Arama


SEDEPH - avatarı
SEDEPH
Ziyaretçi
17 Nisan 2009       Mesaj #5
SEDEPH - avatarı
Ziyaretçi
GEDİZ NEHRİ

Gediz Nehri, Anadolu'dan Ege Denizine dökülen Büyük Menderes nehrinden sonra ikinci büyük akarsudur. İç Batı Anadolu'daki Murat ve Şaphane dağlarından inen suların birleşmesiyle oluşan Gediz Nehri, batıya doğru ilerlerken, kuzeyden Kunduzlu, Selendi, Deliiniş ve Demrek çaylarını, güneyden ise Kulu volkanik yöresinden gelen küçük dereleri sularına katar. Nehir, Salihli ilçesinin kuzeydoğusundan Gediz Ovasına girer ve güneyden Kemalpaşa Ovasından gelen Nif çayını alarak Foça tepelerinin güneydoğusundan İzmir Körfezine dökülür.

Taşkın dönemlerinde sık sık yatak değiştiren Gediz Nehri, yaklaşık 40.000 ha.'lık bir delta oluşturmuştur. Zaman içerisinde İzmir körfezindeki bazı adalar da kara ile birleşmiş ve delta ovası içerisinde kalmıştır.


19. y.y. sonlarında Gediz Nehri Çilazmak dalyanının hemen doğusundan Ege Denizine dökülmekte iken, Körfezin hızla dolması ve İzmir Limanının denize ulaşımının kapanması tehlikesi nedeniyle kanallar açılarak nehrin yatağı değiştirilmiştir.

Gediz Nehri toplam uzunluğu : 401 Km.
Su toplama havzası : 17.500 Km2'dir.


gediz

GEDİZ DELTASI

Koordinatlar : 38o 33'
Sulak Alan Ekosisteminin Kapladığı Alan : 20400 ha.

Türkiye kıyılarındaki en büyük deltalardan biri, İzmir Körfezinin doğu kıyılarına uzanan Gediz Deltasıdır. Akdeniz'i çevreleyen kara parçalarının coğrafi özelliklerinden dolayı, su kaynaklarının büyük bir kısmı yüksek debili nehirler oluşturacak şekilde birleşemeden denize açılmakta ve çok sayıda, ancak dar bir alanı kaplayan küçük deltalar oluşturmaktadır. Bunun yanında, nispeten yüksek debili nehirlerin oluşturdukları çok daha az sayıdaki büyük deltaların her biri, alternatifsiz birer yaşama alanıdır.

Deltanın oluşumu sırasında Gediz Nehri, batı, güneybatı ve güney doğrultularında sık sık yatağını değiştirmiş ve denize doğru ilerlediği kesimlerde çok sayıda lagünler, bataklıklar ve çamur düzlükleri oluşturmuştur.

Deltada yer alan ve ince kordonlarla denizden ayrılan dalyanlar kuzeyden güneye doğru, Kırdeniz (400 ha.), Homa (1824 ha.), Çilazmak (725 ha.) ve Ragıppaşa (Taş) (500 ha.) dalyanlarıdır. Homa Dalyanı ile Çilazmak Dalyanının doğu kıyıları arasında Tekel Tuz İşletmesine ait tuzlalar bulunmaktadır.


Gediz Deltasında üç ana tatlı su bataklığı bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi 500 hektarlık sazlık alan ve 650 hektarlık sığ tatlı su bataklığından oluşan bölgedir. Bu bölge Kırdeniz dalyanının doğusuna uzanmaktadır. Diğer iki tatlı su bataklığından biri deltanın güneydoğusundaki Çiğli Bataklığı (140 ha.) diğeri ise Kozluca seddinin kuzeydoğusundaki Sazlı Göl (30 ha.) dür.

Kırdeniz Dalyanının güneydoğusunda geçmişte İzmir Körfezinde yer alan yükseklikleri 50-50 m. arasında değişen tepelik alanlar (Poyraz Tepe, Orta Tepe ve Üçtepeler) mevcuttur.


İŞLEV VE DEĞERLERİ

Bilindiği üzere sulak alanlar, dünyanın en üretken ve yenilebilir doğal kaynakları olup, insan kullanımı başta olmak üzere binlerce canlı yaşamı için çok önem taşıyan alanlardır.

