Arama

Türk Lehçeleri - Tek Mesaj #1

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
30 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Türk Lehçeleri
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Türk dillerinin Avrasya üzerinde yayılımı
turkiclanguages

Türk dilleri veya Türk lehçeleri olarak Doğu Avrupa'dan Sibirya ve Çin'in batısına dek uzanan bir alanda ana dil olarak 140-160 milyon kişi tarafından, ikinci dil olarak konuşanlar da sayılırsa 30 milyon kişi tarafından konuşulan, birbirleri ile çok yakın akraba olan ve 40 ayrı yazı diline bölünen bir dil grubu tanımlanır. Türk dilleri Altay dilleri ailesine aittir. En çok konuşulan Türk dili, Türkiye Türkçesidir.
Türk dillerini diğer dil ailelerinden farklı kılan mühim bir özelliği, konuşucularının uzun süre göçebe olarak yaşamışlığı ve bu yüzden bu dillerin sürekli birbirlerinden etkilenmiş olmalarıdır. Türk dillerinin çok sayıda aynı anlamda kullanılan ortak sözcüklere sahip olmalarının yanı sıra cümle yapıları da hep aynı kalır. Bu yüzden Türk dillerinin bir dil ailesi olmadığı, tek bir dilin lehçeleri olduğu görüşü de yaygındır ve Türk lehçeleri, Çağdaş Türk yazı dilleri veya Türk dilinin kolları gibi adlandırıldıklarına da rastlayabiliriz.
Bu tabloda Türk dillerinde cümle yapısının aynı kaldığını gösteren bir örnek görebilirsiniz:


lehcebenzer

Bu tabloda Türk dillerindeki aynılıkları ve farklılıkları görebilirsiniz:

lehcefark

Çoğu Altay dillerinde olduğu gibi Türk dillerinde de büyük ve küçük ses uyumu vardır (Özbekçe hariç), yazımda sözcükler son ekler alarak uzarlar ve cümle yapısı özne-nesne-yüklem sırasıyla oluşturulur. Kazakça örnek:
  • jaz (yaz)
  • jaz.u (yazı)
  • jaz.u.şı (yazıcı/yazar)
  • jaz.u.şı.lar (yazıcılar)
  • jaz.u.şı.lar.ım (yazıcılarım)
  • jaz.u.şı.lar.ım.ız (yazıcılarımız)
  • jaz.u.şı.lar.ım.ız.da (yazıcılarımızda)
  • jaz.u.şı.lar.ım.ız.da.ğı (yazıcılarımızdaki)
  • jaz.u.şı.lar.ım.ız.da.ğı.lar (yazıcılarımızdakiler)
  • jaz.u.şı.lar.ım.ız.da.ğı.lar.dan (yazıcılarımızdakilerden)
Tarih
Türkiye Türkçesi konuşanların dünya üzerinde yayılımı
800pxturkc3a7ekonuc59fa

Yüzyıllar boyunca Türk dillerini konuşan halklar özellikle İran, İslav ve Moğol gibi farklı toplumlarla birçok alanda etkileşimde bulunmuşlardır. Geniş bir tarihe yayılan bu etkileşim sürecinden Türk dilleri de önemli oranda etkilenmiştir. Bu etkileşim sürecinde Türk dilleri de kendi aralarında bazen birbirlerinden uzaklaşıp bazen de göçebe yaşam şekli nedeniyle tekrar yaklaşıp kaynaşmışlardır. Bu yüzden Türk dil grubu ve içindeki dillerin tarihi gelişimleri kısmen belirsizleştirmiş, bu yüzden Türk dillerinin sınıflandırılmasının birden fazla sistemi oluşmuştur. Günümüzde en genel kabul görmüş sınıflandırma sistemi Samiloviç'in kalıtsal sınıflandırması olmakla beraber ayrıntılarda tartışmalar sürmektedir.

"Dil" ve "Lehçe" tartışması
Türkiye'de Türk dilleri ailesinin adlandırılması, ve bu dillerin yalnızca bir dil mi yoksa birçok diller mi oldukları hakkında farklı fikirler yaygındır. Türk Dil Kurumu yayınlarında, önceleri "Türk lehçeleri" adı benimsenmişken, sonraları bu ad yanında "Türk dilleri" deyimine de yer verildiği görülmektedir. Ankara Üniversitesi Türk dillerini öteden beri "lehçe" sayar ve "Türk dilleri" deyiminden kaçınır. İstanbul Üniversitesi ise, daha aşırı bir tutumla, "lehçe" deyimini yalnız Çuvaşça ve Yakutça gibi öbürlerinden çok farklı iki Türk dili için kullanmakta, bu diller dışındaki bütün Türk dillerini "lehçe"nin de altında bir konuşma türü ("variety of speech") saydığı "şive" sözü ile adlandırmaktadır. Bu durumda, Türk dillerinin Türkiye'deki adlandırmalarında üç ayrı görüşle karşı karşıyayız demektir:

  1. Türkiye haricinde dünya genelindeki dil biliminin, Türk Dil Kurumunun ve Hacettepe Üniversitesinde Türkolog ve Altayist Prof. Dr. Talat Tekin'nin görüşü: Diller
  2. Ankara Üniversitesi'nin görüşü: Lehçeler
  3. İstanbul Üniversitesi'nin görüşü: Çuvaşça, Yakutça ve Halaçça lehçe, diğerleri şive.
"Lehçe"nin anlamı
Dil biliminde bir konuşma türünün dil mi yoksa lehçe (diyalekt) mi olduğunu saptamak için kullanılan tek dil bilimsel ölçüt karşılıklı anlaşılabilirlik ("mutual intelligibility") ölçütüdür. Bu ölçüt, sıradan bir kimsenin dille ilgili şu yalın yargısına dayanır: "Aynı dili" konuşan insanlar birbirlerini anlayabilirler, ya da aksine birbirlerini anlamayan insanlar "ayrı diller" konuşuyorlar demektir.


Örnek: Altayca-Türkçe karşılaştırması
  1. Ol onçozınañ ozo cortop oturdı = O, herkesten önce gitti.
  2. Keçe eñirde bis kinodo bolgonıbıs = Dün akşam biz sinemada idik.
  3. Bu biçik cûkta çıkkan = Bu kitap yakında çıktı.
Örnek: Hakasça-Türkçe karşılaştırması
  1. Sírerge par kilerge miníñ mâm çoğıl = Size gelmek için vaktim yok.
  2. Anıñ üçün ahça tölirge ayastığ = Onun için para ödemek yazık (olur).
  3. Ol şkolanı a m dâ tôspan = O, okulu henüz bitirmedi.
Örnek: Çuvaşça-Türkçe karşılaştırması
  1. Vírenekensem şkula kayríš = Öğrenciler okula gittiler.
  2. Kíneke sítel šinçe vırtat = Kitap, masa(nın) üstünde duruyor.
Yukarıdaki Çuvaşça cümleleri Türk dil bilimi öğrenimi görmemiş, Çuvaşça öğrenmemiş bir Türk'ün anlayamayacağı derecede farklıdır. Türkçe bilmeyen bir Çuvaş'ın da bu cümlelerin Türkçe karşılıklarını anlayamayacağı açıktır. O halde, Çuvaşça ile Türkçe arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranı sıfırdır ve bunlar iki ayrı dildir. Yani yukarıda karşılaştırılan dillerin arasındaki farklılıklar "lehçe" denilebilmesi için yeterli değildir.


Ayrıca bakınız:
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!