Tiberius
Vikipedi, özgür ansiklopediİmparatorluk Dönemi
Erken Dönem Saltanatı
Yeni Princep olarak Tiberius'un pozisyonunun gerçekliği inkar edilememekle birlikte, iktidar devir tesliminin nasıl bir merasimle gerçekleştirileceğini ne Senato ne de Tiberius'un kendisi biliyordu. Senato, 18 Eylül tarihinde Tiberius'un Princep olarak konumunu görünüşte onaylamak ve tıpkı Augustus için yaptığı gibi konumunun sahip olduğu yetkileri genişletmek için toplandı. Tacitus olup bitenleri ayrıntılı bir şekilde anlatır. Tiberius, halihazırda Princepin idari ve siyasi gücüne sahipti. Tek eksiği Augustus, Pater Patriae gibi ünvanlar ve Corona Civica'dı.
Tiberius, ayrıca tıpkı Augustus'un yaptığı gibi, devletine hizmet etmekten başka bir isteği olmayan gönülsüz halk hizmetkarı rolünü üstlenmeye karar verdi. Alçak gönüllülükten ziyade gülünç duruma düştü, devlete hizmet etmek istemekten ziyade de güçlük çıkartan biri gibi göründü. Bir Princep gibi davranamamasının nedeni olarak yaşını gösterdi, bu pozisyonu aslında istemediğini ve devletin sadece bir bölümünü istediğini söyledi. Adamakıllı şaşkına dönen Senato devletin hangi bölümünü istediğini sordu. Sonunda bir senatör bağırarak, "Majesteleri, devletin ne kadar daha başsız kalmasına izin vereceksiniz?" diye sordu. Tiberius sonunda insafa geldi ve kendisi için oylanmış olan güçleri kabul etti. Buna rağmen Tacitus ve Suetonius'un anlattıklarına göre, Pater Patriae, İmparator ve Augustus unvanlarını taşımayı reddetmiş ve Princeps'in en belirgin simgesi olan Civic Crown ve meşe dalından çelengi istememiştir.
Bu oturum adeta Tiberius'un tüm saltanatının niteliğini belirlemiş gibidir. Adeta Senato'nun ve devletin onsuz hareket etmesini istemiştir. Verdiği muğlak emirler yüzünden, geçirilecek yasalardan ziyade tam olarak ne demek istediği üzerine tartışmalar yaşanmıştır. Saltanatının ilk birkaç yılında Tiberius, Senato'nun Augustus zamanında olduğu gibi onun isteklerini yerine getirmek yerine kendi başına hareket etmesini istemiş gibidir; Tacitus'a göre Tiberius, Senato'yla "köle olmaya uygun adamlar" diye alay etmiştir.
Germanicus'un Yükselişi ve Düşüşü
Yeni hükümdar için sorunlar baş göstermekte gecikmedi. Pannonia ve Germania'daki lejyonların Augustus tarafından söz verilen ikramiyeleri henüz ödenmemişti ve kısa bir süre sonra Tiberius'dan bir cevap alınamayacağı netleşince isyan patlak verdi. Germanicus ve Tiberius'un oğlu Drusus, küçük bir kuvvetle isyanı bastırmak ve lejyonları tekrar hizaya getirmek üzere bölgeye gönderildiler. Ancak isyanı bastırmakla kalmak yerine Germanicus isyancıları toplayıp, ele geçirecekleri tüm ganimetleri ikramiyeleri olarak alabileceklerini söyleyerek Ren'in öteki yakasındaki Germen topraklarına bir sefer düzenledi. Germanicus'un birlikleri Ren nehrini geçerek Ren ve Elbe arasındaki toprakları çabucak işgal ettiler. Buna ilaveten Tacitus, Teutoburg ormanı'nın kuşatıldığından ve yıllar önce bir Germen kabilesi tarafından pusuya düşürülen Publius Quinctilius Varus komutasındaki üç Roma lejyonu ve onlara bağlı auxiliary kohort'una ait sancağın geri verilmesinin talep edildiğinden bahseder. Tiberius'un ataleti yüzünden, genç Germanicus Roma'nın düşmanlarını ciddi biçimde püskürtmüş, isyancı bir gücü bastırmış ve kayıp bir Roma sancağıyla Roma'ya dönerek şaşkın Tiberius'la karşılaştırıldığında gerçek bir Augustus ışığına sahip olduğunu göstermişti.
