Arama


HipHopRocK - avatarı
HipHopRocK
Ziyaretçi
30 Mart 2009       Mesaj #4
HipHopRocK - avatarı
Ziyaretçi

FABL


Kahramanları çoğunlukla hayvan ve bitki gibi varlıklardan oluşan, genellikle soyut bir düşünceyi somut bir örnek etrafında benimsetmeye çalışan hareketli öykülerdir fabllar. Daha çok masal ve destana yakın bir tür olan fabl, didaktik ve dikte edici olması yönüyle bu türlerden ayrılır. Binlerce yıllık insan davranışlarının, deneyimlerinin birikiminden oluşan fabllar, sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de önemli eğitici unsurlar taşırlar. Ders veren fabllar, bir noktada atasözlerinin canlandırılması niteliğini taşıdıklarından, belki atasözlerinden daha kalıcı eğitici özelliklere sahiptirler. Fablların asıl amacı, belli bir ana fikri yalın, bir veya birkaç olayın yardımıyla en kısa yoldan anlatmak olduğu için fabllar genellikle kısa anlatımlardır.

Sonunda bir ahlâk dersi vermek amacıyla kaleme alınan, konusu bitkiler, hayvanlar veya cansız varlıklar arasında geçtiği düşünülen ve genellikle manzum olan edebî yazılara fabl denir. Kişilerin veya topumun aksayan yönleri fabl aracılığıyla düzeltilmeye çalışılır. Hayalî varlıklar ve olaylar gerçeğe ne kadar yakın olursa fabl o derecede etkili ve başarılı olur. Teşhis ve intak sanatlarından yararlanılarak anlatıma canlılık ve güzellik katılır.
Fablın sonunda kıssadan hisse alınabilecek bir dersin verilmesi onu masaldan ayıran özelliklerin başında gelir. "Fabl" sözcüğünün kökeni Latince "hikaye" manasına gelen "fabl"dır. Fakat bu sözcük zamanla bir ahlak ilkesi veya davranış kuralını anlatan kısa sembolik (simgesel) bir hikaye türünün adı olmuş.

Fabllar, kulaktan kulağa yayılarak sözlü anlatım döneminin edebiyat ürünleri olarak insanlık tarihinde yerini almış ve basit, kolay, ahlak ilkelerini öğretme işlevini yüklenmişlerdir. Çoğu kez olağanüstü unsurlara sahip olan ve bu yönüyle alegorik (temsili) bir kimlik taşıyan bu öykülerde daha çok insanların ahmaklık ve zayıflıklarını gözler önüne sermek böylece ona ders vermek amacı güdülür. Bu ders çoğu zaman öykünün sonunda dile getirilir Fablların olağanüstü unsurlara sahip olması zaman zaman bu türü masala yaklaştırır. Olayların insan dışı varlıkların başından geçiyormuş gibi gösterilmesi okuyucunun verilen ahlak dersini kendi deneyimiyle keşfetmesini sağlar. Şiir ve düzyazı biçiminde yazılmış olmaları ve çocukların kolayca ezberlemeleri de onları hep diri tutmuştur Bugün daha çok çocuk edebiyatında yer alan fablların, toplumu eğitici; örneklendirme ile kötü davranışlardan caydırıcı özelliği ile eskiden büyükleri eğitmede de kullanılmaktadır.

Özellikleri:


1. Kişileri genellikle hayvan, bitki ve cansız varlıklardan oluşur.
2. Ders verme amacıyla yazılır. Kısa yazılardır.
3. Bu tür hikâyelerin, kahramanları çoğunlukla hayvanlardır. Hikâye kahramanı bu hayvanlar, kendi özelliklerini korumakla birlikte insan gibi konuşurlar. Esasen "fabl" bu özelliği nedeniyle masalımsı eserler arasında yer alır.
4. Fabllar hem nazım, hem nesir biçiminde olurlar. Çoğunlukla manzumdur.
5. Fablın sonunda veya başında her zaman bir ahlâk dersi (kıssadan hisse) verilir. Bu ders kısa, açık ve doğru olmalıdır ve mutlaka öykünün doğal bir neticesi gibi görülmelidir.
6. Fabllar teşhis ve intak sanatları üzerine kurulmuştur.
7. Fabllarda öğretici (didaktik) bir amaçla yazılır.
8. Gündelik hayatla ilgili dersler ve öğütler verilir. Bu ders veya öğüt eserin bir yerinde, çoğu defa sonunda, bir atasözü ya da özdeyiş biçiminde açıkça belirtilir. Fabllarda basit ahlâk ilkelerine değinildiği gibi insanların birçok kusurlu yönüne de dikkat çekilir.
9. Fabllarda soyut konular, olay örgüsüyle hem somutlaştırılarak hem de hareket kazandırılarak işlenir.
10. Olaylar bizi güldürürken eğitir. Eğlendirici ve sevimlidirler.
11. İnsanlar arasında geçen iyi-kötü, cesur-korkak, dürüst-ikiyüzlü, gözü tok-aç gözlü... vb. çatışmalar; bu niteliklerin yakıştırıldığı hayvan kahramanlar arasında geçmiş gibi gösterilir.
12. Fabllar aracılığıyla kanaatkârlık, özveri, yardımseverlik, iyi niyet gibi olumlu davranışlar çocuğa kazandırılabilir.
13. Dramatizasyona uygun oluşları anlatımlarındaki hareketliliği eyleme dönüştürmeye yardımcı olur. Bu yönüyle yaşayarak öğrenmeye uygundurlar.
14. Fabllar insan belleğinde çok kolay saklanabilen ve ortaya çıkarılabilen özelliklere sahip olduğu için sözlü gelenek içinde de yaşatılabilmektedir.
15. Bütün uluslarda ortak bir nitelikte olan fabllar basit, pratik ahlâk ilkeleridir.

