Hayat ve bu yüzden Yaşamak...
şöyle uzunca bir yoldayım...
ilerliyorken;
birden karşıma türlü sorunlar çıkıyor
beni ürkütüyor
ileriyi görmekten korkar oluyor gözlerim
sürekli birşeyler yaratıyor,
ahh benim şu amansız kaderim.
birden mevsim değişiyor
büyük bir denize düşüyorum
rüzgar aksi yöndeyken,
ilerlemek imkansız oluyor.
sonra biran herşey duruyor
ve son bir fırtınayla herşey normale dönüyor
o anda geriye bakıyorum
terden yaş olmuş atlet
yorgunluktan morarmış bir çift göz
beni öylece karşılıyor..
sonra birden büyük bir heyecan yaşanıyor
mide bulantısı ve küt küt atan bir kalp
tam herşey normale döndü derken
amaçsız uğraşlar baş gösteriyor
ve boomm..
büyük bir patlama
ve uzun bir sahil
tek başıma,ağlamaya başlıyorum
denizden güzel bir denizkızı geliyor ve
birden beni hayallere taşıyor
o sahilde öylece hayallerle yürüyorum...
sonra birden büyük bir karanlığa düşüyorum
korkarken birden bir ışık görüyorum
ilerlerken ışığa ulaşmış buluyorum kendimi
tekrar baştan başlıyorum..
herşeye en başından başlıyorum
sonra sorumluluklar görünüyor ufukta
onlarada yaklaşıyorum,
ve iştee sorumluluklar oturuyor
beni bir parça yapıyor
ve ayrılamaz bir tablonun bir parçasıyım..
geri dönemiyorum..
öylece yürüyorum..
yanımda sorumluluklar...
ve o sıradan hayatın içinden birden
yine sıradan birşey yaşıyorum
bir cellat geliyor
ve herşeyi bitiriyor
o karanlıktan daha beter bir karanlık
ama herşeyin bittiği yer...
birden geriye dönüyorum
şöyle 1-2 saniyeliğine benim için ağlayanları görüyorum
sorumluluğun diğer parçaları benim için ağlıyor
ve birinden duyduğum bir kelime
herşeyi açıklıyor bana
HAYAT ve bu yüzden YAŞAMAK...
işte o zaman anlıyorum
meğersem ben yaşıyormuşum...
yanan ve sönen kibrit..
küçük kız elinde umutları ile yürüyordu.artık yolun sonuna gelmişti.önünü aydınlatan hiçbir umut kalmamıştı elinde.hepsini harcamıştı küçük kız.ağladığı her göz damlası onu biraz daha uzaklaştırıyordu hayattan.o yorulmuştu.artık yaşayamaz olmuştu.yolun sonu onunda sonu demekti.yürüdü küçük kız,yürüdü.kalan son yoluda gitti.son bir adım kala geriye baktı.umutları kalmıştı geride.tükettiği umutları.ve son adımı da attı.
şimdi aradan bir umut boyu zaman geçti.
küçük kız yok artık.olması gerektiği ve sonunda herkesin olacağı yerde.üzülmüyor artık.çünkü gittiği yerde ne umut kavramı var nede zaman.artık beklemesi ve gitmesi gerekmiyor.
mutluydu.çünkü görevini tamamlamıştı.
bir gün olduğu yerde ona bir hak tanındı ve geçtiğin yolları izleyebilirsin denildi.kız arkasına döndü ve hayır dedi.öyle çok şey yaşadım ve öyle yollardan geçtimki artık o yollara bakmaya cesaretim yok!ben bittim.işte ruhumla burdayım.geridekiler de düşünmesin beni.ben yolları aşınladım sıra onlarda...artık sadece burdayım ve hiçbir yeri ne görücem ne duyucam!bitti o yolda geçti.şimdi geriye bakmak yetiyor bana.ben onlara mesajımı bıraktım.görevimde bitti içim rahat!
küçük kızın mezarının olduğu yerde küçük kibritler var.yakılmış,tüketilmiş ve yağmurdan ıslanmış kibritler...o kibritlerin sahibi olması gerektiği yerde.mezar taşının üstünde yazan söz günden güne tanınıyor.orda 'kibritlerin sahibi olması gerektiği yerde.artık o kibritler yanamaz.ıslandılar ve görevleri bitti.tıpkı benim gibi. ' yazıyor..
her o mezar taşının önünden geçenler anlamıyorlar ne demek istediğini.o bölgede bulunan diğer mezar taşlarının üzerinde şimdi 'çok haklısın küçük kız' yazıyor.
işte şimdi siz o mezar taşında ne demek istediği anlamadınız belki ama bir gün anlayacaksınız!anlayacağınız gün mezar taşınızın olduğu gün olacak.
kibritleriniz yanarak umutlarınızı oluşturuyor ve yolunuzu aydınlatıyor.ama bir gün sönecekler...o gün ıslanacak o kibritler...
Son düzenleyen green almond; 13 Haziran 2006 19:01
Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi