Arama


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
4 Mart 2009       Mesaj #5
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Alıntı
kjdfsdsz adlı kullanıcıdan alıntı

ben 8. sınıf öğrencisiyim ilerde konservatuar okumak istiyorum hangi lise sizce daha uygundur?ve de şartlar varmıdır karne notları felna?öss de taban puan'ı kaçtır? bilgi verirseniz sevinirim tşk. Msn Happy

KONSERVATUAR YOLCULUĞU
Konservatuara girmek her gencin hayalini süsler. Hele de okul yıllarında tiyatroya ucundan kösesinden bulaşmışsa bir genç, mutlaka girecektir konservatuara. Keyif aldığı, mutlu olduğu mesleği yapmak en büyük hayalidir. Engeller çıkar önüne hep. Ailesi karsıdır, dostları , arkadaşları istemezler bu meslek olarak bile görülmeyen tiyatroyu. Sürekli kötü, korkutucu sözler sarf ederler bu meslek üstüne. Ama genç kararlıdır.
Önceleri çeşitli büyük tiyatrolarda çalışmakla yetinir. Usta - çırak ilişkisiyle kendini tatmin etmeye çalışır. Birçok oyunda sahneye çıkar, Türkiye'nin dört bir yanına turnelere gider. Binlerce insan ayakta alkışlar ustasıyla beraber sahneledikleri oyunları. Bir yandan sahnede oynarken, bir yandan ustası hiç bırakmaz onu eğitmeyi. Sahnede öğrendiklerinin yani sıra, ustasının söylediklerini dinler, okur, inceler, düşünür. Yaşıtlarının baba parasıyla keyif çattıkları zamanda o, hep öğrenmek hevesiyle yanıp tutuşmaktadır. İçindeki tiyatro ateşi, her kitapla, her oyunla daha da alevlenir. Daha yirmili yaslarına gelmeden, mesleğin neredeyse bütün detaylarını öğrenir. Üstelik bununla da kalmaz, turnelerle tüm Türkiye'yi dolaşırken değişik hayatları, insanları ve en önemlisi hayati tanır.
Ufkuna bir Lego gibi ekler hayatin birçok parçasını. Bir gün bunlar da yetmez olur. Ustası alır karsısına ve der ki : "Benden öğrenebileceğin her şeyi aldın. Artik bu aldıklarını eğitimle tamamlama zamanı." Akli karışır gencin. Daha öğrenmesi gereken ne vardır ki, öğrenilmedik. "Çok şey var. Simdi Konservatuara gideceksin. Akademik eğitim alarak, öğrendiklerini akademik bilgilerle tamamlayacaksın." Genç karar verir. Bir süredir icra ettiği bu mesleğin eğitimini alıp, daha güçlü çıkacaktır meydanlara. Artik zamanı gelmiştir. Ama nereden başlayacağını bilemez. Önünde birçok soru ve sorun onu beklemektedir. Bir zaman ne yapacağını bilmez halde sağa sola bakınır. Derken ailesi bir Sart getirir gence.
"Sana tam bir yıl fırsat veriyoruz. Bu zaman içinde bir üniversiteye giremezsen, bizim istediğimiz yolda ilerleyeceksin." Hayatla ilgili bunca şeyi öğrenen genç, hemen bir plan yapar ve bunu uygulamaya koyar. Önce girmek istediği okulu seçecektir. Bunu yaparken kendisi için en önemli olan alacağı eğitimin kalitesidir. Bunun için sınavına girmek istediği okulun derslerini, hocalarını inceler. Sadece bir okulun dersleri içinde bulunan rejisörlük eğitimi dikkatini çeker ve buna da hevesi olan gencimiz okulunu bulduğunu anlar. Hemen okulun sınav tarihlerini ve sınav başvurusu için gerekenleri öğrenir. Okulun sınavlarına girebilmek için öncelikle üniversite sınavından taban puanı almak gerekmektedir.
Bunun dışında bürokratik işlemler vardır. Ama en önemlisi sınav jürisi, bir komedi, bir dram tirada ve şiir istemektedir. Bunları çalışıp yetenek sınavına girecektir. Genç o ana kadar aslında isin en kolay kısımlarını hallettiğini, bundan sonrasının ise en zor bölüm olduğunu anlar. Kendine uygun tiradları bulmak için neredeyse bütün eserleri okur, inceler, düşünür. Öncelikle okuduğu eserlerde dikkat ettiği şey kendini en sade şekilde ifade edecek tiradı bulmaktır. Çünkü sınav jürisinin dikkat ettiği bir eseri nasıl oynadığı değil, bir oyuncu adayı olarak, duygusunu ve düşüncelerini bu eser üzerinden nasıl ifade ettiğidir.
Zor ve karmaşık tiradların içinden çıkmak şimdilik hiç de kolay değildir onun için. Sonrasında fiziksel ve düşünce olarak kendine uygun bulduğu tirajlara bakar. Uzun bir eleme sonucunda elde ettiği birkaç tiradı ustasına götürür. Ustasının da yardımıyla eserlere karar verirler. Ama gencin kafası hala karışıktır. Bu tirajlara çalışırken nelere dikkat edecektir? nasıl bir çalışma yolu izlemesi gerekmektedir? Bu soruları düşünürken, aklına bu eğitim yolunu geçmiş olan ustası gelir. Ondan yardim alırsa, daha doğru bir çalışma yapacağına inanır.
Hemen ustasına gider ve ondan yardim ister. ustası ona sadece çalışma prensiplerini öğretebileceğini, bunun dışındaki yardımların onu bir kuklaya çevireceğini söyler. Çalışmalarında kimseyi taklit etmemesini, taklide yönelenlerden uzak durmasını öğütler. Ustasının söylediklerini can kulağıyla dinleyen genç, çalışmalarına hız verir. Önünde epey zaman olmasına rağmen, genç bilir ki zaman bu tür çalışmalar için çok önemlidir. Ustasının da yardımıyla, fazla abartılı olmayan,sade bir oyunculuğa çalışır. Bu arada sadece tiradlarına değil, ayni zamanda sınav jürisinin eser ve yazar ile ilgili soracağı sorulara hazırlıklı olmak adına bol bol kitap okur, kendini geliştirir. sınav zamanı yaklaşmıştır artik. Genç büyük bir heyecanla sınavın yapılacağı şehre gitmek için hazırlanır. Uzun maratonun sonundaki kısa koşu artik başlamak üzeredir. Ailesinin ve sevdiklerinin dualarıyla uğurlanır.
