Arama

Sizin Şiirleriniz - Tek Mesaj #707

Müsadenizle - avatarı
Müsadenizle
Ziyaretçi
16 Nisan 2009       Mesaj #707
Müsadenizle - avatarı
Ziyaretçi
Nefsin Şah Damarı

arsızıyla hırsızıyla ünlenmiş metropollerin
şarapla yıkanmış şehvetlerinde aylakları
gizli mekanlarda yaşları büyütülen
gözlerin boyandığı, namusların sınandığı
cahil çaylakları...
kimi geri dönemeyen, kimi kimvurduya giden
evlatlar varmış, ayakları kapanlara takılı
anneler varmış dokunsan ağlamaklı

beni oralarda aramayın
gözlerim tanımadığınız bir çocuğun gözlerinde
hiç ağlamadım, olmadık şeyler için
ayakkabı eskitmedim gereksiz arayışlarla
lüks rafları es geçtim, markayı hiç bilmem
köşe başlarında, yalınkatlı tezgahlarda
büyük değerler çoğalttım
acemi oyunlar oynayan
etiketsiz oyuncaklardadır bakışlarım

düşlerimde tekrarlayıp durduğum
ömür desenli, yerli kıyafetlerle, onuruma zam yapıyorum
çoğaldıkça, çoğalıyor annem
küçücük yüreğime bir dünya alıyorum

hiç caka satmadım sokaklarda, sabır sınadım
insafla doldum, lükse gebe kalmadım
yasak meyveler düşürmeden toprağın rahmine
yetinmeler yazdım her dirhemine
fidanlarım var, onurla besliyorum

sağ yanım sabret diyor, sol yanım merhamet
tepeden tırnağa bir direniş benimkisi
olan bitene...
ne kadar konuşsam, yine de kalır anlatamadıklarım
bunlar işte bunlar, ellerim, gözlerim
doğruluktan olma, sevgiden doğmayım
umuttan çitler örüyorum bahçelerime
aykırı duvarları yıkmalardayım

genç ömrü aştım, gün gördükçe saflaştım
arta kalanı da koynumda gizliyorum
gözlerim iri, yüzüm bir avuç
emridir, kir değmemiş ellerimin
nefsin şah damarını kesiyorum
beni eksiklerde aramayın
çoğalmalardan geliyorum


Müsade Özdemir


Aşk: Ölüm kadar masum değil! !

eskir bir sevdanın gözyaşları masalda
dökülmüş Anka kuşunun kanatlarına

bir kıvılcım
bir uzun ateş
ayağında çöl tuzu
yan
yan bitmiyor

ektiği tarlada, hasretin tohumlarıyla
bir kız hasadını topluyor
denizci sevgilisine, yıllar önce ölen

mezarının üstünde otlar
soluk ay ışığında ayrılık türküleri söylüyor
kulak kesildi gecenin dorukları

bir bıçak düştü
çığlık sessizliğine, yüreği al’a kesti
bir fesleğen öldü, sardunya sararıp düştü
hiç kimse duymadı yakarışını
kırıldı kanatları, bir serçe köze düştü
yüreği delip geçti, kınından çıkan hasret

talanlara kurulan saat, ateşten bir taçla
kondu kuşlar gibi zamanın akışına
durup durup çatladı kabuk
kanadı yara

hüzün perdelerini çekti gözlerin penceresi
ektiği tarlada, hasretin tohumlarıyla
bir kız hasadını topladı

sırtında sürgün geçmişi, köz tutar gibi tuttu
geldi yangınların rahminden, denize ateş düşüren
suyun alazıyla ovdu ellerini
ne ay ışığı vardı gecede, ne kendine acıma
adanış hazırdı yalnızca
çözdü yüreğinin palamarını
döktü küllerini
...
gözlerini kapattılar, yüzünü örttüler ak köpüklerle
hiç kimse duymadı küllerin iniltisini

biraz düş, biraz gerçek, hayat yalan söyledi


Müsade Özdemir


Açıldı Toprağın Ağzı

derinden
canı-gönülden
bir teselli değil, sevgi
kuluçkadan yeni çıkmış bir civciv gibi
alınca başını kanatları altına, a n a / s ı c a k l ı ğ ı n d a

dilinden dökülen merhameti tatmak
kalbinden yükseleni, sevgiyi fısıldamak kulağına
inançla
soğuğa-açlığa ve de karanlığa katlanacak kadar
direnmek her türlü felakete, a n a / y ü r e ğ i y l e

hiç kimsenin dinlemediği bir ninniyle uyumak
ya da bir şarkıyla uyanmak güne
bir çocuk, mavi mavi sevinçlere
saf gülümsemelere, a n a / s e v g i s i y l e

şimdi, yürekler kısır bir döngüde
zehir zıkkım dökülmüş kapı eşiklerine
temeller duvarları, duvarlar çatıları taşımaz olmuş
dokunsan dağılacak incelikte

kurumuş dağ ırmaklarının yatağı
iskelet misali, çıplak ve çorak

ne zor şey, kimsesizliğin bilincinde olmak
susmak, sessizliğin kol gezdiği karanlık köşelerde
yalnızlık kusmak ne zor şey

kah hasretle ıstırap arasında
dar bir geçitte, kan ter içinde
kah fırtınalı havalarda, köpüren dalgalar arasında
dümeni kopmuş boş bir tekneden farksız
gelişi-güzel, bata-çıka

bir silahın sesini
bir kayanın parçalanışını andırır gibi
sızısı tarifsiz bir yara

ah o kimsesizlik
hep yeniden bir yankı gibi
ezen-inleten, boyun eğdiren
dizleri kasığa çektiren yara

11. 03. 2008 - İzmir


Müsade Özdemir





Çatladı Çatlayacak

dönüşü yok
yeni baştan çiziyorum yüzünü
güneşin altın yaldızları
düşüyor toprağa sıcak soluğuyla

bir zeytin ağacı olsa diyorum
ne büyük sevinçler gizlidir adında
el değmemiş umutlar
uzanan dalında

off…
zaman çatladı çatlayacak
beklemeliyim…
bir bakarsın, bahar gelir

serilir yollarıma salkım saçak

Müsade Özdemir
[/quote]