Arama


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
12 Mart 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Orta Doğu'nun Paylaşılması
Savaşın çıktığı ilk günlerden itibaren İngiltere, Osmanlı Devletinin
Merkezi Devletlere eğilim gösterdiğini farkedince, Osmanlı
Devletini arkadan vurmak için bütün Arap alemini Osmanlı Devletine
karşı ayaklandırmak istemiş ve bunun için de Mekke Şerifi Hüseyin
ile temasa geçmişti. Şerif Hüseyin'in Hicaz'ın bağımsızlığını
ilan etmek istemesi ve Hilafet'in de Padişah'tan alınması hususunda
İngiltere'nin kendisine yardım etmesini şart koşması üzerine İngiltere
işin üstüne düşmekten vazgeçti. Bunun üzerine Hüseyin Osmanlı
Devletine başvurup, Hicaz Emirliğinin babadan oğula geçmek
üzere kendisine verilmesini istediyse de bu isteği kabul edilmedi.
Osmanlı Devleti de savaşa katıldıktan sonra ve savaş gün geçtikçe
şiddetlenince, İngiltere Şerif Hüseyin ile anlaşmak için çabalarını
arttırdı. Hüseyin, bütün Arap yarımadası ile bütün Suriyeyi ve
Irak'ı içine alacak bağımsız bir devlet kurulmasını ve başına da kendisinin
geçirilmesini istedi. 1915 yılı içinde yapılan uzun müzakerelerden
sonra, İngiltere ile Hüseyin arasında 1916 Ocak ayında bir
anlaşmaya varıldı. Lübnan hariç, İngiltere Hüseyin'in isteklerini
kabul etti.
İngiltere Hüseyin ile yaptığı bu müzakerelerden Fransayı ancak
1915 Kasımında haberdar etti. Bunun üzerine Fransa Orta Doğuyu
da paylaşma meselesi üzerinde ısrarla durdu ve sonunda, İngiltere
ile Fransa arasında 9 ve 16 Mayıs 1916 da, teati edilen notalarla bir
anlaşmaya ulaşıldı. Bu anlaşmaya göre:
Suriye'nin Akka'dan itibaren kuzeye doğru bütün kıyı bölgesi
(Beyrut dahil), Adana ve Mersin bölgeleri Fransa'nın olacaktı.
Bağdat-Basra arasındaki Dicle ve Fırat bölgesi de İngiltere'nin
olacaktı. Geri kalan topraklarda bir Arap devleti veya Arap devletleri
federasyonu kurulacaktı. Mamafih bu Arap devleti, Akka-Kerkük çizgisinin
kuzey kısmı Fransız nüfuz alanı, güney kısmı da İngiliz nüfuz alanı
olarak nüfuz alanlarına ayrıldı. Ayrıca İskenderun serbest liman ve
Filistin de milletlerarası bölge oluyordu.
Bağımsız Arap devletinin nüfuz alanı olması ve Suriye'nin kıyı
bölgelerinin Fransaya verilmesiyle İngiltere Şerif Hüseyine karşı iki
yüzlü bir oyun oynamış oluyordu.
İngiltere'nin Şerif Hüseyin'e oynadığı oyun bu kadarla da kalmadı.
Bir yandan da Necd Emiri İbni Suud ile de görüşmelere girişmişti.
Bu görüşmeler sonunda İbni Suud ile İngiltere arasında Aralık
1915 de bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma ile İngiltere, Necd
toprakları ve Basra körfezinin güney kıyılarında (Kuveyt hariç) İbni
Suud'un bağımsızlık ve egemenliğini tanıdı. Halbuki bu topraklar üzerinde
İngiltere Şerif Hüseyin'in egemenliğinl tanımıştı.
İngiltere ile anlaştıktan sonra İbni Suud Osmanlı Devletine savaş
ilan etmedi. Lakin Basra körfezinde İngiltereyi rahat bıraktığı
için, İngiltere'nin Irak'daki muharebelerini çok kolaylaştırmış oldu.
Şerif Hüseyin'e gelince, o 1916 Haziranında Osmanlı Devletine
savaş ilan etti. 1916 Ekiminde de kendisini Arabistan Kralı ilan
etti ki, İngiltere bunu hemen tanıdı.
1917 yılında Bolşevik İhtilali ile Çarlığın yıkılması ve Bolşeviklerin,
Çarlık diplomasisinin bütün gizli vesikalarını açığa vurması,
Araplar için soğuk bir duş oldu ve İngiltere'nin oyunlarını bütün
çıplaklığı ile gördüler.


kaynak
Quo vadis?