Arama


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
15 Şubat 2009       Mesaj #5
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Türk edebiyatının ilk seyahatname eserleri arasında Farsça yazılan Hoca Gıyaseddin Nakkaş’ın Acâibü’lLetâif adlı eseriyle Ali Ekber Hatâî’nin 1515′te yazdığı Hıtâînâme adlı eseri sayılabilir.
Seydî Ali Reis (ö.1562) Mir’atü’lMemâlik (1557) adlı seyahatnamesinde Belücistan, Hindistan, Afganistan, Buhara, Maveraünnehir’le ilgili gözlemlerini ve yaşadığı olayları anlatmıştır. III. Sultan Murat (15751575) döneminde Tokatlı İbrahim oğlu Ahmet, Acâibnamei Hindistan adlı eserinde Kabil, Hindistan, Basra, Yemen, Hicaz izlenimlerini aktarır.


Trabzonlu Mehmet Aşık’ın (1555?) Menâzıru’lAvâlim adındaki eseri de gezi edebiyatının önemli eserlerindendir.
Türk edebiyatının en önemli seyahatname eserlerinden biri Evliya Çelebi’nin (16111682) 10 ciltlik seyahatnamesidir. Evliya Çelebi , 40 yıllık gezilerinden elde ettiği coğrafî, etnografik, tarihî, kültürel pek çok bilgiyi akıcı ve mübalâğalı bir üslûpla kaleme almıştır.


Türk edebiyatında “seyahatname” adıyla birçok eser yazıldığı gibi, adı “seyahatname” olmadığı hâlde bu türe özgü özellikler gösteren başka eserler de vardır. Pirî Reis’in Bahriye adlı eseri buna bir örnektir.
İlk seyahatnameler, genellikle başka ülkelerde elçi olarak gönderilen devlet memurlarının gittikleri ülkenin yaşama biçimi, kültürel özellikleri, sosyal ilişkileri, giyim kuşamları, sokakları, şehircilikleri, bürokrasileri ve başka özellikleri hakkında Türk okuyucusu için aktardıkları ilgi çekici bilgilerden oluşmaktadır.


Kimi yazarlar, gittikleri ülkelerden gönderdikleri mektuplarda bulundukları ülke ile ilgili bazı bilgiler de vermişlerdir.
Sultanların sefer sırasında konaklar arası mesafeleri gösteren menâzil kitapları, her gün yapılan işleri anlatan rûznâmeler de gezi türüne ilişkin bilgiler içermektedirler. Haydar Çelebi Rûznâmesi buna örnek olarak gösterilebilir.
Keçecizade İzzet Molla (17851829) sürgüne gönderildiği Keşan ve İstanbul’a dönüş izlenimlerini MihnetKeşan (1269) adlı eserinde anlatır.
Ömer Lütfi, Ümit Burnu Seyahatnamesi’nde dört yıl din bilgisi hocası olarak kaldığı Ümit Burnu ve havalisini değişik yönleriyle tanıtır.
Türk edebiyatında modern zamanlarda da yurt içine, İslâm dünyasına, Batıya ve başka ülkelere yapılmış pek çok gezinin notları yayımlanmıştır.

Gezi Türünün Gelişimi

Gezi türünün uzun bir geçmişi vardır. Bu günkü tanımına ve niteliğine tam uymasa da çok eski çağlarda gezi türünden sayılabilecek örneklerin bulunduğu bilinmektedir. Eski Yunanistan’dan başlayarak günümüze kadar çeşitli ülkelerden birçok gezgin, elçi, şair ve yazar gezip gördükleri yerleri anlatan eserler meydana getirmişlerdir.

