Arama


SEDEPH - avatarı
SEDEPH
Ziyaretçi
31 Mart 2009       Mesaj #9
SEDEPH - avatarı
Ziyaretçi
İnceleyiniz..
Alıntı
The Unique adlı kullanıcıdan alıntı

Dünyadaki yaşam suyun mevcudiyetinde gerçekleşmektedir. Bitki ve hayvanların vücutlarının büyük kısımlarını su oluşturmaktadır. Bir insanın vücut ağırlığının %60’dan fazlasını su meydana getirir. Bazı organlarımızda, örneğin beyinde %75 civarında su bulunmaktadır.

Su kaynaklarından faydalanmayı olumsuz yönde etkileyip niteliğini düşürecek düzeylerde suyun içinde bulunabilen organik, anorganik, biyolojik ve radyoaktif maddeler suyun kirliliğini göstermektedir. Kirlenme olgusunun su açısından önemi; suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini olumsuz yönde etkilemesi ve böylece kullanım alanlarının kısıtlanması, biyolojik yaşantıyı bozması ile bünyesinde bulundurabileceği, salgın hastalıklara yol açan mikroorganizmalardan ve kimyasal kirleticilerden kaynaklanmaktadır.

Doğal olarak kirlenmemiş bir su ortamında bulunan canlılar o su ortamıyla belirli bir denge içindedirler. Dıştan gelen herhangi bir olumsuz etken (bu etken suya karıştırılan bir kirletici olabilir) o ortamdaki doğal dengeyi bozabilir. Toplumun yapısı değişip kentleşme ve endüstrileşme süreci geliştikçe, su kaynaklarının çok yönlü kullanımı artmakta ve karmakarışık bir hal almaktadır. Örneğin toplumların yaşama düzeyi yükseldikçe kişi başına kullanılan su miktarı arttığı gibi, teknolojik gelişmeye bağlı olarak etkileri henüz bilinmeyen pek çok kirletici de sulara karışmaktadır. Bunun sonucunda su kaynaklarının sulama, su ürünleri, dinlenme, spor gibi amaçlarla kullanılabilirliği azalmaktadır.
Su kirliliği ayrıca, göllerin yaşlanmasına ve kurumasına yol açan ötrafikasyonu hızlandırır. Böylece suyun çeşitli amaçlarla insanlar tarafından kullanılması da kısıtlanmış olur. Sanayii atıklarının, böcek ilaçlarının ve öteki zehirli madde atıklarının, sudaki çözünmüş oksijeni tüketmesi, balıkların kitle halinde ölümüne neden olur.
Tarım ilaçları, böcek öldürücüler ve kimyasal gübreler de su kirlenmesinde önemli rol oynarlar. Bu tarım atıklarının etkileri, kentler ile kentlerin çevresinde yoğunlaşmış yerleşim birimlerinin atıkları kadar büyük boyutlarda olmamasına karşın önemli kirleticilerdir.
Evlerden, ticaret ve sanayii kuruluşlarından kaynaklanan kanalizasyon atıkları su kirlenmesine yol açan başlıca etkenlerdendir.
Sudan yararlanan sanayii kuruluşları da bir dizi değişik etkisi olan kirleticilerin sulara karışmasına yol açar. Sanayileşmenin hızla ilerlemesiyle, sanayii atıkları, kanalizasyon atıklarını birkaç kat aşmıştır. Su kirliliğinde en önemli oynayan sanayii dalları, kağıt, kimya, petrol ve demir-çeliktir. Enerji santralleri de büyük miktarda atık ısının sulara karışmasına neden olur. Plastik üretiminde kullanılan maddeler, insan, hayvan ve bitki yaşamı için büyük tehlike oluşturmaktadır.
Türkiye’de Marmara Denizi, Haliç, İzmir ve İzmit Körfezleri, Burdur Gölü su kirliliğinin en yoğun olduğu bölgelerdir. Ama yoğun turizm etkileri ve enerji santrallerinin yapımı Akdeniz kıyılarını da tehdit etmektedir.
Su kirliliğine sebep olan bir başka etken de atık ısıdır. Isıl kirlenme, biyolojik ve kimyasal tepkimeleri hızlandırır ve çözünmüş oksijen miktarının hızla azalmasına yol açar. Su sıcaklığı balıkların yaşamasına olanak vermeyecek düzeye yükselebilir. Bu durum, zararlı alglerin gelişmesine de ortam hazırlayarak, besleyici madde atıkları, deterjan, kimyasal gübre ve insan atıkları gibi kirleticilerin etkisini çoğaltır. Sonuçta, atık ısı, göllerdeki ötrafikasyonu hızlandırır.
Su kirliliğine yol açan etkenleri, kısaca şöyle sıralayabiliriz.:
1- Tarımsal faaliyetlerin sonucu
2- Toprak erozyonundan, (doğal kayma ve yapay olgular sonucu)
3- Bitkilerin çürümesinden kaynaklanan kirlenmeler
4- Hayvansal atıklar
5- Tarımsal mücadele ilaçlarından kaynaklanan kirlenme
6- Endüstriden kaynaklanan kirlenme
7- Kimyasal kirlilikler
8- Fizyolojik kirlilikler
9- Biyolojik kirlilikler
10- Atmosferik kirlilikler
11- Zehirli varil veya tehlikeli atıkların gizli gizli gömülmesi veya atılmasından kaynaklanan kirlenmeler.
12- Yerleşim alanlarından gelen kirlenmeler
13- Rüzgarın etkisiyle taşınanlar
14- Endüstri ve evsel atıklar.
TOPRAK ,HAVA, SU KİRLİLİĞİNE KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER
Hava kirliliğine karşı alınabilecek önlemler
• Öncelikle fosil yakıt kullanım yerine doğalgaz, güneş enerjisi ve jeotermal enerji kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
• Sanayi tesisleri kurulurken yeşil alanların artırılması planlanmalı ve sanayi atıkları havaya verilmemelidir.
• Arabaların egzozlarından çıkan gazlara önlem alınmalıdır.
• İnsanlar toplu taşımacılığa özendirilmeli ve yakıt olarak doğalgaz kullanılmalıdır.
• Orman tahribatı önlenmeli, ağaçlandırma çalışmalarına hız verilmeli ve ozon tabakasına zarar verilmemelidir.
Toprak kirliliğinin önlenmesi için;
• Evsel atıklar toprağa zarar vermeyecek şekilde toplanmalı ve imha edilmelidir.
• Verimli tarım alanlarına sanayi tesisleri ve yerleşim alanları kurulmamalıdır.
• Sanayi atıkları arıtılmadan toprağa verilmemelidir.
• Tarım ilaçlarında ve gübrelemede yanlış uygulamalar önlenmelidir.
• Ambalaj sanayiinde cam, karton gibi yeniden kullanılabilir maddeler seçilmelidir.
• Toprağı yanlış işleme ve yanlış sulama uygulamaları durdurulmalıdır.
• Otlak ve ormanlar korunmalı ve çoğaltılmalıdır.
• Nükleer santraller toprağa zarar vermeyecek yerlere kurulmalıdır.
• Ağaç sevgisi ve ormanların korunması konusunda insanlar eğitilmelidir.


fileasp?FileID1417