Germania'dan geri çağrıldıktan sonra, Germanicus 17 yılında Roma'da bir Roma zafer alayı ile selamlandı. Bu Roma şehrinin Augustus'un M.Ö. 29 yılındaki zafer alayından beri tanık olduğu ilk büyük zafer alayıydı. Bunun sonucunda 18 yılında Germanicus'a, geçmişte Agrippa ve Tiberius'a verilmiş bir görev olan imparatorluğun Doğu bölümünün kontrolü verildi ve böylece kesin bir şekilde Tiberius'un varisi haline geldi. Germanicus, Suriye valisi Gnaeus Calpurnius Piso tarafından öldürülmeden önce birkaç yıl daha yaşadı. Piso ailesi çok uzun zamandan beri Claudian'ların destekçisiydi ve genç Octavian, Tiberius'un annesi Livia ile evlendiğinde onunla müttefik haline gelmişlerdi. Germanicus'un ölümüyle ilgili suçlamaların hedefinde yeni hükümdar vardı. Piso mahkemeye çıkartıldı ve Tacitus'a göre Tiberius'u da bu işe karıştırmakla tehdit etmişti. Her ne kadar Germanicus'un ölümünden sorumlu valinin hükümdarla olan ilişkisi asla bilinemeyecekse de; Senato'nun ona karşı olmaya başladığıyla ilgili belirtiler üzerine Piso mahkeme devam ederken intihar etti.
Tiberius'un bu noktadan itibaren siyasetten yorulduğu görülür. 22 yılında, yasama ile ilgili güçlerini oğlu Drusus ile paylaştı ve Campania'ya yıldan yıla daha da uzayan seyahatler yapmaya başladı. 23 yılında, Drusus esrarengiz bir şekilde öldü ve Tiberius görünüşe göre onun yerine yeni birisini seçmek için pek bir çaba göstermedi. Tiberius, nihayet 26 yılında tamamen emekliye ayrıldı ve Capri adasına çekildi.
Tiberius Capri'de, Sejanus Roma'da
Lucius Aelius Sejanus, Praetorian Prefect olarak göreve getirildiği 15 yılından itibaren neredeyse yirmi yıl boyunca imparatorluk ailesine hizmet etmişti. Princeps giderek daha fazla usanan Tiberius, Augustus'tan kendisine kalan kısıtlı personele, özellikle de Sejanus ve Praetorian'lara daha bağımlı hale gelmeye başladı. 17 ya da 18 yılında, Tiberius şehrin savunmasından sorumlu Praetorian muhafızlar sınıfını düzenleyerek ordugâhlarını şehir duvarlarının dışından şehir içine taşıttırdı ve Sejanus'a 6000 ile 9000 arası birlik konuşlandırma izni verdi. Drusus'un ölümüyle Sejanus, en azından onu bu olayın ardından ortağım diye çağıran Tiberius'un gözünde terfi etti. Tiberius, şehrin her tarafına Sejanus'un heykellerini diktirdi ve Sejanus, Tiberius'un Roma'dan elini ayağını iyicene çekmesiyle gitgide daha fazla göz önünde olmaya başladı. Nihayet, Tiberius'un 26 yılında tamamen çekilmesiyle Sejanus devletin ve Roma şehrinin sorumlusu haline geldi.
