Arama

Köşe Yazısı ve Makaleler - Tek Mesaj #108

KafKasKarTaLi - avatarı
KafKasKarTaLi
Ziyaretçi
11 Haziran 2006       Mesaj #108
KafKasKarTaLi - avatarı
Ziyaretçi
Kıbrıs'da Zafer Yada Hiç!
"İnce, uzun, ucu sözde açık, fakat gerçekte sonunda Türkiye'ye kapanacağı muhakkak, engebeli AB yolunda, Ankara'da nefesler tutulmuş, Pazartesi günü Brüksel'den ne işaret gelecek diye! Müzakerelere başlanacak mı? Yoksa bu işkenceli bekleme oyununa "devam" mı?.. Zaten, bu yollara gireli, ne zaman böylesine son dakika heyecanları yaşanmadı ki?

Brüksel'den gelen haberler, müzakerelere "başlama" verecek "Ortak Tutum Belgesinin", henüz 25 üyenin hepsinin onayını almadığı… Başlıca engel, Kıbrıs Rum Yönetimini, ek protokolün Türkiye tarafından uygulanması, yani liman ve hava alanlarının Rum uçak ve gemilerime açılması! Tabii, geçen bir yazımda sözünü ettiğim o "Ortak tutum belgesi" veya geçici ilerleme raporunda iler sürüleceği belli bazı koşullara, mesela TSK ve Güneydoğu konusundaki dayatmalardan ve bunlar karşısında iktidarın ne yapacağı şimdilik söz konusu edilmiyor... Hoş söz konusu edilse ve Ankara itiraz etse de, ne çıkar?


KIBRIS
AB yolundaki en büyük engellerden biri de Kopenhag kriterlerinden olmadığı halde önümüze çıkarılmış olan "Kıbrıs sorunu" AKP iktidarı, AB daha doğrusu kendi amaçları uğruna, Kıbrıs'ı çoktan verip kurtulacak! Şimdiye kadar, bu konuda yaptığı büyük fedakârlıklar ve verilen ödünler, Rauf Denktaş'a karşı oynanan oyunlar malûm. Kıbrıs Türklerinin çoğunluğu Annan Planına " evet" dedi ve bunu dedirten Mehmet Ali Talat'ı Cumhurbaşkanı seçti Rum Halkı "hayır" dedi, bunu dedirten Papadopulos son seçimlerde büyük çoğunlukla kazandı. Sadece bu çelişki, Denktaş'la Talat arasındaki farkı ve maalesef Rumlarla Kıbrıs Türklerinim çoğunluğu arasındaki acı farkı gösteriyor.

Ve şimdi bu oyun içinde başka bir oyun var; Talat'ın Amerika'da Dışişleri Bakanı Rice, İngiltere'de Blair tarafından "tam resmi" kabul edilmesinden sonra Berlin'de Alman Dışişleri Bakanı tarafından "yarı resmi" kabul edilmesi "zafer" olarak gösterilebiliyor ve kamuoyu kandırılıyor. Bunlar KKTC'nin İngiltere, Amerika ve Almanya tarafından tanınması manasına gelmezmiş. Ama zararı yok böyle horoz şekerleriyle avutuluruz!

Kıbrıs davamızın mücahidi rahmetli Sedat Semavi'nin kurduğu HÜRRİYET gazetesi Almanya ile ilgili haberi "Talat'a üçüncü kapı açılıyor" manşetiyle verdi. Ertuğrul Özkök de, yeni göz boyama hareketi konusunda "Berlin, Cuma Saat 10.00 " başlıklı yazı yazmış… Bir dostumun dediği gibi, bu da, Kıbrıs Davamızda, 2002 Kasım ayında başlatılan "indirimli satış kampanyasının" yeni bir reklâmı!

Bizim medyadakilerin bu aşikâr "göz boyamaya", böyle kapılmaları ve bu "kapılardan" çözüm beklemeleri çok garip! Oysa Ruf Denktaş'ın yazdığı gibi bu son açılımlar aslında bir süredir sürdürülen "bu mevcut durum devam edemez" hareketinin ve yeni Annan Planlarını habercileri!

Hafızalar da "nisyanla" malul yani özürlü! Çözümsüzlükle suçlanan eski KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'a da böyle kapılar açılmıştı. Almanya Denktaş'ı 2000'de resmen davet etmiş ve zamanın Dışişleri Bakanı Joschka Fisher'le 11 Şubat 2000 Cuma günü Hamburg'da görüşmüştü. Ama sonra ne oldu?.. Gene Annan Planı oldu!

Oynanmakta olan oyunun bir başka boyutu da, "statüko devam edemez" uyarılarına şimdi Washington'dan geldi. ABD Dışişleri Bakan yardımcısı Daniel Fried, açıkça " Türkiye, AB üyelik amacını gerçekleştirmek için, Gümrük Birliği anlaşmasını, Kıbrıs Rum Kesimimi de kapsayacak şekilde genişletmeli, çözüm fırsatını kaçırmamalı" demiş ve ilave etmiş; " Kıbrıs adasında Kıbrıs Cumhuriyetinden başka herhangi bir hükümeti tanımıyoruz, tanımayacağız!"

Londra'da, Washington'da ve şimdi de Berlin'de, lütfen "yarı resmi" olarak "ağırlanan" Talat'a aynı mesajların verildiği ve bu davetlerin de, ona-dolayısıyla Türkiye'ye bu mesajları vermek ve "statükoyu" Rumlar içim değiştirmek için verdikleri besbelli!

Hükümet bu dayatmalar karşısında ne yapacak?
Kıbrıs Türkiye için, Türk milleti için, tarihi, coğrafi ve stratejik açılardan hayati önemi ve önceliği haizdir… Hele enerji hatlarınım Orta Asya ve Orta Doğu'da, bazı projelerin uygulanmak istendiği şu bağlamda, İngiltere neden Kıbrıs'ta üslerini muhafaza eder? ABD neden bu adaya aşırı ilgi gösterir? Ve buna rağmen içimizden bazıları "Kıbrıs'ın Türkiye için önemi yok derler? Açıkça söylemek gerek, her halde, Kıbrıs Türkiye için, Avrupa tutkusuyla, Rumlara ikinci sınıf vatandaş olmaya hazır görünen ve bunun için de Rauf Denktaş gibi gerçek bir liderin yerine Mehmet Ali Talat gibi Rumlarla işbirliği yapmaya hazır birini seçen Kıbrıs Türklerinden de çok daha önemlidir. Kıbrıs konunda verilecek ödünler, iktidarın tabutuna çakılacak çiviler olur!