Arama


The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
14 Nisan 2009       Mesaj #6
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye

Türk Halk Dansları Üzerine


Ferfene, barana, sıra gezmesi, yaren sohbeti gibi bölgelere göre çeşitli isimler verilen toplantılarda da oynanan halk dansları esas olarak, düğün-nişan törenlerinde, asker uğurlamada, yaylaya çıkışta ve inişte, doğum nedeniyle, dinsel ritüellerin bir parçası olarak ve ulusal bayramlarda düzenlenen şenliklerin temel unsurudur.

Halk dansları, günlük yaşamdan kesitlerin yansılanması ve doğa olaylarının yansılanması olarak iki ana kaynaktan beslenir. Ekin toplama, yaban hayvanlarla mücadele, gelin alma, yönetici sınıfın eleştirisi vb. gibi çok geniş konuları kapsayan halk dansları halk kültürünün sözlü müzik geleneği ile birlikte ana damarlarından birisini oluşturur.
Halk dansları, Türkiyenin çok kültürlü yapısını uygun olarak, birbirinden farklılık gösteren türlere ayrılır. Örneğin, Erzurum civarında Bar, Doğu ve Güneydoğu'da Halay, Trakya'da Hora, Karşılama, Karadeniz'de Horon, Konya ve civarında Kaşık Oyunları, Ege'de Zeybek farklı halk dansı türleri olarak tanımlanabilir.
Türkiyede halk dansları, kentleşme olgusuna paralel olarak, kendi doğal ortamından çıkarak, özgün korografilerin de yaratıldığı, sahnelenen bir sanat dalı haline gelmiştir.
Ad:  Türk Halk Dansları (Halk Oyunları)5.jpg
Gösterim: 11153
Boyut:  45.8 KB

Güneydoğu Anadolu Halk Dansları


Diyarbakır halk danslarını üç ayrı bölümde ele almak mümkündür: 1. Neni: 4-6 kişiden 15 kişiye kadar toplulukla oynanır. Diyarbakır düğünleri bu halaysız olmaz. Düğün evinde sıra sıra kadınlı erkekli halay çeker, maya söylerler. 2. Delibe: Buna Üç Ayak da denir. Ayak seyir ve vuruşları oyun boyunca öyle çabuk ve tüy gibi kalkar iner ki, seyredenler oyuncunun üçüncü bir ayağı olduğu kuşkusuna kapılır. Koçeri adlı başka bir oyun Delibe'nin yavaş oynanan şeklidir. 3. Giranî: Buna Esmer Oyunu da derler. Dans boyunca davul zurna esmer güzeli Diyarbakır dilberlerine yakılan bir hoyratın nağmelerini dizeler. Diyarbakır'ın yukarıda sayılan halaylarından başka, şunlar gibi çeşitleri de vardır: Durik, Goncut, Çepik, Çaçan, Keçikeni... Hepsi de Halay tipindedir.

Gaziantep'in başlıca dansları şunlardır. Üç Ayak, Dokuzlu, Çepikli, Mendil, Şirani ve Şirin Nar. İçlerinden en fazla gün görerek tanınmış bulunanları Çepikli ile Mendil Oyunu'dur. Çepikli, doğu illerinin Halaylarına benzeyen, son derece hareketli bir çeşittir.

Siirt halk dansları, aşka ve toprağa bağlılığın bir ifadesi olarak diri ve çeşitlidir. Hareketler, son derecede kurallı, ahenkli ve mekiklidir. El ele tutuşmuş halde harekete geçerler. Vücutlarda üst kısım hareketsizdir. Oyuncuların omuz omuza dizildikleri yaslanışlı anlarda bir duvar ve kale dayanıklılığı ortaya çıkar. Meydan oyunu sıfatıyla davul zurnasız edemezler. Şeyhani, Siirt'in Eruh ilçesinin başlıca üç dansından biridir. Karakıştanî, Giryanî, Şeyhanî olmak üzere. Üçü de davul zurnalı dizi oyunlarındandır.

Urfa yöresinin halk dansları görece ağır tartımlı olmakla beraber, esasları hemen daima cengaverliğe dayanır ve halkın savaşçı ruhunu ifade ederken muntazam, fakat ağır hareketlere yer verirler. Kesinlikle kıvrak ve hafif değillerdir. Arada, aşkı da ifade eden sözlere yer verirler. Danslara her zaman davul zurna eşlik eder.

