Arama

Medya Haber - Tek Mesaj #129

KafKasKarTaLi - avatarı
KafKasKarTaLi
Ziyaretçi
15 Haziran 2006       Mesaj #129
KafKasKarTaLi - avatarı
Ziyaretçi
ABD'nin Derdi Montrö'yü Delmek

"ABD küresel üstünlüğünü sürdürmek için Karadeniz'de hâkimiyet kurmak zorunda. Ancak bunun için Montrö Sözleşmesi'nin değişmesi gerekiyor" İşte ABD'nin hesapları...amerikabayrakkartal
ABD'nin bir hedefi de Karadeniz
Resmi strateji belgelerine göre küresel üstünlüğünü sürdürmek için ABD, deniz ulaştırma hatlarını denetlemek, uluslararası hava sahalarını güvenle kullanmak, uzay mücadelesinde önde olmak, kilit pazarlara ve stratejik kaynaklara kısıntısız erişim sağlamak istiyor. ABD'nin küresel üstünlüğünü sürdürmesi Avrasya'daki nüfuzunu ehliyetle sürdürmesine bağlı. Avrasya'daki nüfuzunu ehliyetle sürdürmesi ABD için öncelikle, enerji kaynaklarının, enerji güzergâhlarının kontrol altına alınması, kendisini engelleyecek veya dengeleyecek güçlerin ve koalisyonların oluşmasının önlenmesi anlamına geliyor.
11 Eylül sonrasında ABD'nin Avrasya'da başlattığı jeostratejik hamleler, sadece Afganistan ve Irak'taki askeri girişimlerden ve renkli devrimlerden ibaret değil; ABD enerji kaynakları ve güzergâhlarını kontrol etme gayretlerini sürdürürken ayrıca, Avrasya coğrafyasının kritik bölgelerinde geliştirdiği tedbirlerle gerçek rakipleri Çin'i ve Rusya'yı çevrelemeye de çalışıyor.
Karadeniz, Avrasya coğrafyasında güç mücadelesine dönüşen ABD-Rusya ilişkilerinde önemli bir mücadele alanı oluşturarak önem kazanıyor. Kaçakçılıkla ve terörle mücadele etmek için Karadeniz'de NATO varlığının önemli olduğunu ifade eden ABD'nin bu söylemi inandırıcı değil. Aslında ABD, NATO üzerinden Karadeniz'e yerleşerek, ABD-Rusya güç mücadelesinde, enerji güzergâhlarının etki altına alınmasında çoklu avantajlar sağlamak istiyor;
Karadeniz, ABD'nin Rusya'ya karşı geliştirmek istediği, Baltık'tan Kırgızistan'a kadar uzanan çevreleme hattında merkezi bir konuma sahip; bu yeni çevreleme hattının bütünlük kazanması ancak Karadeniz'in kontrolüyle mümkün olabilmekte (Bu yeni çevreleme hattı ve ABD-Rusya ilişkilerindeki gelişmeler, Soğuk Savaş dönemini hatırlatıyor. Ancak, bu defa yayılmacı gücün NATO ve NATO üzerinden ABD olduğu söylenebilir).
ABD'nin Karadeniz'e yerleşme arzusu, önemi giderek artan enerji güzergâhlarını kontrolü veya etki altına alma arzusuyla yakından ilgili. Boğazlar ile birlikte Karadeniz zaten önemli bir enerji güzergâhı oluşturuyor ve ABD Karadeniz'e yerleşerek bu enerji güzergâhını kontrol altına almak istiyor. Karadeniz'den geçen Mavi Akım hattı da buna dahil edilebilir. Karadeniz'e yerleşmesi durumunda ABD'nin, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattını, Anadolu üzerinden batıya yönelecek yeni enerji güzergâhlarını, Rusya coğrafyası üzerinden batıya akan tüm petrol ve doğalgaz hatlarını etki altına alması da mümkün. Hazar Havzası enerjisini Rusya'yı baypas ederek Türkiye üzerinden batıya aktarmak isteyen ABD, Karadeniz'e yerleştiği takdirde, Rusya coğrafyası üzerinden batıya akan enerji güzergâhlarını etkileme yeteneği kazanırken, Karadeniz'den Türkiye üzerinden akan enerjiyi de denetleyebilecek.
Yerleşebildiği takdirde ABD, Karadeniz içinden de Hazar Havzası ve Ortadoğu enerji kaynaklarını, Balkanları, Kafkasya'yı etkileme imkânları ele edebilecek ve genişletilmiş Ortadoğu coğrafyasını daha da genişletme fırsatını yakalayabilecek. Bütün bu nedenlerle, başarılı olduğu takdirde, Avrasya satranç tahtasındaki Karadeniz hamlesinin ABD'ye küresel üstünlüğünü sürdürme istikametinde çoklu ve önemli jeostratejik avantajlar sağlayabileceğini ifade etmek mümkün.
Bütün bu avantajları elde edebilmesi için ABD'nin Karadeniz'e kısıntısız giriş imkânları sağlaması, bunun için de öncelikle Montrö Sözleşmesi'nin değişmesi gerekiyor. Çünkü, Montrö Sözleşmesi, kıyısı olmayan ülkelerin Karadeniz'de bulundurabileceği savaş gemilerine tonaj ve süre kısıtlamaları öngörüyor. Montrö Sözleşmesi'nin değiştirilmesi ise Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki egemenliğinin ve Lozan sonrası dengelerin yıpranması anlamına geliyor. İşte bu nedenle de Karadeniz, Soğuk Savaş sonrası dönemde ABD-Türkiye ilişkilerinde, karşılıklı çıkarların örtüşmediği bir başka önemli alanı oluşturuyor.