Fablın Bölümleri:


Fabl “serim, düğüm, çözüm ve öğüt” olmak üzere dört bölümden oluşur.
  • Serim: Olayın, kahramanların ve çevrenin tanıtıldığı giriş bölümüdür.
  • Düğüm: Olayın entrikalarla düğümlendiği gelişme bölümüdür. Kısa ve sık konuşmalar vardır. Hemen birkaç konuşma ile olay düğümlenir.
  • Çözüm: Düğümün çözüldüğü sonuç bölümüdür. Olay beklenmedik bir sonuçla biter. Fablın en kısa bölümüdür.
  • Öğüt: Olay ve olayların arkasında yatan ana fikrin açıklandığı ders (kıssadan hisse) bölümüdür. Ana fikir bu bölümde öğüt niteliğinde verilir. Bu bölüm kimi zaman başta, kimi zaman sondadır. Kimi zaman da sonuç okuyucuya bırakılır.

Fabllarda dilin işlevi:


Fabllarda dil sanatsal işlevde kullanılmıştır. Çünkü fablların mesajı yine metnin kendisidir. Metin kendi dışında bir şey ifade etmez. Sanatsal işlevde yazar okuyucuda istediği etkiyi uyandırmak için dili istediği gibi kullanır, kelimelere yeni anlamlar yükler. Bunun yanı sıra dilin alıcıyı harekete geçirme işlevi de kullanılır.

Fablın Yapısını Oluşturan Ögeler:


Fablın dört ögesi vardır: “kişiler, olay, zaman ve yer.”
  • Kişiler: Fablın konusu olan olay, kişileştirilmiş en az iki hayvanın başından geçer. Bunlardan biri iyi ahlâklı bir tipi, diğeri kötü ahlâklı bir tipi canlandırır. Fabllarda ikinci derecede kişiler çok azdır, bazen yoktur. Kişi betimlemesi yoktur. Kahramanlar arasında tilki varsa biz onu kurnaz insan yerine koyarız; aslan varsa cesaretine güvenen biri yerine koyarız. Kısa olay bile bütün yönleriyle değil, yalnızca fabla konu olan yönüyle tanımlanır. Derinlemesine duygu çözümlemelerine yer verilmez. Fabllarda bir de anlatıcı kişi vardır. Bu kişinin de betimlemesi yapılmaz, cinsiyeti verilmez. Anlatıcı kahramanları izler, dersini alır. Böylece dinleyen ile aynı görüşü paylaşır.
  • Olay: Fablın konusu insan başına gelebilecek her hangi bir olaydır. Olay, kahramanın eyleme dönüşmüş beğenme, istek, özlem, öfke, korku... gibi tutkuya dönüşmüş duygularından doğar. Fablın gövdesini bir olay oluşturur, asıl önemli olan fablın anlatılış nedenidir. Buna "ders" denir.
  • Yer: Tasvir yapılmaz fakat çevre çok iyi verilmelidir: Orman, göl kenarı, yol... gibi. Olayın geçtiği yer olayla birlikte değişebilir.
  • Zaman: Her olay gibi fabldaki olay da bir zaman diliminde geçer. Kronolojik zaman kullanılır.

Dünya Edebiyatında Fabl Türünün Tarihisel Gelişimi


• Fabl önce Doğu’da Hindistan’da ortaya çıkmış, Batı bu kaynaktan yararlanmıştır. Batılıların “Bilpay” olarak adlandırdıkları “Beydeba” ya ait olan fabllarda “akıl” baskındır, hayal gücü ile duygusallık daha azdır. Beydaba’nın Sanskritçe yazdığı eseri “Kelile ve Dinme” hükümdar Dedleşelim’e bilgelik ve ahlak dersi vermek amacıyla kaleme alınmıştır. Yapıtın adı, anlatılardan birinin kahramanları olan iki “çakal”ın Sanskritçe adları “Kelile ve Dinme”den gelmektedir. Eser, Sanskritçe’de Pança Tantra (Beş Kitap-Bölüm) olarak geçmektedir. Bu eser, bütün dünyada fabl türünün ilk örneği ve kaynağı kabul edilir.

