Arama

Pragmatizm (Faydacılık) - Tek Mesaj #3

Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
29 Mart 2009       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
PRAGMATİZM NEDİR?
(Faydacılık Felsefesi)
&
KÜRESEL AMERİKAN PRAGMATİZMİ
Pragmatizm; Düşüncelerin, politikaların ve önerilerin değerlerinin yararlılıkları, işlerlikleri ve uygulanabilirlikleri ile belirlenmesi ilkesine dayanan görüştür. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde özellikle ABD’de etkili olmuştur. Eylemin öğretiden önce; deneyimin sabit ilkelerden önce geldiğini, düşüncelerin anlamlarının sonuçlarından, doğruluklarının da doğrulanabilirliklerinden elde edildiğini savunur.
Pragmatistlere (faydacılara) göre bir düşünce, yaşamımız için elverişli olduğu sürece “doğrudur”. İyidir yerine doğrudur diyebiliriz; çünkü bu iki kavram bu akımda birbirinin aynıdır. Doğru sözcüğü inanç alanında iyi olduğunu ispat eden her şeyin adıdır. Doğru olan, belirli sebepler ölçüsünde aynı zaman da iyidir. “Bizim için neye inanmak doğru olurdu?” desek bu söz şu anlama gelir: Neye inanmak zorundayız? Bu sorunun karşılığı şudur: İnanılması bizim için daha iyi olan şeye inanmak zorundayız. Şu halde, bizim için daha iyi olan ile bizim için daha doğru olan arasında hiçbir başkalık yoktur. Pragmatizm doğruyla iyiyi birleştirmektedir. Yani Erdem, yaşayışımız için elverişli olduğu sürece, pratik fayda sağladığı hallerde doğrudur. Her şey pratik fayda ölçüsüne vurulmalıdır. Her şey pratik faydaya göre değerlendirilmelidir.[1]
Onlara göre doğru düşünce pratikte doğrulanabilen düşüncedir. Bir düşünce kafamızda dururken doğru olamaz. Ancak doğru hale gelebilir, olaylar yüzünden doğrulaşır. Onun gerçekliği geçer hale girmesiyle olur. Benim için bir şey herhangi bir zaman için faydalı olabilir, ama başka bir zaman o şey faydalı olmayabilir. Pragmatistler dünyanın nesnel gerçekliğine gözlerini kapamışlardır. Gerçekler, kendi yararımıza bağlı özneldir.
Kısaca;

Z Uygulamada yarar sağlayan her şeyi, gerçeğin ölçüsü sayan öğreti.

Z Yararlı olan bilgi doğru bilgidir diyen öğreti. Fayda sağlayan bilgi doğru bilgidir görüşünü savunan öğretidir.

Z Mutlu olmanın en kolay yolu.

Z Bilgiye fayda açısından yaklaşan pragmatizm bir yaşam felsefesidir. Amerika birleşik devletlerinde doğan bu akım, felsefi bir akım olmanın ötesinde geniş halk kitlelerinin yaşam biçimine dönüşmüştür. Temeli ilkçağ filozoflarından sofistlere kadar inen pragmatizm, bilgiyi faydaya dayandırır. Pragmatizme göre, ne ki faydalıdır o bilgidir, ne ki bilgidir o faydalıdır.

Z Pragmatizm daha çok güçlülerin ideolojik tercihidir. Zayıflar pragmatikleştikçe genellikle kaybederler.

Z "Uygulayıcılık, Faydacılık" anlamlarına gelmektedir. Bu kavram için dilimizde zaten faydacılık, yararcılık gibi karşılıklar bulunmaktadır. Aynı sözden türeyen pragmatik için de faydacı, yararcı karşılıkları uygun olacaktır.

Z Eğitim sistemine uygulanması durumunda pek de iyi sonuçları olmayan felsefi bir akımdır. Fakat mühendislerin beyinlerinin çalışma anlayışlarına en uygun felsefi akımdır. Günlük yaşamda uygulanması hayat kalitesini yükseltir.

