“deneyim ve uygulama yoluyla matematik ve fen bilimlerine ilişkin edinilen bir bilginin, doğanın sunduğu malzemeler ve sahip olduğu güçlerin insanlığın yararına ekonomik bir biçimde kullanılması için yollar geliştirmek üzere, muhakeme edilerek uygulamaya döküldüğü meslek”
Gerek mühendis gerekse bilimci matematik ve fen bilimlerinde “tam anlamıyla” (eksiksiz) eğitimlidir, ama bilimci bilgisini esas olarak yeni bilgiler edinmek için kullanırken, mühendis bilgisini yararlı araçlar, yapılar, işlemler tasarlamak ve geliştirmek için uygulamaya döker. Diğer bir deyişle, bilimci bilmenin peşindedir, mühendis ise yapmayı hedefler.
“Bilimciler keşfederler, mühendisler olmayanı yaratırlar”.
Bilimcinin konumunu yüceltmek ve maddi değilse de insani değerler açısından, başka hiçbir uğraşın o kadar ödüllendirici olmadığı ima etmek moda olmuş görünüyor. Birkaç nedenden dolayı bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Örneğin, mühendis daha geniş bir olasılıklar ufkuna sahiptir. Bir bilimci, tüm yaşamı boyunca insanoğlunun bilgisine gerçekten yaratıcı bir katkıda bulunursa şanslıdır ve bunu hiç yapamayabilir. Buna karşılık, mühendis neredeyse sınırsız fırsatlara sahiptir. Onlarca özgün tasarım yaratabilir -sık sık yaratmaktadır da- onların yararlı gerçekliklere dönüşmesini görmenin doyumunu yaşayabilir. Soyut bilimci tarafından hiçbir zaman bilinmeyecek bir anlamda yaratıcı bir sanatçıdır. Mühendis bir şey yapabilir. Geçmiş ve bugünkü bilimsel buluşları modeller. Malzemesi boldur, çözümleri büyüleyicidir ve her şey kişisel yetenek üzerinde döner.
Mühendislik inşa-imal sanatı olarak daha az düşünülse iyi olurdu. Gerçekten de, önemli anlamda, mühendislik inşa-imal sanatı değildir... Beceriksiz birinin iki dolara kötü yaptığı bir şeyi bir dolara iyi yapma sanatıdır.