Arama


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
20 Haziran 2006       Mesaj #992
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Çıkarcılığın Soğuk Bir Gecesi


Bu hikaye, uğruna mücadele ettiği değerleri, gerçek "çıkar" zihniyetli kimseler tarafından anlaşılamadığı için hain ilan edilen son birkaç "gerçekten iyi insan"a ithaf olunur.

Gözlerini kapadı. Gecenin karanlığında tek ışık kaynağı, masasının yanına iliştirilmiş çalışma lambası idi ve bu lamba artık bir ışık kaynağı olmaktan çok bir işkence kaynağı gibiydi yorgunluktan kan toplamış gözlerine. Yavaşça doğruldu masadan. gözleri hala kapalıydı. Sonunda bitirmişti işte. Ne kadar da uzun gelmişti bu iş ona. Koskoca bir raporu okuyup özetlemiş ve Amerikan pragmatizminden sıyırıp cümleleri, Türkiye pazarına uyarlamıştı. Aslında sorumluluklarının farkında, her işini zamanında yapan bir adamdı. Fakat bu konu özeldi. İş yerinde sıkışan bir arkadaşına yardım etmek için, onun çaresizliğine dayanamadığı için kendi ağzıyla teklif ederek işi üzerine almıştı. Böylece o arkadaşı da sevgilisi ile özel bir yemek yeme şansını, aptal bir rapor için harcamış olmayacaktı.

İçini bir anda hoş bir mutluluk hissi kapladı. Garip bir kişiliği vardı. İnsanlara karşı iyilik yapmaktan zevk alır ve bunu gerçekten de karşılık beklemeden yapardı. Genellikle de iyilik yaptığı kişiler zamanla onun bu özelliğini fark eder, önceleri mahcupça edilen yüzlerce teşekkür, yerini kuru bir "sağ ol"a bırakırdı.

İyilikleri, zamanla görevlerine dönüşürdü...

Arkadaşları arasında genellikle tuhaf karşılanır, başka şekillerde yorumlanırdı bu huyu. "Ya bak şu Mehmet'e, kıza yazacağım diye yine ne maymunluklar yapıyor. Bu Mehmet adam olmaz kardeşim. Bari bir şey çıkarsa işin sonunda yaptığıyla kalıyor salak!" gibisinden yorumlar yapılırdı sıkça arkasından.

Öyle ya... Sen kalk, elin Selin'ini her gün evine kadar bırak. Bunla da yetinme, Banu'nun dosyalarına yardım et. Nihal erkek arkadaşıyla yıldönümünü kutlayacak ama o da ne? Bir rapor yazması lazım. Sorun değil. Mehmet yazar nasıl olsa.

Mehmet'in bu davranışları 2 yıldır sürüp gitmekteydi. Herkes onun çevresinde bulunuyor, ona ilgi gösteriyor, işleri sıkıştığında Mehmet'in onlara yardım edeceğini bildikleri için huzur içerisinde çalışıyorlardı.

İşin komik tarafı Mehmet, sadece bayanlara değil erkeklere de aynı şekilde iyi davranıyordu. Belki de etrafındakiler onun homoseksüel eğilimleri olduğundan bile şüpheleniyorlardı kim bilir?

Ertesi sabah ofise girdiğinde raporu Nihal'e verdi. "- Sağol Mehmet. Bu iyiliğini unutmayacağım!" cevabını da alarak güne mutlu başladı. İşte, yine içini o güzel his, o eşsiz büyüklük kaplamıştı. Masasına oturdu. Bilgisayarını açtı ve işe koyuldu. Mehmet yine bayanlara iyilik yapmayı sürdürdü. Banu'nun tezine yardım etti, Ayşem'in çevirilerini yaptı.

Gel zaman git zaman Mehmet'in çevresinde tuhaf şeyler olmaya başladı. Arkadaşları birer, birer ondan kopuyor, soğuk davranmaya başlıyorlardı. Nedenini bir türlü anlamıyordu Mehmet. Onları ihmal ettiğini düşünüyor, onlara elinden geldiğince iyilikler yapmaya çalışıyor, fakat her ısrarında gerilemek durumunda kalıyordu. Bir kısır döngüye kapılmış gidiyordu.

Sonunda gerçek yüzüne çarpıldı Mehmet'in : "O bir çıkarcı idi". İlişkilerini tamamen çıkar üzerine kuran, karşısındaki bayanları kendine borçlu hissettirip onları kendine mecbur bırakmaya çalışan bir çıkarcıydı. Etrafındaki tüm erkekler, herkes bu görüşü birbirine yaymış ve onu yıllardır karşısında mücadele ettiği o kavramla "çıkarcılıkla" suçlamışlardı.

En yakın gördüğü arkadaşına gitti. Serhat'a. Öyle ya.. Onun her işinde bir parça emeği vardı, her şeyinin onunla paylaşmıştı. 7 yıldan fazla bir süredir tanıyorlardı birbirlerini. Ona sordu. "- Ben nasıl biriyim?" "Çıkarcı!" dedi Serhat. Sen çıkarcının birisin. Banu'ya Ayşe'ye....herkese sordu. Hepsi aynı şeyi söyledi. "- Çıkarcı".

Masasına uzandı. Huzur arayan bir ruhun uzanabileceği kadar rahat uzandı soğuk zemine. Düşündü, Notre Damme'ın kamburu filminin soundtrack albümü çalıyordu ve parçada "- Seni taşlamak için elini ilk kim kaldıracak?" diye soruyordu şarkıcı..

Belli belirsiz " - Kendim kaldıracağım, ben..." cümlesi çıktı ağızından. O da gecenin karanlığıyla örtüldü gitti...