Arama


ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
9 Mayıs 2009       Mesaj #1
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
Adyabatik, Termodinamikte çalışma akışkanında ısı ve kütle kaybının veya kazancının olmadığı haldeki süreçtir. Adyabatik bir ortam oluşturabilmek için sınırlanmış alanın ısı ve kütle geçişine karşı tamamı ile yalıtılmış edilmiş olması gereklidir. Adyabatik bir süreçte ısı ve kütle değişimi olmadığı için toplam iç enerji değişimi sıfırdır. Başka bir deyişle tam bir yalıtım vardır. Örneğin; bir pistonun bir gazı sıkıştırması esnasında, silindirin duvarlarının tamamen yalıtılmış olması durumunda sıkıştırma işleminin adyabatik olduğu söylenebilir. Ama gerçekte tamamen adyabatik bir sistem oluşturmak mümkün değildir. Termodinamikte teorik olarak bu yönde kabuller yapılarak çalışılır. atmosferde düşey adyabat ve yatay adyabat vardır.

Aerodinamik; hareket eden katı kütlelerin havayla etkileşimlerini inceleyen bilim dalıdır.
Özellikle uçakların, roketlerin ve füzelerin havadaki hareketlerini belirleyen ilkeleri açıklar. Ayrıca otomobillerin, hızlı trenlerin, gemilerin tasarımıyla, köprülerin ve çok yüksek yapıların şiddetli rüzgara dayanabilecek biçimde inşa edilmeleriyle ilgilenir.

Akustikoptik
Işık ışımaları ile akustik dalgaların etkileşimini etkileyen bir fizik kolu.Işık ışımalarıyla akustik dalgaların etkileşimi,bazı saydam sıvı ve katılarda özellikle yüksek sesötesi frekanslarda görülür.Bu etkileşimlerin etkileri sözkonusu ortamların optik kırılma indisinin yerel kiplenimine bağlıdır.Kiplenime yol açan tepkime sesötesi ışımanın bu ortamlardan geçişidir.Böylece tek renkli düzlemsel bir sesüstü dalga,ses hızıyla yol alan ve üstünde bir optik ışımanın kırındığı gerçek bir evre ağı yaratır.Bu konudaki araştırmalar bilişimin optik uygulamasınıbüyük ölçüde etkilemiştir.

Akümülatör
Elektrik enerjisini kimyasal enerji olarak depo eden, istenildiğinde bunu elektrik enerjisi olarak veren cihaz, akım toplar.
Akünün görevi marş motorunu, ateşleme sistemini, doğru akımla çalışan tüm devreleri, ışık ve alıcıları beslemektir. Benzinli motorlarda kullanılan 12 voltluk akü, birbirine seri olarak bağlanmış altı adet elemandan meydana gelmiştir. Genellikle her eleman içerisinde, yine birbirlerine seri olarak bağlanmış 4 adet pozitif, 5 adet negatif yüklü plakalardan meydana gelir. Bu plakalar, kurşun-antimuan alaşımı petek üzerine, aktif maddelerin sıvanarak fırınlanmasından oluşur. Pozitif plakalar aktif madde olarak, kurşundioksit içerir. Negatif plakalar aktif madde olarak, saf kurşun içerir. Bu tür plakalar arasına, kısa devreyi önlemek için plakaları izole eden ayırıcılar yerleştirilir. Ayırıcılar, plakalar arasındaki kimyasal tepkimeyi engellemeyecek şekilde çok küçük gözenekleri bulunan plastiklerden yapılır. Akünün içinde sülfirik asitle saf su karışımı olan elektrolit konulur. Karışımda %39 asit, %61 su vardır. Elemanlar arası seri köprülerle bağlanmıştır.
Çalışma prensipleri aynı olmakla beraber, günümüzde ise akümülatörler sadece araçlarda marş amaçlı olarak değil; elektrik enerjisinin depolanması ve gerektiğinde geri alınması / kullanılması amaçlı olarak da kullanılmaktadır. Özellikle sabit / durağan yerlerde kullanılmak üzere üretilen akümülatörlerin iç yapısı, starter / marş amaçlı olanlara göre büyük farklılık ihtiva eder. Kesintisiz ve/veya yedek enerji ihtiyaçları için bilinen en eski, kolay ve ekonomik yöntemdir. Sabit tesis akümülatörleri de kendi aralarında alt gruplara ayırmak mümkündür. Ayrıca likit bazda asit ihtiva edenler olduğu gibi, yeni jenerasyon vrla / agm ve gel teknolojisi ürünlerde asit sıvı bazda değildir. Bu sayede bakıma gereksinim duyulmadan kullanım ile cihaz içi vb. kapalı yerlerde kullanma imkânı gibi avantajları mevcuttur.

Akım Şiddeti
Akım şiddeti iletken telden birim zamanda (saniye olabilir) geçen yük sayısına denir. Atomda elektronlar hareketli olduğu için bu yükler elektronlardır.
Sembolü I harfidir, birimi A harfiyle gösterilen Amperdir. 46d55cbef0407468c3e55068b629e69f

Akışkanlar Dinamiği
, akışkanlar mekaniğinin alt dallarından biridir. Hidrolik biliminin temel çalışma alanlarındandır. Hareket halindeki akışkanları konu alan bu bilim dalının; hidrodinamik (su dinamiği), aerodinamik (hava dinamiği) gibi alt dalları vardır. Mühendislik uygulamalarında yaygın kullanım alanına sahip bir bilim dalıdır.

Akışkanlar Mekaniği, akışkan olarak adlandırılan maddelerin (genel olarak sıvılar ve gazlar, bunların dışında da bazı diğer maddeler) fiziksel davranışlarını inceleyen bilim dalıdır.
Başlıca Akışkan Statiği ve Akışkan Dinamiği olmak üzere ikiye ayrılır.
Akışkanlar mekaniği bilimi temel mühendislik bölümlerinden olan hidrojeoloji, inşaat, makine ve kimya,tekstil mühendisliklerinde zorunlu olarak okutulur.Akışkanlar mekaniği konuları basit bir boyut analizi ile baslayip vizkozite ardından sıvı ve gaz basınçlarının incelenmesiyle devam eder. Bernoulli süreklilik denklemleriye değişkenlerden bilinmeyenler bulunabilir. Navier-Stokes denklemleri yardımıyla 3 boyutlu basınç gradyenlerine ulaşılabilir. Bunlar oldukça karmaşık olduklarından genelde çözümlerinde çok güçlü bilgisayarlar kullanılmaktadır.

Alev, yanan bir madde ve onu oksitleyen bir maddenin yüksek derecede ekzotermik reaksiyona girmesi sonucu oluşan diğer bir tanımla yanan maddelerin ışıklı uzantısı, ateş parçası. Alevin, rengi ve sıcaklık derecesi yakan ve yanan maddelerin türüne bağlıdır. Örnek olarak bir çakmak ve onun tutuşturduğu mumun alevi aynıdır.

