Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
4 Mart 2009       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Astrobiyoloji
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Konu başlıkları için bakınız:
  1. Yaşamın oluşabileceği kozmik cisimler (bak. Dünya Dışı Yaşam - 2)
Uzaydan gelenlerin araştırılması: Meteorlar

Ad:  astrometeor.png
Gösterim: 198
Boyut:  6.2 KB

Astrobiyolojinin 1970'li yıllardan itibaren ilgi odağı olmasında bazı meteorlar üzerinde aminoasitlerin keşfinin etkisi büyüktür. Bazı meteorlar üzerindeki incelemeler, sonuçları tartışmalı da olsa, Dünya-dışı yaşamın ipuçlarını veriyor gibi görünmektedir. Bu meteorlardan en tanınmışları şunlardır:
  • Murchison meteoru: 28 Eylül 1969 tarihinde Avustralya’da adını aldığı yere (Murchison, Victoria) düştüğü gözlemlenmiştir. Organik bileşikleri bolca içeren meteorlar grubunda ve CM karbonlu kondirit grubunda sınıflanır.
Murchison meteorunda rastlanan yuvarlak oluşumlardan bir çift, Argonne Ulusal Laboratuvarı
Ad:  murchisonmeteoritestard.jpg
Gösterim: 174
Boyut:  12.4 KB

100 kg. ağırlığında olup, büyüklüğü sayesinde en fazla incelenen meteorlardan biridir. 1970’li yıllarda bu meteor üzerinde yalnızca üçü doğal olan 70 farklı aminoasit keşfedilmiştir. Meteor sık rastlanan aminoasitlerden glisin, alanin ve glutamik asiti içerdiği gibi, pek sık rastlanmayan isovaline ve pseudoleucine gibi aminoasitleri de içeriyordu. Bu meteor yaşamın kökeni hakkında o zamana dek mevcut kavramların sarsılmasına yol açmış ve Dünya’daki yaşamın kökeninin Dünya-dışı olabilme olasılığının da var olduğunu ortaya koymuştur.  Bu organik bileşiklerden ilginç olanlarından ikisi pürinler ve pirimidinlerdir; çünkü bu moleküller DNA ve RNA’nın temelleri sayılırlar. İncelemeler sonucunda oluşturulan ilk rapor, aminoasitlerin rasemik olduğunu ve dünyasal bir bulaşmanın (kontaminasyon) sözkonusu olmayıp, kaynağın Dünya-dışı olduğunu ortaya koydu. Meteorda özel bir aminoasit ailesinde sınıflanan diamino aside de rastlanmıştır. Daha sonra 1997’de yapılan incelemeler enantiyomeraminoasitlerin nitrojenin 15N izotopuyla zenginleşmiş olduğunu gösterdi ki, bu, kaynağın Dünya-dışı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyordu. 2008’de yapılan son inceleme meteorun nükleobazlar içerdiğini göstermiş olup, karbon testleri bu oluşumların hiçbir dünyasal köken göstermediğini ortaya koydu.
Nakhla meteoru
Ad:  800pxnakhlameteorite.jpg
Gösterim: 164
Boyut:  91.7 KB
  • Nakhla meteoru: SNC Grubu’nda sınıflandırılan Mars kökenli bir meteordur. Mars yüzeyine büyük bir cismin çarpmasıyla fırlamış olduğu düşünülen bu meteor, 28 Haziran 1911’de İskenderiye’nin (Mısır) Nakhla bölgesine düşmüştür. Meteordan koparılan bir parça 1998’de NASA'nın Johnson Uzay Merkezi’nden bir ekip tarafından, optik mikroskobun yanısıra SEM (scanning electron microscope) elektron mikroskobu da kullanılarak incelenmiştir. İncelemede saptanan, biçim ve boyutları bakımından Dünyadaki fosilleşmiş nanobakterileri andıran nesneler ve Dünya’dan bulaşmamış orijinal karbon izleri Mars’ta en -azından bir zamanlar- yaşamın olduğunu ortaya koymuştur. Bu sonuca yapılan Dünya’dan bulaşma olabileceği yönünde yapılan itirazlardan sonra, 2000 yılında bu kez sıvı gaz kromatografisi ve mass spektrometri yöntemleriyle çalışılmış ve incelemeler sonucunda NASA uzmanları Nakhla metorunundaki organik maddenin % 75’inin kesinlikle hiçbir şekilde Dünya’dan bulaşmamış olduğunu açıklamıştır. Bu açıklamayla meteorun ilgi odağı olmasından sonra, 2006’da NASA Londra Doğal Tarih Müzesi’nden meteorun incelenen birinci parçadan daha büyük bir parçasını daha almayı başarmıştır. İkinci parça üzerinde yapılan incelemelerde ayrıca geniş ölçüde dendritik karbona rastlanmıştır. Kesin sonuçlar 2006’da yayımlandığında bazı bağımsız araştırmacılar bu karbon oluşumlarının biyolojik kökenli olması gerektiği sonucuna varmışlardır.
Mars meteoru ALH84001
Ad:  alh84001.jpg
Gösterim: 159
Boyut:  38.7 KB
  • ALH84001 meteoru (Allan Hills 84001): 1984’te Antarktika’da kısa adı ANSMET (ANtarctic Search for METeorites) olan Antarktika Meteor Araştırma Projesi ekibi tarafından bulunmuştur. Ağırlığı 1,93 kg.’dır. Yapılan hesaplamalara göre, Mars’tan 17 milyon yıl önce fırlamış ve 11.000 yıl süren bir yolculuktan sonra Dünya’ya, Antarktika buzlarına düşmüştür. NASA tarafından yapılan ilk bileşim incelemeleri bazı mikroorganizmalarla ilgili bir tür manyetit olduğunu göstermiştir. Daha sonra Ağustos 2002’de Thomas-Keptra’nın başkanlığındaki bir başka ekip tarafından yapılan incelemeler bu manyetitin % 25’inin yeryüzünde ancak biyolojik faaliyet sonucunda oluşabilen tekbiçimli küçük kristallerden oluşmuş olduğunu ortaya koydu. Taşın geri kalan % 75’lik kısmı normaldi, yani bilinen inorganik maddeden oluşuyordu. Taşta polisiklik aromatik hidrokarbonların saptanması taşın vaktiyle yüzeyden uzakta bulunduğunu göstermektedir. Taşta saptanan bazı yapılar Dünya ‘daki mineralleşmiş bakterileri ve fibrillerini andırmaktadır.
Bu oluşumlar biçim ve boyut bakımından fosilleşmiş nanobakterilere benzemektedir. Varılan sonuca göre bunlar Mars üzerindeki ilk yaşam türleriydi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!