Karınca cumhuriyeti
İNSANDAN ÖNCE DE VARDI, SONRA DA VAR OLACAK...
Teknoloji, kolektif çalışma, askeri strateji, gelişmiş bir iletişim ağı, örnek ve rasyonel bir hiyerarşi... Karıncalar, zorlu rakiplerini bastırmak ve güç doğa koşullarına dayanabilmek için gerekli olan her şeyi icat ettiler. İnsanoğlunun onlardan alacağı çok ders var...
Kutup bölgeleri dışında dünyanın her yerinde
Siz bu satırları okurken, her yeni doğan 40 insana karşılık, yeryüzünde 700 milyon karıncanın hayata merhaba dediği aklınıza geldi mi? İnsan ile karıncanın bu bağlamda karşılaştırılması öyle rastgele bir seçim değil,.. Çünkü, bu minik böceklerle pek çok ortak noktamız bulunuyor; aynı insanoğlu gibi, karınca ailesinin 12 bine yakın türü, buzullarla kaplı kutup bölgeleri dışında dünyanın her yerine dağılmış durumda...
Bir yabanarısı türü olan "Tiphiidae" den türediler
Bu minik böceğin geçmişi ise 80 milyon yıl öncesine kadar uzanıyor. O tarihlerde arkaik bir yabanarısı türü olan "Tiphiidae" den türeyen karıncanın iğnesi, süreç içinde kaybolmuş. Karıncaların ataları, ilk böcek uygarlığının kurucuları olan "termit"lerle (beyaz karıncalar) amansız bir iktidar savaşma girişmişler. Tüm gezegen yüzeyinde süren bu kanlı ve uzun savaşın sonunda galip gelmişler ve bol besin bulunan geniş alanları fethetmişler, ..
Karıncalar, bu savaşta basarı sağlamak için, kuşkusuz kendilerinden önce belli bir düzen kuran beyaz karıncalardan daha gelişmiş ve daha yardımlaşmaya dayalı bir toplum sistemi oluşturmak zorundaydılar. Bu müthiş toplumsal örgütlenmenin somut örneklerini bugün de sürdürüyorlar. Nitekim, bir süre önce zoologlar tarafından Fransa'nın Jura Ormanları'nda ortaya çıkarılan bir karınca kolonisi bu noktada ne kadar ileriye gittiklerini açık bir biçimde sergiliyor. Bu koloni, 3 kilometrekarelik bir alana yayılmış 45 bin farklı yuvada yaşayan 300 milyon karıncadan oluşuyor. Zoologlar bu koloni içinde tüm üretim araçlarının ve yiyeceklerin düzenli bir biçimde takas edildiğini kanıtlayabiliyorlar.
Silahlı kuvvetler...
Asker karıncalar çok güçlü antenlere sahipler... Gelişmiş bir karınca kolonisinde yaklaşık 20 milyon asker karınca yaşayabiliyor. Singapur karıncalarının savaşçılarının alt çeneleri 280 derece açılabiliyor. Bu çeneyi iki gelişmiş ince tel uyarıyor.
Ortak Zeka
Karıncalar, besinleri, yumurtaların bakımını ve inşaat aletlerini paylaşıyorlar. Onların böylesine güçlü bir örgütlenmeyi ve iş bölümünü nasıl gerçekleştirdikleri bugün bile tartışılıyor. Bu konuyu açıklığa kavuşturmaya yönelik varsayımlardan bir tanesi "ortak zeka" formülü... Bu teoriye göre, bir karınca kolonisi, hücreleri tek tek bağımsız karıncalarca oluşmuş gelişkin bir canlı organizmayla karşılaştırılıyor. Karıncalar tek başlarına zekalarını gösteremiyor, onu ortaya çıkaramıyorlar. Ancak, bir karınca yuvasında yaşayan ortalama bir milyon karıncanın sinir hücrelerinin toplamı 20 gramı buluyor. Bu da, fare gibi üst zeka düzeyinde bir memelinin beyninden daha ağır bir kütle oluşturuyor.
Genç kraliçe koloni peşinde...
"Acromyrmex octospinosus" türü dişi karınca, erkeğiyle birleşmeyi tamamladıktan sonra yeni bir koloni için kendisine yer arıyor.
Süper uzmanlaşmış kast sistemi...
Karıncalar üç ana kasta ayrılıyor: "Üreme için yaşayanlar" (dişiler, erkekler ve kraliçeler), "işçiler" ve "askerler".,. Askerler ve işçiler üreme yeteneğinden yoksunlar. Gerek asker gerekse işçi kastı, kendi içinde görev dağılımına paralel olarak "köleler", "hırsızlar", "yetiştiriciler" , "inşaatçılar", "toplayıcılar" gibi daha küçük kastlara ayrılıyor.
100 katlı bir gökdelen
Nüfus:Genellikle ormanlık bölgelerde yaşayan bir kırmızı karınca kolonisi yaklaşık 5 milyon nüfustan oluşuyor. Genellikle federasyon biçiminde örgütlenen kırmızı karıncalar kolonisinde yaklaşık 90 yuva bulunuyor. Bugün Avrupa'da metrekareye 80 bin karınca düştüğü ileri sürülüyor.
