Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Hz. Meryem

Ad:  Hz. Meryem (Hz. İsa'nın Annesi)1.jpg
Gösterim: 8801
Boyut:  163.1 KB

Meryem, Hz., MERYEM ANA, AZİZE MERYEM ya da BAKİRE MERYEM olarak da bilinir
(ü. İS 1. yy başlan),
Hz. İsa’nın annesi.

Hıristiyan öğretisinde ve ibadetinde çok önemli yer tutar. İslamda da Hz. Meryem’e büyük saygı gösterilir. Meryem Ana’nın bakireliği, İslam ile Hıristiyanlığın ortak inançlarından biridir. Meryem Ana’yla ilgili bilgilerin büyük bölümü Yeni Ahit’ten kaynaklanır, ama bunlar tutarlı bir yaşamöyküsü oluşturmaya yeterli değildir. Kuran’ın Meryem Ana konusunda verdiği bilgiler bazı bakımlardan Yeni Ahit’ten ayrılır. Meryem Ana’nın yaşamı, Batı’da güzel sanatlar ile müzik ve edebiyatın en yaygın konularından biri olmuştur.

Yeni Ahit’te Meryem’den ilk olarak Cebrail’in ona Hz. İsa’ya gebe kalacağını bildirmesine ilişkin öyküde söz edilir (bak. Meryem’e Müjde). Bu öyküde Meryem’in Nasıra’da yaşadığı ve Yusuf ile nişanlandığı anlatılır (Luka 1:26 vd). Meryem daha sonra şu olaylarda anılır: Vaftizci Yahya’ya gebe olan akrabası Elisabet’i ziyareti (Luka 1:39 vd), Hz. İsa’nın doğumu ve tapmağa götürülüşü (Luka 2:1 vd), Müneccimlerin gelişi ve Mısır’a gidiş (Matta 2:1 vd), İsa 12 yaşındayken Kudüs’e Pesah ziyareti (Luka 2:41 vd), Celile’deki Kana kentinde yapılan düğünde bulunması (Yuhanna 2:1 vd), İsa’ mn vaaz verdiği sırada onu. dışarıya çağırması (Markos 3:31 vd), Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği sırada dul olduğu anlaşılan Meryem’i Havari Yuhanna’ya emanet etmesi (Yuhanna 19:26 vd), İsa’nın Göğe Çıkışı’ndan sonra öteki inananlarla birlikte dua etmesi (Resullerin İşleri 1:14). Ama Meryem’in, yalnızca İsa’nın doğumu ve çarmıhta can vermesi öykülerinde önemli bir konumu vardır. Meryem’e Müjde öyküsünde kendisine sunulan ayrıcalığı kabul edişi İsa’nın doğumu öyküsüne bir giriş niteliğindedir. Öte yandan, İsa’nın sağlığı sırasında Meryem Ana’nın anıldığı bütün olaylar onu bütünüyle olağan beşeri bir kimlikle sunar. Hatta bunlardan, Meryem Ana’nın Hz. İsa’nın gerçek misyonunu bütünüyle kavramadığı sonucu bile çıkarılabilir.

Hıristiyan yazınında, tarihsel sıralamayla Meryem için kullanılan ilk sıfat büyük olasılıkla Paulus’un Galatyalılara Mektubu’nda geçen “kadından doğmuş” ifadesidir. Çeşitli kullanımlar bu ifadenin sözü edilen kişinin temelde bir insan olduğunu vurgulamayı amaçladığını göstermektedir. Bu ifade Hz. İsa için kullanıldığında da Meryem’i, Tann’nın Oğlu’nun gerçek bir insan olarak doğduğunun işaretine ya da güvencesine dönüştürür. Hz. Meryem’in annelik rolü, Hıristiyan ibadetinde ve dogmalarda ona yakıştırılan tüm öteki rollerden daha önemlidir. Meryem’in bakireliği öğretisini yadsıyanlar genellikle, insan bir anneden doğan Hz. İsa’nın insan bir babası olmamasının onun gerçek bir insan sayılmasıyla çeliştiğini öne sürerler. Bu öğretiyi savunanlar ise genellikle, Meryem’in Tann’nın bedenleşmesinin güvencesi olmayı kabullenmesiyle, Hz. İsa’nın gerçek bir insan olarak dünyaya gelmesinin olanaklı kılındığını ileri sürerler. Katolik ilahiyatında Meryem için kullanılan Coredemptrix (insanlığın kurtuluşunu Hz. İsa’yla birlikte sağlayan) sıfatının özgün kaynağı da budur.