Amorf Katı
Amorf katı atomların kararlı bir kristal yapıya sahip olmadığı katılar için kullanılan terimdir. Cam gibi maddeler, polystyrene gibi polimerler, pamuk helva gibi yiyecekler ve ruj gibi makyaj malzemeleri amorf katılara örnek gösterilebilir.

Anlık Hız hareket eden bir parçacığın, herhangi bir andaki hızıdır.
Hız sınırlaması olan bir yolda, trafik kurallarına uymak için, aracın ani hızının bilinmesi istenir. Ani hızı bulurken, ortalama hız formülü (konumun zamana oranı) kullanılır. Aracın göstergesi, tekerleklerin devir sayısına dayanarak ani hızı hesaplayabilir. Bir parçacığın ani hızını hesaplarken, o parçacığın belirli bir zaman aralığında, konum-zaman grafiğine ihtiyaç duyulur.hız=yol/zaman
Konum-zaman grafiğinde, istenilen ana karşılık gelen konumun, grafiğe teğet olan doğrusunun, tanjantı anlık hızı verir. Ani hız, konum/zaman oranının, birim zamanın 0'a yaklaşırken aldığı değerdir. Başka bir deyişle konumun, zamana türevidir.


Anomalon, tanecik fiziğinde yüksek enerjili bir çekirdeğin katı bir hedefle (bir emülsiyon kütlesi ya da plastik tabakalar yığını) çarpışması sonucu oluşan atom çekirdeği parçacıklarıdır.
Kuramsal olarak, öbür parçacıklarla, bu tür parçacıkların normalde yaptıklarına oranla çok daha hızlı tepkimeye giren anomalonlar, varlıkları kuramsal olarak nükleer maddenin alışılmış aşamalarını gösterebildiğinden büyük önem taşırlar. Alışılmıştan farklı biçimlerde olabilirler; hatta kuark ve gluon bileşenlerine bölünebilen nötronlar ve protonlar içerebilirler. ABD'de ve eski SSCB'de yapılmış anomalon gözlemlerinin sonuçları henüs tartışma konusudur.

Atom saati, atomların rezonans frekanslarını sayarak zamanı ölçen bir saat çeşididir. 3 milyon yılda 1 saniye hata yapmalarının ihtimali sadece %22,522dir.
İlk atom saatleri, sayım ekipmanları eklenmiş MASER'lerdir. Bugünün en iyi atom saatleri, soğuk atomlar ve atomik çeşmelerle çalışan, ileri fizik ürünü aletlerdir. Ulusal standartlar enstitüleri, kullanılan MASER'lerin hata payı olan günlük 10-9 saniyelik sapmayla çalışan saatler kullanırlar. Atom saatleri devamlı ve istikrarlı bir zaman ölçümü standardı olan Uluslararası Atomik Zamanı (International Atomic Time ,TAI) oluştururlar. Diğer ölçümler için, TAI'den elde edilen ancak gece ve gündüzün geçişiyle senkronize edilen Koordine Evrensel Zaman (Coordinated Universal Time, UTC) kullanılır.
İlk atom saati 1949'da ABD Ulusal Standartlar Bürosu'nda (U.S National Bureau of Standards, NBS) yapıldı. İlk isabetli atom saatiyse, sezyum-133 atomunun rezonansı ölçümüyle 1955 yılında İngiltere Ulusal Fizik Laboratuvarında Louis Essen tarafından yapıldı.
Ağustos 2004'te NIST bilim adamları, bilgisayar çipi ölçeğinde ilk atom saatini tanıttılar.
Modern radyo saatleri atom saatlerini referans alırlar, ancak radyo saatleri ikincil ekipmanlar oldukları için atom saatlerindeki kesinlikten yoksundurlar. Bu yüzden yüksek kesinlik gerektiren bilimsel uygulamalarda kullanılmazlar. 2005 yılında atom saati birazdaha gelistirildi

Aubert Olayı

Baş, karanlıkta iyice eğildiği (45°-95°) zaman, dikey doğrunun (görünür dikeylik) başın eğim yönünde yer değiştirdiği izlenimini bırakan algılama olayıdır. Bu olay, ilk defa Aubert tarafından belirtildi (1861). Sonra Witkin ve Asch tarafından sistemli şekilde incelendi (1948). Bunlar, karanlıkta duran, başı eğik bir kişiden ışıklı çubuğu dikey tutmasını istediler. Witkin ile Asch, Aubert olayının ancak aşırı baş eğimlerinde ortaya çıktığını gördüler. E olayı 28°-45° arasında olur. Olay başın eğilmesinden ileri geliyor gibidir (tüm gövdenin eğilmesi herhangi bir değişiklik doğurmaz). Gözlerin kendi etrafında dönmesinin de bunda payı olsa gerek; bu durumda gözler, başın simetri ekseni ile açı yapan ışıklı bir doğruyu izlemek zorunda kalır. Denek sağ yanına yattığı zaman, görünür dikeylik, sağa doğru 18°-25° bir eğim gösterir. Bununla beraber Aubert olayı insandan insana büyük fark gösterir.

Ayarlanabilir Kondansatör

Kapasiteleri çeşitli yöntemlerle değiştirilebilen kondansatörlere ayarlanabilir kondansatör adı verilir. Bu halleriyle ince ayar yapmaya imkân tanırlar. Yandaki resim, devre üzerinde ayarlanabilir kondansatörlerin alabileceği simgelerdir. Üç çeşit ayarlanabilir kondansatörden bahsedilebilir.
  • Varyabl kondansatör
  • Trimer kondansatör
  • Varaktör

Açısal ivme, açısal hızın birim zamandaki değişim oranı olarak tanımlanır. SI birim sistemindeki birimi: rad/s2 (radyan bölü saniye kare) dir ve genellikle Yunan harfi alfa (70c2abbec63f9d77cb0778e4107df68e) ile gösterilir. Açısal ivmenin sabit değerleri için dönen bir cisim dönme hareket denklemlerine uyar:

b2d506fbad0361478ed2cfd060472f54 τ torku,I eylemsizlik momentini gösterir.
Ağırlık, bir cisme uygulanan kütle çekim kuvvetidir. Dinamometre ile ölçülür. Dünya'da bir cismi ele alırsak yükseğe çıkıldıkça ağırlık azalır, kutuplara gidildikçe ağırlık fazlalaşır, ekvatora gittikçe ağırlık azalır, dünyanın merkezine inildikçe ağırlık azalır.Ağırlık birimi newton'dur ve kısaca N ile gösterilir.
Yatay bir taban üzerine konan bir cismin, o taban üzerine yaptığı basınca ya da bir noktaya asılı bir cismin, o noktaya uyguladığı yer çekimi kuvvetine verilen ad.
Bu bakımdan, ağırlığın yönü, yer çekimi kuvvetinin yönündedir. Bu da, cismin kütlesine ve o yerin ivmesine bağlıdır. İvme, yeryüzünde cismin bulunduğu yere göre değişebildiğine göre, kütlesi sabit olan bir cismin mutlak ağırlığı, küre üzerinde bulunduğu yere göre değişebilir.


