Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
6 Mayıs 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Endoplazmik Retikulum

Endoplazmik retikulum (kısaca ER) ökaryotik hücrelerde bulunan,yapısında çoklu kesecik ve kanal sistemleri içeren organeldir.
Yapısı gereği hücredeki görevleri oldukça çeşitlidir. Genellikle zar proteinlerinin (transmembran reseptörleri ve integral zar proteinlerinin) son, üç boyutlu şekillerini almasında, üretilen zar proteinlerinin taşınması ya da hücre dışına yollanmasında (ekzositoz) (örn; mide iç yüzeyindeki hücrelerden salgılanan pepsin), kalsiyum iyonlarının hücre içinde depolanmasında, ayrıca steroidlerin, glikojenin ve birçok başka makromolekülün depolanmasında aktif görev alır.

Yapı
Ad:  66797777.jpg
Gösterim: 5059
Boyut:  13.7 KB
Endoplazmik retikulum, hücre iskeleti ile sabitlenmiş bir kanal ve kanalcıklar sistemidir (üstteki şekilde mavi kıvrımlar). Çift katlı (50-60 A° kalınlığında *) lipid zar, sitozol ile ER iç bölgesini (lümen) ayırır. ER, zarı üzerindeki içeriğe göre 3 çeşide ayrılır:
  • Düz (granülsüz) Endoplazmik retikulum
  • Sarkoplazmik retikulum
  • Tanecikli (Granüllü) endoplazmik retikulum
* 10 A° = 1 metre’nin trilyonda biri

Tanecikli Endoplazmik Retikulum
Ad:  roughrd1.jpg
Gösterim: 5042
Boyut:  4.1 KB
Granüllü ER’nin yüzeyi protein üretimi ile görevli ribozomlar ile kaplıdır. Bu moleküllerden dolayı ER, mikroskop altında tanecikli gözükür . Ancak, ribozomlar sürekli olarak ER’nin zarına bağlı durmaz; sadece protein sentezi sırasında ER’ye yapışarak iç kısma (lümen) proteini boşaltırlar. Bu boşaltma işlemi, ribozomun “sinyal tanıma parçacığı” adı verilen bir polipeptidi sentezlemesi ile başlar. Bu parçacık, protein boşaltma işlemi bittikten sonra proteinden ayrılır.
Tanecikli endoplazmik retikulum’un zar sistemi doğrudan çekirdek zar sistemine bağlıdır. ER’nin golgi ile doğrudan bir zar sistemi ile bağlı olmasa bile kesecik sistemi ile yoğun bir alış-veriş içindedirler. Tanecikli ER, ayrıca bir etiketleme sistemi olarak da çalışır. Ribozomlarda üretilen proteinleri uygun şekilde işaretleyerek, moleküllerin sapmadan hedef noktalarına varabilmesini sağlar. Örneğin, lizozomal bir protein üretilecekse Manoz-6-fosfat ile işaretlenirken, salgı sisteminde kullanılacak proteinler klatrin kozası içinde işaretlenir.


Düz Endoplazmik Retikulum

Ad:  softrx4.jpg
Gösterim: 3413
Boyut:  5.8 KB
Düz ER de birçok metabolik fonksiyonda yer alır. Başlıca, lipid sentezi, karbonhidrat metabolizması, ve kalsiyum konsantrasyonunun (özellikle kaslarda) korunmasında, dışarıdan alınan bazı kimyasalların toksisitesinin giderilmesinde rol oynar. Düz ER'de çekirdek zarı ile bir zar sistemi ile bağlantı halindedir. Düz ER, bitki ve hayvanlarda bulunmasına rağmen bu hücrelerdeki fonksiyonları farklıdır. Örneğin karaciğer hücrelerinde bu organelin içerdiği Glikoz-6-fosfataz enzimi Glikoz-6-fosfat’ı glikoz’a çevirir. Bu işlem “Gluconeogenesis” olarak adlandırılır ve genelde kandaki glikoz miktarı düştüğünde meydana gelir. Düz ER, ayrıca hücredeki toplam yüzey miktarını artırırarak, zar proteinleri için fazladan alan sağlar.

Sarkoplazmik Retikulum
Sarkoplazmik retikulum, düz ve çizgili kaslarda bulunan özelleşmiş bir ER türüdür. Yapısal olarak düz ve tanecikli ER’den farkı, gerektiğinde kullanılmak üzere yoğun oranda Ca ihtiva etmesidir. Kas hücrelerinde, hareketi sağlayan aktin-miyozin fibrillerini bir ağ gibi sararak bu liflerin kasılması için gereken Ca iyonlarını gerektiğinde dışarı salar (yandaki şekilde siyah kanallar). Kasın kasılmadığı durumlarda ise, yüzeyindeki ATPaz(CA) proteinleri ile Kalsiyum’u tekrar içine alarak hapseder.


Protein Üretimi
Ad:  membranedn9.jpg
Gösterim: 3241
Boyut:  8.8 KB
ER, zar proteinlerinin fonksiyonel şeklini almasında kullanılan son duraktır. Zar proteinleri, hücrenin dış zarına bağlı olan, genelde ya reseptör olarak kullanılan ya da bağlı olduğu hücrenin kimlik bilgisini taşımakla yükümlü olan proteinlere verilen addır. (Şekilde mor kırmızı mor ve yeşil ile gösterilen moleküller.)

Ad:  srpxc8.jpg
Gösterim: 3513
Boyut:  16.2 KB

Şeklin solundan sağına doğru işlem basamakları görünebilir. ER’nin protein üretimi basamağına katılması, ribozom’un mRNA’yı okuyarak amino asit sentezi yapması ile başlar. Okunan mRNA’ya göre ribozom, önce özel bir amino asit serisi üretir (kalın ev siyah gösterilen). Bu seri, ileride bu ribozomdan çıkacak olan proteinin kimliğini içerir. Bu kimliği okuyacak moleküle “sinyal tanıma parçacığı” ya da orijinal adıyla “signal recognition particle (SRP)” adı verilir. (şekilde eyfel kulesine benzeyen molekül) Bu molekülün yaptığı iş, ribozomun ürettiği ilk amino asit grubuna bakarak, üretimin ileriki kısımlarında hangi proteinin üretileceğine bakarak bu bilgiyi ER’nin zarındaki reseptörlere bildirmektir.
Olay karikatürize edilirse:
Ribozomdan çıkan amino asit grubuna “Bay X” denilsin. Bu Bay X adlı kişinin bir şekilde ER denilen bir bara girmesi gereksin. Yazık ki kapıdaki görevli (reseptör) Bay X’i tanımadığı için buna izin vermez. Bu noktada işe SRP girer. SRP kapıdaki görevliye der ki:
“Ben Bay X’i tanıyorum; içeri girmesinde bir sorun yok.”
Bunun üzerinde görevli Bay X’in ER’ye geçişini onaylar; SRP ise diğer Bay X’leri kapı görevlisine tanıtmak için ortamdan ayrılır.
Protein, ER’nin içine boşaltıldıktan sonra, kimliğini içeren parçayı artık işe yaramadığından atar. Eşzamanlı olarak, kıvrılarak son fonksiyonel şeklini alır. İhtiyaç olduğunda paketlenerek ilgili bölgelere gönderilmek üzere buradaki kanal ve keseciklerde bekletilir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!