sınav için geldiği şehirde yalnız olduğunu düşünse de, kendi gibi sınava gelen birçok arkadaşıyla tanışır. Onlarla bol bol sohbet eder ve fark eder ki kendi gibi yüzlerce genç bu sınavlar için hazırlanmıştır. Üstelik gelenlerin büyük çoğunluğu birkaç okulun sınavına birden giren, birkaç yıldır deneyip bir türlü kazanamayanlardır. Her birinin gözlerinde tıpkı kendindeki gibi tiyatro ateşini görür ve anlar ki bu sınavı kazanamasa da sonraki sınavlarda bu sansını deneyecektir. Bu mesleğe gönül veren biri olarak vazgeçmek kelimesini lügatinden çıkarması gerekmektedir. Genç sınav günü karsısına çıkacağı jüriye saygısını göstermek için üstüne bir kumaş pantolon ve bir gömlek giyer. Üstündeki takılarını çıkartır.
Ne de olsa karsısındaki jüri bu sanata ömrünü vermiş, saygın sanatçılardır. Görmek istedikleri sade bir oyuncu adayıdır. Ustasının her zaman dediği gibi bir oyuncu sahnede dimdik durabilmeli, bir şeylerin arkasına saklanmamalıdır. sınav iki aşamalıdır. Birinci gün tüm adaylar, san, ritim, kulak sınavına tabii tutulur. Sonrasında jüri şiirini dinleyerek sınavı tamamlamaktadır. Genç sıranın kendisine geldiğini öğrenir. Kapıdan içeri girerken heyecandan bayılmak üzeredir. Sahneye, jürinin karsısına çıkana kadar binlerce düşünce geçer aklından. Ama sahneye geldiği anda tüm heyecanı kapıda kalmıştır. Önce piyano basında müzik sınavını tamamlar. Sonra şiirini okur. Jüri bütün bunlardan sonra sorular sormaya baslar.
Genç bütün sorulara kısa ve öz, saygıyla cevap verir. Ama onu en çok etkileyen sorulardan bir tanesidir: "Seni bir oyunda sahnede izledim. Oldukça yeteneklisin. Neden konservatuar?" İste bu en hazırlıksız yakalandığı sorulardan biridir. Buna ustasının söylediklerinden bir cevap verir. Jüri teşekkür eder, genç dışarı çıkarken büyük bir umutsuzluğa kapılır. Hemen okuldan uzaklaşmak ister. Ama sonucu beklemek zorundadır. Bindir düşünce içindeyken, sınav sona erer ve sonuç listesi cama asılır. Gencin o listeye bakmaya bile cesareti yoktur. Tam arkasını dönmüş gidecekken arkadaşlarından biri seslenir: "Kazanmışsın!" Genç duyduğuna inanmaz ve hemen listenin basına gider. Evet iste adi tam da o elli kişilik listenin içindedir. İçi içine sığmaz, artik mutluluk heyecanı kaplamıştır içini. Hemen ailesini ve ustasını arar. Sevincini onlarla paylaşır.
O gece uyku girmez gözüne. Bir sonraki gün yapılacak son sınavı düşünür, tiradlarını gözden geçirir. Sabah yaklaştıkça içindeki mutluluk yerini tekrar korkuya bırakır. "Ya kazanamazsam?" Genç, hiçbir şeyi düşünmeden tekrar sınavın yapılacağı yere gider. Artik daha az bir kalabalık vardır. Okulun bahçesinde herkes birbirine temkinli yaklaşmakta, ayrı köselerde tiradlarına çalışmaktadır. Gencin birkaç günde arkadaş olduğu kişiler bile hemen gelmezler yanına. sınavın başladığı andan itibaren yine heyecan kaplamıştır içini. Adi okunduğunda, yine dönüp gitme duygusunu içini kaplar, midesine kramplar girer. Ama buna bir son vermelidir. Ne olacaksa olsun diye düşünerek sınava girer.
Jüri bugün sanki daha ciddidir. Genci çok dikkatle incelemektedirler. Jüri başkanı tirajlara başlamasını söyler gence. Genç tiradlarını sırayla oynar. Jüri hiçbirini kesmez ve dikkatle seyreder. Ama genç bilir ki jüri onu durduracak olsa da bu olumlu ya da olumsuz bir durum değildir. Jürinin nasıl bir düşünce içinde olduğunu tahmin etmek mümkün değildir. Tiradların bitiminde jüri, yazar ve eserle ilgili sorular sorar. Gencin diksiyon değil ama dişlerinde problem olduğunu düşündüklerinden ona çeşitli temrinler verirler. Genç oldukça yorulmuştur. Kondisyonunun iyi olduğuna inansa da içeride bulunduğu süre 45 dakikaya vardığından ve sınavın kötü gittiğine inandığından kaygı duymaktadır.
Sonunda jüri teşekkür ederek dışarı gönderir. Genç dışarı çıktığı anda, bahçede çimenlerin üstüne yığılır kalır. Elini bile oynatacak hali yoktur. Yeterince efor sarf etmesi dışında, sınavın psikolojik yükü de onu yormuştur. Çevresindekiler ona sürekli sınavla ilgili sorular sorarlar. Neden bu kadar içeride tutulduğunu herkes merak etmektedir. En çok da kendisi.
Bundan sonra heyecan ve korkuyla, sınavın bitmesini ve sonucun açıklanmasını beklemekten başka çaresi yoktur. sınav bitip sonuçlar açıklanırken genç yine kazanamadığı hissiyle uzaklaşmak ister. Ama bu sefer korkusunu yenerek listenin asıldığı kapıya gider. Korkunun ecele faydası yoktur. Kazanamamış olsa bile bunu kendi göğüsleyebilmelidir. Evet iste 10 kişilik liste. Hemen kendi adına bakar ve listede adini gördüğü andan itibaren, basarmış olmanın verdiği tüm duyguları bir an içinde yasadıktan sonra, çevresinde kazanamayanları da düşünerek sessizliğe gömülür ve evine bu müjdeli haberi götürmek için yola çıkar.