Ağırlık Merkezi:
Bir cismin parçacıkları üzerine etki eden yerçekimleri bileşkesinin uygulama noktasına verilen ad. Boşluğa bırakılan her cisim, yerçekiminin etkisi altında kalarak düşer. Yerçekimi, cismin yere düşmesini, dolayısıyla bir ağırlığı olmasını sağlar. Yerçekimi kuvveti, kütlesi (m) olan bir nokta gibi tasarlanan cismin parçacıklarına ayrı ayrı etki yapar. Bir cismin ağırlık merkezi, o cismin meydana gelmesini sağlayan noktalar sisteminin, o noktada toplanmış ve yerçekimi kuvveti o noktaya etki ediyormuş gibi olan halidir.

Bant teorisi, bir katıdaki elektronların davranışını tanımlar. Bu teoriye göre katıda elektronlar tarafından doldurulacak sürekli enerji bantları ve elektronların bulunamayacağı enerji aralıkları bulunur. Teori elektriksel direnç ve optik absorpsiyon gibi birçok olayı açıklamada büyük yarar sağlar.
Basınç Ölçümü
Basınç ve vakum'un ölçülmesi için çok çeşitli teknikler geliştirilmiştir. Basınç ölçümü için kullanılan bu cihazlar, basınç ölçüm saati veya vakum ölçüm saati olarak adlandırılır.
Manometre, bir basınç ölçüm aletidir, genellikle atmosferik basınca yakın basınç ölçümleri için kullanılır. Manometre terimi sık olarak, özel sıvı kolonlu hidrostatik cihazları ifade etmek için de kullanılır.
Vakum ölçüm saati, vakum (vakum, iki alt kategoride incelenir: yüksek ve düşük vakum) içindeki basıncı ölçmek için kullanılır. Vakum ölçümü için kullanılan tekniklerin birçoğu basınç ölçüm aralığı içinde uygulanabilirdir. Bundan dolayı, farklı tipteki bir çok ölçüm cihazı birleştirilerek, 10 mbar'dan 100000000000 mbar'a kadar olan basıncı aynı basınç ölçüm sistemi içinde ölçmek mümkündür

Bağıl nem, belli bir sıcaklıkta havadaki buharlaşma ve yoğunlaşma dengesine denir. Örneğin, bağıl nem %100 olduğunda su, buharıyla dinamik dengede demektir. Bağıl nem %100'den küçük bir değerdeyse buharlaşma, büyük bir değerdeyse yoğunlaşma daha fazladır. Bağıl nem ülkemizde en fazla Karadeniz Bölgesi'nde görülür. "Bağıl nem belli bir yerdeki hava kütlesinin sıcaklığına ve basıncına bağlı olarak taşıyabileceği maksimum nemin yüzde kaçı kadar neme (su buharına) sahip olduğunu ifade eden bir kavramdır."

Bağıl dielektrik (yalıtkanlık) sabiti, herhangi bir malzemenin dielektrik katsayısı, boşluğun dielektrik katsayısına göre oranlanır ve ortaya çıkan yeni katsayıya bu ad verilir.
Bağıl dielektrik sabiti tamamen deneysel olarak elde edilir. Aynı fiziksel koşullara sahip bir ortamda, aynı iki metal plaka arasına aynı uzaklık bırakılır. Plakalar arasına aynı gerilim uygulandığı zaman, öncelikle yalıtkan olarak vakum kullanıldığında aldığı kapasite bulunur, sonrasında yalıtkan olarak farklı bir malzeme kullanıldığında aldığı kapasiteyle oranlanır. Kısaca, vakumun yalıtkanlığı temel alınarak diğer malzemelerin yalıtkanlığı buna göre kıyaslanır. Bir yalıtkan malzeme bağıl dielektrik sabiti oranında, vakuma göre daha fazla yük depolar.


Beta parçacıkları, potasyum-40 gibi bazı ışınetkin öğeciksel çekirdeklerden salınan yüksek hızlı ve erkeli eksicik (elektron) veya artıcıklardan (pozitron) oluşur. Salınan bu parçacıklardan ayrıca beta ışını denen yükünleştiren bir ışınım olarak da söz edilir. Beta parçacıklarının üretimine beta çözünmesi adı verilir, eksicik ile artıcık üretimine göre, β− ve β+'dan söz edilir.

300px Alfa beta gamma radiationsvg
Alfa ışınımı helyum çekirdeklerinden oluşup, bir kâğıt sayfası ile bile durduralabilir. Ancak beta ışınımı eksiciklerden oluşur ve aluminyum ile durdurulabilir. Gama ışınımı ise son derece yoğun özdeklere bile işleyebilir.



Betatron


Betatronda parçacık hızlandıkça manyetik alanda artırılmaktadır. Böylece, dairesel yol her zaman aynı büyüklükte kalır. Burada hızlandırıcı elektrik alan manyetik alan tarafından oluşturulmaktadır. Çünkü indüksiyon yasasına göre zamanla değişen manyetik alan elektrik alan üretmektedir. Bu nedenle özel bir hızlandırıcı bölge tasarlamaya gerek yoktur.Çünkü indüksiyon yasasına göre zamanla değişen manyetik alan elektrik alan üretmektedir.Bu nedenle özel bir hızlandırıcı bölge tasarlamaya gerek yoktur.

Bose-Einstein yoğunlaşması bozonlardan oluşan maddelerin mutlak sıfır sıcaklığına çok yakın değerlere kadar soğutulmasıyla ortaya çıkan maddenin bir halidir. Bu süpersoğutulmuş maddede atomların büyük çoğunluğu en düşük kuvantum durumlarına çöker ve böylece makroskopik skalada kuvantum etkileri göstermeye başlar.
Maddenin bu hali, Satyendra Nath Bose'un yaptığı çalışmalar üzerine 1925'te Albert Einstein tarafından kuvantum mekaniğinin bir sonucu olarak tahmin edilmişti. Yetmiş yıl sonra 1995te ilk yoğunlaşma Eric Cornell ve Carl Wieman tarafından Colorado Üniversitesi NIST-JILA laboratuarında rubidyum gazını 170 nanoKelvin'e (nK) soğutarak elde edildi. Cornell, Wieman ve MIT'den Wolfgang Ketterle bu deneyle 2001 Nobel Fizik Ödülü paylaştılar.


Buz suyun donmuş haline verilen addır. Oda koşullarında 0 °C ve altında bulunur.


Büyüteç, İnce kenarlı mercek kullanarak cisimleri büyütmeye yarayan araç. Büyeteçler, ışığın kırılma özelliklerinden yararlanırlar.Çoklukla küçük cisimleri daha büyük görebilmek için, bu cisimlerle göz arasına konan yakınsak mercek, pertavız. Büyüteçlerde odak uzaklıkları küçüktür. İncelenecek cisim büyüteç ile bunun odaklarından birisi arasına yerleştirilir; öbür odak tarafına da gözleyicinin gözü gelir. Böylece cismin zahirî, büyük ve doğru bir görüntüsü görülmüş olur.


