Arama

Kuşak Çatışması - Tek Mesaj #5

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
15 Nisan 2009       Mesaj #5
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Kuşak Çatışması

13. Kültür Kuşak Çatışması Problemi Nasıl Çözülür?

Sorun kuskusuz eğitimle çözülür. Her çatışmalı olgu ya da çatışma olgusu, kendi durumu içinde ilkin çözümlenmeli, ardından da uygun çözüm yolları üretilmelidir. Ancak özellikle aile ortamı içinde sorunların üzerinin örtüldüğü ve gereken önlemlerin alınmadığı sık rastlanan durumlardandır. Sorun sanki çözüme kavuşmuş gibi davranır bireyler. Oysa sorun çözülmemiştir. Tam tersine içten içe sürüp gitmektedir.
Bu nedenle çözüm yolları üretirken şu noktalara dikkat edilmelidir:
  • Her çatışma olgusu tek/biricik/özel bir durumdur. Her şeyden önce buna göre ele alınmalıdır.
  • Her olgu sadece şimdiye bağlı olarak değil, arka planı ile incelenmelidir.
  • Çatışan kültür öğesi ya da öğeleri ayrıntılı olarak incelenmemdir.
  • Sorun kimleri ilgilendiriyorsa, o kişiler çözümleme ve çözüm yolları üretme aşamalarında etkin olmalıdır. Bu diyalog ortamının yaratılması anlamına gelmektedir.
  • Bireyler özne olarak kendilerini algılamalı ve başkalarınca da öyle algılanmalıdır.
  • Sürüp gitmesi istenen kültür öğesinin insan haklarıyla çatışıp çatışmadığı dikkate alınmalıdır.
  • İnsan haklarına ters düsen kültür öğeleri hiç bir şekilde korunmamalıdır. Bu nedenle kimi alışkanlıklar, davranış biçimleri insan hakları kavramı bakımından değerlendirilmelidir.
  • Karsı çıkılan kültür öğesi için törel nitelikli değil, sağlığa dayalı gerekçeler oluşturulmalıdır. Ancak bu durumda sorunlar çözülebilir.
14. Kuşak Çatışması Olmamalı mı?
Kuşak çatışması genel anlamda üzülecek değil sevinilecek bir olgudur. Gençlerin atılganlıkları, coşkuları, hatta hayalcilikleri gelişmelerin, yeniliklerin kaynağıdır. Gençler toplumsal yasamda, sanatta ve yarında yeniliğin, değişikliğin ardında koşmasalardı ilerleme olmazdı. Bu nedenle gençlerin yetişkinlerle karşıtlığını ortadan kaldırmak yararlı bir sonuç sağlamaz. Önemli olan bu çatışmayı toplumun faydasına kullanabilmektir.
Tabi ki bu çatışmanın olumlu yönleri de var. Ama olumlu olması için olayların sizin düşünceleriniz gibi gelişmesi gerekmektedir. Ama asıl önemli olan bu çatışmaya yol açan nedenlerdir. Sadece gencin yeni bir kimlik arayışı ya da büyüklerin gençlere verdiği belli nasihatler mi neden olmaktadır? Bu sadece gençliğin verdiği özgür olma düşüncesinin bir sonucudur. Ancak bu çatışmaya düşüp daha sonra uyuşturucu gibi birçok keyif verici maddelere başlayanlar olduğu gibi sonu intiharla biten çatışmalar da yaşanmaktadır.
Kuşaklar arası çatışma yalnız kaçınılmaz değil, sağlıklıdır da. Bilimde, sanatta, yazında ve toplumsal alanda birçok devrim ve yenilik eskiyi yadsımakla başlamış ve gerçekleşmiştir. Bunu da çoğunlukla genç kuşaklar başarmıştır. Kuşkusuz gençlerin yenilik tutkusu ve ilerici görüşleri ile eski kuşakların deneyiminin birleşmesinden, ancak toplum kazanır. Kuşaklar çatışmasının silahlı çatışmaya ya da kutuplaşmaya dönüşmemesi için eski kuşaklara büyük görevler düşüyor. Erişkinlerin gençlere el uzatması, onlara kulak vermesi onlarla iletişime girmesi ilk koşuldur. İkinci koşul gençlere sorumluluk verilmesi, topluma katılımlarının arttırılmasıdır. Erişkinlerin de gençlerden öğreneceği çok şey vardır. G. B. Shaw’un dediği gibi;
“Gençlerin yaşlılara yapabileceği en büyük yardım onları sürekli uyanık ve tetikte tutmaktır.”
Gençlerden uzak durmayan erişkinler kendilerini yenileme olanağı bulurlar. Geç yaşlanırlar. Bu konuyu Francis Bacon’ın 17. yy'da yazdığı “Gençlik ve Yaşlılık Üstüne” adlı denemesinden alınan bölümle kapatalım:
"(...) Gençler akıl yürütmekten çok uygulamaya, kalıplaşmış işlerden çok yeniliklere yatkındırlar. Yaşlılığın verdiği olgunluk, geçmiş deneyimlerle ilgili işlerde yol gösterici olabilir, ama yeni durumlar karşısında insanı şaşırtır. Gençlerin yanılgıları işleri alt üst edebilir. Buna karşılık yaşlıların yanlışları olsa olsa işleri biraz yavaşlatır, verimi biraz düşürür. Gençler altından kalkamayacakları işlere el atarlar; işleri yoluna koyacaklarına daha çok karıştırırlar. Eldeki olanakları ve araçları düşünmeden hemen sonuca gitmek isterler. Rasgele öğrendikleri birkaç ilkeye saçma bir bağlılık gösterir, yenilik yapmaktan çekinmezler. Böylece beklenmedik güçlüklere başvururlar. Yanlışlarını bir kat daha arttıran şey de yanıldıklarını kabule yanaşmayıp ne duran ne giden dik başlı bir ata benzemeleridir. Yaşlılar ise serüvene yanaşmaz, uzun uzun düşünür, danışır hep eksikler bulurlar. Çabuk cayar, bir işi seyrek olarak sona erdirirler; orta başarılarla yetinirler. Yaşlılarla gençlerden birlikte yararlanmak en yerinde iş olur. Böylece ika çağın karşılıklı üstünlükleri eksikliklerini giderir."
15. Kuşak Çatışmasının Gençlerde Yarattığı Çeşitli Olumsuzluklar
Olumsuz ülke koşullarında sorunlu yetişen gençlik, boşluğa düşüyor, günübirlik yasıyor ve motivisyonunu kaybediyor. Gelecek şokuna giren gençlerin, aile içinde çatışmalara neden oluyorlar, anne baba dünyayı doğru kavrayarak, gençle aralarındaki çatışmada doğruları yakalamaya çalışmalılar. Hızlı nüfus artısı ve göçler sonucu oluşan metropolleşme, yeni uyumlar gerektirmekte, ayni zamanda yeni sorunları ortaya çıkarmaktadır. Gençler gelecek şokuna giriyorlar. Anne ve babanın değer yargılarıyla yetişen gencin, çevreden edindiği yargılar, hayat anlayışı ve yasama biçiminin de aynı olmuyor.
“Anne-baba, çocuğunun her alanda çalışıp çabalayıp geleceğe hazırlanmasını istiyor. Genç ise çevrede gördüğü ve kendi ailesinde de sahip olmak istediği yasam tarzıyla, geleceği düşünmeden gününü geçirmek istiyor. Diğer yandan eğitimin veya öğrenilen mesleğin ileride yaşamını kazanması için yeterli olmadığını ve nitelikli kişilerin bile issiz kaldığını gören gençler, bir sok yasamaya başlıyor. Gelecek sokuna giren gençler, (çalışsam da olmayacak) görüsünü taşıyor. Bu da aile içinde çatışmaya yol açıyor.”
Küreselleşme, gelir dağılımındaki dengesizlik ve “televole kültürü” de gençleri olumsuz etkiliyor.
Kuşak çatışmasının gençler üzerinde yarattığı diğer bir olumsuzlukta gençliği intihara sürüklemesidir. Türkiye'de intihar sebeplerinde ikinci sırayı kuşak çatışmaları almaktadır. Bir yandan geleneğin güncel değerlere göre yorumlanamaması, diğer yandan modern değerlerin ve yaşam tarzlarının medya ve iletişim başta olmak üzere farklı kanallarla insanları kuşatması, aile içinde kopmaları ve çekişmeleri kaçınılmaz kılmaktadır. Öte yandan bölgeye gelen üniversiteliler alternatif bir yaşam tarzının dışında farklı bir tüketim kültürünü de beraberinde getirmektedir. Yüksek bir yaşam standardını zorunlu kılan bu tüketim eğilimi, kentin yerli nüfusunda da bu yönde bir arzuyu uyandırmakta; ancak gelir seviyesi ve sosyal statüsü buna uymayan ve çoğunluğu oluşturan kitleler çatışma süreci yaşamaktadırlar.
Kuşak çatışmaları ana-baba ve çocuklarla, ana-babanın yakınlarıyla alâkalı sorunlardır. Geleneksel aile ilişkilerinde kuşak çatışmalarıyla birlikte ortaya çıkan sorunlar evliliklerin sarsılmasına sebep olur.
Ergenlik döneminin uzun zaman sürmesi yanı sıra, ergenden beklenen görevlerin çeşitliliği ve zorluğu; bu dönemde ergenlerin bazı sorunlar yaşamasına yol açabilir. Bu dönemin kendine özgü ruhsal ve davranışsal özellikleri, duygusal çalkantıları, uyum güçlükler, kimlik sorunları, bocalamaları, otoriteyle çatışmaları çoğu kez büyük sarsıntılara neden olmaksızın çözülür. Ancak bazı ergenler için, bu özellikler, ciddi ve ağır biçimde sorun yaşanmasına neden olabilir. Madde kullanımı da bu ciddi sorunlar arasında sayılmaktadır. Ergenlik döneminin olağan gelişimsel çalkantılar arasında; derslerdeki başarısında dalgalanmalar, aileyle çatışma ve aile yaşamından uzaklaşma isteği, ruhsal yönden duygusal ve davranışsal sorunlar gösterme, ilgi ve isteklerinde kararsızlık ve değişkenlik, okul ya da meslek eğitimine ilişkin sorun ve bocalamalar yerini değiştirme gibi önemli kararlar söz konusu olabilir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!