Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
4 Mart 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Astrobiyoloji
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Genel Bakış
Evrenin başka bir yerinde yaşamın Dünya’daki gibi hücresel yapılar kullanıp kullanmadığı bilinmemektedir. (Burada bitki hücrelerindeki kloroplastlar görülmektedir.)
Ad:  chloroplasten.jpg
Gösterim: 235
Boyut:  31.0 KB

Astrobiyoloji terimi, eski Yunanca’daki “yıldız, takımyıldız” anlamına gelen astron (ἄστρον), “yaşam” anlamına gelen bios (βίος) ve “çalışma, inceleme” anlamına gelen -logia (-λογία ) sözcüklerinin birleştirilmesinden oluşmuştur. Astrobiyoloji nispeten kısa zaman önce ortaya çıkmış ve halen gelişmekte olan bir alandır. Evrenin başka yerlerinde yaşamın olup olmadığı meselesi, doğrulanabilir bir varsayım içerdiğinden, bilimsel sorgulamanın geçerli olduğu bir konudur. Bir gezegenbilimci olan David Grinspoon astrobiyolojiye, bilinen bilimsel kuramlar dahilinde “bilinmeyen” hakkında spekülasyonlarda bulunan bir tür doğal felsefe alanı gözüyle bakar. Bununla birlikte astrobiyoloji, bilimsel sorgulamanın ana-akımı dışında tutulması halinde, başlıbaşına yöntemli bir inceleme alanıdır. NASA ilk astrobiyolojik projesini 1959’da hazırlamış, astrobiyolojik programını da 1960’da belirlemiştir. NASA’nın 1976 ‘da uygulamaya koyduğu Viking missions projesi, mümkün yaşam belirtilerini araştırmaya ilişkin üç biyoloji deneyi içeriyordu. NASA 1971’de kısa adı SETI olan Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması Projesi’ni (Search for Extra-Terrestrial Intelligence) başlattı. Projenin amacı Dünya-dışı bir uygarlıktan veya uzak bir gezegenden gelen mesajların varlığının saptanması ve var olduklarının saptanması halinde bunların incelenmesiydi. Projede olası Dünya-dışı zeki yaşamı özellikle radyoelektrik sinyalleri dinleme yoluyla araştırmaya ağırlık verilmiştir.
Astrobiyoloji 21.yy.’da NASA’nın ve ESA’nın (European Space Agency) Güneş Sistemi keşif projelerinde giderek artan bir önemle odak haline gelmiştir. Bu alanda Avrupalılar’ın astrobiyolojiyle ilgili ilk uygulaması Mayıs 2001’de İtalya’da yer almış, ardından Aurora Programı uygulamaya konulmuştur. Halihazırda NASA bünyesinde NASA Astrobiyoloji Enstitüsü bu alanda çalışmalarını sürdürmekte ve gerek ABD üniversitelerinde (University of Arizona, Penn State University) gerekse Britanya (University of Glamorgan) Kanada, İrlanda gibi diğer ülkelerin üniversitelerinde okutulan astrobiyoloji, üniversitelerde giderek yaygınlaşmaktadır.
Günümüzde astrobiyolojinin özel bir araştırma alanı da Dünya’ya yakınlığı ve jeolojik tarihi nedeniyle Mars gezegeninde yaşamın araştırılmasıdır. Mars’ın yüzeyinde geçmişte bol miktarda sıvı su bulunduğuna ilişkin olarak günümüzde yeterince kanıt bulunmaktadır. Bilindiği gibi, su, karbon temelli yaşamın oluşmasını haber veren bir ön belirti sayılır. Viking Programı ile Beagle-2 sonda araçlarının her ikisi de özellikle Mars’ta yaşamın araştırılmasına yönelik çalışmalarla görevlendirilmişti. Bu konuda Viking Programının sonuçlarının yetersiz olduğu kabul edilir.Beagle-2 ise arızalanıp parçalanmıştı.
Astrobiyolojinin baş rolde olacağı bir başka proje Jüpiter’in su içerdiği sanılan uydularına uzay gemisinin gönderilmesinin planlandığı Jupiter Icy Moons Orbiter Projesi idi. Fakat NASA’nın tercihlerindeki değişmeler ve 2005’te finansmanın kesilmesi sorunu projenin iptalini getirdi. Halihazırda Phoenix, Mars’taki mikrobik yaşamın geçmişteki ve şimdiki durumunun anlaşılması için çevreyi ve gezegendeki suyun tarihini araştırmaktadır. NASA bu araştırmanın daha değişik bilim araçlarıyla sürdürülmesi için 2009’da da Mars Science Laboratory adlı uzay keşif aracını fırlatmayı planlamıştır.