Casimir kuvveti, 1948'de keşfedilip ilk kez 1997'de ölçülmüştür. Bir kertenkelenin yüzeye sadece tek bir parmağının ucuyla yapışabilme becerisinde görülebilir.


Coulomb kuvveti, atomlar arasındaki tepkimelerde yer alan asal kuvvetlerden biridir. Coulomb kuvveti, "aynı yüklü tanecikler arasında itme kuvveti", veya "zıt yüklü tanecikler arasında çekme kuvveti" olarak tanımlanabilir. Fransız mühendis ve fizikçi Charles Augustin de Coulomb, 1780'lerde Fransa'da optik aletler, pusulalar ve benzeri gereçler üzerinde çalışmalarını sürdürmüş ve mıknatıslanma konusundaki çalışmalarıyla dikkati çekmiştir. Coulomb bağıntısına göre, yüklerin büyüklüğüne ve aradaki uzaklığa bakılarak "kuvvetlerin şiddetleri" bulunur.


Dalga, bir fizik terimi olarak, uzay veya uzayzamanda yayılan ve sıklıkla enerjinin taşınmasına yol açan titreşime verilen isimdir. Bununla birlikte günlük dilde farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Ayrıca denizlerde oluşan bir su vuruntusudur.Dalgalar bir yerden başka bir yere uzanırlar. Titreşimleri, periyodik (bir kemandaki nota sesi gibi) olabileceği gibi , periyodik olmayadabilir (bir patlama sesi gibi.) Bütün dalgalar şu özelliklere sahiptirler:
  • Salınımın şiddeti genliktir.
  • Salınım ne kadar sıklıkla olduğu frekanstır.
  • Dalganın maksimumları arasında gittiği mesafe dalga boyudur.
Dalgalar bir materyalde belirlenmiş bir hızda gittiklerinden, dalga frekansını arttırdığınızda, dalga boyu azalır. Matematiksel olarak, dalga hızı = frekans x dalga boyu, yani sabit dalga hızı için, frekans ve dalga boyu ters orantılıdır. Dalgaların en ilginç özelliklerinden birisi, iki dalganın birbirinin içinden geçerken etkilerinin birleşmesidir. Bu olaya girişim denir.


Dalgaboyu, bir dalga örüntüsünün tekrarlanan birimleri arasındaki mesafedir. Yaygın olarak Yunanca lamda (λ) harfi ile gösterilmektedir. Dalgaboyu frekans ile ters orantılıdır, dolayısıyla dalgaboyu uzadıkça frekans azalır.
Dalgaboyu - frekans ilişkisi;
Bu ilişki aşağıdaki formülle ifade edilebilir;
bcca43702795cd67f32a478ba4f74da7
Burada f frekans, v dalga hızı, λ ise dalgaboyu`nu sembolize eder.


Dalgaboyu

Deplasman (Denizcilik)
Yüzen bir geminin taşırdığı suyun kütlesi. Yani geminin suyun altında kalan kısmının hacmixsuyun özkütlesi
F=mcisimxg , Fkaldırma=Vbatanxdsıvıxg (Sıvının kaldırma kuvveti cismi kaldırdığına göre kaldırma kuvveti ile cismin ağırlığı birbirine eşittir.)

mcisimxg=Vbatanxdsıvıxg (Gerekli sadeleştirmeler yapıldığında;

Vbatanxdsıvı=mcisim
Sonuç olarak yüzen cismin taşırdığı suyun kütlesi, cismin kütlesine eşittir.
Not:Bu kural yalnızca yüzen ve sıvıda askıda kalan cisimler için geçerlidir. Bu yönten ile batan cisimlerin kütlesi ölçülemez.

Depozisyon gazların katılara dönüşmesidir. Depozisyonun tersine ise süblimleşme denir.
Depozisyonun bir örneği ise, donma sıcaklığı altındaki havada, su buharının öncelikle sıvı hale gelmeden doğrudan buz haline geçmesi işlemidir. Kar ve don bulutlarda böyle oluşur.
Fiziksel depozisyonun bir diğer örneği de fiziksel buhar depozisyonunun yapay işlemidir, çeşitli malzemelerin ince filmlerini çeşitli yüzeylerde biriktirmek de kullanılır.


Dev magnetorezistans, kuvantum mekanik bir tür magnetorezistans etkidir. Değişken dalgalı ferromanyetik ve manyetik olmayan metalden ince film tabakalarında incelenir.

Difüzyon Basıncı
Sıcaklık sabit kaldıkça bir gazın basıncı, konsantrasyonu ile yani o gazın birim hacimdeki molekül sayısı ile doğru orantılıdır. Öyleyse karışık gazlardan oluşan bir sistemde gaz moleküllerinin difüzyonu her gazın kısmi basıncına bağlıdır ki buna difüzyon basıncı denir. İki bölge arasındaki difüzyon basıncı farkı her ne kadar büyükse difüzyon o kadar süratlidir.

Diyamanyetik
Diyamanyetiklik, manyetik ters yönelmesi olarak ifade edilebilir. Manyetik alan yayılım frekansına göre moleküler çapta ters yönlenme eğilimi gösterirler. Bir mıknatısa yaklaştırıldığında kuzey kutbu gören maddenin yakın tarafı kuzey kutbu olarak yönelecektir İtkisel bir yapı oluşmasına sebep olan bu maddeler yeni bir fenomendir. Su, bu yapıya sahip maddelerden biridir.


Doğru akım (DC ya da sürekli akım) elektrik yüklerinin yüksek potansiyelden alçak olana doğru sabit olarak akmasıdır. Tipik olarak kablo gibi bir iletkende, ya da yarıiletkenler ve yalıtkanlardan akabilir. Doğru akımda, elektrik yüklerinin aynı yönde akışı, doğru akımı alternatif akımdan ayırır.

Doğru akım zamanla kutbu değişmeyen akım türüdür.

Doğru-Voltaj Hızlandırıcı
En basit parçacık hızlandırıcı, elektrotları arasında, yüksek voltaj jeneratörü ile üretilen sabit bir elektrik alan kullanmaktadır. Elektrotlardan birinde aynı zamanda parçacık kaynağı da bulunmaktadır. Elektron demetleri için bu termo-iyonik katottur. Başka bir DC ya da yüksek frekans kaynağı kullanılarak seyreltik gazların iyonlaştırılmasıyla elde edilen protonlar, hafif ve ağır iyonlar da hızlandırılabilmektedir. Bu şekilde elde edilen parçacıklar elektrik alanla hızlandırılmaktadır. Hızlandırma bölgesi parçacıkların gaz molekülleriyle çarpışıp enerji kaybetmelerini engellemek amacıyla vakum altında tutulmaktadır. Parçacık bu şekilde ikinci elektroda kadar enerji kaybetmeden hızlanır. İkinci elektrotu genelde parçacığın sabit hızla hareket ettiği (elektrik alanın olmadığı) bir bölge takip eder. Parçacığın bu şekilde hızlandırılmasıyla elde edilen enerji, teknolojik limitler nedeniyle oldukça sınırlıdır.


