Arama

Jim Morrison - Tek Mesaj #1

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
20 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Jim Morrison
Jim Morrison...
Bir mittir. Père-Lachaise'deki mezarını ibadet edercesine ziyaret eden, resmini basılı tişörtlerini giyen, müziklerini dinleyen binlerce genç buna kanıttır. Son derece provokatör bu asi şarkıcı üzerine, ciddi ve yıkıcı şiirleri üzerine ve oldukça esrarengiz ölümü üzerine yazılanlar bitip tükenecek gibi değildir.

Jim Morrison...
Yetişkin olmayı reddeden ergen; ama aynı zamanda bir kahraman, sınır durumdaki biri, border-line...
Yıkıcılık bir yana, gerçekliğin hududunu daima geri püskürtme, olasılıklar alanını daima genişletme yönündeki çılgınca bir arzu ve umudun simgesidir Morrison. O, toplumumuzun yarattığı, her türlü sınır ve bağdaşıklık fikrine yabancı, patolojik bir durumun cisimleşmiş halidir. Herkesin kendi içinde hissettiği ya da tanıdığı rahatsızlığa işaret etmektedir.
Ray Manzarek, Morrison için ‘O bir şamandı, o bir elektrik şamandı’ diyor.
jimmorrison2b

James Douglas Morrison (8 Aralık, 1943 - 3 Temmuz, 1971), ABD’li şarkıcı, söz yazarı, besteci ve şairdir.
Melbourne, Florida’da doğmuş ve ABD’li rock grubu The Doors`un söz yazarı ve vokali olmuştur. Birkaç şiir kitabı, dokümanları, kısa film denemeleri ve The unknown soldier için bir müzik video klibi denemesi vardır. James’in daha 27 yaşındayken Paris’te ölümü nedeniyle, gömülürken ve gömüldükten sonra bile sonsuz bir söylenti James’in arkasından devam etmiştir. Jamesin esrarı hala sürmektedir. Onlarca farklı ölüm teorisi vardır. Bu iddialardan bazıları; şöhretten bıktığı için ölü taklidi yaparak Hawai’ye kaçtığı ve yaşamını orada sürdürdüğü (bu iddianın temeli mezarının boyutunun Jim’den küçük olduğu söylencesine dayanmaktadır), ir diğeri de aşkı Pamela Courson’nın o sıralarda onu başka biriyle aldatmasına dayanamayarak intihar ettiğidir.
Takma adı Lizard Kingdir. Bu takma adın kaynağı An American Prayer’da geçen
«I’m the Lizard King, I can do anything»
dizesidir. Çoğu hayranına göre yapmak isteyip yapamadığı tek şey «0» (sıfır) adında siyah beyaz bir film çekmek olmuştur. Bu noktadan hareketle, pek çok sinema - tv öğrencisinin tez olarak böyle bir film çekmesi, Morrison’u her dönem genç kuşak arasında «ikon» haline getiren bir başka sebeptir.
Jim Morrison daha dört yaşındayken ailesiyle birlikte New Mexico otoyolunda ilerlerken kaza yapıp ters dönmüş olan bir kamyon ve yolun kenarında ölmek üzere olan yaralı Pueblo yerlilerini görür ve gördüğü bu manzaradan çok etkilenir. Daha sonra arkadaşlarını ölen Kızılderilinin ruhunun kendi ruhuna geçtiğini söyleyecektir. Bu hikaye daha sonra The Doors ve Jim Morrison’la ilgili bir çok yerde kullanılacak (Yönetmenliğini Oliver Stone’un yaptığı The Doors filmide dahil olmak üzere) bununla birlikte bu hikaye Jim Morrison’ın rock’n roll tarihi içinde neden en karizmatik ve mitolojik kahramanlarından biri olduğununda açıklanmasını sağlayacaktır.
Bu kazayı şöyle anlatmıştır:
Ölümü ilk keşfettiğim an...
Ben, annem, babam, büyükannem ve büyükbabam gün batarken çölde ilerliyorduk. Bir kamyon dolusu kızılderili başka bir kamyona ya da bir şeye çarpmıştı. Kızılderililer bütün ana yola dağılmıştı; ve kanlar içinde ölümü bekliyorlardı. Babam ve büyükbabam, arabadan neler olduğuna bakmak için inmişlerdi. Ben daha çocuktum, o yüzden arabada oturup beklemem gerekiyordu. Ben bir şey görmedim. Tek gördüğüm şey garip, kırmızı boya ve yerde yatan insanlardı, ama bir şey olduğuna emindim. Çünkü onların yaydıkları dalgaları hissedebiliyor ve birden yerde yatan insanların da olay hakkında benim bildiğimden daha fazlasını bilmediklerini farkettim.
İşte o an ilk kez korkuyu tattım...
Jim Morrison, onu derinden etkileyen yaşadığı bu olayı daha sonra yaptığı her röportajda belirtecektir.
Sinemaya olan ilgisi onu bir kaç kısa film denemesine itecektir. Ölümünden sonra ise bir filme konu olacaktır. Oliver Stone tarafından çekilen The Doors filminde, Val Kilmer ve Meg Ryan gibi isimler yer almıştır. Val Kilmer'ın filmde Jim Morrisan'a benzerliği ise gerçekten dikkat çekicidir.
Jim Morrison, dostlarının isteği üzerine, ölümünden kısa bir süre önce sevgilisi Pamela'ya adadığı şiirlerini içeren kitabını yayımlamıştır.
Jim'in zeki ve mistik bir yanının olduğu bunu her seferinde ve her durumda ortaya çıkardığı malum... Asi ve bir yere ait olmama duygusu onu konserlerinde pervasızca davranmaya itmiş, defalarca polisle karşı karşıya gelmesine neden olmuştur. Morrison, sahnede t-shirt’ünü çıkarıp dar deri pantolonlar giyerek kendine özgü bir stil yaratmıştır.
Hayata dair ne varsa yaşamak adına korkusuzca hatta ölümü bile hissederek yaşamak istediğini dile getirmiştir. Kısa ve dolu yaşamında arda kalan gizemli şarkı sözleri ve onunla bütünleşen besteleri olmuştur. Paris'te bir otel odasında sevgilisi Pam tarafından ölü bulunduğunda, ölüm nedeni olarak kalp krizi belirtilir.

- Derlemedir -
Ayrıca bakınız:
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!