Başka ülkelere yapılan yolculuklarla ilgili ilk gezi yazılarına örnek olmak üzere M.S. 448′de Hun hükümdarı Atilla’ya gönderilen elçilik heyetinde görevli tarihçi Priskosun eseri ile M.S. 568 de Kilikyalı Zemarkhos’un Göktürkler ülkesinde Bizans İmparatorluğu elçisi iken tuttuğu notları gösterebiliriz.
İranlı şair ve din adamı Nasır Hüsrev ‘in hac maksadıyla yaptığı Mekke gezisini ve bu arada Mısır ve Anadolu’nun doğusunda gördüklerini anlatan ’sefername’ adlı eserini de ilk gezi kitapları arasında sayabiliriz.
Gezi türünün ilk önemli eselerini verenlerin başında şüphesiz Venedikli ünlü gezgin Marco Polo ile yine ünlü Arap gezgini İbn-i Batuta’yı anmamız gerekir.
Marco Polo, Yakın Doğu ve Orta Asya ülkelerini kapsayan uzun bir yolculuğa çıkmış ve bu yolculuğunda gezip gördüğü yerleri anlatan bir eser yazmıştır. Birçok dile çevrilen bu eser gezi edebiyatının ilk klasik örneklerinden biri sayılır. Arap gezgini İbn Batuta da Anadolu, Harezm, Maveraünnehir ve Horasan’ı dolaşarak oralarda yaşayan Türklerin teknik ve toplumsal özelliklerini anlatan bir kitap yazmıştır.
Önceleri daha çok tarihçilerin ilgi gösterdikleri bu eserler, sonradan edebiyatçıların da dikkatini çekmiştir. Ele alınan konular, kullanılan dil, yazarların gözlem ve anlatım özellikleri bakımından gezi yazı ve kitapları artık edebiyatın bir kolu, bir başka deyişle bir yazı türü özelliği kazanmıştır.




Gezi Yazılarının Çeşitleri

Gezi yazılarını, yolculuk yapılan yer bakımından ikiye ayırmak mümkündür: yurtiçi gezi yazıları ve yurt dışı gezi yazıları’

Yurtiçi gezi yazıları, bir yazarın herhangi bir amaçla kendi ülkesinde yaptığı bir yolculuk sırasında gezip gördüğü yerleri ve edindiği izlenimleri anlattığı yazılardır. Bu tür gezi yazılarına, Reşat Nuri Güntekin’in Anadolu Notlarını gösterebiliriz.
Yurtdışı gezi yazıları ise bir yazarın kendi ülkesi dışında yaptığı gezi ve incelemelerinin bir ürünüdür. Bu tür gezi yazısına da Falih Rıfkı Atay’ın Deniz Aşırı adlı eseri örnek olarak gösterebiliriz.
Gezi yazılarını, gezi türünde eser veren kimselerin durumları bakımından da ikiye ayırabiliriz: uğraşları yazarlık olan kimselerin kalemlerinden çıkan gezi yazıları, uğraşları yazarlık olmayan kimselerin ortaya koyduğu gezi yazıları.
Yazarlığı bir meslek olarak benimsemiş kimselerin eserlerinde gezilen görülen yerler, değinilen konular, insanlarla ilgili gözlemler yazı sanatının birçok özelliğini yansıtan renkli bir dille anlatılır.
İkinci kategoriye giren yazılar, genellikle yazarlıkla ilgili olmayan, fakat yurt içinde veya dışında bazı yerleri görmek üzere geziye çıkanların veya geçici görevlerle yabancı bir ülkede oturanların kaleme aldıkları yazılardır. Bu gibi kimselerin eserlerinde anlatım kuru ve renksiz olabilir. Ancak bu tür eserlerde bazen çok ilginç gözlemlere, sağlam bilgilere ve mantıklı yorumlara rastlayabiliriz. Örneğin ünlü Türk denizcisi Piri Reis’in Bahriye adlı kitabı bu bakımdan ilginçtir. Bu kitap Akdeniz’i çevreleyen karalar, ormanlar, dağlar, kentler üzerinde verdiği bilgilerle hem bir deniz atlası, hem de bir gezi kitabı niteliği taşır.
Gezi yazılarını amaç ve yazılış bakımından da üçe ayırmak mümkündür: günü gününe alınmış notlara dayalı gezi yazıları, mektup biçiminde yazılan gezi yazıları ve bir ülkeyi daha nesnel ve derinlemesine tanıtmayı amaçlayan gezi yazıları.
Kimi yazarlar, gezip gördükleri yerleri günü gününe veya aralıklı olarak tuttukları notlarla anlatırlar. Bu gibi gezi yazıları çoğu kez anı türünün de özelliklerini taşır. Bu çeşit gezi yazılarına Burhan Arpad’ın Gezi Günlüğü adlı eseri örnek olabilir.
Kimi yazarlar da gezi izlenimlerini belli aralıklarla arkadaşlarına yazdıkları mektuplarda anlatırlar. Bu gibi gezi yazılarında mektup türünün hemen hemen her özelliğini görebiliriz. Bu çeşit gezi yazılarına Celaleddin Ezine’nin Amerika Mektupları örnek olarak gösterebiliriz.
Üçüncü tür gezi yazıları, yazarın kişisel gözlemleri yanında daha başka bilgi ve belgelere dayalı tasvir ve yorumları içerir. Örneğin Falih Rıfkı Atay’ın gezi kitapları genellikle bu biçimde yazılmış eserlerdir.