Amaçlar ve Araştırma Alanları
Yaşamı kozmozdan Dünya’ya asteroitler taşımış olabilir.
Ad:  722px951gaspra.jpg
Gösterim: 265
Boyut:  33.4 KB

Astrobiyolojinin NASA tarafından belirlenen 7 temel amacı ve bunların içerdiği, araştırma alanlarının neler olduklarını gösteren konular şunlardır:
  • Evrende yaşanabilir ortamların tabiatını ve dağılımını anlamak.
    • Yaşanabilir gezegenlerin oluşum ve evrim modellerinin oluşturulması.
    • Güneş Sistemi’miz dışındaki yaşanabilir gezegenlerin doğrudan ve dolaylı astronomik gözlemleri.
  • Yaşanabilir ortamları, prebiyotik kimyayı ve Güneş Sistemi’mizdeki yaşam belirtilerini şimdiki ve geçmiş halleriyle keşfetmek.
    • Mars’ın keşfi
    • Güneş Sistemi-dışı’nın keşfi.
  • Kozmik ve gezegensel belirtilerden yola çıkarak yaşamın nasıl meydana gelebileceğini anlamak.
    • Prebiyotik materyel ve katalizör kaynakları
    • Fonksiyonel biyomoleküllerin kökenleri ve evrimi
    • Enerjetik aktarımın (İng. transduction) kökenleri
    • Hücreselliğin (selülarite) ve protobiyolojik sistemlerin kökenleri
  • Dünya’daki yaşamın geçmişte gezegensel sistemdeki ve Güneş Sistemi’ndeki değişimlerle nasıl bir etkileşim içinde bulunmuş olduğunu anlamak.
Varsa, evrendeki zeki canlılara bir mesaj iletmek üzere, 3 Mart 1972'de fırlatılan Pioneer 10 uzay aracına eklenen sembolik resim plakası
Ad:  763pxpioneerplaquesvg.jpg
Gösterim: 261
Boyut:  38.0 KB
  • Dünya’nın erken biyosferi
    • Karmaşık yaşamın oluşması
    • Dünya-dışı olayların biyosfer üzerindeki etkileri
  • Yaşamın çevresel sınırlarını ve evrim mekanizmalarını (işleyişlerini) anlamak.
    • Mikroorganizmalardaki moleküler evrim ve çevreye bağımlılık
    • Mikrobik toplululukların (İng. community) toplu evrimi
    • Aşırılık gösteren sistemlere biyokimyasal adaptasyon.
  • Dünya’da ve diğer ortamlarda yaşamın geleceğini biçimlendiren ilkeleri anlamak
    • Çevresel değişimler, element ve unsurların biyota tarafından çevrimi, topluluklar ve ekosistemler
    • Yaşamın Dünya-dışı ortamlarda adaptasyonu ve evrimi
  • Dünya’daki ve diğer dünyalardaki yaşam işaretlerinin nasıl farkına varılacağını tanımlamak
    • Güneş Sistemi materyellerinde aranacak "canlılık işaretleri" (İng. biosignature)
    • Yakın gezegen sistemlerinde aranacak canlılık işaretleri.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!