Arama

Tüberküloz (Verem) - Tek Mesaj #4

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
7 Mayıs 2009       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Verem

Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da önerisi değildir.
Yüzyıllar boyunca ölüm nedenleri arasında ilk sırayı alan bulaşıcı ve tehlikeli bir hastalıktır. Bu hastalığın etkenini 19. yüzyılda Alman bakteriyoloji bilgini Robert Koch (1843-1901) tanımlamıştır. Bu nedenle, Mycobacterium cinsinden olan bu çomak biçi­mindeki bakterilere verem basili ya da Koch basili denir.

Verem basillerinin, insanda ve evcil hay­vanlarda hemen hemen aynı hastalık tablosu­na yol açan birkaç türü vardır. Örneğin bir türü insanda, öbürleri sığırlarda, domuzlarda, kümes hayvanlarında ve kuşlarda hastalık yapar. Ama sığır vereminin basili insana da bulaştığından, insanda iki tür mikrobun so­rumlu olduğu iki ayn tip verem görülür. İnsana özgü olan verem basili, hastaların öksürükleriyle havaya saçılan damlacıkların solunum yollarından alınmasıyla doğrudan insandan insana bulaşır. Sığır veremi ise, hastalıklı ineklerden sağılan sütlerin içilmesi sonucunda sindirim yoluyla insana geçer.

Verem mikrobu, solunum yoluyla vücuda girdikten sonra akciğerlere yerleşerek ürümeye başlar. Bu yüzden hastalığın en yaygın tipi, genellikle çocukluk ve gençlik çağında ortaya çıkan akciğer veremidir. Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, öksürük ve gece terlemesi gibi ilk belirtilerin ardından, akciğer dokusundaki mikrop odaklarının çevresinde birtakım yum­rular oluşur. Hastalığın en özgün belirtisi olan bu yumrulara tıp dilinde "tüberkül" dendiği için, veremin bir adı da tüberküloz ya da kısaca TB'dir. Hastalık bu ilk evrelerde teda­vi edilmezse, akciğerlerdeki doku yıkımı bü­tün organı sarar ve solunum yetmezliğine, hatta ölüme yol açar. 19. yüzyılda pek çok insan akciğer veremi yüzünden yaşamını yitirmiştir. Hastalığın ilerlemiş evrelerinde, yıkı­ma uğrayan akciğer dokusundaki bronşlar ve ince kan damarları da parçalandığı için hasta­nın balgamına kan karışır. Bu arada, akciğer­lerdeki basiller çoğu zaman en yakındaki lenf düğümlerine, buradan da kan dolaşımına geçerek vücuttaki öbür organlara, özellikle kemiklere, eklemlere, beyin zarlarına ve böb­reklere yayılabilir.

İyi kaynatılmamış mikroplu sütlerle insana bulaşan sığır veremi ise daha çok lenf düğüm­lerini ve kemikleri tutar. Bu hastalığı önleme­nin en etkili yolu, sağmal ineklerde verem basili taraması yapmak ve sütleri pastörizas­yon denen ısıl işlemle mikroplardan arındır­maktır. Fransız bilim adamı Louis Pasteur'ün buluşu olan bu yöntemin yaygın olarak uygu­lanmaya başlaması, sığır vereminin insanda görülme olasılığını neredeyse ortadan kaldır­mıştır.

Çağımızda, sağlık hizmetlerinin iyi işlediği ülkelerde verem hastalığı çok seyrek görülür. Bunda en büyük pay, bir yandan yaşama ve beslenme koşullarının düzelmesine, öte yan­dan hem aşılama yoluyla veremden korunma­yı, hem de hastalığın erken tanı ve tedavisini öngören etkili verem savaş yöntemlerine dü­şer. Gerçekten de, verem basilinden alınmış özütlerin deriye şırınga edilmesine dayanan tüberkülin testi, balgamda ya da vücut sıvıla­rında verem basillerinin aranması ve röntgen filmiyle dokuların incelenmesi gibi tanı yön­temleri hastalığın en erken evrelerde saptan­masına olanak verir. Verem tanısı konan hastalar, antibiyotiklerle ve bakterilere karşı etkili özel ilaçlarla tedavi edilerek mikrop yaymayacak duruma gelinceye kadar sağlıklı kişilerden ayn tutulur. Bu arada, hastanın yakın çevresindeki kişiler de verem testlerin­den geçirilir ve gerekirse tedaviye alınır.

Vereme yakalanma riski yüksek olan kişile­re, verem basillerinin zayıflatılmış (etkisi azaltılmış) özel kültürleriyle hazırlanan BCG aşısı yapılır. Basillerin bu özel soyunu 1906'da Fransız bilim adamları Albert Calmette ile Camille Guerin üretmişlerdi. Bu nedenle, Calmette-Guerinbasili anlamındaki BCG kı­saltmasıyla bilinen bu koruyucu aşı birçok ülkede okul çağındaki bütün çocuklara dü­zenli olarak uygulanır. Bu uygulama Türki­ye'de de geçerlidir. Nitekim verem tarama çalışmaları ve yaygın aşılama kampanyalarıy­la ülkemizde hastalık hızla gerilemeye başla­mıştı. Ama yakın yıllarda, özellikle aşın nüfus artışı ve iç göçlerle giderek kalabalıklaşan büyük kentlerin çevresindeki sağlıksız yaşama ve beslenme koşullan veremin yeniden tırmanmasına yol açmıştır.

MsXLabs.org & Temel Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 25 Haziran 2016 23:43
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!