Dünya kütlesi (M⊕) kütlenin Dünya'nın toplam kütlesine eşitlenmesi. 1 M⊕ = 5.9742 × 1024 kg.
Güneş Sistemi'ndeki dört yerbenzeri gezegen, Merkür, Venüs, Dünya ve Mars kütleleri sırasıyla 0.055, 0.815, 1.000, ve 0.107 Dünya kütlesidir.
Bir Dünya kütlesi ilgili birimlere şu şekilde dönüştürülebilir:
  • 81.3 Ay kütlesi (ML)
  • 0.003 15 Jüpiter kütlesi (MJ)
  • 0.000 003 003 Güneş kütlesi (M⊙)
Düzgün Dairesel Hareket
Düzgün doğrusal hareket bir cismin düz bir yerde ilerlemesidir.. Bu cisme ivme kazandıran kuvvet merkezcil kuvvet olarak adlandırılır. Bu kuvvet ivmeyle aynı yönlü,yani merkeze doğrudur. Merkezcil kuvvetin yönü sürekli değişir ama büyüklüğü sabittir. Bu cismin hız vektörü, r yarıçaplı daireye sürekli teğettir.Düzgün doğrusal hareket günlük hayatta çemberde dolaşan çocuktur.
Formülsel olarak ifadesi → mv²/r
Açısal hız cinsinden → mw²r dir.
Çevremizde dairesel bir yörünge etrafında dönen birçok cisim vardır.Otomobillerin tekerleklerinin dönmesi, dişli çarkların dönmesi,elektronların çekirdek etrafında dönmesi, gezegenlerin kendi etraflarında dönmesi ve buna benzer birçok dairesel harekete örnek verilebilir.
Dairesel bir yörüngede eşit zaman aralıklarında eşit yol alan hareketlinin hareketine, düzgün dairesel hareket denir.Dairesel hareket,sabit ve hız vektörüne dik ve sürekli uygulanan kuvvet sayesinde olur.


Düşük sıcaklıklar fiziği ya da kiyojeni; oksijenin yoğunlaşma sıcaklığı -183°C ile mutlak sıfır -273°C arasındaki çok düşük sıcaklıkların elde edilmesi, denetlenmesi ve kullanılması ile ilgilenen fizik dalıdır.


E = mc2, fizikte kütle-enerji eşitliğinin temel formüldür.
Bu formül, hangi formda olursa olsun enerji ile kütle arasında ilişki kurar. Bu formülde boşluktaki (vakumlanmış ortam) ışık hızının karesi, kütle birimlerinden enerji birimlerine dönüşüm katsayısı için kullanılır. Formülü bir cümlede anlatmamız gerekirse: Kütlenin, dönüştürme katsayısı olan ışık hızının karesi ile çarpılarak dönüşüm sonrası çıkacak enerjinin hesaplanmasıdır.


EXAFS, İngilizce'den Extended X-ray Absorption Fine Structure, X ışını enerjisinin değişikliğine bağlı olarak soğurulmasında oluşan dalgalanmaları inceleyerek, soğurmayı yapan atomun etrafındaki bağ yapısını incelemeye yarayan deneysel bir yöntemdir.


Ekonofizik; fizikçiler tarafından geliştirilmiş kuram ve yöntemleri ekonomi problemlerini çözmekte kullanan ve uygulayan bir interdisipliner araştırma alanıdır. Finansal (malî) piyasaların incelenmesindeki kullanımı ve uygulama alanı zaman zaman istatistikî finans olarak da adlandırılmıştır ki bu isimde kökeni olan istatistikî fizik dalına gönderme vardır.
Ekonofizikte kullanılan temel araçlar, sıklıkla istatistikî fizikten alınan, olasılık ve istatik yöntemleridir. Ekonomide uygulama alanı bulmuş fizik alanlarına örnek vermek gerekirse: perkolasyon modelleri, kaotik modeller... Bunlara ek olarak, matematiksel karmaşıklık teorisi ve bilgi teorisini kullanmaya yönelik adımlar da atılmıştır.
Ekonomik fenomenlerin, heterojen ajanlar arasındaki etkileşimlerin sonucu olması hasebiyle, birçok partikülün etkileşim içerisinde olduğu istatistikî mekanik ile arasında belirli bir analoji bulunmaktadır; bununla birlikte, elbette, insanlar ile partiküllerin özelliklerinin birbirinden çok önemli biçimde farklı olduğu da ilgili araştırmalarda göz önünde bulundurulmalıdır.

Elastisite modülü, malzemenin dayanımının (mukavemetinin) ölçüsüdür. Kimi kaynaklarda Young modülü olarak da geçer.
Elastik deformasyondaki birim uzama ile normal gerilme (çekme ya da basma gerilmesi) arasındaki doğrusal ilişkinin bir sonucu olup bir birim uzama başına gerilme olarak tanımlanır. Elastisite modülünün birimi N/m2'dir. Örneğin, yapı çeliği için elastisite modülü Eçelik=2×1011 N/m2, alüminyum için Ealüminyum=7×1010 N/m2'dir.
Birim uzama ile normal gerilme (çekme ya da basma gerilmesi) arasındaki doğrusal ilişki şöyle tanımlanabilir:
Elastisite Modülü (E) =Normal Gerilme (σ) / Birim Uzama (ε)


Elektriksel Alan; Kıvıl alan, elektriksel alan veya elektrik alanı, elektriksel yükü çevreleyen uzayın bir özelliği olup, içerisinde bulunan yüklü nesnelere elektriksel güç aracılığı ile etki eder.

Elektromotor kuvvet, elektrik geriliminin eş anlamlısı yani, elektronları hareket ettiren kuvvettir. Elektriksel olaylar sonucu ortaya çıkan kuvvet.

Elektromıknatıs

Ham demir çubuk etrafına sarılmış geçirgen bir sargı (selenoit) dan elektrik akımı geçmesi halinde meydana gelirler.

Elektrostatik
Electrostatik duran veya çok yavaş hareket eden elektrik yüklerini inceleyen bir bilim dalıdır.
eski devirlerden beridir bilinen kehribar gibi bazı maddelerin sürtünmeden sonra bazı hafif maddeleri çektiği bilinirdi. Yunanca kehribar(amber,elektron),) elektrik kelimesinin kaynağıdır. Elektrostatik elektrik yüklerinin bir birine kuvvet uygulamasıyla doğar ve Coulomb yasası ve Gauss yasası ile incelenir. Elektrostatiksel olarak oluşturulan kuvvet zayıf olarak düşünülse de, hidrojen atomundaki elektron ile proton arasındaki elektrostatik kuvvet yerçekimi ile hidrojen arasındaki kuvvetin büyüklük olarak 40 katıdır.