Sejanus pozisyonu itibariyle tam bir varis değildi; 25 yılında Tiberius'un yeğeni Livilla ile evlenmeyi istemiş, ancak baskılar karşısında ricasını hemen geri çekmişti. Sejanus'un Praetorian'ları imparatorluk haberleşmesini kontrol ediyorlardı, bundan dolayı Tiberius'un Roma'dan ve Roma'nın Tiberius'tan aldıkları bilgilere sahiptiler ve görünüşe göre Livia'nın varlığı onun aleni gücünü bir zaman için kontrol etmişti. Livia'nın 29 yılındaki ölümüyle her şey değişti. Sejanus, hem olası muhalif adayları tasfiye etmek hem de imparatorluk hazinesini (ve kendi hazinesini) zenginleştirmek amacıyla senatörlere ve Roma'nın zengin equestrian'lerine karşı bir dizi mahkeme başlattı. Germanicus'un dul eşi Yaşlı Agrippina'yla iki oğlu Nero ve Drusus tutuklanarak 30 yılında sürgüne gönderildi ve bir süre sonra meydana gelen karışıklık sırasında hepsi öldü. Sejanus 31 yılında Tiberius'la in absentia (gıyabında) konsüllük görevini üstlendi ve ciddi olarak güç için oyununa başladı. Tam olarak ne olduğuna karar vermek zordur ancak Sejanus görünüşe göre Julian ailesine kendisini sevdirmeyi denemiş ve böylece en azından evlatlık edinilme yoluyla bu aile ile bir bağ kurmayı deneyerek, kendisi için hükümdarlık ya da en azından kral naipliği mevkii umut etmiştir. Livilla da daha sonra bu plana dahil edilmiş ve böylece birkaç yıllığına Sejanus'un aşkı olduğunu açığa vurmuştur. Anlaşıldığı kadarıyla plan, Tiberius'un Julian'ların desteğiyle devrilmesi ve Principat'in ele geçirilmesi veya kral naibi olarak Tiberius Gemellus ya da belki de Gaius Caligula'ya hizmet edilmesini içeren iki varyasyona sahipti. Yolu üzerinde duranlar vatana ihanet suçundan yargılandılar ve hızlıca ortadan kaldırıldılar.
Her halükarda, Sejanus nihayet devrildiğinde bu, pek çok Julian taraftarın da birbiri ardınca tasfiye edilmesinin yolunu açtı. 31 yılında Sejanus Senato toplantısına davet edilerek Tiberius'un onu ölüme mahkum eden ve hemen idam edilmesini emreden mektubu kendisine okundu. Yargılanmasının ardından Sejanus ve birkaç arkadaşı aynı hafta içinde idam edildiler. Praetorian Muhafızları'nın başına onun yerine prefect olarak Naevius Sutorius Macro getirildi.
Bu olaydan sonra Roma'da yargılamalar genişletildi. Oysa Tiberius saltanatının başında harekete geçmek için tereddüt etmişti, ancak şimdi, neredeyse ömrünün sonuna doğru böyle yapmaktan herhangi bir pişmanlık duymuyor gibi görünüyordu. Senatörler sınıfından insanların çoğu öldürüldü. En ağır darbe Julian'larla politik bağı olan ailelere vuruldu. İmparatorluk yöneticileri de dahil Sejanus'la birlikte olan ya da onun planlarıyla bağı olan hemen herkes yargılandı ve idam edildi, mülklerine devlet tarafından el konuldu. Tacitus'ın etkili anlatımıyla:
“İdamlar şimdi artık onun gazabı için bir uyarıcı haline gelmişti ve Sejanus'un planına katıldığı suçlamasıyla hapiste yatan herkesin öldürülmesini emretti. Hapistekiler, yani her yaş ve cinsiyetten, ünlü ya da hiç tanınmayan, tek tek ya da grup olarak öldürülenlerin sayısı belirsizdi. Akrabaları ya da arkadaşlarının onlara yaklaşması, onların ardından ağlamaları ya da uzun süre göz temasında bulunmalarına izin verilmiyordu. Etrafta dolaşan casuslar, yas tutanların üzüntülerini not alıyor ve çürümüş cesetleri Tiber nehrine atılana kadar takip ederek kimsenin onları yakmasına ya da onlara dokunmasına izin vermiyorlardı. Dehşetin gücü, kardeşlik ve arkadaşlık duygularını tamamen bastırmış ve gaddarlığın artmasıyla merhamet bir tarafa itilmişti.”
