettiği milletlerin dilinden ve kültüründen etkilenmiştir. Osmanlı Devleti Arapça ve Farsçanın etkisi altına girmiştir. Atatürk dilimizi Arapça ve Farsça nın hakimiyetinden kurtarmak için ilkin Arap harflerini bırakıp latin harflerine geçmenin Batı medeniyetine girebilmek için gerekliliğine,yeni harflerin Türk insanının önüne yepyeni ufuklar açacağına inanıyordu. Bizim güzel ahenktar zengin lisanımız yeni

Türk harfleri ile kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir bir çerçeve içinde bulundurarak anlaşılamayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak bunu anlamak mecburiyetindeyiz.Anladığınızın eserlerine yakın zamanda bütün kainat şahit olacaktır. Buna katiyetle eminim. Sözleri ile yeni Türk harflerinin Türk Milletine yapacağı etkilerin öneminden bahsetmiştir. 12 Temmuz 1932 de Türk Dil Kurumu kuruldu. 1934 yılında Tarama dergisi yayımlanmaya başlandı. Atatürk döneminde Türk Dili Atatürk ün dile verdiği önemden dolayı büyük gelişme kazandı. Atatürk ün vefatını müteakip Türk Dil Kurumu aralarında dilcilerin bulunmadığı kişilerin kabul edilmediği bir kurum haline geldi. Türk Dili#8217;nden istedikleri gibi tasarruf edebileceklerine inanıyorlardı. Atatürk ün vefatından sonra günümüze kadar birçok yabancı kelime dilimize girmiş ve dilimizi yabancı kelimeler arasında anlaşılmazlığa sürüklemektedir. Günümüzde her alanada yabancı kelimelerin dilimize yerleştiğini görebiliriz(gazete,TV, Radyo )

Dil kadar da tarihte bir millet için önem verilmesi gereken konulardandır. Osmanlı Devleti Türk Milletinin tarihi ile hiç ilgilenmemişti.Bu dönemde Osmanlı Devletini Türk Milletinin kurup ayakta tuttuğu , bu devletin bir Türk Devleti olduğu adeta unutulmuştu. Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk Milleti uzun ve şerefli bir tarihe sahiptir. Bu köklü milletin tarihi aydınlığa çıkarılmalıydı,bu da ancak milli ve ilmi tarihçilik döneminin açılması ile mümkün olabilirdi. Atatürk ün tarih konusuna eğilmeye sevk eden birinci sebep bu idi. Atatürk Türk vatanı ile ilgili haksız iddia ve taleplerin çürütülmesi maksadı ile tarih çalışmalarına büyük önem veriyordu. Türk Milletine zorla kabul ettirilmek istenen ve Türk ün kahramanlığı ile yırtılıp atılan Sevr Anlaşmasının yanlış ve çarpıtılmış tarih bilgileri üzerine kurulu olduğunu biliyordu. Osmanlı Devleti#8217;nin haşmeti karşısında yüzyıllarca duydukları korkuların önyargıların düşmanlıkların ve koyu bir haçlı bağnazlıpğının etkisi altında Türk Milletini Orta Asya ya sürmekten bahseden gafiller türemiştir. Atatürk çarpıtılmış tarih bilgileri ile Türklüğe düşmanlık edenlerin temelsiz iddialarını yine tarih silahı ile çürütmenin yararlı olacağını görmüştür.1931 yılında Türk Tarih Kurumu kuruldu. Bu kuruluş birçok bilimsel çalışma ve yayınlar ile Türk Tarihçiliğine büyük hizmetler yaptı. Atatürk büyük devletler kuran atalarımız büyük ve geniş kapsamlı medeniyetlerede sahip olmustur. Bunu aramak incelemek

Türklüğe ve cihana bildirmek bizim için bir borçtur. Türk Çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kudret bulacaktır. Türk Tarihçiliğinin gelişmesini milli tarihimizle ilgili bilgilerimizin yeni boyutlara ulaşmasını büyük ölçüde Atatürk ün bilinçli çabalarına borçluyuz. Bir millet için tarihini bilmenin önemi günümüzde Türk Tarihine yapılan asılsız suçlamalarla karşı karşıya klmasıyla ortaya çıkıyırdu. Ermenilerin sözde soykırım iddiası hiçbir tarihi belgeye dayanmayan Türk Devletini suçlayan bir iddiadır.

Türk Milleti tarihi inceleyip bu iddiayı çürütmezse durumun nerelere varabileceğini düşünebilirsiniz. Her ne kadar Türk Milleti nin Ermeni iddialarının asılsız olduğunu kanıtlasa da Ermeniler iddialarını bir platformda tartışmaya dahi yanaşmaz iken hala iddialarında ısrar etmekteler ve diğer ülkeleri etkileme peşindeler, bu da gösteriyor ki tarihi gerçekleri sadece muhattabına değil tüm dünyanın önüne sermeli gerçekleri anlamamakta ısrar edip bir takım çıkarlar elde etmenin peşinde koşanların gözüne sokmalıyız. Kimsenin aksini iddia etmeye ne dili varabilmeli ne de yüzü olmalı.
kaynak