Enerjinin Korunumu
Enerjinin korunumu fizikte, yalıtılmış bir sistemdeki enerjinin toplam miktarının sabit kalmasıdır. Buna göre enerji kaybolamaz ancak şeklini değiştirebilir. Örneğin, lambanın yanmasıyla elektrik enerjisi kinetik enerji olarak farklı bir forma bürünür. Termodinamiğin birinci yasası termodinamik sistemler için enerji korunumundan bahseder.
Kısaca korunum yasası enerjinin yoktan var edilemeyeceğini ve tamamen yok edilemeyeceğini ancak başka şekillere dönüşebileceğini söyler.


Eylemsizlik kuvveti, cisimlere etkiyen kuvvet. Eylemsizlik kuvveti sistemin ivmesiyle zıt yönde oluşur.
Eylemsizlik kuvveti yoktan var edilemez.Var olan enerjiyi cisim yine kendi halini yani hareketsiz haline dönmek için kendi hareket yönüne zıt bir kuvvet oluşturup kullanır... evrende madde her zaman ilk hareketlerini korumak ister, yani duruyorsa durmak hareket halindeyse o hızda hareke devam etmek ister. cisme bir kuvvet uygulandığında cisim harekete ters yönde cevap vererek ilk halini korumak isteyecektir. işte bu kuvvet eylemsizlik kuvvetidir.
Bir cisme uygulanan hiçbir kuvvet yoksa ya da cisme uygulana kuvvetlerin bileşkesi 0 ise cisim ya hareketsiz kalır ya da düzgün doğrusal hareket yapar.Örneğin sıra üzerinde duran bir kitaba dışarıdan bir kuvvet uygulanmadıkça sonsuza kadar bırakıldığı yerde kalır.Başka bir cisme eşit büyüklükte zıt yönde iki kuvvet uygulanırsa kuvvetler birbirini yok edeceğinden cisim hareket etmez.Sürtünmesiz bir ortamda bir misketi harekete geçirdiğimizde misket düzgün doğrusal hareket yapar.
Duran bir otobüste ayaktaki yolcuların haberi olmadan otobüs aniden hareket ederse yolcular arkaya doğru itilir.Hareket halindeki bir otobüsün aniden fren yapması sonunda ayaktaki ve oturan yolcuların öne fırlamaları yolcuların bulundukların durumları korumak istemelerinden kaynaklanıer.Trafik kazalarında arabaların ön koltuklarında oturanların ani fren sonunda kafalarını cama çarpmamaları için emniyet kemeri takmaları zorunludu.Duran bir cismi herhangi bir kuvvet etkilemedikçe sürekli durur.Hareket halindeki bir cismi hareketini engelleyecek bir kuvvet etki etmedikçe hareketine devam eder .Bu özelliğe eylemsizlik denir.

Eylemsizlik Momenti

Eylemsizlik momenti veya atalet momenti (SI birimi kilogram metrekare - kg m²), dönme hareketi yapan bir cismin dönme eylemsizliğidir.

Filaman

Lambalarda ısınmayı sağlayan parçadır. Bu ısınma sayesinde elektronlar diotlar arasındaki hızlanma sağlanarak sinyallerin yükseltilmesi sağlanır. Filaman tungsten adı verilen metalden yapılır.

Fizik felsefesi, modern fiziğin temelinde yatan felsefi soruların, madde ve enerjinin etkileşimini inceleyen felsefe dalıdır.
Başlıca soruları, uzam, zaman ve parçacıklar ile ilgilidir. Ayrıca evrenbilim, kuantum mekaniği, istatistiksel mekanik, etki ve tepki, determinizm, ve fizik kanunlarının doğası da ilgi alanıdır. Özellikle 20. yüzyılda kuantum kuramının gelişmesiyle evrenin doğasının belirlenirci mi yoksa belirlenemezci mi olduğu çokça tartışılmaktadır.Fizik gibi katı bir bilim2in Felsefeyle birlikte anılması şaşırtıcı gelebilr.oysa dış dünyamızın temel kavramları bulanıktır ve tanımları güçtür.Mekan, zaman, madde, enerji gibi...
Günümüzde fizik felsefesi, bilim felsefesinin en etkin koludur.


Fizik sabitleri, evrenin her yerinde aynı olduğu varsayılan ve zaman boyunca değişmez olan sabitler. Sabit bir sayıdan ibaret olan matematik sabitlerinden farklı olarak fiziksel bir ölçü birimini içerirler. En çok bilinen fizik sabitleri arasında yerçekimi sabiti G, Planck sabiti h, ışık hızı c sayılabilir.


Fotonik, (İngilizce; photonics) bir fiziksel parçacık olan elektronun belirli çerçevedeki uygulama/kullanım alanına elektronik denildiği gibi, yine elektromanyetik radyasyonun partiküler karakter sergilediği için bir parçacık olarak ele alınan kuantumu yani fotonunun belirli çerçevedeki kullanım/uygulama alanlarının teorik zeminine verilen isim.

Gal
Galileo. cgs birim sisteminde ivme birimi. 1 cm / s2 ye eşittir.


Gama ışını, gama-ışını veya gamma ışıması (simge:γ), öğecik altı parçacıkların etkileşimden kaynaklanan, belirli bir titreşim sayısına sahip elektromıknatıssal ışınımdır; genelde uzayda gerçekleşen çekirdeksel tepkimelerin sonucunda üretilirler.
Bu ışınlar atom çekirdeğinin enerji seviyelerindeki farklılıklardan meydana gelir. Çekirdek bir alfa veya bir beta parçacığı çıkarttıktan sonra genellikle kararlı bir durumda olmaz. Fazla kalan çekirdek enerjisi bir elektromanyetik radyasyon halinde yayınlanır. Gama ışınları, beta ışınlarından daha yüksek enerjili ve dolayısıyla daha girici (nüfuz edici) ışınlardır. g ile sembolize edilirler.
Gama ışınları, diğer elektromıknatıssal ışınlar arasında, en yüksek titreşim sayısına ve en düşük dalga boyuna sahiptirler. Taşıdıkları erke düzeyi nedeniyle yaşayan hücrelere önemli zarar verirler. Gama ve x ışınlarının, alfa ve beta parçacıklarına göre madde içine nüfuz etme kabiliyetleri çok daha fazla, iyonlaşmaya sebep olma etkileri ise çok daha azdır. İyonize etme gücünün daha düşük olması, onun kalın cisimlerden kolayca geçmesini sağlar. Gamma ışını, birkaç santimetre kalınlığındaki kurşun tuğlalarla ve sadece belli bir kısmı durdurulabilir. Madde içerisinden geçerken üstel bir fonksiyon şeklinde bir şiddet azalmasına uğrarlar. Yüksüz olduklarından elektrik ve manyetik alanda sapma göstermezler.


Gauss yasası, başlıca fizik (doğabilim) ve matematiksel çözümleme alanlarında kullanılır. Elektrik bağlamında, bu yasa kapalı bir yüzeyin dışına akan elektriksel akı ile, yüzey içerisinde kalan elektriksel yük arasındaki bağıntıyı tanımlar. Elektrik ile sınırlı kalmayıp ters kare kök yasasının etkin olduğu her duruma uygulanabilir. Örneğin, yerçekimsel güçler söz konusu oldu mu, benzer biçimde yüzey içerindeki kütle ile dışa akan yerçekimsel akı arasındaki bağıntıyı tanımlar. Elektromıknatıslık kuramının tabanını oluşturan dört denklemden biridir.