Aynı sıralarda Capri'de Tiberius'un aslında tam olarak ne yaptığıyla ilgili söylentiler oldukça artmıştı. Suetonius'un sado-mazo ve homoseksüellikle alâkalı cinsel sapıklıklar üzerine yaşanmış hikâyeler hakkındaki kayıtları, büyük ihtimalle abartılı olsa bile, hikâyeler en azından Romalıların Tiberius'u nasıl algıladıkları ve 23 yıllık saltanatının etkileri hakkında genel bir resim çizer.
Son Yılları
Sejanus'la olan ilişkisi ve saltanatının sonlarına doğru yapılan vatana ihanet duruşmaları Tiberius'un imajını kalıcı biçimde bozdu ve itibarını sarstı. Sejanus'un idamının ardından, Tiberius'un Roma'dan geri çekilmesi tamamlanmıştı ve imparatorluğun idaresi, bir Princeps'in liderliğinden ziyade temelleri Augustus tarafından atılmış olan bürokratik yapı tarafından sürdürülüyordu. Yavaş yavaş paranoyak bir hâl aldı ve zamanının çoğunu oğlunun ölümü üzerine düşüncelere dalarak geçirmeye başladı. Bu sırada, Suetonius kısa süreli bir Pers istilasından, Daçya kabilelerinin akınlarından ve Ren nehrini geçen birkaç Germen kabilesinden bahseder.
Yerini alacak varisin güvenliği ya da varisin kim olacağı konusunda hiçbir şey yapmamıştı; Julian hanedanı ve destekçileri kendi oğulları ve yakınları öldüğünden, oldukça kızgın bir haldeydiler. Görünüşe göre hem Germanicus'un hayatta kalan tek oğlu Gaius "Caligula" hem de kendi torunu Tiberius Gemellus için belirsiz bir onay vardı, ancak hiçbir şey kesin değildi ve hayatının sonuna doğru gönülsüzce bir teşebbüs olarak Gaius, onursal quaestor yapılmıştı.
Tiberius, 16 Mart 37 tarihinde Misenum'da 77 yaşında öldü. Tacitus, ölüm haberinin duyulması üzerine kalabalıkların çok sevindiğini, düzeldiği yolundaki haberlerin ardından kısa bir sessizlik olsa da Caligula ve Macro'nun onu boğdukları haberi üzerine yeniden sevindiklerini aktarır. Bu durum başka tarihçiler tarafından kaydedilmemiştir ve bu sebeple büyük olasılıkla uydurmadır ancak yine de ölümü üzerine senato sınıfının neler hissettiğinin bir göstergesi olarak alınabilir. Vasiyetinde Tiberius yetkilerini ortak olarak Caligula ve Tiberius Gemellus arasında paylaştırmıştı; Princeps olunca Caligula'nın ilk icraatı Tiberius'un vasiyetini geçersiz hale getirmek ve Gemellus'u idam ettirmek olmuştur.
Tiberius’un düşüşü, gücün suistimali değil onu kullanmayı reddetmesidir. Çekingen doğası, özellikle Augustus'un açıklığıyla karşılaştırıldığında onu hemen sevilmeyen bir figür haline getirmiştir. Senato elli yıldan beri Principate'in direktifleri doğrultusunda çalışıyordu ve Senatörlerin çoğu mevcut konumlarını dalkavuklukla elde etmiş ve daha etkili pozisyonları elde etme umutlarını İmparatorluk makamının inayetine bağlamışlardı. Tiberius'un bazı yönetimsel erklerini Senato ile paylaşma denemesi başarısız olmuştu çünkü senato artık imparatordan bağımsız olarak imparatorluğu nasıl yöneteceğini bilmiyordu. Tiberius, görünüşe göre kendisi için biçilen rolü oynamayı reddetmiş, saltanatı ve itibarı kötüye gitmişti. Hükümetin İmparatorlukla ilgili bölümlerinin yönetimsel gücü bu dönemde arttırılmıştı ancak bunun ne kadarının Tiberius'un eylemi ne kadarının danışmanları olan azatlı kölelerin fikri olduğunu kestirmek zordur. Son olarak, Tiberius belki de gücün eksik kullanılması sonucu nasıl suistimal edilebileceğinin bir örneği olarak gösterilebilir. Son düzenleyen Safi; 3 Ocak 2016 00:36
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!