Z Köy enstitülerinin kurulmasında öncülük etmiş bir felsefi akımdır.

Z Bana faydalı olan her şey iyidir zihniyetini temel alan bir felsefik görüştür. Doğru bilginin ölçütünü yararcılıkta bulur.

Z Klasik Amerikan felsefesidir.

Amerika'da doğan bu akımın temsilcileri aynı zamanda psikoloji'de işlevselcilik akımının da temsilcileri olan Williams James ve John Dewey'dir. Amerika'nın popüler kültüründen etkilenmiştir. Pek çok ekonomik sistem tarafından desteklenmiştir. Özellikle liberalizm ve temsilcisi Stuart Mill pragmatizmi desteklemiştir. Bu akıma göre bilginin tek ölçütü yarardır. Eğer akılla, deneyle, sezgiyle ya da din ve bilimle elde edilen bilgiler yararlıysa doğru kabul ediyorlar. Yarar sağlayan birden fazla etken olduğu için bu filozoflar plüralist yani çokçu filozoflardır.[2]
KÜRESEL AMERİKAN PRAGMATİZMİ
Faydacılık Ekseninde Amerika
Pragmatizm: Bir düşünce ve davranışın, bireylere veya birimlere yarar ve çıkar sağladığı, Dünyevi heves ve hedeflere ulaştırdığı ölçüde "doğru ve değerli" sayıldığı; sınırları çizilemediğinde insanlığın zararına olan ama faydacı kabul edilen bencil bir felsefedir. Her türlü girişim ve gelişmenin peşin ve pratik getirisini, hayatın ve hakikatin ölçüsü kabul eder. Manevi ve ahlaki değerleri ve ahiret düşüncesini "avuntu" olarak görür.
Pragmatistlere göre: Her şey, dünyalık amaçlarımıza araç olduğu kadar gerekli ve değerlidir. Kendilerine yarar sağlayan ve keyiflerine yardımcı olan doğru kabul edilir. "Akla ve vicdana göre doğru olan, faydalıdır" yaklaşımını reddeder maalesef. Bu maddeci ve materyalist düşüncenin sistemleşmesi, Batıda ve özellikle Amerika'da, "fert ahlakı ve devlet politikası" haline getirilmesi, Charles S. Pierce, William James ve John Dewey gibi düşünürlerin sayesindedir.