Türk Edebiyatında Gezi Yazıları

Bugünkü bilgilerimize göre Türkçe yazılan ilk gezi kitabı, tanınmış denizcilerimizden Seydi Ali Reis’in Miratül-Memalik adlı eseridir. Eser Portekizlilere karşı savaşırken Hint denizinde fırtınaya yakalanıp Gücerat’ta karaya çıkan Seydi Ali Reis’in Hindistan, Afganistan, Buhara ve Maveraünnehir yoluyla Edirne’ye dönüşü sırasında başından geçen serüvenleri kapsar.

Ünlü bilginlerimizden Kâtip Çelebi’nin Cihannüma adlı eseri de gezi yazılarında rastlanan birtakım özellikleri içermektedir. Kâtip Çelebi, Osmanlı ülkesinin birçok yerini dolaşmış ve eserinde gördüğü bu yerlerle ilgili ayrıntılı bilgiler vermiştir.
Edebiyatımızda gezi türünde ilk büyük ve önemli eserin yazarı Evliya Çelebi’dir. Tarih-i Seyyah adını taşıyan on ciltlik eserinde Evliya Çelebi, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde ve dışında gezip gördüğü yerleri anlatır. Bu yerler arasında Bursa, İzmir, Trabzon gibi şehirlerimiz yanında Avusturya, Hicaz, Mısır, Habeşistan ve Dağıstan gibi yabancı ülkeler de bulunmaktadır. Evliya Çelebi’nin gezi kitabından XVII. Yy. toplumumuzun zengin kültür özelliklerini öğrenmek mümkündür. Anlatımdaki sadelik, içtenlik ve söyleşi havası da eser için ayrı bir üstünlük sayılır.
XVII. yy’da Hac yolculuklarını anlatan bir takım gezi kitapları ile birlikte Avrupa ve Yakın Doğu ülkelerine gönderilen elçilerimizi yazdıkları ’sefaretname’leri de birer gezi eseri sayabiliriz. Bu eserler arasında gezi türünün özelliklerini en belirgin biçimde taşıyanı Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin Fransa Sefaretnamesi’dir. Yazar bu eserinde Lale Devri’nde Fransa’da elçilik yaparken gördüklerini tatlı bir dille anlatmıştır.
Edebiyatımızda gezi türünden yazılara ilginin arttığını daha çok XIX. yy’da görüyoruz. Bir takım denizcilerimizin, ülke dışındaki Müslümanların eğitilmesi için görevlendirilmiş din adamlarımızın ve gezginlerimizin görevle ve ya kendi istekleri ile gezip gördükleri yerleri anlatan eserlerini burada anmak gerekir. Bu eserlerde Orta Asya, Uzak Doğu, Afrika, Güney Amerika üzerinde ilginç gözlem ve izlenimlere dayalı bilgiler sergilenmiş bulunmaktadır.




