Arama

Karıncalar (Formicidae) - Tek Mesaj #3

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
19 Nisan 2009       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Karınca cumhuriyeti



İNSANDAN ÖNCE DE VARDI, SONRA DA VAR OLACAK...
Teknoloji, kolektif çalışma, askeri strateji, gelişmiş bir iletişim ağı, örnek ve rasyonel bir hiyerarşi... Karıncalar, zorlu rakiplerini bastırmak ve güç doğa koşullarına dayanabilmek için gerekli olan her şeyi icat ettiler. İnsanoğlunun onlardan alacağı çok ders var...

Kutup böl­geleri dışında dünyanın her yerinde


Siz bu satırları okurken, her yeni doğan 40 insana karşı­lık, yeryüzünde 700 mil­yon karıncanın hayata mer­haba dediği aklınıza geldi mi? İnsan ile karıncanın bu bağlamda karşılaştı­rılması öyle rastgele bir seçim değil,.. Çünkü, bu minik böceklerle pek çok ortak noktamız bulunuyor; aynı insa­noğlu gibi, karınca ailesinin 12 bine yakın türü, buzullarla kaplı kutup böl­geleri dışında dünyanın her yerine da­ğılmış durumda...

Bir yabanarısı türü olan "Tiphiidae" den türediler


Bu minik böceğin geçmişi ise 80 milyon yıl öncesine kadar uzanıyor. O tarihlerde arkaik bir yabanarısı türü olan "Tiphiidae" den türeyen karınca­nın iğnesi, süreç içinde kaybolmuş. Karıncaların ataları, ilk böcek uygarlı­ğının kurucuları olan "termit"lerle (be­yaz karıncalar) amansız bir iktidar sa­vaşma girişmişler. Tüm gezegen yüze­yinde süren bu kanlı ve uzun savaşın sonunda galip gelmişler ve bol besin bulunan geniş alanları fethetmişler, ..

Karıncalar, bu savaşta basarı sağla­mak için, kuşkusuz kendilerinden önce belli bir düzen kuran beyaz karıncalardan daha gelişmiş ve daha yardımlaş­maya dayalı bir toplum sistemi oluş­turmak zorundaydılar. Bu müthiş top­lumsal örgütlenmenin somut örnekleri­ni bugün de sürdürüyorlar. Nitekim, bir süre önce zoologlar tarafından Fransa'nın Jura Ormanları'nda ortaya çıkarılan bir karınca kolonisi bu nokta­da ne kadar ileriye gittiklerini açık bir biçimde sergiliyor. Bu koloni, 3 kilo­metrekarelik bir alana yayılmış 45 bin farklı yuvada yaşayan 300 milyon ka­rıncadan oluşuyor. Zoologlar bu koloni içinde tüm üretim araçlarının ve yiye­ceklerin düzenli bir biçimde takas edil­diğini kanıtlayabiliyorlar.

Silahlı kuvvetler...


Asker karıncalar çok güçlü antenlere sahipler... Gelişmiş bir karınca kolonisinde yaklaşık 20 milyon asker karınca yaşayabiliyor. Singapur karıncalarının savaşçılarının alt çeneleri 280 derece açılabiliyor. Bu çeneyi iki gelişmiş ince tel uyarıyor.

Ortak Zeka


Karıncalar, besinleri, yumurtaların bakımını ve inşaat aletlerini paylaşı­yorlar. Onların böylesine güçlü bir ör­gütlenmeyi ve iş bölümünü nasıl ger­çekleştirdikleri bugün bile tartışılıyor. Bu konuyu açıklığa kavuşturmaya yö­nelik varsayımlardan bir tanesi "ortak zeka" formülü... Bu teoriye göre, bir karınca kolonisi, hücreleri tek tek ba­ğımsız karıncalarca oluşmuş gelişkin bir canlı organizmayla karşılaştırılıyor. Karıncalar tek başlarına zekalarını gös­teremiyor, onu ortaya çıkaramıyorlar. Ancak, bir karınca yuvasında yaşayan ortalama bir milyon karıncanın sinir hücrelerinin toplamı 20 gramı buluyor. Bu da, fare gibi üst zeka düzeyinde bir memelinin beyninden daha ağır bir kütle oluşturuyor.

Genç kraliçe koloni peşinde...


"Acromyrmex octospinosus" türü dişi karınca, erkeğiyle birleşmeyi tamamladıktan sonra yeni bir koloni için kendisine yer arıyor.

Süper uzmanlaşmış kast sistemi...


Karıncalar üç ana kasta ayrılıyor: "Üreme için yaşayanlar" (dişiler, erkekler ve kraliçeler), "işçiler" ve "as­kerler".,. Askerler ve işçiler üreme ye­teneğinden yoksunlar. Gerek asker gerekse işçi kastı, kendi içinde görev dağılımına paralel olarak "köleler", "hırsızlar", "yetiştiriciler" , "inşaatçılar", "toplayıcılar" gibi daha küçük kastlara ayrılıyor.

100 katlı bir gökdelen


Nüfus:Genellikle ormanlık bölgelerde yaşayan bir kırmızı karınca kolonisi yaklaşık 5 milyon nüfustan oluşuyor. Genellikle federasyon biçi­minde örgütlenen kırmızı karıncalar kolonisinde yaklaşık 90 yuva bulunu­yor. Bugün Avrupa'da metrekareye 80 bin karınca düştüğü ileri sürülüyor.