Sitenin boyutları:Bir karınca yuvası toprak düzeyinin bir buçuk metre altına ve üstüne inşa ediliyor. Genellikle 2 metrekarelik bir alana yayılıyor. Böyle bir yuvayı inşa etmek için işçi karıncalar 500 ayrı odayı birleştirmek amacıyla 120 kilometre uzunluğunda galeriler açıyorlar. Bu inşaat sırasında bir tona yakın toprağı dışarıya taşıyorlar.
Üretim ve tüketim: Bir yıl içinde yetiştirici karıncalar 50 litre yaprakbiti sütü ve 10 litre de kırmızböceği sütü emebiliyorlar. Ortalama bir karınca kolonisi, bir yaz boyunca 200 bin böceği öldürüp yuvalarına taşıyor. Aynı süre içinde işçi karıncaların siteye taşıdığı tahıl tanesi sayısı ise 70 bini buluyor.
Stratejilerinin temelinde görev dağılımı yatıyor
Karınca ile insan arasında bir başka benzerlik daha söz konusu., her ikisi de savaşçı birer tür... Fetih stratejilerinin temelinde görev dağılımı yatıyor. Küçük işçi karıncalar yuvanın günlük işleriyle ilgilenirken, iri kız kardeşler meyve ve tohum aramaya koyuluyorlar. İriyarı asker karıncalar ise, av grupları ya da gerçek karınca ordularını oluşturuyorlar. Bu asker karıncalar, rakibi öldürmek, felce uğratmak, korkutup kaçırmak için korkunç bir silah donanımına sahipler: güçlü çeneleri ve karıncanın türüne göre formik asit, formol, sudkostik ya da zamk salgılayan zehir bezleri... Bu silahlar, kertenkele, kuş gibi kendilerinden yüz kat büyük bir avı, içten zehirleyerek hakkından gelebilmelerini sağlıyor.
Karınca tedavisi...
Karıncalar pislik içinde, tahıl tanelerinin ortasında yaşamalarına karşın genellikle hastalanmayan hayvanlar...
Bağışıklık sistemi en gelişmiş hayvanların başında geliyorlar. Bunun nedeni, kutikuladan salgılanan ve doğal antibiyotik özelliklere sahip özel bir sıvı... Bu sıvıyı dişi karıncaların kutikulası salgılıyor, ama erkek karıncalara da temas yoluyla bulaştırabiliyorlar. Avustralya yerlileri ve Bolivyalılar, karıncaların bu sıvısından artrit ve romatizma tedavisinde yararlanıyorlar. Miami Üniversitesi' nde yapılan bir araştırmaya göre, bu sıvı romatizma vakalarında acıyı yaklaşık yüzde 70, kasların gerilmesini ise yüzde 75 azaltıyor...
Karıncalar, robotlar ve bilgisayarlar.
Karıncalar dünyasında şef yok, plan-program da yok. Ama, asıl önemlisi, emir-komuta zincirinin de olmaması... Müthiş gelişmiş bir otoorganizasyon sayesinde toplumdaki en karmaşık görevler bile hiç aksamadan yerine getiriliyor. Oysa karıncalar, bütün bu görevleri yerine getirmek için ne fiziksel ne de psikolojik anlamda özel olarak programlanmış değiller. Şöyle bir örnek verebiliriz: Kolonide yiyecek sıkıntısı baş gösterdiğinde, işçi karıncalar hemen "besleyici" karıncalara dönüşüyorlar ve yedek midelerindeki besin maddeleriyle diğerlerini beslemeye başlıyorlar. Kolonide besin maddesi fazlası söz konusu olduğunda ise, hemen bu kimliklerinden sıyrılıp, yeniden işçi karıncalar haline dönüşüyorlar. Kısacası, her karınca çevresindeki koşullarda meydana gelen değişikliklere anında uyum gösteriyor, ama problemin bütünü konusunda en küçük bir bilgiye bile sahip değil...
İşte bilgisayar uzmanları bugün, karıncalardaki bu kolektif davranışı laboratuvarlarda robotlarla üretmeye çalışıyorlar. Çok gelişmiş, ileri programlar yerine, kendi aralarında işbirliği yapan, "basit" enformatik unsurlardan oluşan robotlar üzerinde yoğunlaşıyorlar. Bu çalışmalarda temel ilke aynı: çok gelişmiş bir robot oluşturmak yerine, daha az "zeki" bir sürü robot geliştirmek, ama bunlardan tıpkı karınca kolonisinde olduğu gibi en "karmaşık" görevleri üstlenmelerini beklemek... Bu robotlar tek tek ele alındıklarında "zeka" açısından çok gelişmiş olmayacaklar, ama ortak hareket dürtüsüyle işbölümünü gerçekleştirecekler. Çünkü, en basit enformatik bilgileri birbirleriyle değiş tokuş etme yeteneğine sahip olacaklar.
Bir karınca kolonisindeki hayat ve işbölümü tarzı, NASA'yı bile etkilemiş... Kuruluş, Mars gezegenindeki araştırmalar için gelişmiş bir tek robot göndermek yerine, birçok karınca-robot göndermeyi planlıyor. Böylece birkaç tanesi tahrip olsa bile, ekibin ayakta kalanları görevlerini tamamlayabilecekler .
Son düzenleyen Baturalp; 31 Mart 2017 13:37