1. Dünya Hakimiyet Teorileri ve Türk Dünyası
“Devlet, bir hücreden meydana gelen bir organizmadır. Devlet, gelişme ve yayılmayı arzu eder. Devletin yayılmacı politikası, ilkel ve küçük devletleri dışarıdan istilâ yoluyla mümkün olur.”
“Bu küçük gezegende, sadece bir büyük devlet için gerekli yer mevcuttur.”
2. Merkezi Türk Hakimiyet Teorisi
“Anadolu Yarımadası Heartland, Heartland’ı çevreleyen Balkan yarımadası, Kafkaslar, İran, Arabistan ve Kuzeydoğu Afrika; kısacası Balkanlar ve Ortadoğu, dünya kalesini çevreleyen iç çemberi meydana getirir. Bunun dışındaki kara parçaları ise, dış çemberi ya da dünya adasını oluşturmaktadır.” Bu görüş çerçevesinde şöyle bir sonuca varabiliriz; “Dünya Kalesi’ni (Anadolu’yu) elinde bulunduran bir millet, iç çembere hükmeder. İç çembere hükmeden bir millet ise, dış çembere yani dünyaya hakim olur.”
“Roma İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’tir... Dolaysıyla, siz Romalılar’ın meşru imparatorusunuz... Ve kim ki Romalılar’ın İmparatorudur ve öyle kalır, o aynı zamanda bütün dünyanın imparatorudur.”
“Viyanalılar, kendi şehirlerinin tek ‘Kaiserstadt’ olduğunu ve Avrupa’nın başkenti olmayı hakettiğini düşünebilirlerdi. İsfahan halkı, şehirlerinin ‘Dünyanın Yarısı’ olduğunu iddia edebilirlerdi. Konstantinopolis (İstanbul) vatandaşları ise, şehirlerinin ‘Kainatın Merkezi’ olduğunu biliyorlardı.”
“Şehirlerin kraliçesi’nde doksan iki imparator hüküm sürdü. Dünyanın başka hiçbir şehrinde bu kadar uzun süreli bir imparatorluk yoktur... Dünyanın gözünü diktiği şehir olan Konstantinopolis surlar ile örülmüştü. Hiç bir şehir bu kadar taarruza ve kuşatmaya maruz kalmamıştı. Savaşta şeytan ve barışta melek denebilecek şekilde, aynı ölçüde kahraman ve insancıl olan Türkler, dünyayı yönetmek üzere doğmuştu...”