Deltalar, sulak alan tanımlamasına dahil olan farklı ekolojik alanları içiçe bulundurması nedeniyle başta sukuşları ve balıklar olmak üzere binlerce canlıya uygun yaşama ortamı sağlarlar. Bu nedenle, delta sistemleri doğal yaşamın devamlılığı açısından son derece önemli ekosistemlerdir.
Ekolojik yönden bol gıdalı bir sulak alan özelliği taşıyan Gediz Deltası; zengin ve değişik habitatları ile bir açık hava müzesi işlevi görmektedir.

Deltada, bazı kuş türleri için büyük öneme sahip olan geniş tuz bataklıkları mevcuttur. Bu tuz bataklıkları Kırdeniz Dalyanı’nın kuzeydoğusunda ve Bostanlı ve Çilazmak Dalyanı arasında uzanmaktadır. Gediz Nehri’nin üç eski yatağı ve şu andaki yatağının denize açıldığı bölgeler su kuşları ve deniz kuşları için üreme, beslenme, kışlama ve barınma imkanı sağlamaktadır.
Tüm bu sistemlerle birlikte deltada yer alan geçici sulak çayırlar, bahçeler, tarım alanları ve küçük ağaçlık alanların içinde bulunduğu Gediz Deltası bulunduğu bölge için olduğu kadar tüm Akdeniz geneli için eşsiz bir yaşama ortamıdır.

Gediz Deltası su ürünleri üretimiyle de yöre ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. İzmir şehri gibi bir metropilatının çok yakınında bulunan ve Delta içerisinde yer alan Çamaltı Tuzlası Kuş Cenneti ornitoturizm başta olmak üzere günü birlik dinlence amaçlı kullanımlar için büyük öneme sahiptir.

Deltanın diğer bir önemli işlevi ise bir tampon görevi yaparak deniz suyunun girişini önlemekte ve iç kesimlerdeki tarım alanlarını tuzlaşmaya karşı korumaktadır.


FLORA VE VEJETASYON

Bitki ve coğrafyası yönünden Akdeniz floristik bölgesi içinde yer alan Gediz Deltasında kumul, tuzcul, frigana ve sazlık habitatları bulunur.

Flora çalışmaları sonucunda bölgede 60 familya, 206 cinse ait 308 takson saptanmıştır. Bu taksonların hepsi Spermatophyta divisiosuna dahildir. Tuzlada tuzcul bitkiler hakimdir.

Kıyı bölgesinde Salıcornia europea yoğun şekilde görülmetedir. İç bölgelerinde kıyıdana itibaren Arthrocnemum sp., Holocnemum strobilaceum ve Halimone portulacoides baskın durma gaçmektedir.

Gediz Delasında Puccinellia koeieana subsp. Anatolica, stachys cretica suupsp. Smyrnaea, Carex divisa, Sueda prostrata subsp. Prostrata ve Salsola Kali gibi endemik türler ve /veya alt türler mevcuttur.


FAUNA VE ORNİTOLOJİK ÖNEMİ

Zengin bir faunaya sahip Gediz Deltası ve Çamaltı Tuzlası Kuş Cenneti, çok sayıda böcek türünden, çakal (Canis aureus) ve yaban domuzu (Sus scrofa) gibi memeli hayvanlara kadar pek çok hayvan türü için önemli bir yaşama alanı özelliğindedir. Ancak alanın fauna açısından esas önemini kuşlar oluşturmaktadır.

Ornitolojik Önemi

Türkiye'de bulunan 426 kuş türünden bugüne kadar 200'ü aşkını bölgede gözlenmiştir. Gediz Deltası'nın uygun iklim koşulları yanısıra, tatlı ve tuzlu su ekosistemlerini birarada bulundurulması, zengin ve değişik habititlara sahip olması nedeniyle çeşitli türden çok sayıda sukuşuna uygun üreme, beslenme, konaklama ve kışlama olanağı sağlamaktadır.

Gediz Deltasının ornitolojik önemi, kısaca sahip olduğu şu kriterler nedeniyledir;

  • Çok çeşitli kuş türü için önemli üreme habitallarına sahiptir.
  • Özellikle Doğu Avrupa'da yaşayan su kuşları için sahip olduğu uygun iklim koşulları ve beslenme alanları nedeniyle önemli bir kışlama alanıdır.
  • Kuzey-Güney Göç Rotası üzerinde bulunması nedeniyle göç mevsimlerinde çok sayıdaki kıyı kuşu ve diğer su kuşları için uygun konaklama ve beslenme alanıdır.