Genlik Kipleme

Halk badı 26.965-27.405, hava bandı ve radyo yayınlarında (orta dalga) (mw) kullanılan modülasyon türüdür. Girişim (enterferans) oranı FM e göre çok daha fazladır. Modülasyon şiddeti arttırıldığında bu oran daha da artar. Eski bir teknik olmasına rağmen kullanımdadır.

Girdap, bir akışkanın dönme veya türbülanslı hareketidir. Bir akışkanın bir merkez etrafında hızlıca dönme hareketine girdap denir. Akışkanın hızı ve dönme oranı merkezde en hızlıyken merkezden uzaklaştıkça bu durum değişir ve yavaşlamaya doğru gider.
Bernoulli Kanununa uygun olarak, hızla ters orantılı olarak merkezdeki akışkan basıncı düşüktür ve merkezden uzaklaştıkça artar.


Gram (sembol g), bir kütle birimidir. Dünyaca kabul edilen Uluslararası Birim Sistemi'nde kütle birimi olarak kabul edilen kg (kilogram)'ın binde birine Gram (Fr.; gramme) denir. C.G.S. Birim Sistemi'nde temel kütle birimi Gram'dır.


Görünür ışık veya görünür izge, elektromanyetik tayfın insan gözü tarafından saptanabilen aralığıdır. Bu dalgaboyu aralığına kısaca görünür ışık veya sadece ışık da denmektedir. Aralığın sınırları tam olarak belirlenmemiş olmakla birlikte, ortalama bir insan, 400 ile 700 nm arasındaki dalgaboylarını saptayabilir. Titreşim sayısı olarak, bu aralık 450-750 terahertze eşdeğerdir.

Güç
Birim zamanda yapılan iş miktarı Enerji, iş yapabilme kabiliyeti, kapasitesi; güç ise, belli bir işi yapmanın hızıdır. Birimi Erg/s veya Newton.metre/saniye=Joule/s (J/s)dir. Yaygın olan güç birimleri ise, Watt Msn Wiltedrose ve beygir gücü (Buhar Beygiri, BG, BB, PS, CV)'dür.


Hal denklemi, fizik ve termodinamikte (ısıldevinge) hal değişkenleri arasındaki bir ilişkidir. Daha spesifik olarak hal denklemi belirli fiziksel koşullar altında bir maddenin halini belirten termodinamik bir denklemdir. Maddenin sıcaklık, basınç, hacim ve iç enerjisiyle alakalı iki veya daha fazla hal fonksiyonu arasında bağ kuran yapıcı bir denklemdir. Hal denklemleri sıvıların, sıvı karışımlarının, katıların ve hatta yıldızların içlerini açıklamada dakullanılır.

Hal Fonksiyonu
Termodinamikte, hal fonksiyonu maddenin bulunduğu hale nasıl ulaştığını değil maddenin o andaki hali ile ilgili olan bir özelliktir. Bir hal fonksiyonu sistemin denge halini açıklar. Örneğin, iç enerji, entalpi, entropi hal değerleridir çünkü termodinamik sistemlerde değerlenebilir olarak bir denge açıklarlar. Aynı zamanda mekanik iş ve ısı yöntem değerleridir çünkü değerlenebilir olarak termodinamik sistemlerde denge sistemleri arasında geçişleri açıklarlar.

Hall Etkisi

Manyetik alan içerisinde bulunan ve üzerinden akım geçen bir iletken boyunca gerilim (Hall gerilimi) oluşması olayına Hall etkisi denilmektedir. 1879'da Edwin Hall tarafından keşfedilmiştir. Gerilimin doğrultusu iletkenden geçen akımın ve manyetik alanın yönüne diktir. Hall katsayısı, indüklenen elektrik alanın akım yoğunluğu ve manyetik alanın çarpımına oranı olarak tanımlanır. Bu katsayı iletkenin yapıldığı malzemenin karakteristik bir özelliğidir ve değeri akıma katkıda bulunan yük taşıyıcılarının tipi, sayısı ve özelliklerine bağlıdır.

Harmonik Hareket
Klasik Mekanikte, periyodik hareketler denge konumlarından ayrıldıklarında, Hooke kanununa göre x yer değiştirmeye bağıl, denge konumuna doğru bir F kuvveti uygulayan sistemlerdir.
4eacf246d52c116ff7ee00049d2a89e6 k burada k pozitif bir sabittir.

Hund Kuralları
Eş enerjili boş bir orbital varken bir elektronlu orbitale 2. bir elektron giremez.Buna;Hund kuralı denir.
  1. Terimler spin kuantum sayısı s'nin değerlerine göre sıralanırlar.s'si büyük olan terim daha kararlıdır.Kararlılık s ile aynı yönde değişir.Buna göre taban enerji seviyesinin çok katlılığı(2s+1) daha büyüktür.Spin sayıları 6c23e6b69b788a3db3bf0cf413927d86 veya
9655f2fc058cb0179bc50f3b00bbef06 olmak zorundadır.
  1. Verilen bir s değeri için çeşitl l değerlerisöz konusu olduğunda l'si büyük olan seviye daha kararlıdır.
  2. Verilen bir s ve l çifti için elektron alt kabuğu yarıdan az dolu ise j'si en küçük olan seviye daha kararlı olup;yarıdan fazla dolu ise j'si büyük olan seviye en kararlıdır.Yarı dolu alt kabuklar ise yarıdan fazla dolular gibi işlem görürler.

Huygens–Fresnel prensibi Hollandalı fizikçi Christiaan Huygens ve Frensız fizikçi Augustin-Jean Fresnel'dan adını alan dalga yayılımı ile ilgili konuda geçerli ilkedir.
Işığı dalga olarak tanımlayan Huygens, dalganın ulaştığı her noktanın yeni bir dalga kaynağı gibi davrandığını ve yarım küre yüzeyli dalgalar yaydığını söylemiştir. Bu yarım küre yüzeyli dalgaların zarfı dalga cephesini, zarfa dik olarak çizilen doğrultu da dalganın ilerleme yönünü vermektedir.


Işığın iki yönlü yansıtma dağılımı fonksiyonu (BRDF:The Bidirectional Reflectance Distribution Function), ışığın belli bir yüzeyle etkileşimini anlatan basit bir modeldir.
7857783a84a1c7193fdc36a1a6d29e50 Işık etkileşimi genellikle difüze yansıtma (diffuse reflection) ve speküler yansıtma gibi daha basit modellerle yakınsama yoluyla bulunur. Bu modeller de BRDF olabilir.




