Aslında gelmemeliydi
iki kişilik masada
tek kişi
iki kahve fincanı
yoksun
biri senin içindi.
tepemde masmavi gök yüzü
sarmaşıklar
sırılsıklamım, keşkelerle
akıp giden zaman
ellerin uzansa şimdi
ellerin ellerime dokunsa
sabah suskunluğu
taş duvarlarına vuran güneş
avlu, ne garip
üşüyorum...
kalkıp gitmeyi
fincanların boşluğunda
bilinmeyen bir yolculuğa...
ne garip
nasıl inandırmışım kendimi
sevdalanmadığıma,
avlu sen gibi
gizemli
hasret yüklemiş sırtıma....
necmi dayan 26.5.2007