Akdeniz Halk Dansları


Akdeniz halk dansları, defne kokulu Toros sırtlarından, portakal tüten Mersin ve Antalya bahçelerine kadar uzanan topraklarda, göz alıcı renklerden kumaşlarla dikilen elbiseler içinde nazlı nazlı oynanır... Bu danslarda, erkeğin uyumlu hareketi, kadının tatlı salınışı peşindedir. Dans ritimlerinin diğer yörelere göre daha yavaş oluşunda güneşin sıcaklığının etkisi büyüktür. Tempo ağır olsa da, hareketlerin ılık kıvraklığı danslara seyirlik bir tad verir. Akdeniz halk dansları geleneksel olarak davul - zurnayla yürütülür. Danslar çoğunlukla kadın ve erkeklerin beraber oynamasıyla dikkat çeker.
Batı Çukurova ve Mersin danslarında kadınlar üç etek denilen üç peşli bir "zıbın" ve ipekli kutnudan gömlek giyerler. Gümüş zincirli, allı yeşilli mevlâna sarıkları sararlar. Yüzyıllardan kalma kalkık burunlu papuçlar giyilir. Erkeklerin ayağında kara köseleden ve ince, bağlamalı mest bulunur. Başa poşu sarılır.

Konya'da hemen bütün oyunlarda zil veya kaşık kullanılır, yalnız figürleri değişir, meydan sazı, cura yahut bağlama eşlik edebilir. Ayrıca "dönme" denilen bir dans daha vardır ki, ney, saz veya tamburla Mevlana Peşrevi çalınır. Konya oyunlarında kadınlar ipek şalvar üzerine "içlik" denilen yarım cepken giyerler. Konya yöresi köylerinin çoğunda oyunlar adsız olduğu gibi, doğaçlama, anında yaratma esastır. Doğaç danslar hem enstrümantal, hem de türkülü olabilir.

Orta Anadolu Halk Dansları


Çorum halk dansları içinde kadın erkek beraberce oynanan Hörünü dansı oldukça tanınmıştır. Bu dansın her figüründe ve sözlerde birer istek hali de vardır. Kadın oyuncu, örneğin "ayağa kalk" isteğini duyarken doğrulur, "zilleri tak" denilirken takınır ve yürür vs. Bölgenin in ünlü erkek dansı Çorum Halayı'dır.
Elazığ tatlı dilli, güler yüzlü ve işlek zekalı kişilerin ülkesidir. Bu şehri görenler kem göz, kötü söz, gam ve kasavetin çevresinde yeri olmadığını bilirler. Elazığ halk dansları düğünlere özgü olanlar ve halaylar olarak iki kısma ayrılabilirler. Düğün danslarını, kadın ve erkek ayrı ayrı ve beraberce oynayabiliyor.

Konya'da bütün danslarda zil veya kaşık kullanılır, yalnız figürleri değişir, meydan sazı, cura yahut bağlama eşlik edebilir. Yörede başlıca oyun çeşitleri şunlardır: İnce Çayır, Küstüm, Sekelim Kızlar, Karanfil, Aman Madam Hoş Geldin, Limo, Karabiber, Develi, Süpürgesi Yoncadan, Konyalı.

Sivas bölgesi, halk danslarında benzersiz derecede zengin topraklarımızdan biridir. Sivas halk danslarının en önemli karakteristiği çok hareketli oluşlarındadır. Bazı figürlerindeki incelikler eskiden kadın ve erkeklerin karma halde dans ettiğini ifade eder.. Gerçekten de, bugün köylerde kadın ve erkeklerin karma oynadıkları olur. Sivas içindeyse kadınlar ayrı, erkekler ayrı oynarlar. Sivas halaylarından, düz halay; ağırlama, yanlama ve hoplatma denilen aynı karakterde üç bölümden oluşur. Ağırlamada birlik ve beraberlik, Yanlama'da; bireylerin dayanışması, Hoplatma'da ise; coşkunluk ifadesi vardır.
Tunceli'nin en önemli halk dansı Haley (Halay)'dır. Halaydan başka Kol oyunları, eski bir ilçe adını taşıyan Karaçor dansı, İki Ayak, Üç Ayak dansları, Tamzara, Delilo, Horum oynanır. Birde Gövenk adlı dansları vardır. O da karma oynanılır. Tunceli'de düğünlerde Leyla ile Mecnun'dan parçalar, Munzur üzerine ezgiler, anonim türküler, yaşanmış olaylar üzerine yakılmış türküler de söylenir.