Yeni Ahit’te Meryem’le ilgili en geniş anlatılar Matta ve Luka İncirlerinde Hz. İsa’nın bebekliğini konu alan öykülerdir. Bugünkü biçimleriyle her iki anlatıda da Hz. İsa’nın Hz. Meryem’in rahmine bir erkek aracılığı olmaksızın düştüğü kesin biçimde belirtilir (Matta 1:18 vd; Luka 1:34 vd). Ama Matta İncili’nde “Yusuf İsa’nın babası oldu” (Matta 1:16) sözlerini de içeren değişik ifadelere rastlanması Meryem’in bakireliği öğretisinin Matta İncili’nin özgün anlatımında bulunup bulunmadığının sorgulanmasına yol açmıştır. Havari Paulus, Meryem’in bakireliğinden hiç söz etmez. Markos İncili, İsa’nın yetişkin döneminden başlar. Yuhanna İncili ise Hz. İsa’nın var oluşunu Tarihöncesi’nden başlatır. Matta da Bakire Meryem’in doğurması mucizesine öğreti düzeyinde bir anlam yüklemez. Ama Luka İncili’nde meleğin sözleri (1:35), çocuğun kutsallığını annenin bakireliğine bağlamayı amaçlamış olabilir. Görüşlerini Yeni Ahit’e dayandıran tüm Kilise Babaları Meryem’in Hz. İsa’ya, bakireliği bozulmaksızın hamile kaldığı düşüncesini savunmuşlardır. Bu öğreti ilk Hıristiyan amentülerinde benimsenmiş, 16. yüzyıl Reformculan kadar Reform sonrasının Protestan kiliseleri tarafından da sürdürülmüştür.

Yeni Ahit’te Hz. İsa ile Hz. Adem arasında kurulan koşutluk (Paulus’un Korinthoslulara 1. Mektubu 15:22), Âdem’in yeryüzüne günahı getiren itaatsizliği ile Hz. İsa’nın günahtan kurtuluşu sağlayan itaatkârlığı arasındaki karşıtlığa dayanır (Paulus’un Romalılara Mektubu 5:12-19). Luka İncili’nin ilk bölümünde yer alan Meryem’e Müjde öyküsü benzer bir koşutluğu Havva ile Meryem arasında kurmayı amaçlamış olabilir. 2. yüzyılda yaşamış Kilise Babaları’ndan Irenaeus, bakire olan Havva’nın Tann’nın buyruğuna karşı gelmesi ile gene bakire olan Meryem’in Tann’nın buyruğuna uyması arasındaki karşıtlığı vurgulayarak bu koşutluğu daha da geliştirir. Irenaeus’un Meryem ile Havva arasındaki koşutluğu veri sayması, bu inancın daha o dönemde gelenekleştiğini göstermektedir.

Meryem Ana’ya ilişkin ilk yaygın ilahiyat tartışması, “Tanrı Ânası” anlamına gelen Theotokos sıfatının uygunluğu konusunda ortaya çıkmıştır. Bu nitelemenin ilk kez 3. ya da 4. yüzyılda büyük olasılıkla İskenderiye’de ibadet amacıyla kullanıldığı sanılmaktadır. 4. yüzyıl sonlarında birçok kilisede yerleşiklik kazanan bu nitelemenin İsa’nın tanrısal ve insani doğası arasındaki ayrımı bulanıklaştırdığını öne süren Konstantinopolis (İstanbul) patriği Nestorios onun yerine “Mesih Anası” anlamına gelen Khristotokos sıfatını önerdi. Nestorios’un önerisi, öğretisinin öteki yönleriyle birlikte 431’deki Ephesos Konsili’nde reddedildi.

Meryem Ana’nın Hz. İsa’ya gebe kalırken bakireliğini koruduğu öğretisinin uzantılarından biri, doğum sırasında da bakireliğinin sürdüğü (virginitas in partü) öğretisi, bir başkası ise doğumdan sonra da ölünceye değin bakire kaldığı (virginitas post partum) öğretisidir. Havariler Amentüsü en azından “Bakire Meryem’den doğmuş” ifadesiyle virginitas in partu öğretisini savunur gibidir. Kilise içinde çilecilik ülküsünün gelişmesi ise Meryem Âna’nm hep bakire kaldığı görüşünü güçlendirmiştir. Bu konu Yeni Ahit metinlerinde aydınlatılmış değildir. Hz. Meryem’in sürekli bakireliği öğretisi bedenin ve ruhun bölünmez temizliğini veri aldığı için birçok ilahiyatçıya göre Hz. Meryem öbür günahlardan da korunmuştur. 4. ve 5. yüzyıllarda bazı Doğulu ilahiyatçılar Meryem Ana’nın da günah işleyebileceğini kabul ettiği halde hem Katolik, hem de Ortodoks ilahiyatçıların çoğu sonunda onun hiçbir günah işlemediği öğretisini benimsediler. Bu görüş 16. yüzyıl Reformcuları arasında bile kabul gördü. Böylece ortaya çıkan bir başka sorun, Hz. Meryem’in ilk günahtan da arınmış olup olmadığıydı. Aquinolu Aziz Tommaso, tüm insanların olduğu gibi Meryem Ana’nın da ana rahmine düşmesinin bir lekelenme anlamına geldiğini, ama Tann’nın, onun ilk günahını, kuşkusuz doğuşundan önce ortadan kaldırdığını savundu. Ama bu görüşe karşı 13. yüzyılda İngiliz skolastik ilahiyatçı Duns Scotus’un sistemleştirdiği Günahsız Doğum öğretisi benimsendi ve 1854’te Papa IX. Pius tarafından bir Katolik dogması olarak tanımlandı.

