Büyük
sıfat
1 . Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı:
"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz."- Y. Z. Ortaç.
2 . Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram):
"Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti."- P. Safa.
3 . Niceliği çok olan:
"Benim büyük kalabalıklara karşı ürkekliğim vardır."- R. N. Güntekin.
4 . Üstün niteliği olan:
"Molière büyük adammış, yeryüzüne gelmiş kişilerin en büyüklerinden biri."- N. Ataç.
5 . Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş:
"Büyüklerin yanında sesim çıkmazdı."- S. F. Abasıyanık.
6 . Önemli:
"Ömrünün tek ve büyük oyunu bitmişti."- T. Buğra.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- büyük balık küçük balığı yutar
- büyük başın derdi büyük olur
- büyük görmek (veya bilmek veya tutmak)
- büyük laf etmek
- büyükle büyük, küçükle küçük olmak
- büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpmek
- büyük lokma ye büyük söyleme
- büyük oynamak
- büyük (söz) söylemek
- büyük sözüme tövbe!
- büyükten büyüğe
- büyük yemin etmek
Birleşik Sözler
- büyük abdest
- büyük aile
- büyük amiral
- büyük ana
- büyük anne
- büyük atardamar
- Büyükayı
- büyük baba
- büyükbaş
- büyük boy
- büyük çember
- büyük dalga
- büyük defter
- büyükelçi
- büyük hanım
- büyük harf
- büyük kalori
- büyük kan dolaşımı
- büyük mağaza
- büyük mevlit ayı
- büyük orta
- büyük önerme
- büyük para
- büyük peder
- büyük sesli uyumu
- büyükşehir
- büyük tansiyon
- büyük terim
- büyük tövbe ayı
- büyük ünlü uyumu
- ağzı büyük
- burnu büyük
- küçüklü büyüklü