ZEYBEKLER


Anadolu halk dansları düğünlerde, nişanlarda, asker uğurlamada, yayla yolunda, doğumda, bayramlarda, çeşitli eğlence ve sohbet toplantılarında oynanır. Açık alanlarda oynandığı gibi kapalı yerlerde de oynanır. Doğa olaylarını, günlük yaşamı vb. yansılayan ritüel danslar olabileceği gibi, toplumsal olayları, aşıklığı konu alan danslar da vardır.
Özellikle düğünlerde, topluluğun başında yörenin müziklerini ve oyunlarını iyi bilen ve saygın kişiler bulunur. Halk oyunları figür bakımından zenginliğini bu kişilere borçludur. Onlar da becerilerini ve ustalıklarını göstermek için özgün, doğaçlama figürler yaparlar. Böylece, özellikle gençlere oyunlar gösterilmiş, aktarılmış olur.

Zeybeklik, kendine özgü töreleri, giysileri, rütbeleri, ritüel dansları ve sistematik bir örgütlenme özelliği ile silahlı, örgütsel bir topluluktur. Başlangıçta belki bir meslek örgütü, belki Akşehir'in sıra yarenlerinde olduğu gibi bir dostluk, yiğitlik kuruluşu, belki de yerel bir güvenlik gücü idi. Zeybekler her ne kadar Ege'ye özgüymüş gibi düşünülse de, Eskişehir'in, Konya'nın Kaşıklı Zeybeği ve Ankara Zeybeği, Zeybekliğin Egenin dışında da yaygın olduğunu gösterir. Kars taraflarında Zeybek adlı bir köyümüz bulunduğunu da dikkate alırsak, şimdiki yaygınlığı da Kars'la Ege arasında kabul etmek gerekiyor.

Zeybek dansları ikili ve daha büyük gruplar halinde oynanır. Bazı yörelerde kadınların danslara aktif olmasa da, eşlik etmesine izin verilmesine rağmen, Zeybek erkek dansıdır. Sözlü danslar da vardır. Geleneksel olarak davul ve iki zurna ile çalınır. Ancak, saz (bağlama) ile çalınan zeybek müziği de kabul görmüştür. Zeybek dansları, diz vuruş figürleriyle adeta devleri çökerten bir gücün sembolünü yaratırlar... Genellikle Zeybek danslarında kollar hep sağ ayak ileri atılırken yukarı kaldırılır. Kollar omuz hizasında kalmayıp baştan daha yukarı kaldırılırlar. Dansların temposu 3-5 esasına göredir. Bu oyunlarda selamlaşma çok önemlidir. Dans alanına sırayla ve düzgün adımlarla girilir. Büyüklerin karşısında durulur. Az açık duran sağ ayak, sol ayağın yanına sertçe vurulur ve kesinlikle az yana açılıp yere basılır. Zeybek dansının sonunda sol kol indirilir, sağ kol havada bırakılır, vücut dikleşir ve bakışlar sertçe ileri yöneltilir. Vücut katiyen öne doğru eğilmez. Çünkü, eğilmek dalkavukluk olur.
Nice eski Avrupalı seyyahların çizdiği gravürlerden ve Meşrutiyet öncesinin bazı fotoğraflarından baş giyiminin de, öbür kısımlar gibi, dış görünüşçe Selçuklu çağından beri değişmediği kesinlikle anlaşılıyor. Sırta, yakası açık bırakılan ev dokuması ipek gömlek, üstüne kolsuz yelek, daha üste cepken giyilir. Yelek ile cepken aynı kumaştan ve işlemelidir. Zeybeğin altında dizlik -don - vardır. Diz açıktır. Dizliğin bol olan ağı aşağı sarkar. Ayakta kara pabuç vardır. Bacaklar ya çıplak kalır veyahut uzun çorap giyilir veya çuhadan işlemeli tozluk takılır. Siyah keçi derisinden kalçın ve nihayet çizme de giyilirdi.