kaynak





Alıntı

Arkadaşım,konservatuar için öncelikle öss ye girmiş ve taban puanı aşmış olman gerekir-dil mezenu olman bişiy farketmez ama puanın nekadar yüksek olabilrse o kadar ii(çünkü sınawlar sonunda öss puanı birtakım hesplarla yetenek puanına ekleniyor!we böylece o okula giriş puanın belli oluo!).Konservatuar sınawlarına gelince...okuluna,bulunduğu yere göre değişiklik gösterbilior..Aralık bilgisi,piyanodan 2 ses,3 ses,4ses tekrarı-ezgi we ritm tekrarı,dikte(bazı okullar da solfej..),çalgı ile hazırlanmış 1 yada 2 eser,şan için hazırlanmış 1 yada 2 eser...dedim ya okuluna göre değişebiliyor?sen iiyice araştır!bak.buradan yine haberşiriz..sana bu anlamda yardımcı olurum herzaman.şimdinden başarılar,ii kal

Alıntı

Sen konservatuara mı girmek istiyorsun ? Yoksa Müzik eğitim fakültesine mi?(gazi, marmara, 9 eylül vb.)

Konservatuar sınavında girdiğin branşa göre sınava tabi tutulursun. Eğer müzik eğitim fakültesine giriyorsan hemen hemen hepsinin sınav şekli aynıdır. Örnek istersen Marmara üni. müzik eğitm fak. fgiriş sınavlarının ayrıntısı ve sınavlarda hangi konuya kaç puan verildiği sitemizin haberler blm.de yazmakta.. Kulak çalışması için sana piyano eşliğinde kayıt gönderebilirim , çalışman için..
Hangi enstrumanı çalmayım tarzında sorun için ; enstruman çalabiliyor olman ve yeterliliğin önemli.. hangi enstrumanı ne düzeyde çaldığın 2.planda kalıor, blok flütle bile girenler çok fazla. Fakat sınav yerinde senin için bir amfi bulundurmayacakları için electro gitarla girmemelisin wink


kaynak
Quo vadis?