Tanzimat’tan Sonraki Gelişmeler

XIX. yy’nin sonlarında yayımlanan ve gerçek bir gezi yazısı niteliği taşıyan eser Ahmet Mithat Efendi’nin Avrupa’da Bir Cevelan adlı kitabı olmuştur. Yazar bu eserinde İstanbul’dan Stockholm’e kadar yaptığı tren yolculuğuna ve dönüşünde uğradığı birçok Avrupa kentlerine ilişkin gözlem ve izlenimlerini anlatır. Ali bey’in Seyahat Jurnali adlı kitabı da bu yüzyılın önemli gezi eserleri arasında sayılır.

1908′den sonra gezi türünden eserlerin sayısında önemli bir gelişme görülmektedir. Bunda okur sayısının artışı yanında yabancı gezi kitaplarının Türkçeye çevrilmesinin etkisi büyük olmuştur. Bu dönemin tanınmış şair ve yazarlarından Cenap Şehabettin’in Hicaz yolculuğunu anlatan Hac Yolunda Suriye ve Irak’tan söz eden Afak-ı Irak ve bir Avrupa gezisinde gördüklerini yansıtan Avrupa Mektupları adlı eserlerini Türkçe gezi türünün başarılı örnekleri arasında gösterebiliriz.
Cumhuriyet Döneminde ve Günümüzde Gezi Yazıları
Cumhuriyet döneminde edebiyatımızda gezi türünde nicelik ve nitelik yönünden büyük bir ilerleme sağlanmıştır. Bu dönemin tanınmış gezi yazarları arasında önce Falih Rıfkı Atay’ı anmamız gerekir. Atay’ın Denizaşırı, Taymıs Kıyıları, Bizim Akdeniz, Tuna Kıyıları, Hind, Yolcu Defteri, Gezerek Gördüklerim ele alınan konular ile gerek gözlem gerekse anlatım ustalığı bakımından ilginç ve değerli eserlerdir.
Cumhuriyet döneminde gezi türünde eser veren diğer yazarlar arasında İstanbul’dan Londra’ya Şileple Yolculuk ve Akdenizde Bir Yaz Gezintisi adlı kitaplarıyla Saik Sabri Duran’ı, Finlandiya adlı kitabıyla Şükufe Nihal’i, Bir Vagon Penceresinden ve Ankara-Bükreş adlı kitaplarıyla Sadri Ertem’i, Tuna’dan Batıya ve Anadolu Notları adlı iki ciltlik kitabıyla Reşat Nuri Güntekin’i, Anadolu Manzaraları adlı kitabıyla Hikmet Birand’ı, Gezi Günlüğü ve Avusturya Günlüğü adlı kitaplarıyla Burhan Arpad’ı sayabiliriz.
Son yıllarda gezi edebiyatımız yeni eserlerde daha da zenginleşmiştir. Yabancı ülkelerle kültürel ilişkilerin artması ve bireysel gezi imkanlarının çoğalması sonucu olarak bu türde eser yazanları sayısında da bir artış görülmektedir.
Günümüz yazarları arasında gezi yazı ve kitaparıyla ün yapmış olanlar arasında Mavi Yolculuk ve Mavi Anadolu isimli eserleriyle Azra Erhat’ı, Düşsem Yollara Yollara adlı eseriyle Haldun Taner’i, Sovyet Rusya, Azerbaycan, Özbekistan, Bulgaristan, Macaristan adlı eseriyle Melih Cevdet Anday’ı, Sam Amcanın Evinde ve Bir Garip Ada adlı eserleriyle Badii Faik Akın’ı, Canım Anadolu adlı eseriyle Bedri Rahmi Eyüboğlu’nu, Şu Bizim Rumeli adlı eseriyle Yılmaz Çetiner’i ve Almanya Beyleri İle Portekiz’in Bahçeleri adlı eseriyle Nevzat Üstün’ü sayabiliriz.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.