Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
22 Nisan 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Propagandanın Tarihçesi
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Latincede propaganda "yayılacak şeyler" manasına geliyordu. 1622 senesinde, 30 yıl savaşlarının başlangıcından hemen sonra, Papa XV. Gregory Hristiyan olmayan ülkelere gönderilen misyonerler vasıtasıyla Hristiyanlığın yayılmasını gözeten Congregatio de Propaganda Fıde(İnancı Yayma Meclisi)'ni kurdu. Kelimenin orijinal anlamı yanıltıcı bilgi anlamına gelmiyordu. Modern politik manası 1. Dünya Savaşına kadar gider ve orijinali alçaltıcı bir mana içermemektedir.
Propaganda bilinen çok eskiden beri kullanılan bir yöntemdir. Livy gibi Roma İmparatorluğu yazıları Roma yandaşı propagandanın baş eserleri olarak kabul edilir. Terimin kendisi Katolik inancının yayılması ve Katolik olmayan ülkelerde kliseye ait işlerin düzenlenmesiyle görevli papalık makamı olan, İnancın Yayılması için Roma Katolik Kutsal Meclisinden (sacra congregatio christiano nomini propagando veya kısaca, propaganda fide) gelmektedir. Terimin kendisi "yayılması gereken" anlamına gelen propagand- Latince kökünden gelmektedir.

Propaganda teknikleri ilk defa 20.yy'un başında gazeteci Walter Lippman ve halkla ilişkilerin babası kabul edilen Edward Bernays (Sigmund Frued'un kuzeni) tarafından tanımlanmış ve bilimsel bir şekilde uygulanmıştır. 1. Dünya Savaşı sırasında, Lippman ve Bernays ABD Başkanı Woodrow Wilson tarafından görevi İngiltere yanında savaşa girmek için kamu oyunun fikrini etkilemeyi amaçlayan Creel Komisyonu'na katılmak üzere tutulmuşlardır.
Lippman ve Bernays'ın propaganda kampanyası altı ay içinde o kadar büyük anti-Alman histerisi yaratmıştıki, Amerikan iş alemini (ve diğerlerinin yanında Adolf Hitler'i de) kamu oyunu geniş boyutlu propaganda ile kontrol etme potansiyeli ile etkilemiştir. Bernays "grup zihni" ve "niyetin tasarlanması" gibi pratik propaganda çalışmalarında kullanılan tanımları ortaya atmıştır
.
Mevcut Halkla ilişkiler endüstrisi Lippman ve Bernays'ın çalışmalarının direkt sonucudur ve hâlâ ABD hükümeti tarafından kullanılmaktadır. 20. yy'ın ilk yarısından sonra Bernays ve Lippman çok başarılı bir halkla ilişkiler şirketi işletmişlerdir.
2. Dünya Savaşı propagandanın bir silah olarak hem Hitler'in propagandacısı Joseph Göbels hem de İngiliz Politik Savaş İdarecisi tarafından sürekli kullanıldığı bir savaş olmuştur.


Nazi Almanyası
Almanya'daki çoğu propaganda Halk Aydınlanması ve Propaganda Bakanlığı (Almanca'daki kısaltmasıyla "Promi") tarafından yapılmıştır. Joseph Göbbels Hitler 1933 senesinde göreve geldikten kısa bir süre sonra bu bakanlıktan sorumlu olmuştur. Tüm gazeteciler, yazarlar ve sanatcılar bakanlığın basın, güzel sanatlar, müzik, tiyatro, film, edebiyat veya radyo alt odalarından birine kayıt olmak zorundaydı.


Naziler amaçlarına ulaşmak için propagandayı hayati bir araç olarak görmüşlerdir. Almanya'nın Führer'i, Adolf Hitler, 1. Dünya Savaşı'ında Müttefiklerin yaptığı propagandanın gücünden çok etkilenmiş ve moralin çökmesi ve 1918 senesinde deniz kuvvetleri ile cephede çıkan isyanların ana sebebinin bu olduğuna inanmıştı. Hitler hemen hergün Göbbels ile buluşup haberleri tartışmak için bir araya gelir ve Göbbels konuyla ilgili Hitler'in fikirlerini alırdı. Göbbels daha sonra üst düzey bakanlık yetkilileriyle görüşüp dünyada gelişen olaylarla ilgili resmi parti görüşlerini iletirdi. Yayıncılar ve gazeteciler çalışmalarını yayınlamadan önce onay almak zorundaydılar. Buna ek olarak Adolf Hitler ve Reinhard Heydrich gibi üst düzey Naziler yanlış olduğunu bildikleri bilgileri yaymakta ahlaki bir problem görmezlerdi. Gerçekten de bilerek yanlış bilgi vermek Büyük Yalan denilen doktrinin bir parçasıydı.
2. Dünya Savaşı'nın başlamasından önce Nazi propagandasının hitap ettiği birkaç ayrı grup vardı:

  • Alman halkına, Nazi partisinin ve Almanya'nın yabancı ve iç düşmanlara (özellikle Yahudiler) karşı yaptığı mücadele hatırlatılırdı.
  • Çekoslavakya, Polonya, Sovyetler Birliği ve Baltik devletleri gibi ülkelerdeki etnik Almanlar'a, Almanya ile kan bağlarının yeni ülkelerine olan bağlılıklarından daha güçlü olduğunu söylenirdi.
  • Fransa ve Birleşik Krallık gibi potansiyel düşmanlara, Almanya'nın o ülkelerin halkları bir sorunu olmadığını ama hükümetlerinin Almanya ile savaş başlatmak istediği söylenirdi.
  • Tüm halklara Almanya'nın kültürel, bilimsel ve askeri başarıları hatırlatılırdı.
4 Şubat 1941'de Stalingrad Savaşı'nın bitimine kadar Alman propagandası Alman güçlerinin kabiliyetleri ve Alman askerlerinin sözde insaniyetlerine vurgu yapıyordu (Toplama kamplarında Yahudilerin toplu katliamları bu noktaya kadar hemen hemen hiç bilinmiyordu). Bunun karşısında İngiliz ve Müttefik güçleri korkak katiller ve Amerikalılar ise özellikle Al Capone benzeri gangsterler olarak gösteriliyordu. Alman propagandası aynı zamanda Amerikalılar ve İngilizleri birbirine, ve her iki batılı gücü Soviyetlere yabancılaştırmaya çalışıyordu.
Stalingrad'dan sonra ana tema Almanya'nın "Batı Avrupa kültürü"'nü "Bolşevik çeteler"'den koruyan yegane güç olmasına dönüştü. V-1 ve V-2 "intikam silahları" İngilizler'e çaresizliğe ikna etmek için kullanıldı.


Soğuk Savaş Propagandası

ABD ve Sovyetler Birliği Soğuk Savaş sırasında propagandayı yoğun olarak kullanmıştır. Her iki taraf da film, televizyon ve radyo programlarıyla kendi halklarını, karşı tarafı ve Üçüncü Dünya milletlerini etkilemeğe çalışmışlardır. ABD Enformasyon Ajansı, resmi hükümet istasyonu olarak Amerikanın Sesi radyosunu işletmiştir. Radio Free Europe (Özgür Avrupa Radyosu) ve Radio Liberty (Özgürlük Radyosu) kısmi olarak Central Intelligence Agency (Merkezi Haberalma Ajansı) tarafından desteklenmiş, Doğu Avrupa ve Soviyetler Birliğine haberler ve eğlence programlarında gri propaganda yapılmıştır. Sovyetler Birliği'nin resmi istasyonu, Radyo Moskova, beyaz propaganda yaparken, Radio Peace and Freedom (Barış ve Özgürlük Radyosu) gri propaganda yapmıştır. Her iki taraf da kriz dönemlerinde kara propaganda da yapmıştır.
Amerika kıtasında Küba hem kara hem de beyaz propagandanın hem kaynağı hem de hedefi olmuştur. Radio Habana Cuba (Radyo Havana Küba), CIA ve Küba'lı gruplara karşı orijinal programlar, Moskova Radyosu'nun yayınları ve Vietnam'ın sesi yayınlarını yapıyordu.
Soğuk Savaşın işgörüsü en fazla olan yazarlarından biri George Orwell'dir. Onun Animal Farm1984 romanları propaganda kullanımı ile ilgili bir tür ders kitabıdır. Soviyetler Birliği'nde geçmese de, roman karakterleri dilin sürekli politik amaçlar için çarpıtıldığı totaliter bir rejimde yaşarlar. Bu romanlar açık olarak propaganda için de kullanılmıştır. Örneğin CIA 1950'lerde Animal Farm'ın orijinal hikâyeden amaçlarına uygun küçük farklılıkları olan bir çizgi film versiyonunu gizlice desteklemiştir.
Rusya ve Çin arasındaki idelojik tartışmalar ve sınır sorunları bazı sınır ötesi operasyonlara yol açmıştır. Bu dönemde geliştirilen tekniklerden birinde radyo programları kayıt ediliyor ve daha sonra sondan başa, yani tersine yayınlanıyordu.
Küba CIA ve sügündeki Kübalı gurplar tarafından hem siyah hem de beyaz propagandanın kaynağı ve hedefi olmuştur. Radio Havana Cuba, bunun karşısında, Radyo Moskova'nın orijinal programlarını aktarmış ve Vietnamın Sesi ile ABD gemisi USS Pueblo'nun mürettebatına ait olduğunu iddia ettiği itirafları yayınlamıştır.
Son düzenleyen NeutralizeR; 17 Ekim 2016 02:01
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!