Arama

Köşe Yazısı ve Makaleler - Tek Mesaj #115

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Haziran 2006       Mesaj #115
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kaderin cilvesi: Uluslararası çapta bir boykot başlatan bir devlet eş zamanlı olarak, paralel bir kampanyayla, kendine karşı bir boykotla karşılaşıyor.

Kendi gözünde, ilki kendisinin düşman olarak gördüklerine yöneltildiği için milyonlarca kişinin yaşamına ciddi anlamda zarar vermeyi meşru gören bir boykotken, ikincisi kendi akademik fildişi kulesine zarar verme ihtimali bulunan diğer boykot zatına yöneltildiği için nazarında meşruiyetten yoksun. Bu, ahlakî açıdan bir çifte standarttır. İsrail’in gözünde Filistin Otoritesi’ne karşı, hayati ekonomik yardımı engellemeyi, demokratik yollarla ve yasal seçimlerle seçilmiş liderleri de içeren boykot kampanyası neden hoş görülebilir bir önlem olarak görülürken ve üniversitelerine yönelik boykot neden engelleniyor?
İsrail, boykot silahının yasadışı olduğunu iddia edemez. Kendisi bu silahı kapsamlı şekilde defaatle kullanıyor ve Refah’tan Cenin’e kadar tüm kurbanları acı veren koşullar altında mahrumiyetten muzdarip oluyor. Geçmişte, İsrail dünyaya Yaser Arafat’ı boykot etme çağrısında bulundu ve şimdi de Hamas hükümetini boykot etmelerini istiyor ve bu hükümet aracılığıyla bölgedeki tüm Filistinlileri. Ve İsrail buna etik bir problem olarak bakmıyor. Aylardır on binlerce kişi bu boykot nedeniyle maaşlarını alamadı; ancak İsrail üniversitelerine bir boykot çağrısı yapıldığında, bu boykot birdenbire meşruiyet dışı bir silah oluveriyor!
İsrail’e yönelik boykot çağrısında da ahlakî bir çifte standart bulunmaktadır. İngiltere’deki Yüksek Eğitim ve sonrasında Ulusal Öğretmenler Birliği ile Kanada’da Kamu Çalışanları Birliği İsrail’i boykot etme karar aldı; ancak kendi savaş suçlarını ve işgalleri protesto etmede benzer şekilde hareket etmiyorlar (İngiltere ordusunun Irak işgali ve Kanada’nın Afganistan işgali). Yine de, bir avuç da olsa İsrail’de insan haklarını savunan ve işgale karşı çıkanlar bu iki örgüt tarafından atılan adım için teşekkür etmeli. İsrail’de işgale karşı çıkanlar, işgale karşı savaşmak için dış grupların yardımını almamayı yeğ tuttu. Dünyaya kendi ülkenizi boykot etme çağrısı yapmak kolay bir şey değildir. Kendilerini Refah’taki yıkıcı buldozerlerin önüne atan ve bedelini yaşamlarıyla ödeyen cesur vicdanlı Rachel Corrie, James Miller ve Tom Hurndall’a hiç ihtiyaç olmasaydı keşke. Bu genç yabancılar, İsraillilerin yapması gereken tehlikeli ve hayati bir işi yapmıştı.
Aynı şey, İsrail’in üyelerinin sınırları içine sokmasına izin vermediği Uluslararası Dayanışma Hareketi gibi organizasyonlar çerçevesinde işgalin kurbanlarına yardım sağlamak ve işgali protesto etmek için hâlâ bu topraklarda bulunan birkaç barış eylemcisi için de geçerli. Keşke İsrailliler onların yerine savaşmak için seferber olsaydı. Birkaç ılımlı grup dışında, İsrail’de işgale karşı bir protesto ve seferberlik yok. Bu nedenle, geriye sadece dünyanın yardımını umut etmek kalıyor. Dünya, İsrail’in kendi sınırlı yöntemlerinden kurtulmasına yardımcı olabilir. Batılı devletlerin etkin bir biçimde devam etmesini destekledikleri bir işgal durumunda, karşı olduklarını deklare etseler bile, bu misyon sivil örgütlere düşüyor. Örneğin içinde Yahudilerin de bulunduğu Amerikalı bir grup avukat, Refah’ta evleri yıkmada dozerleri kullanılan Caterpillar şirketini boykot etme çağrısı yapmıştı, bunun için onlara teşekkür edilmeli. Aynı şey üniversitelerin boykotunda da geçerli. İngiltere’de bir üniversitenin öğretim görevlileri işgale karşı çıkmak için İsrail’i boykot ettiğinde de bu hareketi takdir etmeliyiz...

GİDEON LEVY