gecenin bilmem kaçı şimdi. soğuk.. sırtım buz... uykusuz geceler o kadar çoğaldı ki.. şiirsiz geceler.. sana neler söyleyeceğimi bilemiyorum. senin 'otomatikteyim' dediğin moddayım.. hayat kendiliğinden akan bir nehir gibi geçip gidiyor önümden.. ben seyirciyim.. arada bir derin suların yeşilinde kendi suretimi görüyorum.. sonrası yok..
bunları sana niye yazıyorum onu da biliyor değilim... hani gece ya, ben de yalnızım.. ben yalnızlığı ne çok seviyorum gözlerimden yaşlar akarken.. bir sürü sigara içmişim gene. bir sürü seni düşünmüşüm. seni düşünmenin neye yaradığını ya da yarayabileceğini düşünmeden seni düşünmüşüm. of ya.. gittikçe sıyırıyorum galiba. baksana neler anlatıyorum sana... senin bir hayatın olduğunu, beni çoktan bir anı defterinin sarı sayfalarında bıraktığını düşünmeden.
o deftere zaman zaman göz attığını bilmesem bunları yazar mıydım onu da bilmiyorum.
üşüyorum, çok üşüyorum... güneşlerde bile buz gibi bir yalnızlık oluyorum. göz yaşlarımdaki tuz kurutuyor yüreğimdeki şiirleri...
neydi o söz: ' güller yağmura yakalanınca' dedi adam, kadın ekledi 'soldu'
yağmura yakalanan güller gibiyim şimdi..
bir uzun yol otobüsünde
ayrılığa açıyor yağmurda ıslanan güller
yağmurda ıslanan güller gibi
kupkuruyum.....