Trakya Halk Dansları:


Anadolu halk dansları düğünlerde, nişanlarda, asker uğurlamada, yayla yolunda, doğumda, bayramlarda ve ferfene, barana, sıra gezmesi, yaren sohbeti gibi toplantılarda oynanır. Açık alanlarda oynandığı gibi kapalı yerlerde de oynanır. Doğa olaylarını, günlük yaşamı vb. yansılayan ritüel danslar olabileceği gibi, toplumsal olayları, aşıklığı konu alan danslar da vardır.
Özellikle düğünlerde, topluluğun başında yörenin müziklerini ve oyunlarını iyi bilen ve saygın kişiler bulunur. Halk oyunları figür bakımından zenginliğini bu kişilere borçludur. Onlar da becerilerini ve ustalıklarını göstermek için özgün, doğaçlama figürler yaparlar. Böylece, özellikle gençlere oyunlar gösterilmiş, aktarılmış olur.
Trakyada oynanan halk danslarının, bu bölgede yüzyıllardır yaşayan sayısız farklı halk topluluklarının kültürüyle kaynaşmış olduğunu bilinmektedir. Batı Trakyadan göçler, geç dönemde de sürdüğü için, yeni gelen bazı dans çeşitleri de yerli köylüler arasında taraftar kazanabilmiştir. Gelen kimi dans çeşitleri de eski, yerli oyun figürleriyle karışıp kaynaşmakta gecikmemişlerdir. Trakya oyunlarını Hora, Karşılama ve Sallama (Salma) olarak üç esas çeşitte sınıflandırmak mümkündür:
  1. Horalar: Bunlar, el ele veya kol kola tutuşularak diziyle yürütülen oyunlardır. Kabadayı, Beylerbeyi, Kara Yusuf gibi oyunlar hala bilinenlerin en tipikleri görünmektedirler.
  2. Karşılamalar; Bunlar Zigoş ve Drama Karşılamasıdır.
  3. Salma Oyunları; Mesela Hanım Ayşe gibi. Tekli danslardan bazısı da bu zümredendir. Ali Paşa Oyunu gibi.
Trakyada Karşılama, çiftlerin karşılıklı oynamalarını ifade eder. "Salma Oyunlar" adı verilen halk dansları kabadayıca oynanılan birtakım yiğitlik ve cengaverlik gösterileridir.
Danslar geleneksel olarak çifter davul ve zurnayla yürütülürler.

Karadeniz Halk Dansları:


Karadeniz bölgesi halk danslarının 7/8lik olması durumu, buralara has bir özelliktir. Halk dansları çoğunlukla üç telli kemençeyle yürütülür. Yörenin danslarına Horon da deniliyor. Horon tanımlaması; topluluk, yığın, küme anlamındadır. Dans edenler, el ele tutuşarak, sıra oluşturabildikleri gibi, iki baştan kapanarak daire halinde de oynayabilirler. Horoncu sayısı fazlaysa sıra daireleşir. Kemençeci çoğunlukla bu halkanın ortasında kalır. El parmaklarından ayak uçlarına kadar vücudun tüm organları oyunda görev alır. Çoğu kez, zor ve karmaşık figürleri vardır. Kemençenin kıvrak tınılarına eşlik ederek, bitmez tükenmez koşmalar söyleyen çalgıcı karşısında, yorulmak bilmeyen Karadeniz insanları, saatlerce oynamak için kendilerinde büyük bir istek duyarlar. Kent insanlarından horon oynayan pek azdır. Fakat, kırsal alanda yaşayan insanların hemen hepsi horon oynarlar.

Kadınlar düğünlerde, kına gecelerinde ve kendi aralarında oynarlar, türkü söylerler. Karadeniz bölgesinin kadın halk danslarında, erkek danslarıyla karşılaştırıldığında daha olgun bir hava vardır. Diz çökmeler ve sallanmalar azdır. Karadeniz bölgesinde kadınlar düğünlerde, erkekten kaçmazlar. O, hayırlı ve uğurlu bir gündür. Horonlarda birlikte oynarlar. Dansta atışmalar yapılırken, söyleşmeler bazen birer yarışmaya döner. Kadın ve erkeklerin karşılıklı oynadığı danslarda 10-15 kız ve erkek karşılıklı sıra kurarlar. Çalgıcı enstrümanını çalmaya başlar. Bir erkek, göz koyduğu karşısındaki kıza söyler. Arkadaşları bu beyiti tekrarlar, kızlara karşılık verme fırsatı kazandırırlar. Sağa sola dörder adım gidip gelirler. Kız cevabına geçer, arkadaşları bunu tekrarlayıp bu kez erkeklere karşılık vermeleri için zaman sağlamış olurlar. Saatler geçer, oyun bitmez.

Doğu Anadolu Halk Dansları


Karslıların tam 500 çeşit halk dansı olduğu söylenir. Yalnız kızların oynadığı danslara Han Kızlar, yalnız erkeklerin dansına da Şeyh Şamil adlarını vermişlerdir. Bir erkek, bir kız oynatılan dans Terekeme'dir. Bar şeklinin fihristi de uzundur: Iğdır Barı, Döne Barı, Papuri Barı vs. Artvin'de bugün 50-60 çeşit oyun oynanır. Ritim ve figür itibariyle çok sert ve süratli oldukları için kadınların ayrı oyunları vardır. Çalgıları; davul zurna, garmon ve tulum.