• Eserde yurt yönetimi, felsefe ve eğitimle ilgili sorunlar dolaylı olarak tartışma ve eleştirme konusu yapılmaktadır. Birinci bölümdeki hikâyelerin kahramanların olan iki çakaldan “Kelile” açık sözlülüğün ve doğruluğun, “Dimme” ise yalan ve iftiranın sembolüdür. Beydaba, zulmü ile tanınmış olan Debşelem’i hayvan hikâyeleri aracılığıyla uyarmak ve ona doğru yönetim yolunu göstermek istemiştir.

• Doğu edebiyatında bir başka ünlü eser de Şeyh Sadi (13.yy.)’nin "Gülistan ve Bostan" adlı eseridir. Bu eserde hayvan hikâyelerini anlatan birçok örnek mevcuttur. Yöneticilerin tutum ve davranışlarından sohbetin kurallarına kadar türlü konuları kapsayan bu eserdeki hikâyeler sözlü ve yazılı olarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı gibi birçok doğu ve batı dillerine de çevrilmiştir.

• Batı'da fabl, Aisopos (Ezop) masallarıyla kendini göstermiştir. Ezop, Batıda ilk fabl yazarı olarak gösterilir. Düzenli biçimde fabl yazıcılığı Ezop’la başlar. MÖ. 650-620 yılları arasında yaşadığı ve baskıcı bir yönetim yüzünden düşüncelerini küçük hayvan hikâyeleri ile anlattığı söylenmektedir. Ezop'un fablları MÖ 300 yılında derlenerek yazıya geçirilmiş ve birçok dile çevrilmiştir.

• Ezop’tan sonra Batıda bu alanda büyük bir başarıya ve üne erişen Fransız yazar ve şairi La Fontaine (1621–1695), bugüne kadar nesir olarak yazılmış ve anlatılmış Ezop masallarını yeniden kaleme alıp manzum biçimine çevirerek yeniden yetişkinlerin dünyasına kazandırmıştır. La Fontaine, kendisinden önce bu alanda yazılmış eserlerden de yararlanmıştır. La Fontaine fabllarında genellikle öğüt dediğimiz ders, metnin sonuna konulmuştur. La Fontaine, eleştirmek istediği kişileri bu öykülerle yermiş ve gülünç durumlara düşürmüştür.

• Tüm dünyada Masalın Babası diye haklı bir ün yapan Andersen'in masallarından bazıları fabl özelliği gösterir.(Çirkin Ördek Yavrusu)
• Batı’da Eski Yunan’da, “Hesiodos”un “İşler ve Günler” adlı eseri Yunan yazınında ilk fabl olarak kabul edilir.
• Aslında Fablı ilk olarak yazanlar Hititlerdir. Hititler fablları taş tabletlere yazıp resimliyorlardı.

Türk Edebiyatında Fabl


  • 15. yüzyıl şairlerinden Şeyhi’nin Harname adlı mesnevisi bizde ilk fabl örneği olarak kabul edilir. Öncesinde Mevlana’nın Mesnevi’sinde fabl özellikleri gösteren hikayeler de vardır.
  • Batılı anlamda ilk örnekleri Şinasi vermiştir. 1862 yılında "Tercüme-i Manzume" adlı kitabında Batılı şairlerin şiirlerine yer vermiştir. Bunlar arasında La Fontaine’de vardır.
  • Ahmet Mithat, "Kıssadan Hisse" adlı eserini ahlakî gaye güderek yazmıştır. Bu eserde yazar, Ezop’tan, La Fontaine’den yapmış olduğu çevirilere ve kendi yazmış olduğu fabllara yer vermiştir
  • Recaîzade Mahmut Ekrem, La Fontaine’den “Horoz ile Tilki”, “Kurbağa ile Ökü”z, “Karga ile Tilki”, “Meşe ile Saz”, “Ağustos Böceği ile Karınca” gibi birçok çeviriler yaparak bu alanda Türk Edebiyatına katkıda bulunuştur.
  • Nabizade Nazım’ın “Bir Sansar ile Horoz ve Tavuk” adlı eseri vardır.
  • La Fontaine’in bütün fablları Sabahattin Eyüboğlu’nun "Masallar" (1969) adlı kitabında ilk kez topluca yayımlanmıştır.
  • Ali Ulvi Elöve "Çocuklarımıza Neşideler", adlı şiir kitabında La Fontaine, Victor Hugo, Lamartine’den yaptığı çevirilerin yanında, yine bunlardan esinlenerek yazdığı fabl türü şiirlere de yer vermiştir.
Son düzenleyen Safi; 30 Temmuz 2016 02:45