Sitenin boyutları:Bir karınca yuvası toprak düzeyinin bir buçuk metre altı­na ve üstüne inşa ediliyor. Genellikle 2 metrekarelik bir alana yayılıyor. Böyle bir yuvayı inşa etmek için işçi karıncalar 500 ayrı odayı birleştirmek amacıyla 120 kilometre uzunluğunda galeriler açıyorlar. Bu inşaat sırasın­da bir tona yakın toprağı dışarıya taşı­yorlar.

Üretim ve tüketim: Bir yıl içinde ye­tiştirici karıncalar 50 litre yaprakbiti sü­tü ve 10 litre de kırmızböceği sütü emebiliyorlar. Ortalama bir karınca ko­lonisi, bir yaz boyunca 200 bin böceği öldürüp yuvalarına taşıyor. Aynı süre içinde işçi karıncaların siteye taşıdığı tahıl tanesi sayısı ise 70 bini buluyor.

Stratejileri­nin temelinde görev dağılımı yatıyor


Karınca ile insan arasında bir başka benzerlik daha söz konusu., her ikisi de savaşçı birer tür... Fetih stratejileri­nin temelinde görev dağılımı yatıyor. Küçük işçi karıncalar yuvanın günlük işleriyle ilgilenirken, iri kız kardeşler meyve ve tohum aramaya koyuluyor­lar. İriyarı asker karıncalar ise, av grupları ya da gerçek karınca orduları­nı oluşturuyorlar. Bu asker karıncalar, rakibi öldürmek, felce uğratmak, kor­kutup kaçırmak için korkunç bir silah donanımına sahipler: güçlü çeneleri ve karıncanın türüne göre formik asit, for­mol, sudkostik ya da zamk salgılayan zehir bezleri... Bu silahlar, kertenkele, kuş gibi kendilerinden yüz kat büyük bir avı, içten zehirleyerek hakkından gelebilmelerini sağlıyor.

Karınca tedavisi...


Karıncalar pislik içinde, tahıl tanelerinin ortasında yaşa­malarına karşın genellikle hasta­lanmayan hayvanlar...

Bağışıklık sistemi en gelişmiş hayvanların başında geliyorlar. Bunun nede­ni, kutikuladan salgılanan ve do­ğal antibiyotik özelliklere sahip özel bir sıvı... Bu sıvıyı dişi karın­caların kutikulası salgılıyor, ama er­kek karıncalara da temas yoluyla bulaştırabiliyorlar. Avustralya yerlile­ri ve Bolivyalılar, karıncaların bu sı­vısından artrit ve romatizma tedavi­sinde yararlanı­yorlar. Miami Üniversitesi' nde yapı­lan bir araştırmaya göre, bu sıvı romatizma vakalarında acıyı yak­laşık yüzde 70, kasların gerilme­sini ise yüzde 75 azaltıyor...

Karıncalar, robotlar ve bilgisayarlar.


Karıncalar dünyasında şef yok, plan-program da yok. Ama, asıl önemlisi, emir-komuta zincirinin de olmaması... Müthiş gelişmiş bir otoorganizasyon sa­yesinde toplumda­ki en karmaşık gö­revler bile hiç ak­samadan yerine getiriliyor. Oysa karıncalar, bütün bu görevleri yerine getirmek için ne fi­ziksel ne de psiko­lojik anlamda özel olarak program­lanmış değiller. Şöyle bir örnek ve­rebiliriz: Kolonide yiyecek sıkıntısı baş gösterdiğinde, işçi karıncalar he­men "besleyici" ka­rıncalara dönüşü­yorlar ve yedek midelerindeki besin maddeleriyle diğerlerini beslemeye başlıyorlar. Kolonide besin maddesi fazlası söz konusu olduğunda ise, hemen bu kimliklerinden sıyrılıp, ye­niden işçi karıncalar haline dönüşü­yorlar. Kısacası, her karınca çevre­sindeki koşullarda meydana gelen değişikliklere anında uyum gösteriyor, ama problemin bütünü konu­sunda en küçük bir bilgiye bile sahip değil...

İşte bilgisayar uzmanları bugün, karıncalardaki bu kolektif davranışı laboratuvarlarda robotlarla üretme­ye çalışıyorlar. Çok gelişmiş, ileri programlar yerine, kendi aralarında işbirliği yapan, "basit" enformatik unsurlardan oluşan robotlar üzerin­de yoğunlaşıyorlar. Bu çalışmalarda temel ilke aynı: çok gelişmiş bir ro­bot oluşturmak yerine, daha az "ze­ki" bir sürü robot geliştirmek, ama bunlardan tıpkı karınca kolonisinde olduğu gibi en "karmaşık" görevleri üstlenmelerini beklemek... Bu robot­lar tek tek ele alındıklarında "zeka" açısından çok gelişmiş olmayacak­lar, ama ortak hareket dürtüsüyle iş­bölümünü gerçekleştirecekler. Çün­kü, en basit enformatik bilgileri bir­birleriyle değiş tokuş etme yeteneği­ne sahip olacaklar.

Bir karınca kolonisindeki hayat ve işbölümü tarzı, NASA'yı bile etkile­miş... Kuruluş, Mars gezegenindeki araştırmalar için gelişmiş bir tek ro­bot göndermek yerine, birçok karınca-robot göndermeyi planlıyor. Böy­lece birkaç tanesi tahrip olsa bile, ekibin ayakta kalanları görevlerini tamamlayabilecekler .
Son düzenleyen Baturalp; 31 Mart 2017 13:37