Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
05:08, 4 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Salı, 09 Aralık 2025 - 05:13
Arama
MaviKaranlık Forum
Eskişehir
-
Tek Mesaj #7
sanar
Kayıtlı Üye
29 Mart 2009
Mesaj
#7
Kayıtlı Üye
Lületaşı
Efsaneye göre lületaşını ilk bulan ve bu taşın yer altı yolunu ilkortaya çıkarının bir köstebek olduğu söylenir. Anlatılan efsane şöyledir: Bir gün genç bir çoban bölgenin Karatepe yöresindeki köylerine gitmektedir. Genç çoban yorgun düşer, acıkır, oturur, azığını çıkarıp yemeğini yemeye başlar. O sırada, topraktaki bir delikten bir canlının ak taş toprakları yüzeye çıkarmaya çalıştığını görür. Çoban bunlardan birine eline alır ve çakısıyla yontmaya başlar. İlk çakı darbesiyle taş birdenbire ayın on dördü gibi güzel bir kız oluverir. Kız dile gelir ve "Ah insanoğlu bana kıymasaydın!" diye bağırarak köstebeğin açtığı delikten içeri girip kaybolur. Delikanlı da kızın ardından başlar deliği eşelemeye. Günler geçer delikanlıdan haber alınamaz. Delikanlıyı arayan köylüler yerin yedi kat altında bu daracık kuyudaboğulmuş olarak bulurlar. Elinde sıkı sıkı tuttuğu ak taşları ile birlikte avuçlarında sımsıkı tuttuğu bir parça lületaşı vardır. O günden beri her lületaşı parçasında, çobanın ölümüne sürüklendiği sevdanın izlerini görmüş köylüler.
Lületaşı
On bin yılı aşkın geçmişiyle Eskişehir, Sakarya nehri (Sangarius) ile Porsuk Çayı'nın (Tembris) çevrelediği verimli topraklarda, bir yandan günümüz Türkiyesi'ne kaliteli kentleşme örneği sergilerken, diğer taraftan pipo kültürü ve bezeme sanatı açısından dünyanın en değerli minerallerinden biri olan 'deniz köpüğü'ne (lületaşı) hak ettiği değeri yeniden kazandırabilme gayretini sarf ediyor.
Kentin güneyindeki tepelerde sit alanı olarak korumaya alınmış Odunpazarı semti, ahşap süslemeli, cumbalı evleri, kıvrımlı yolları, çıkmaz sokakları ile deniz köpüğü sevdalılarını içine çeker. Etaplar halinde sürdürülen restorasyon ve kentsel dönüşüm çalışmaları sonucunda, bir zamanlar metruk halde yıkılmayı bekleyen tarihi Atlıhan, artık avlusuna bakan atölyelerde hayalin ve maharetin bembeyaz köpüklerde anlamlı çizgilere dönüşmesine tanıklık ediyor.
DENİZ KÖPÜĞÜ MÜ LÜLETAŞI MI?
Eskişehir'de beşbin yıldır deniz köpüğüyle hayaller demleniyor. Uygur Türkçesi'nden günümüze ulaşan biçimiyle 'Taloy Köfigi' yani 'Deniz köpüğü' adı, birçok yabancı dile bu anlamıyla çevrilmiş ve yaygın olarak 'Meerschaum' olarak anılır hale gelmiştir. Bilim dünyasındaysa, mürekkepbalığının 'sepio' kemiğine benzetilmesi sebebiyle, yine denizden gelen ilhamla 'sepiolit' olarak adlandırılır. Deniz köpüğünün lületaşı adıyla benimsenmesi, Osmanlı toplumunun tütünle tanıştığı 1600’lü yıllara rastlar. Kolay işlenebilirlik, yüksek emicilik ve hafiflik gibi nadide özellikleriyle 'çubuk' denilen zamane kil lülelerin yerini almış ve ilk pipoların işlenmesinde kullanılmaya başlanmıştır. Işığı adeta içine hapseden bu değerli taş, bir yandan dünyanın en iyi pipo malzemesi olarak nam salarken, diğer yandan keyif içindeki zihinlerde 'Lüle' ile özdeşleşerek 'Lületaşı' adını alır.
YUMUŞACIK BİR MİNERAL
Lületaşı, sanki canlı bir organizmaymış hissini uyandıran doğal bir davranış tarzına sahiptir. Bilimsel anlamda, magnezyum hidrosilikat bileşiminde alkali bir mineraldir ve düzensiz bağlanmış kristalleriyle mikroskobik süngersi bir doku oluşturur. Yerin farklı katmanlarında irili ufaklı yumrular halinde bulunan lületaşı, oluşumunu sağlayan zeolitik su ve tepkimeler dolayısıyla, çıkarıldığında nemli ve yumuşaktır. Kolayca ve incelikle yontulabilir. Doğrudan veya işlendikten sonra kurutulan lületaşı, kaybettiği nem oranında hafiflerken, fiziki etkilere karşı direnç; sıvı ve gazlara karşı yüksek emicilik özelliği kazanır. Kurutulmuş lületaşı suya konduğunda kısa sürede yeniden doğal yumuşaklığına kavuşur.
BİR YENİÇERİ KEYFİYDİ
Yüzlerce yıllık lületaşı işlemeciliğimizin tarihi serüveni, günümüzde sahip olduğumuz çoğu yeraltı cevherinin hazin işletmecilik hikâyeleri ile neredeyse özdeştir. Osmanlı tarihinin baş aktörlerinden olan Yeniçeriler, 1683 yılında Viyana kapılarına dayandıklarında kuşatmadan umduğunu bulamasa da, muharip faaliyetlerden arta kalan zamanlarda tüttürdükleri lületaşı çubuklar sayesinde, farkında olmadan hayli yüksek hacimli uluslararası lületaşı pipo sektörünün doğmasına sebep olurlar. Çok kısa zamanda talebi karşılamak üzere, lületaşının tam kapasiteyle ham olarak ihracatına başlanmıştır. İhraç edilmeden önce, çırpma, saykal, kaba alımı, arış, perdah, tandırlama, ıslak aba, ovma, yağlı aba, parlatma, tasnif ve kutulama (sandıklama) işlemlerinden geçirilmek üzere birçok atölye kurulur. Avrupa'dan gelen ham taş talebinin ulaştığı boyut, Eskişehir'den başlayarak İznik, İstanbul, Sofya, Belgrad, Budapeşte üzerinden Viyana'ya uzanan 'Lületaşı Yolu'nun oluşmasını sağlar.
DENİZ KÖPÜĞÜNÜN YOLCULUĞU
Lületaşı sanatçısının eline aldığı her bir taş bambaşka bir hikâye, bir öncekinden farklı bir mücadele anlatır. Kendini uysalca ustasının eline teslim etmiş olsa da, fazladan bir bıçak dokunuşu ile beyaz altına işlenen tüm emek uçup gidebilir. Ustalığın temel sırrı ustanın elinde yetişmekte saklıdır. Pipo dışında, satranç takımı, büst, rölyef, bilezik, kolye, küpe ve benzeri aksesuarlarda da zarafetini sergileme imkânı bulur. Sanatçılar, özgün olarak biçimlendirdikleri yaklaşık elli çeşit bıçak ve benzeri alet çeşidiyle lületaşı üzerinde her türlü bezeme hünerini şekillendirebilirler. Taşın en az fireyle değerlendirilmesi için doğal biçimine ve cinsine en uygun model seçilir. Bedenine kavuşan lületaşı dolaylı ısıtmayla uzun sürede kurutulur ve en küçük kusuru gösterecek mükemmellikte çok ince zımparalanır. Beyazlatılmış ve yeteri kadar ısıtılmış balmumuna batırılarak cilalandıktan sonra yüzeyden itibaren sıcak balmumu emdirilmiş lületaşı eserler ovularak parlatılır. Sonunda ışık ve gölgenin, üzerinde en cilveli oyunlarını oynadığı lületaşı, tüm görkemi ve benzersiz fildişi görünümüyle kendine yaşam ortağı bulmaya hazırdır.
DÜNYADA LÜLETAŞI ÜRETİMİ
Bugün aralarında ABD, Avusturya, Hollanda, Belçika ve Almanya'nın bulunduğu birçok ülkeye yılda en az 1-1.5 milyon dolarlık lületaşı ihracı gerçekleşiyor. Türkiye dışında Yunanistan, İspanya, Rusya, Fransa, Fas, ABD, Madagaskar ve Kenya'da da lületaşı ve benzeri minerallerin üretimi yapılıyor. Dünyanın beyazlık, hafiflik ve verimlilik yönünden en kaliteli sepiyolit mineraliyse Eskişehir'dedir. Bu sebeple deniz köpüğü ya da lületaşı adı kullanıldığında, anlatılmak istenen mutlaka ‘Eskişehir taşı’dır. Eskişehir'den geçen fay hatlarının ve buna bağlı kaplıca oluşumlarının bu bölgedeki taşın kalitesini artırdığı düşünülüyor. Eskişehir civarında Nemli, Yakaboyu ve Karatepe bölgeleri başta olmak üzere yerin 380 metreye kadar muhtelif derinliklerinden lületaşı çıkarılıyor.
(Alıntı)
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 05:13
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...