Günahsız Doğum öğretisinin resmen ilan edilmesi üzerine, Vatikan’a Meryem’in Göğe Çıkışı’yla ilgili bir tanımlama isteyen dilekçeler gelmeye başladı. Katolikler uzun süredir bu inancı sürdürüyor ve Meryem’in Göğe Çıkışı Yortusu’nu kutluyorlardı. Sonraki yüzyıl boyunca 8 milyonu aşkın imza toplandıysa da Vatikan, Göğe Çıkış öğretisinin Kitabı Mukaddes’e ve Hıristiyan geleneğinin erken dönem tanıklarına dayanarak tanımlanmasının zorluğu nedeniyle kararsız kaldı. Gerçi Meryem Ana’nın nerede ve hangi koşullarda öldüğü konusunda herkesçe benimsenen hiçbir anlatı yoktu; Kudüs’te Meryem Ana’nın yattığı söylenen bir mezar bulunmakla birlikte bu da resmen kabul edilmiyordu; çok daha az tanınan azizlerin kalıntılarına birçok mucize yakıştınlmasına karşın Meryem Ana’nın bedeninden kalanların gerçekleştirdiği hiçbir mucizeden söz edilmiyordu. Ama yalnızca bu boşluklara dayanarak bir dogma tanımlamak güçtü. Ancak 1950’de Papa XII. Pius bu inancı dogmalaştırdı.
Katolikliğin öngördüğü bu doğmaların ve özel sıfatların da ötesinde Meryem Ana Batı’da büyük bir kültürel önem kazanmıştır. Katolik ve Ortodoks halkların yaşamında Meryem Ana yortular, toplu dualar gibi ibadetlerle ağırlığını sürdürür. Bu ağırlık bazen öteki öğretileri bile gölgede bırakmıştır. Çağdaş Katolik öğreti, Meryem öğretisinin kendi başına bir inanç olmadığını, Hıristiyanlığın öteki iki temeli olan Mesih ve Kilise öğretileri bağlamında ele alınması gerektiğini vurgular.

İslamda Hz. Meryem. Kuran’a göre İsrail oğullarından İmran’ın kızı olan Meryem’e gebe olan annesi, daha karnındayken onu Tann’ya adar. Meryem, doğduktan sonra Hz. Zekeriya’mn korumasına verilir. Daha sonra adak gereğince bir tapmağa bırakılır ve yaşamını burada ibadetle geçirir. Melekler gelerek Meryem’e, Tanrı’nın kendisini seçip arıttığını, dünya kadınlarından üstün tuttuğunu, buna karşılık Rabb’in divanına durması, secdeye kapanması ve rüku edenlerle birlikte rüku etmesini bildirirler (Âl-i Imran 35-42). Tanrı, Meryem’i melekler aracılığıyla önemli bir olaya hazırlar. Bir süre sonra melekler Meryem’e “Allah’ın kendinden bir kelime”yi, “İsa Mesih’i” müjdelerler. İsa Mesih, beşikte iken insanlarla konuşacak, ona kitap, hikmet, Tevrat ve İncil öğretilecek, İsrailoğullanna Tanrı’nın elçisi olarak gönderilecektir. Meryem bu habere şaşırır, kendisine bir insan dokunmamışken çocuğunun nasıl olacağını sorar. Melekler Tann’nın dilediğini dilediği gibi yaratacağını, O’nun “ol” demesinin yeteceğini söylerler (Âl-i İmran 45-49).
Ad:  Hz. Meryem (Hz. İsa'nın Annesi)2.jpg
Gösterim: 10156
Boyut:  59.6 KB

Zamanı geldiğinde Cebrail Meryem’e insan biçiminde görünür. Meryem irkilir ve ondan Tanrı’ya sığınır. Cebrail, kendisinin Tann’mn bir erkek çocuk vereceğini müjdelemekle görevlendirildiğini söyler. Meryem, önceki meleklere yönelttiği soruyu yöneltir ve aynı yanıtı alır. Ardından gebe kalır ve ıssız bir yere çekilir. Bir hurma ağacının altında doğum sancılan çekerken, üzülmemesi, hurmayı silkelemesi durumunda taze hurmalar döküleceği bildirilir, göz aydıülığı dilenir. Meryem Hz. Isa’yı doğurduktan sonra onu alıp kavmine geri döner. Meryem’i çocuğu ile gören halk onun hakkında kötü düşünerek ayıplar. Bunun üzerine Meryem beşikteki çocukla konuşmalarını ister. Çocukla nasıl konuşabileceklerini sormaları üzerine beşikteki Hz. İsa kendisinin Tanrı’nın kulu ve peygamberi olduğunu, kendisine kitap verileceğini ve annesine iyi davranılmasının emredildiğini söyler. Meryem böylece aklanır (Meryem 16-34).

kaynak: Ana Britannica
BAKINIZ Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali ve Tefsiri - Meryem Suresi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Aralık 2016 03:14
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!