Arama

Köşe Yazısı ve Makaleler - Tek Mesaj #104

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Haziran 2006       Mesaj #104
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Irak’taki El Kaide örgütünün lideri Ebu Musab Zerkavi, dün Bakuba kendi yakınlarında bir Amerikan saldırısının ardından öldürüldü.

Ürdün asıllı Zerkavi, Irak’ta intihar bombalarıyla sivilleri de hedef alan pek çok vahşi saldırıyı, adam kaçırma ve rehinelerin kafalarının kesilmesini koordine eden kişi olarak biliniyor. Zerkavi’nin çeşitli cihat hareketlerinde savaştığı uzun bir geçmişi var. Zerkavi’nin 2000 yılında, el Kaide ile bağlarını güçlendirdiği; ancak resmî olarak onlara katılmadığına inanılan Afganistan’ın Herat kentinde kendi terörist üssünü oluşturdu. Afganistan’daki 2001’deki savaştan sonra Irak’a kaçtı ve Kuzey Irak’ta Halepçe’de Taliban’ın Afganistan’ındakine benzer mini bir devlet oluşturmak için bazı köylerin kontrolünü bulunduran Kürt İslamcılardan oluşan “İslam’ın Askerleri” (Cund el İslam) olarak bilinen gölge bir örgüte katıldı. Bu grup daha sonra, Aralık 2001’inde adını “İslam’ın Destekçileri” (Ensar el İslam) olarak değiştirdi. Irak savaşı boyunca, ABD Özel Kuvvetleri’nin ve Kürt militanların buradaki ana üssü yok etmelerinin ardından, Zerkavi de dahil olmak üzre, Ensar el İslam’ın üyeleri tüm Irak’a yayıldı.
İç savaşı tetiklemeye çalıştı
Zerkavi’nin, liderliğini ilan etmemesine rağmen, Ensar’ı yönetmede kilit bir rol oynadığına inanılmaktaydı. Daha sonra Zerkavi, “Birlik ve Cihat Grubu” (Cemaat el Cihat vel Tevhid) isimli bir diğer örgütü koordine etti. Sonrasında ise Zerkavi, Usame bin Ladin’in örgütüne bağlılık yemini etti ve “İki Nehir Diyarında Kutsal Savaş için el Kaide” (Tandim Kaide Cihat fi Bilad el Rafideyn)’i kurdu ve başına geçti.
Irak’taki Sünni Müslümanlara yönelik saldırıları koordine etmekle olduğu kadar, kendilerini ABD güçlerinin müttefiki kılmakla suçladığı Şia, Zerkavi grubunun spesifik hedefi haline geldi. El Zerkavi, Irak’ta iki mezhep arasında bir iç savaşı ateşlemeye çalıştı; böylece Amerika’nın ülkeye istikrar getirme çabalarının altını oymayı hedefledi. O, Irak Şia’sının gerçek Müslümanlar olmadığını, “Amerika’nın Irak’taki gözü ve kulağı” olduklarını ilan eden 33 kaset kaydı yayınladı. Bu açıklamalarla, Irak’taki Sünni Müslümanları “işgalcilerin ayakları altındaki yeryüzünü ateşe verme”ye zorladı.
Zerkavi’nin Cemaat el Cihad vel Tevhid örgütünün de, Türk kamyon şoförleri Murat Yüce ve Durmuş Kumdereli’nin katledilmesinin ardındaki güç olduğuna inanılmakta. 2003 yılı Ekim ayında, Türk müteahhitler Mahir Kemal ve Ramazan Elbu, bir diğer kamyon şoförü, el Zerkavi’nin bağlı olduğu bir başka grup olan Jaysh el Ensar el Sunna grubu tarafından infaz edildi. Zerkavi’nin şiddet taktikleri onun kendi “şok ve dehşet”i anlamına geliyordu, dinleyenlerini boyun eğmeleri için korkutuyordu. Eylemleri, büyük gazetelerin hemen hepsinin ilk sayfasında yer buldu, böylece ona uluslararası anlamda dikkatler yöneldi, bu yayınlar sayesinde terör eylemlerini daha geniş bir kitleye duyurdu. Sözde özgürleştirilen Saddam Hüseyin’in Irak’ı “Korku Cumhuriyeti” olarak tanınıyorsa, el Zerkavi’nin örgütleriyle korku Irak’ı asla terk etmemiş demektir. Peki, ortalama bir Iraklı, bombalı bir araç içinde ya da kaçırılarak öldürülme korkusuyla nasıl başa çıkabilir?
Zerkavi’nin bu saldırılarla, Ortadoğu’da marketlerde satılan ya da internetten kolayca indirilebilen video kasetlerle gönderdiği mesaj, genç Müslümanlara onun Irak’taki cihadına katılma ilhamı üfledi. Ortaya çıkarılan bir bilgi, Zerkavi’nin mesajının Lübnanlı bir genci nasıl etkilediğini ve, her ne kadar başarılı olamasa da, onun ABD güçlerine karşı bir intihar saldırısına giriştiğini gözler önüne sermektedir. Zerkavi için savaşmaya gönüllü olana adam şunları söylemişti: “Zerkavi tüm Müslüman gençliğine kendini adres gösterdi, Amerikalıların geldiğini, tüm silahları ile geldiğini ve bize saldırdığını ve intikamımızı almak için bu savaşa katılmamız gerektiğini, söyledi.”
Ölümü direnişi etkiler mi?
Bununla birlikte, Zerkavi’nin ölümü Irak’taki şiddet döngüsünü sona erdirmeyecektir, tıpkı Uday ve Kusay Hüseyin’in ölümlerinin, Saddam Hüseyin’in yakalanmasının Irak’taki şiddeti sona erdirmede başarısız olması gibi. Zerkavi’nin ölümü, el Kaide’nin motivasyonuna ve onun liderliği altında Irak’a savaşmak için gelen yabancı savaşçılara bir darbe olacaktır. Bununla birlikte, el Kaide örgütü Irak’ta, tüm Müslüman dünyasını yönetimi altına alacak bir halifenin zeminini hazırlama amacıyla yeni bir hilafet kurmak için savaşıyor. Bu, liderlerinin ölmesine rağmen onların savaşmaya devam etmesindeki temel güdü. El Kaide bağlantılı savaşçılar içinse, varlıklarını devam ettirmeleri için cihadı sürdürmeleri en iyi seçenek. Liderlerinin ölümüne rağmen, tıpkı 80’li yıllarda Usame bin Ladin’in Sovyetlere karşı savaşıyla başlayan kendini tanımlama gibi, onları tanımlayan şey de mücadeleleri. Zerkavi, onun gibi pek çok adamı üreten çevrenin bir ürünü. Yerel Ortadoğu hükümetlerinin bozulması, Filistin meselesi, Irak’ın işgali, yoksulluk, eğitim yetersizliği gibi unsurlar hayatlarından hoşnut olmayanların Irak’ta el Kaide saflarına katılmasına neden olmaya devam edecektir. Bu koşullar sürdüğü müddetçe, yeni Zerkaviler ortaya çıkarak eskisinin yerini alacaktır.

Dr. İbrahim Al-Marashi
Oxford Üniversitesi Öğretim Üyesi