John Dewey Türk eğitim sisteminin Milli ve Manevi temellerden koparılıp, materyalist bir çizgiye taşınmasında da önemli etkisi olan birisidir ve bu amaçla Türkiye'ye de gelmiştir.
Osmanlı devlet politikalarından birisi olan, insanın ve insanlığın faydasına olan anlayış, insanlığın evrensel ve öznel değerlerini korumak için akla ve vicdana göre doğru olanı en ulvi adalet anlayışı ile “faydalı” kabul etmişti; ancak "Akla ve vicdana göre doğru olan, faydalıdır" yaklaşımını reddeden bu kuramsal pragmatik yapı, kendilerini üstün ve seçkin ırk, başka insanları ise, köle ve hizmetçi olarak gören anlayışın, inancının yeni bir ifadesidir. Bu şeytani inanç ve idealleri için her şey mubah görülmektedir. Ülkeleri işgal etmek, isyan ve ihtilalleri körüklemek, anarşi ve terörü desteklemek, savaş ve saldırılar düzenlemek, faiz ve borç kıskacında ezip sömürmek, fuhşu ve uyuşturucuyu yaygın hale getirmek, dostlarına ihanet etmek ve anlaşmaları çiğnemek, pragmatizmin kutsal prensipleridir ve Amerika'nın egemenlik felsefesidir artık!
Ele geçirdikleri eğitim sistemleri ve medya tekelleriyle, bütün insanları manevi ve ahlaki doğrulardan, Milli ve insani duyarlılıklardan koparıp, egoist ve pragmatist hale getiren küresel çete böylece; yüksek bürokratlardan ülke yöneticilerine, Siyasi liderlerden din rehberlerine, Sivil toplum önderlerinden, profesörlere, herkesi ve her kesimi kendi şeytani amaçları doğrultusunda kiralayıp kullanma imkânını elde etmiştir.
Makam ve menfaat için, Şöhret ve etiket için... Servet ve Şehvet için; Ülkesini ve Milletini satan insanlar türetilmiştir.
“Bugün Amerika'nın devlet çarkından, polislerin halka ve özellikle zencilere ve Asya kökenlilere davranışlarına... Fiili sokak yaşamlarından film konularına kadar, her yerde bu pragmatist şiddet yöntemi ve kovboyluk zihniyeti kendisini göstermektedir. Siyonist güdümlü ABD dış politikası ve Bush'un "Dünya ülkeleri ya uşağımızdır, ya düşmanımızdır" parolası da bu pragmatist düşüncenin bir gereği ve neticesidir.”
Pragmatizm; kapitalist ve emperyalist sistemin inancı ve ilahı halini almıştır ne yazık ki. Ekonomik, politik, psikolojik ve ideolojik yönden insanları sömüren Siyonist sermaye tekelinin temelidir. Kendi güdümlerindeki "devlet otoritesi ve kanun hâkimiyeti" dirlik ve düzenin vazgeçilmezidir. Bu otoritenin sağlanması için şiddet kullanmak yararlı ve kaçınılmaz görülmektedir. Emperyalizme karşıt fikirleri ve bağımsız faaliyetleri susturmak ve sindirmek için, savaş ve saldırı caizdir... Ve barışın gereğidir!... Maalesef anlayış budur!!
“Başkaları çalışıp kazansın, ben rahatlık içinde yiyip keyif süreyim. Başkaları ezilsin ben yükseleyim" gibi bayağı ve barbar bir zihniyete sahip bulunan ve pragmatizm'in prensleri sayılan Siyonist güdümündeki çok uluslu şirketler, kendi aralarında birleşerek dev karteller oluşturmuş ve dünya ekonomisine ve ticaretine de hâkim hale gelmiştir. 1997 yılında 24 bin şirket birleşmiş ve 1,5 trilyon dolarlık sermaye hacmine erişilmiştir. 1998 de, dünyanın en büyük petrol şirketlerinden Mobil ve Exxon, İngiltere'nin savunma sanayi şirketlerinden British Aerospace ile Marconi, dünyanın otomotiv devlerinden Fort ile Volvo ve yine Renault ile Nisan birleşmiştir. Bugün hemen hemen her temel malın üretim ve pazarlamasında 10 büyük firmanın payı %90 a erişmektedir.[3]
Ülkelerin bütün hammaddeleri, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ve tüm ürettikleri ve emekleri yok pahasına sömürülerek, küreselleşme perdesi altında korkunç bir köleleştirme politikası acımasızca sürdürülmektedir. Dün kızıl derililer, Japonya, Vietnam, Afganistan ve bugün Irak yarın neresi diye akıl yormanın pek bir anlamı yok! 30–50-hatta 100 yıllık devlet politikalarımız yoksa!... Ey genç dostlarım olmalı ve bunun için çok ama çok çalışmalı üretmeli ve taşın altına elimizi sokmalıyız. İnanın bana hayat kısa inandıklarınız için savaşmalı ve en önemliside inandıklarımızın evrensel anlamda tüm insanlığa faydasını, insanlığın evrensel ve öznel değerlerini korumak için akla ve vicdana göre doğru olanı en ulvi adalet anlayışı ile gözetmeliyiz. Kolay gelsin genç arkadaşım, kolay gelsin…
REFERANSLARIMIZ
[1] Özsoy Ferudun, Gürsoy ve Topçu, Eksen ÖSS Dergisi Felsefe01, Eksen Yayınları, İst. 2007.
[2] Heimsoeth, Heinz, Felsefenin Temel Disiplinleri, Çev. Takiyettin Mengüşoğlu, Remzi Kitapevi, İst. 1986
[3] Öymen, Onur, Geleceği Yakalamak, Remzi Kitabevi, İst. 2000 Sf.43–44
Quo vadis?