Gediz Deltasında soyu dünya genelinde tehlike altında bulunan tepeli pelikan ve küçük kerkenez üremektedir. Alan, deniz kuşları, özellikle de sumrular ve martılar için tüm Akdeniz genelinde önemli bir üreme bölgesidir.

Deltadaki korunaklı çamur adacıklarında her yıl binlerce çift deniz kuşu kuluçkaya yatar. Kara gagalı sumru Türkiye'de yalnız Gediz Deltası’nda üremektedir ve bölge aynı zamanda bu türün Akdeniz kıyılarındaki düzenli olarak ürediği beş alandan biri olma özelliğindedir. Büyük sumru, tüm Akdeniz kıyılarında düzenli olarak yalnızca Gediz Deltası ve büyük Menderes Deltasında üremektedir.

Bunun dışında bölge, her yıl binlerce kıyı kuşunun kışlaması ve göç sırasında konaklaması açısından çok önemlidir. Deltada yer alan tuzlalar, sazlıklar, çayırlar, tepelik ve bahçelik alanlar deltadaki tür zenginliğini artıran diğer habitatlardır. Bu habitatlarda yaşayan önemli türlere örnek olarak kara leylek, flamingo, mahmuzlu kızkuşu, bataklık kırlangıcı, kocagöz, kızıl şahin, kaya sıvacı kuşu ve gök ardıç verilebilir.


TARİHİ VE KÜLTÜREL DEĞERLER

Delta içerisinde yer alan ve geçmişte Ege Denizi’nin bir adası olan üçtepeler'de bulunan Leukai antik şehri, Pers kralına başkaldırmayı planlayan Pers Amiralı Takhos tarafından M.Ö. 352 yılında kurulmuştur. Surlar ile çevrili olan Leukai tarihte önemli bir şehir olmamıştır. Ancak, Helenistik çağda Eumenes II'nin evlilik dışı çocuğu Aristoniskos nedeniyle adından söz ettirmiştir.

Klazomenia (Urla)'nın kolonisi olan Leukai'lilerin bastırmış olduğu gümüş sikkelerin bir kısmı bugün British Museum'da sergilenmektedir. Pek fazla kalıntısı olmayan bu antik şehrin henüz kazı çalışmaları yapılmamıştır. Fakat, şehrin etrafındaki surlar, Poyraz Tepede bir oda mezarı ve farklı yerlerde 5 kuyu bulunmaktadır.


İNSAN AKTİVİTELERİ

Tarım

Gediz Deltası sahip olduğu uygun iklim ve toprak koşulları nedeniyle ülkemizin Ege kıyılarındaki en önemli tarım alanlarından birisidir. Sulama yapılan bölgelerde başlıca ürünler pamuk ve su yeterli olduğunda çeltiktir. Gediz Nehrinin suyu ise bölgedeki tarımsal etkinliklerin can damarıdır.1940 yılında bölgede ilk sulama çalışmaları başlamış, daha sonra akarsuyun ve kollarının üzerine üç adet baraj (sulama ve enerji amaçlı) kurulmuştur.

Deltanın doğu ve kuzeydoğu istikametinde uzanan Menemen Ovasının sulanması amacıyla Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce, Aşağı Gediz Sulama Projesi başlatılmıştır. Proje ile, 23000 hektarlık alanda gerçekleştirilmekte olan toprak ıslahı ve sulama şebekeleri nedeni ile doğal sistem özellikle su rejimi açısından sekteye uğramış durumdadır.

Ayrıca, deltada sulu tarıma geçilmesi ile birlikte alana yönelik olarak tarımsal kaynaklı kirlilik problemi gündeme gelmiştir.

Hayvancılık

Deltada yer alan mera alanlarının büyük bir kısmı, gerek kültüre açılma, gereksi tuz üretimi amacıyla kullanılması sonucu ya tamamen ortadan kalmış ya da doğal yapıları bozulmuştur. Sonuçta meracılığa dayalı olarak yürütülmekte olan hayvancılık faaliyeti çok azalmıştır. Alanın mevcut kullanımı içerisinde çok az bir yer tutan doğal otlaklarda ise tüm yıl boyunca inek, koyun ve yılkı atları beslenmektedir.

