Arama

Tekel ve Tekelleşme - Tek Mesaj #1

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Tekel
MsXLabs.org & Temel Britannica

Tekel, bir ürünün yapımının ya da bir hizmetin sağlanmasının tek bir kuruluş tara­fından gerçekleştirilmesidir. Daha geniş an­lamda tekel ya da monopol, az sayıda firma­nın (oligopol) bir ürünün toplam üretiminin önemli bir bölümünü üretmesi, dolayısıyla ürünün fiyatını istediği gibi belirleyebilmesidir. Firmaların birbiriyle rekabet etmediği, fiyatların bu rekabet sürecinden etkilenmedi­ği, tersine firmaların fiyatları belirlediği ko­şullara tekelci piyasa denir. Tekelci piyasalar­da firmalar normalin üstünde tekel kârı elde eder.
Tekellerin oluşumunda, devletlerin onlara tanıdığı ayrıcalıklar, ender bulunan hammad­de ya da mineral kaynaklarına sahip olma, belirli bir pazarın talebinin tek büyük bir firma tarafından karşılanabilmesi, bazı büyük firmaların küçük firmaları satın alarak ya da iflasa zorlayarak büyümesi ve pazara egemen olması gibi etmenler sıralanabilir. Tekel gücü üretimin kısılarak fiyatların yükseltilmesini ya da aynı ürünü farklı piyasalarda, farklı fiyat­larla satabilmeyi olanaklı kılar.
Ortaçağda, tarım dışı üretimde önemli bir rol oynayan loncaların bir an­lamda tekelci bir gücü vardı. Kentlerde lonca­lara bağlı olarak çalışmak zorunda olan esnaf ve zanatkârların hangi malı nasıl ve ne kadar üreteceği ile fiyatlar loncalarca belirlenirdi. Loncalar başka kent ya da ülkelerde üretilen malların kendi kentlerinde serbestçe satılma­sını engelledikleri, yani rekabete izin verme­dikleri için tekelci bir konumdaydı. Üretimi sınırlı, fiyatları yüksek tutabiliyorlardı.
16. yüzyıldan başlayarak Avrupa ülkeleri coğrafi keşiflere ve keşfedilen yerlerin sömür-geleştirilmesine (kendilerine bağlanmasına) öncülük ederken, tekelci ayrıcalıklar verdik­leri ticaret şirketlerinden yararlandılar. Bu dönemde devletler ayrıcalıklar tanıdıkları kendi ticaret şirketlerine, keşfedilen yeni toprakların zenginliklerini, ticaretini ve yöne­timini bırakarak, bu alanlara başka şirketlerin girmesini engellediler.
18.yüzyılda Avrupa'da gerçekleşen Sanayi Devrimi'ne kadar te­kelci ticaret şirketleri dünya ticaretine ege­men oldu. Sanayi Devrimi sırasında ve sana­yileşmenin Avrupa'da yaygınlaşması sürecin­de devletler, yeni buluşlara patent vererek, gelişen sanayilerini başka ülkelerin rekabetinden koruyarak, su, kanali­zasyon gibi büyük altyapı yatırımları ile demir­yolları, kanallar gibi ulaşım yatırımlarını ya doğrudan üstlenerek ya da bunları ayrıcalık­lar verdikleri şirketlere yaptırarak, değişik biçimlerde pek çok tekelci piyasanın oluşma­sına ve yüksek tekel kârlarının elde edilmesi­ne ön ayak oldu.
19.yüzyıla gelindiğinde dünyanın en büyük sanayi ülkesi konumundaki İngiltere, tekelci uygulamalara karşı, bütün dünya için "serbest rekabet" ve "serbest ticaret"i önermeye baş­ladı. Kıta Avrupa'sındaki ülkeler kendi sana­yilerini geliştirebilmek için bu öneriyi benim­semedi, ama Osmanlı Devleti gibi ekonomisi az gelişmiş pek çok ülke İngiltere ile serbest ticaret antlaşmaları imzalamak zorunda kaldı.
Serbest rekabetçi deneme çok kısa bir süre için (yaklaşık 1830-70) İngiltere'de gerçekleş­ti. 1870'lerden başlayarak sanayileşmiş ülke­lerde yeni bir tür tekelci dalga ortaya çıktı.
Aynı üretim dalındaki büvük sanayi ve ma­dencilik şirketleri aralarındaki rekabeti kal­dırmak, fiyatları yüksek bir düzeyde belirle­yerek kârlarını artırmak amacıyla kartel adı verilen birlikler kurdu. Kartele katılan firma­lar bağımsızlıklarını korur, fiyatın saptanma­sı, satış koşulları ve pazarların paylaşılması konularında anlaşma yapar. Anlaşmanın kap­samadığı konularda bağımsız hareket ederler. Karteller ilk kez Almanya'da kuruldu, daha sonra başka ülkelerde de görüldü.
İlk kez ABD'de gerçekleşen başka bir tekelci uygulama tröstlerdi. Tröstlerde, deği­şik şirketlerin hisse senetlerinin çoğunu satın alan dev bir şirketin yönetimi egemen olur. Küçük firmalar bağımsızlıklarını yitirir. Hol­ding türü tekelci kuruluşlarda da pek çok firma büyük bir şirketin mali denetimi altın­dadır.
ABD gibi bazı ülkelerde tekelci uygulama­lara karşı yasaların çıkarılmasına karşın. 20. yüzyılda ulusal ve uluslararası ekonomide çok büyük tekelci kuruluşlar olan çokuluslu şirketler'm de katkısıyla, tekellerin gücü giderek artmış, bunlar dünya ekonomisinde ve siyase­tinde en etkili güç durumuna gelmiştir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!