Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
02:06, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cuma, 26 Nisan 2024 - 02:06
Arama
MaviKaranlık Forum
Toplumda görülen iletişim sorunlarına örnekler nelerdir?
-
Tek Mesaj #4
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
23 Mart 2009
Mesaj
#4
Kayıtlı Üye
Alıntı
fsssssssssssss
adlı kullanıcıdan alıntı
toplumda gürülen iletişim çalışmalarına örnekler
TOPLUM VE İLETİŞİM
Bizim ilk belirteceğimiz husus, iletişimin yeni bir olay olmadığıdır. İletişim son dönemlerin ürünü olmadığı gibi bağlı olduğu toplumsal yasa ve koşulların dışında tek başına, tek başına öncesi sonrası yokmuş gibi ele alınamaz. Konunun toplum yaşamına geçiş aşamasına kadar geriye götürülebilme özelliği bulunmaktadır. Buna bağlı olarak, iletişimin toplumsal bir eylem olma özelliği ortaya çıkmaktadır. İletişim, toplum yaşamının başlangıcından günümüze kadar her aşama ve durumda, her koşul ve ilişkide görülen toplumsal bir eylemdir.
Bu durumda tartışmaya toplumun kendisiyle başlanması, toplum ve buna bağlı olarak iletişimin gelişme koşullarının ele alınması gerekmektedir. Böylece iletişimi de günümüz koşullarına, günümüzdeki görünümüne açıklamak yerine olayı tarih içerisinde izlemek ve konuyu temelinden bir açıklamaya kavuşturmak mümkün olabilecektir.
Temel varsayım, toplumun mutlak, önceden verili, otomatik olarak gerçekleşen, doğadan gelen bir örgütlenme biçimi olmadığıdır. Tam tersine toplum yaşamı, yahut toplumsal örgütleniş biçimi önündeki sorunları aşabilmek için insanın sonradan geliştirdiği bir çözüm biçimi olarak karşımıza çıkmıştır. Başka bir ifadeyle toplum yaşamı, insanlığın gelişiminin bir aşamasıdır.
Toplum yaşamının insanlığın başlangıcına kadar geriye uzaması, bu örgütleniş biçiminin mutlak ve verili olduğu izlenimini doğurmaktadır. Söz konusu örgütleniş biçiminin tarihin başlangıcından beri görülmesi onun otomatik olarak gerçekleşen mutlak bir olay olduğunu göstermediği gibi, tersine insanların ilk ilişkilerinde önlerine çıkan sorunlarını kendi başlarına çözemedikleri ve çözümü toplum yaşamına geçmekte buldukları anlamına gelmektedir.
İnsan başlangıçta kendi yaşamını sürdürmek, korunmak, beslenmek gibi sorunlarını çözmek için doğa ile ilişki içindedir. Bu ilk temel sorunlar önünde insan, doğrudan ve anında ilişkilerle, kendiliğinden gerçekleşecek, bir çözüme sahip değildir. Bu durumda doğa ile zorunlu ve kesintisiz bir ilişkiye geçilmesi söz konusu olmaktadır. Ancak insanın, doğa olan ilişkisinde gerekli ve yeterli donanıma sahip olmaması sorunlarla karşılaşmasına yol açacaktır.
İnsan, doğal donanım açısından belki de canlıların en zayıf olanıdır. Bu yüzden de doğayla tam bir uyumu söz konusu değildir. Hayvanların doğa ile ilişkilerinde kendiliğinden ve anında çözüm bulmaları, onların kendi doğal yapılarıyla doğa yasaları arasındaki uyumdan kaynaklanmaktadır. Böylece hayvanlar, doğuştan gelen donanımları sayesinde doğayla uyum içerisinde bir ilişki kurabilmektedir.
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Quo vadis?
Cevapla
Kapat
Saat: 02:06
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...