Balıkçılık

Deltanın batı ve güneyinde toplam alanı 2400 hektarı bulan iki dalyan yer almaktadır. Bu dalyanların derinlikleri 0.2-1.5 metre arasında değişmektedir.

Ege Üniversitesi Su Ürünleri Yüksek okulunca işletilmekte olan Homa Dalyanı Balık çeşitleri açısından oldukça zengin bir ortama sahiptir. Bölgede bulunan pek çok balık türünün dalyan alanına girmekte olduğu saptanmıştır. Bu dalyanda yapılan araştırmalar sonucu 17 tür balığın varlığı saptanmıştır. Bu türlerden sadece çipura, levrek, kefal, yılan balığı ve az miktarda dil balığı ekonomik bir değer yaratmaktadır. Gediz Nehrinin debisindeki azalmalar ve drenaj kanallarından dalyana su girişinin azalması sonucu, dalyandaki tuzluluk oranı artmış ve bu durum balık üretiminde düşüşe neden olmuştur.

Yukarıda verilen balık türlerinin yanı sıra vatoz, iğneli vatoz, isparoz, barbunya, tekir, akya, kömürcü kaya balığı ve gümüşbalığı deltada saptanan balık türlerindendir.

Avcılık

1980 yılından itibaren deltanın batısında yer alan 8.800 hektarlık Yaban Hayatı Koruma Sahasında avcılık tamamen yasaklanmış durumdadır. Orman Bakanlığı’nca kaçak avcılık sürekli denetim altında bulundurulmaktadır.

Tuz Üretimi

Türkiye'nin en büyük ve dünyanın sayılı deniz kıyısı tuz üretim merkezlerinden biri olan bölgede 1863 yılından beri tuz üretimi yapılmaktadır. Deltanın 3.300 hektarlık bölümünü kapsayan tuzlalarda Tekel Tuz İşletmesince yılda 500.000 ton civarında tuz üretilmektedir.


KORUMA VE YÖNETİM

Batısında bulunan üç dalyan, tepelik alanlar ve civarı ile Çamaltı Tuzlaları 1980 yılında Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğünce "Yaban Hayatı Koruma Sahası" olarak ilan edilmiştir. Aynı alan, doğal ve kültürel zenginlikleri nedeniyle Kültür Bakanlığı, İzmir Kültür Bakanlığı, İzmir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 611 sayılı kararıyla I. Derce Doğal Sit Alanı olarak ilan edilmiştir. Tuzla içerisinde yer alan Leucae antik kenti 18.07.1985 tarihinde 1284 sayılı kararla Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

İzmir ili idaresinde bulunan Gediz Deltası ve Çamaltı Tuzlası Kuş Cenneti, farklı kurumların idaresi altında yönetilmektedir.

Deltada yer alan tuzlalar Tekel Tuz İşletmesi’nin kontrol ve idaresindedir. 8.800 ha.lık Yaban Hayatı Koruma Sahasında denetimler Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğünce yapılmaktadır. Koruma sahası içerisinde bir ziyaretçi merkezi inşaa edilmiş ve merkezde görevlendirilen personelce kuş gözlemek ve araştırma yapmak maksadıyla gelen ziyaretçilerin giriş çıkışı kontrol edilmekte ve avcılık denetimi yapılmaktadır. Aynı zamanda, Doğal Sit Alanı içerisinde Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca 19.04.1996 tarih ve 417 sayılı ilke kararları uygulanmaktadır.

Son yıllardaki aşırı kuraklık ve Gediz Nehri’nin sularının önemli bir kısmının barajlarda tutulması ve sulamada kullanılması sonucu yeterli miktarda su Deltaya ulaşamamaktadır. Bu nedenle, nehrin döküldüğü yerle dalyanlar arasında kalan geniş sazlık ve bataklıklar kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.

Sazlıkların kurumasını önlemek için, Çevre Bakanlığı Koordinatörlüğünde İzmir Valiliği ve Unilever Rama Şirketi arasında imzalanan protokolle 1993 yılında "RAMA CAN SUYU"Projesi başlatılmıştır. Proje 1995 yılında tamamlanmış ve 5 km uzaklıktaki Sözbeyli Köyü yakınlarındaki yer altı suyundan sazlıklara 50 lt/sn. su verilmeye başlanılmıştır.


cevreorman.gov