Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
18:50, 2 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Salı, 09 Aralık 2025 - 18:53
Arama
MaviKaranlık Forum
Osmanlığı İmparatorluğu ve Birinci Dünya Savaşı
-
Tek Mesaj #6
ThinkerBeLL
VIP
VIP Üye
11 Nisan 2009
Mesaj
#6
VIP
VIP Üye
Birinci Dünya Savaşı'nda
Osmanlı Devleti
Osmanlı Devleti'nin Savaştığı Cepheler
Sina-Filistin-Suriye Cephesi
Süveyş Kanalı, Alman Başkomutanlığının harekât planlarındaki önemli hedeflerden biriydi. Almanlar, kanalı ele geçirmek suretiyle İngiltere’nin Hindistan’la irtibatını kesmek ve böylece İngilizlerin Hindistan’dan getirecekleri askerlerle Avrupa Cephesini takviye etmesine engel olmak istiyorlardı. Türkler de Mısır’ı tekrar etkileri altına almak suretiyle, İslâm alemindeki saygınlıklarını artıracaklarını umuyorlardı. Fakat Kanal’a taarruz edebilmeleri için 200 km. genişliğindeki Sina çölünü aşmak gerekiyordu. Bunun için, çok kuvvetli ve düzenli lojistik desteğe ihtiyaç vardı. Ancak, Türk ordusunun en zayıf olduğu noktaların başında da bu lojistik destek konusu gelmekteydi. Bu olumsuzluğa rağmen, bu cephede I. ve II. Kanal Harekâtı yapılmıştı.
I. ve II. Kanal harekatındaki başarısızlıktan sonra, İngilizler çölü geçerek Sina Yarımadasını tamamen ele geçirmek istediler. 22 Aralık 1916’da Elariş’i ele geçirdiler. Buradaki Türk birlikleri Gazze-Şeria-Birüssebi hattına çekilerek savunma için hazırlık yapmaya başladılar. Diğer taraftan, İngilizlerin teşvikiyle 5 Haziran 1916’da başlayan Arap ayaklanması, Sina yarımadası tarafımızdan boşaltıldıktan sonra daha da genişledi.
İngilizler Gazze’yi ele geçirmek için Mart 1917’de taarruz ettiler. Kendilerinden çok üstün olan İngiliz kuvvetlerine karşı Gazze’yi savunmakla görevli Türk birlikleri üstün bir savunma örneği verdiler ve İngilizler geri çekilmek zorunda kaldılar. Nisan 1917’de bu kez donanmalarının desteğiyle tekrar saldırıya geçen İngilizler II. Gazze Muharebeleri’nde de başarılı olamadılar.
Bu arada Gazze muharebelerinden kısa bir süre önce Bağdat İngilizler tarafından işgal edilmişti. Bu durum Arap ve İslâm aleminde çok kötü bir etki yapmıştı. Türkler ve Almanlar prestij kaybederken, İngilizlerin bölgedeki etkinliklerini artırmıştı. Bağdat’ın geri alınması amacıyla Galiçya, Makedonya ve Romanya’dan anayurda dönen birlikler ve yeni kurulan tümenlerden yararlanarak Halep’te 7. Türk Ordusu’nun kurulmasına karar verilmiş ve Irak’ta ki 6. Türk Ordusu’yla bu yeni kurulan 7. Ordu’nun birleştirilerek Yıldırım Ordular Grubu adıyla bir ordu grubu oluşturulmuş ve komutanlığına General Von Falkenhayn atanmıştı
31 Ekim 1917’de taarruza geçen İngiliz kuvvetleri ile Gazze-Birüssebi Meydan Muharebesi yapıldı. İngilizler Türk mevzilerini yararak kuvvetlerimizi Kudüs-Yafa hattına kadar geri çekilmeye zorladılar. Bilahare Kudüs İngilizlerin eline geçti. Bu başarısızlık üzerine, Yıldırım Ordular Grubu komutanı değişti ve bu göreve Liman Von Sanders Paşa atandı. Türk kuvvetleri yeniden teşkilatlandırıldı. 19 Eylül 1918’de büyük kuvvetlerle üç koldan taarruza geçen İngilizler Nablus Meydan Muharebesi’ni kazandılar ve cephemizi yardılar.
7. Ordu komutanı olan Mustafa Kemal Paşa, İngiliz süvarilerini Bisan’da durdurmayı başardı. Böylece, Türk kuvvetlerinin Şeria Nehri’nin doğusuna geçişini güvence altına aldı. Çekilme 10 Ekim 1918’e kadar devam etti. Bu arada Ekim başlarında Şam da düştü ve İngiliz-lerin eline geçti. Bu yenilgi üzerine Yıldırım Ordular Grubu Kumandanı Liman Von Sanders Paşa, komutayı Mustafa Kemal’e bırakarak karargahıyla Adana’ya çekildi. 25 Ekim’de Halep, İngiliz ve Arap kuvvetlerinin eline geçti. Mustafa Kemal Paşa, emrindeki kuvvetlerle İskenderun-Cerablus mevziinde İngiliz taarruzlarını durdurmaya çalıştığı günlerde Mondros Mütarekesi imzalanmış ve bu mütareke hükümleri gereğince 31 Ekim 1918’de cephelerde savaş son bulmuştu. Nitekim, Mustafa Kemal Paşa’nın savunma yaptığı bu hat, Türk İstiklâl Harbi sırasında milli sınır olarak kabul edilmiştir.
Kaynak
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Cevapla
Kapat
Saat: 18:53
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...