Herşeyden önce zaman,madde veya mekan olmadan düşünülemeyen bir olgudur.
Zaman,birbirlerinin yerini alan oluşumların varoluş zincirlenişini ifade eder.
Gece-gündüz,doğum-ölüm gibi.
Evrendeki oluşum zincirlenişini geçmiş,şimdi ve gelecek gibi ayırımda düşünmemiz,bu oluşumları sıraya koyma işlemimizdir.
İki oluşum arasında bir ilişki kurmamız ile zamanın ölçüsünü belirlemiş oluruz.
Dünyanın Güneş etrafındaki yörüngesinin belli bir yerini ölçü alıp dönüşüne o noktadan itibaren devam etmesi bizim için bir zaman ölçüsüdür.
Zaman tek boyutludur,geriye çevrilemez.
Bir topu A noktasından fırlattığımızda bu top B noktasına ulaşmışsa,A noktası artık geçmişte kalmıştır.
B noktasından A noktasına zaman geriye gitmez.
Zamandan ayrı düşünemeyeceğimiz bir diğer olgu da harekettir.
Hareketin olmadığı bir yerde zaman da olamaz.
Dünya üzerinde veya uzayda en azıdan iki hareketli cisim olmadan zaman kavramını düşünemeyiz.
Tek bir cisim için zaman yoktur.
Zaman kavramı için cisimlerin birbirlerine göre hareketlerini karşılaştırmamız gerekmektedir.
Uzayın ıssız bir bölgesinde hareketsiz duran iki cisim düşünsek bile,onların zamanını ölçecek hareketten başka bir olgu bulamayız.
Yirminci yüzyılın başlarına dek zaman ile mekan hem birbirlerinden hem de hareketten ayrı olarak biliniyordu.
Oysa modern fizik zaman,mekan ve hareket eden madde arasındaki ilişkiyi kanıtlamıştır.
Nitekim Einstein,rölativite teorisi ile zaman ve mekanın kendi başına,maddeden ayrı olarak varolmadığını görüşlerine temel olarak almıştır.
Zaman-mekan-madde-hareket evrensel karşılıklı ilişkidir.
Kendi başlarına bağımsızlıkları yoktur.
Hepsi birlikte bütünsel ve bölünmez zaman-mekan’ın izafi yapılarıdır.