Batı'nın komutanları kara kapıların önüne gelmişler ve Barad-dûr hükümdarını çağırarak kapılara vurmuşlardı. Bir kanadı açılan kapıdan dışarıya uğramıştı. Aralarında bazıları onu tanıyor gibiydi. Cüce Gimli hatıralarını yokladı ve onu bir yıl kadar önce gördüğünü düşündü. Erebor Kralı Demirayak Dain'i cümle kapısına çağıran atlıyla aynı kişi olabileceğini sandı.
"Ben SAURON'un Ağzı'yım" demişti. Atıyla yanaştı ki bindiği bir at idiyse bile çok iri ve korkunçtu. Başının olması gerektiği yerde taca benzeyen yüksek bir miğfer vardı. Gözlerinden ve burun deliklerinden alevler parlıyordu. Yine de bu bir Yüzüktayfı değildi. Canlı bir adamdı. Barad-dûr kulesinin naibiydi. Gerçek adının ne olduğunu bilmiyorum. Hiçbir hikayede de geçmiyor, zaten adını kendisi bile hatırlamıyordu. Yine de onun Kara Numenoreanlar denen soydan gelen bir hain olduğunu söyler hikayeler. Bunlar evlerini Yıkım'dan sonra Orta Dünya kıyılarına kurmuş ve Sauron'a tapınmışlardı. O da bunlardan biriydi ve yeniden yükseliş zamanlarında hükümdarın hizmetine girmiş, giderek yükselmişti.Bütün orklardan daha zalimdi.
Asıl olarak ne zaman doğduğunu bilmesek de ölümünün III. Çağın 3019 yılında gerçekleşmesini düşünebiliriz. Çünkü Sauron'un iradesi sayesinde ölmemiş ve yüzyıllar boyu onun "Elçi'si" olmuştu. Zaten bir Numenorean olarak uzun bir çağ yaşamış olabileceğini düşünürsek ölmemesi için Sauron gücünün çoğunu kullanmış olmasa gerekti. Lakin asla ölümü elinden alamazdı. O Eru'nun bir ihsanı ve lanetiydi.Kaçışı olamazdı. Sauron'un iradesi de dünya üzerinden silinince o da sona ermiştir. Ama ona tam olarak ne ölduğu, gerçekte ölüp ölmediği bilinmemektedir. Hiçbir savaşçı kılıcı onu biçememişti. Karşısına çıkan cesur insanlar bile onun gücü karşısında kuşkuya düştüğü için katledilmiştir.
(Her ne kadar filmde Aragorn kafasını biçse de kitapta böyle birşey yoktur)