Erzurum'da I. Dünya Savaşı'ndan önce 32 kadar oyun varken bugün 13 oyunları kalmış: Başbar, Dikine, Çingeneler, Tamzara, Hoşbilezik, Dello, Aşırma, Sekme, Daldalar, Hançer Barı, Köroğlu. Kadın oyunları ayrıdır: Ben Bir Kavak Olaydım, Timurağa. Erzurum'da Bar evvelce fes ve abbaniye ile oynanırdı.

Erzincan'ın kuzeybatısına düşen Şebinkarahisar'da bir Tamzara oyunu tanınmıştır. Önce yayılmış ve sonra çeşitlenmiş oyunlardan biridir. Tamzara oyununu Harput, Eğin ve kuzeyden Giresun bölgeleri hep bilirler. Fakat, yayıldıkça çeşitlenmeye uğradığında da hiç şüphe yoktur. Yer adı olarak Tamzara, Şebinkarahisar'ın kuzeyine düşen on altı kadar köylük ve dağlıklar arasına düşen bir bucaktır.

Bitlis'te Yarım Garzanî ve Tam Garzanî adı verilen danslar, Yarım Goranî ve Tam Goranî de dediklerinin aynıdır. Garzanî aslında aynı dans olup, yer yer söylenişlerinde ve figürlerinde de bazı değişmeler meydana gelmiştir. Siirt oyunları arasında Govent'in kendine özgü bir yeri vardır. Kızlar bir tarafta, erkekler onların karşılarında sıralanıp yüz yüze iki dizi teşkil ederler Her iki tarafın birer "sergovent"i, yani Başçeken'i vardır. Dans başlayınca erkek tarafının sergovendi erkeği öven bir beyiti solo olarak söyler. Beytin sonunu kendi tarafı koro halinde tekrarlar. Sonra kız tarafının sergovendi kızı öven bir beyit söyler, sonunda kendi tarafı aynı sözleri aynı ezgiyle bir ağızdan tekrarlar. Dans bu şekilde devam eder.
Gümüşhane'nin merkez ilçesi hem Trabzon danslarının hem de Bayburt danslarının buluşma yeri gibidir. Kimi davul zurna, kimi de kemençe eşliğiyle oynarlar. Güneyden sayılarak en fazla Tamzara ve Kürt'ün Kızı (Türk'ün kızı), kuzeyden de Dik horon ve Titreme (Horanı) oynanır.

Muş'ta da, Anadolu'nun çoğu yerlerinde revaçtan düşmüş en eski Oğuz kaynağından iz ve anılar bulunabilmektedir. Muş oyunları şunlardır: Koçeri, Yalkuşte, Govent, Silvanî, Karzanî, Tek Oyun, Kol Oyunu, Aşırma, Sektirme, Lemo Ağır Oyunu. Muş'ta ağır danslar vardır ki, dans esnasında başın üzerine bir tas su konulsa dökülmez. O kadar ağır oynanır.
Halay, asırlardan beri gelen ve karakteri bakımından alelâde eğlence oyunundan tamamiyle farklı "ritual dance" içeriğini ifade eden, çeşitli sıra danslarımızın genel adıdır. Halayların figürleri vakur, ciddi ve nezihtir. Sivas, Erzurum, Elazığ gibi merkezlerimizde güzellikçe üstün çeşitleri vardır. Bazı bölgelerde de seyrekleşmiş, pek fazla basitleşmiş, adı bile "alay" halini almış görünüştedir. Sivas, zengin halay merkezlerinin halen başında sayılsa yeridir. Doğumuzdan Kars'ta Yallı ve Bar adlı andırışlı toplu danslar yanında, bazı halay çeşitlerinin de sayılmasına karşılık, Batı Anadolu'dan örneğin, bazı Gelibolu köylerimizde Alay Oyunu vardır. Bazı halay tiplerinde zaman zaman bir tapınma dansı edası sezilebiliyor. Bu edaları içerisinde hâlâ paiyen bir karakterin kalıntılarına rastlar gibi oluruz. Eski cevher mistik idiyse, onun şimdiki kabuğunda yiğitlik unsuru yoğunluk halindedir.
Ali Rıza ÖZKAN
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 01:08
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (: