Arama


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
6 Nisan 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET

1. DEVLET YÖNETİMİ
Türkler cihan hâkimiyeti mefkûresine sahip olduklarından dolayı sürekli devlet kurmuşlar ve çok geniş coğrafyalara da yayılmışlardır. Fakat ülkenin hanedanın ortak malı sayılması, boylar arası mücadele, taht kavgaları gibi sebeplerle birçok Türk Devleti de kısa sürede yıkılmıştır.

a) Hükümdar:
İslam öncesindeki veraset sistemi olan hükümdarlığın babadan oğla veya herhangi bir hanedan üyesine geçişi ile kut inancı aynen devam etmiştir. Hükümdarın yasama, yürütme ve yargı yetkisi vardır.
İslami dönemde Sadece Memluklarda hükümdarlığa geliş şekli farklıydı. Güçlü olan her komutan hükümdarlığı ele geçirebilirdi. Memluklarda bir hanedanlık sistemi yoktu.
Türk-İslam Devletlerinde hükümdarlar Han, Hakan, Sultan, Sultan-ı azam, Sultanu’l âlem, Sultanu’l maşrik vel mağrib, Kadır, Kara, İlig, Melik, Şahinşah ve Harzemşah gibi ünvanlar kullandılar.
Hükümdarlık alametleri ise hutbe okutmak, sikke (para) bastırmak, tuğra, nevbet (davul) çaldırmak, sancak, taç, sorguç, taht, Tuğra, Otağ(saltanat çadırı), hilat (halifenin gönderdiği üzeri ayet işlemeli elbise) menşur (halifenin gönderdiği yazılı belge) , asa, âlem ve çetr (saltanat şemsiyesi) gibi sembollerdir.

b)Hükümet:
Hükümeti oluşturan divanlar şunlardır;

1.Divan-ı Saltanat
Büyük divandır, devlet İşlerini yürütür.

2.Divan-ı İstifa
Maliye Bakanlığıdır. Müstevfi başındaki kişidir.

3.Divan-ı Tuğra ya da Divan-ı İnşa
Yazışmaları Yapan Başkanlıktır. Tuğrai başındaki kişidir.

4.Divan-ı İşraf
Genel Teftiş Bakanlığıdır. Müşrif başındaki kişidir.

5.Divan-ı Arz veya Divan-ı Ceyş

Askerlik İşleri Bakanlığıdır.
Emir-i Arz başındaki kişidir.

c) Saray:
Sultanın ve devlet çalışanlarının bulunduğu yönetim birimidir.
Saray çalışanları;

Hacip:
Divan üyeleri ile sultan arasındaki yazışmaları düzenleyen görevlilerdir. Başlarındaki kişi Hashacip’tir

Kapucubaşı:
Sarayın günlük işlerinin görülmesinden sorumlu olan kişidir.

Silahtar:
Silah imalathanesini yönetir.

Candar:

Saray muhafızlarıdır. Başlarındaki kişiye Emir-i Candar denir.

Âlem:
Bayrak demektir. Bayrakları korumakla görevli kişiye de Alemdar denir.

Cemedar:
Sultanın kıyafetlerinden sorumlu kişidir.

Emir-i Ahur:
Sultanın at ve hayvanlarından sorumlu olan kişidir.

Serhenk:
Sultanın özel korumalarıdır.

ÖNEMLİ NOT: Bütün bu saray görevlileri kapıkullarından (maaşlı askerlerden) seçilirdi.

d) Memleket Yönetimi:
Ülke eyaletlere, eyaletler vilayetlere, vilayetler kazalara, kazalar da köylere ayrılırdı.

Eyalet ---> Şıhne-Amil-Muhtesip

Vilayet---> Amid-Amil-Muhtesip

Kaza ---> Reis-Amil-Muhtesip

Köy ---> İktalı sipahi

Eyalet -> Başında bulunan kişi Şıhne’dir. Eğer hükümdar soyundan bir kişi eyaletin başında ise o zaman ünvanı melik’tir.

Vilayet ve kazaların başında,
Mülki idareden sorumlu -> Amid (vilayet amidi ve kaza amidi)

Mali işlerden sorumlu -> Amil (vilayet amili ve kaza amili)

Halk tarafından seçilen -> Reis (sadece kaza ve nahiyelerde bulunur)
Belediye işlerinden sorumlu -> Muhtesip

Köylerde ise İktalı sipahiler bulunurdu.

Bunların dışında Ulag (posta) teşkilatında çalışan peykler, Münhi diye anılan gizli istihbarat memurları da vardı.


2. ORDU
Büyük Selçuklu hükümdarı Sultan Melikşah Guleman-ı Saray adlı bir ordu kurdu. Bu orduya sultanın özel ordusu olduğundan dolayı Hassa ordusu da denir. İçinde devşirilen İranlı çocuklar da vardı. Bunlar yılda 4 kere Bistgani adlı maaş alırlardı.
Ayrıca ikta sisteminden yetiştirilen askerlerden oluşan bir Eyalet ordusu da vardı.

İkta sistemi nedir?
Devlet belli bir arazi parçasını bir çiftçiye verir. Bu çiftçiye mukta denirdi. Mukta o araziyle hem geçimini sağlar hem de iktalı askeri beslerdi. Böylece devlet hazineden tek kuruş para harcamadan her an savaşa hazır bir ordu bulundurur hem boş arazinin ekilip biçilmesini sağlar hem de memleketin zenginleşmesini sağlardı. İktalı asker barış zamanında da bulunduğu bölgenin asayişini sağlardı.

ÖNEMLİ NOT: İkta sistemi hem tarım hem askerlik hem güvenlik hem de maliye ile ilgili sonuçları olan geniş kapsamlı bir sistemdir. Bu sistem Türk-islam devletlerinden Selçuklular, Gazneliler ve Karahanlılar’da uygulanmıştır.

Türklerde denizcilik ve donanma gelişmemiştir. Sebep ise denizle geç tanışma ve göçebe yaşamdır. Çünkü denizcilik belli bir yere bağlı olmayı gerektirmededir.

Donanmaya sahip olan Türk-İslam Devletleri ise;
Gazneliler -> Sultan Mahmut’un Nehir Filosu
Anadolu Selçukluları’nda -> Süleyman Şah’ın İznik Tersanesi
Çaka Beyin -> İlk Türk Donanması
Memluk-Mısır Türk Devleti -> Mısır Donanması olarak sayılabilir.


3)TOPRAK YÖNETİMİ


Miri Arazi
Mülkiyeti Devlete ait olan arazi demektir. Bütün araziler Miri araziden kısımlara ayrılmışlardır. Miri arazi kısımları şunlardır;

a)Has Arazi
Buralar devlete ait olan arazilerdir.
Elde edilen gelir devlet hazinesine gider.
Hükümdar ve ailesinin de masrafları bu arazilerden sağlanırdı.

b)İkta Arazi
Buralar devlete ait olan arazilerdir.
Elde edilen geliri iktalı askere ve ikta araziyi işleyen çiftçiye verilir.

c)Vakıf Arazi
Buralar sosyal ve dini amaçlı vakıflara ait olan arazilerdir.
Elde edilen gelirlerle hanlar, kervansaraylar, camiler ve hastaneler yapılırdı.

d)Haraci Arazi
Gayr-i Müslimlerin elindeki arazilerdir.
Elde edilen gelir çiftçiye aittir. Fakat vergi oranı yüksektir.

e)Mülk Arazi
Yönetim ve askerlik alanlarında başarı göstermiş olan devlet adamlarına ödül olarak verilen arazilerdir. Sahipleri tarafından alınıp satılabilen tek arazilerdir.


4)HUKUK

a)Şer-İ Hukuk
Kaynağını İslam dininden alan hukuk kurallarıdır.
Boşanma, miras, hayır işleri ve vakıfların yönetimi gibi konularda geçerli olan hukuktur.
Uygulayıcısı kadı’dır. Kadı tayini Bağdat’taki Kadıl-kudat tarafından yapılırdı.

b)Örfi Hukuk
Kaynağını gelenek görenek ve sultanın emirlerinden alan hukuk kurallarıdır. İslam öncesindeki törenin devamıdır.
Devlet ve halk arasındaki davalara bakan hukuk kurallarıdır.
Uygulayıcısı taşrada Naib ve inzibat memurlarıdır. Başlarındaki kişiye Emir-i Dâd denirdi. (Adalet Bakanı)
Bu iki mahkeme dışında ağır siyasi suçların görüşüldüğü Divan-ı Mezalim adlı bir yüksek mahkeme vardır. Bu mahkemeye sultan başkanlık ederdi.


5. İLİM VE EDEBİYAT

— Karahanlılar Hakaniye lehçesini oluşturdular ve kullandılar. Yazıda ise Uygur Alfabesini kullanmaya devam ettiler. Bu dönem Türk-İslam edebiyatının oluştuğu dönem oldu.
Kaşgarlı Mahmut -> Divan-ı Lügati’t-Türk. İlk Türk dünyası haritası da bu eserdedir.
Yusuf Has Hacip -> Kutadgu Bilig
Yüknekli Edip Ahmet -> Atabetül-Hakayık
Hoca Ahmet Yesevi -> Divan-ı Hikmet Bu dönemin önemli yazılı eserleridir.
Karahanlı Devletinin ilk Müslüman hükümdarı olan Satuk Buğra Han’ın (Abdülkerim Han) Müslüman oluşunu anlatan Satuk Buğra Han Destanı Türk-İslam edebiyatının ilk sözlü ürünüdür.
—Gazneliler döneminde Arapça ve Farsça Türkçe’den daha yaygın olarak kullanıldı.
Firdevsi Şehname adlı eserini Gazneli Mahmut’a sundu. Firdevsi bu eserinde İran ve Turan savaşlarını anlatır. İranlılar’ı daha çok övdüğünden dolayı Sultan Mahmut ona önceden vaat ettiği paranın tamamını ödememiştir.
—Büyük Selçuklular döneminde resmi dil Farsça oldu. Eğitim ve bilimde ise Arapça hâkimdi. Türkçe sadece orduda ve halk arasında kullanılıyordu. Bu dönemde Ömer Hayyam Rubaileriyle, Enveri Kasideleriyle ve ünlü vezir Nizamül-Mülk de Siyasetname adlı eseriyle önemli yer tutar.
Farabi (ölüm 950) Aristo’nun bütün fikirlerini açıkladığı için 2. öğretmen yani Muallim-i Sani ünvanı almıştır.
İbn-i Sina (ölüm 1037) tıp, mantık ve fizik alanında önemli çalışmalar yaptı. Batıda Avicenna olarak tanınır.
Sultan Alp Arslan 1066 yılında Bağdat’ta Nizamiye Medreselerini kurdu. Bu medrese dünyanın ilk üniversitesidir.
Yine sözlü edebiyat olarak Danişmendnâme, Battalgazi Destanı ve Sarı Saltuk Menkıbesi önemli destanlardır.
Büyük Türkmen şairi Yunus Emre (ölüm 1320) asırlarca erişilmesi mümkün olmayan bir edebiyat ve ahlâk kuramı geliştirmiştir.


6. GÜZEL SANATLAR VE İMAR FAALİYETLERİ


Bu dönem eserleri arasında; Çini kaplı saraylar, cami, mescid, imaret, han, türbe, kümbet, şadırvan, sebil, kale, sur, ribat(kervansaray) ve mezar sandukaları sayılabilir. Fakat daha da önemlisi bu dönemde Türkler sanat dünyasına çok önemli mimari üsluplar katmışlardır. Bunlar;

—Medrese mimarisi -> Bağdat Nizamiye Medresesi
—Medrese-Cami mimarisi -> Sultan Melikşah’ın İsfahan’daki Mescid-i Camii
—Tuğla, kümbet ve çift kubbe inşaatı -> Merv’de Sultan Sencer Türbesi gibi
—Yivli, yüksek ve ince minare tipi, sütun, sütun başlığı, pencerelerin katlar halinde sıralanması, dikdörtgen ve beş köşeli mihraplar Türklerin sanat dünyasına kazandırdıkları sanat üsluplarıdır.

ÖNEMLİ NOT:
Türk-İslam mimarisinin en belirgin özelliği kubbe mimarisidir.

Bu dönem mimari eserleri ise;
—Mısır’da Tolunoğlu Ahmet’in yaptırdığı Toluniye Camii
_ Karahanlılar döneminde Ribat adlı kervansaraylar, Buhara Ulu Camii
_ Gazneliler döneminde Leşker-i Bazar adlı saray
—Büyük Selçuklular döneminde;
İsfahan’da Mescid-i Cuma
Merv’de Sultan Sencer Camii
Kazvin’de Haydariye Mescidi önemli eserlerdir.
—Babür hükümdarı Şah Cihan’ın eşi Mümtaz Mahal için yaptırdığı Tac Mahal dünyanın sayılı harikalarından biri olmuştur.
Türk-İslam sanatında resim ve heykelciliğin yasaklanması oymacılık, kakmacılık, nakkaşlık ve minyatür gibi süsleme sanatlarının gelişmesinde etkili olmuştur.
Quo vadis?