Jeans kararsızlığı yıldızlararası gaz bulutlarının çöküşü ve ardından gerçekleşen yıldız oluşumunun nedenidir.
Bu kararsızlık, kütle ile dolu bir bölgenin, iç gaz basıncı kütleçekimsel çöküşü engelleyecek kadar güçlü olmadığında ortaya çıkmaktadır. Genel olarak, söz konusu gaz bulutunun kararsızlığı, gaz basıncına oranla kütlesinin çok yüksek veya sıcaklığının çok düşük olduğu durumlarda gerçekleşir.


Jiroskop, (İngilizce: Gyroscope, Gyro) veya Yalpalık, Cayroskop, Cayro, yön ölçümü veya ayarlamasında kullanılan, açısal dengenin korunması ilkesiyle çalışan bir alet. Jiroskopik hareketin temeli fizik kurallarına ve merkezkaç ilkesine dayalıdır.
Jiroskop olarak bilinen alet ilk olarak 1817’de J. Bohnenberger tarafından icat edilmiştir ve jiroskop adı 1852’de Dünya'nın dönüş hareketini incelemek üzere yaptığı deneyler sırasında J. Foucault tarafından verilmiştir. Bir jiroskop presesyon ve nutasyon olarak bilinen hareketleri de içine alan çeşitli hareketler yapar. Günlük hayatta, uçak ve gemilerde yön bulmak için, uzay teleskoplarında yörünge kararlılığını sağlayabilmek için yaygın olarak jiroskoplardan yararlanılmaktadır.
Bisiklete binen herkes, bir bisiklet hızlı gittiği vakit dengeyi sağlamanın, yavaş gittiği vaktinkine göre çok daha kolay olduğunu bilir. Bir topaç, dönme hızı büyükse, dik kalarak dönmeye devam eder, fakat yavaşladıkça yana yatmaya başlar ve sonunda devrilir. Bu örneklerin her ikisinde de, kararsız olan (yani kolayca düşebilecek olan) cisimler, yeter hızla hareket halinde oldukları vakit dik durabilmektedir.
Bunlarda gördüğümüz, bir defa bir düzlemde dönmeye başlatılan bir cismin o düzlemde dönmeye devam etmesi özelliğinden jiropusularda ve denizcilik ile havacılıkta kullanılan başka çeşitli seyir yardımcılarında faydalanılır. Bu özellik, ağırlığının büyük bir kısmı çevresine yakın toplanmış bulunan tekerleklerde daha açıktır. Bu cins ağır tekerleklerin hepsine jiroskop denir.


150px Jiroskop
Bir jiroskop'un yapısı


Gyro
Jirospop'un çalışması



Kalın kenerlı mercek gelen ışınları dağıtarak yansıtır. Işınların devamını arkaya doğru çizersek odak noktasını buluruz. Mercek ile odak noktası arasına odak uzaklığı denir. Gerçek gösteriminde uçlar kalındır göbek bölgesi incedir. Sembolik gösterimde ise bir çizgi çizilir ve *>* işaretinin saat yönünde 90 derece döndürüldüğünde, o yaptığımız çizginin üzerine konur. Böylece kalın kenerlı merceğin sembolik gösterimini elde etmiş oluruz.
Miyop tedavisinde kuLLanıLan gözLükLerde bu mercek kuLLanıLır.
Kalın kenarlı mercekler kenarları gövdesine göre kalın olan merceklerdir.
  • Kalın kenarlı merceğin diğer bir ismi de ıraksak mercektir

Kanat profili, Bernoulli prensibine göre hızı artan havanın basıncı düşer ve bir cismin birbirine zıt iki yüzeyinde farklı hızlarda hareket eden hava basınç farkı oluşturarak aerodinamik kuvvet oluşturur.
Uçaklar, Bernoulli prensibinden kaynaklanan bu aerodinamik kuvvet sayesinde havada tutunabilirler. Bu kuvveti sağlama görevi kanatlara aittir. Kanatlar öyle şekilde tasarlanmışlardır ki, iki akışkan arasında basınç farkı yaratarak bu aerodinamik kuvvetin müsebbibi olurlar.
Kanat profili, akışkanın üzerinden geçtiği kanadın 2 boyutlu (yandan) görüntüsüdür.
Şekilde de görüldüğü gibi, kanadın kamburluklu olan üst kısmında akışkanın katetmesi gereken yol, alt kısmından daha fazladır. Bu sebeple üstteki akışkan daha hızlı hareket eder ve akışkanın basıncı alt yüzeye göre düşer. Bu da aerodinamik kuvveti (taşımayı) oluşturur.




Kaos kuramı, kaos teorisi veya kargaşa kuramı; yapısal olarak bir fizik teorisi ya da matematiksel bir tümevarım değil, fiziksel gerçeklik parçalarının bir bütün olarak eğilimini açıklamaya yarayan bir yöntemdir.
Bir sigara dumanının havada yaptığı şekiller tamamen düzensiz ve bağımsız rastlantıların ürünü olarak görülebilir. Ancak bir teorik fizikçi dumanın bu dinamiğinin aslında ortamdaki birçok parametre ve etken ile belirlendiği görüşündedir. Bu girdiler o kadar çoktur ve o kadar değişkendir ki incelemek ve net bir kanıya varmak imkânsızdır. Parametrelerin bu denli değişken olması aslında o parametrelerin de bir çıktı olmasından kaynaklanır. Dumanın hareketine neden olan hafif bir hava akımı aslında odanın başka yerindeki bir sıcaklık değişikliği ve basınç farkının neden olduğu bir harekettir. Ayrıca dumanın dinamiğini etkileyen girdiler birbirlerine bağlı olabilirler ki bu durumu tam anlamıyla içinden çıkılmaz hâle sokar. Sigara dumanı örneğine geri dönersek, hava akımının yalnızca sıcaklık değişiminden kaynaklandığını farz edelim (ki pratikte bu milyonlarca etkenden biridir). Sıcaklık değişimi ortamda basınç farkı yarattığından hava akımını etkiler. Ancak oluşan hava akımı sıcaklıkta tekrar değişimlere neden olacağından farklı girdilerle tekrar bir fonksiyon oluşturur ve bu değişim sonsuza kadar devam eder. Birçok farklı girdinin sürekli değişerek fiziksel değişimler ve farklı düzenler yaratması ve bu düzenlerin yine kendisini etkilemesi insan zekasının ve günümüzdeki gözlem ve bilimsel tahmin yeteneklerinin çok çok üstünde olmasından dolayı kaos olarak nitelendirilir. Oysa tüm bu değişimlere neden olan fiziksel yasalara ve matematiksel açıklamalara hakimiz. İşte bu noktada karşımıza düzen ve anarşinin aslında birbirine ne kadar sıkı sıkıya sarılmış olduğu ortaya çıkar. Fiziksel yasalar ne kadar basit olursa olsun sonuç o kadar rastlantısal ve karmaşa doludur.
Sayısal bilgisayarların ve onların çıktılarını çok kolay görülebilir hâle getiren ekranların ortaya çıkmasıyla gelişti ve son on yıl içinde popülerlik kazandı. Ancak kaotik davranış gösteren sistemlerde kestirim yapmanın imkânsızlığı bu popüler görüntüyle birleşince, bilim adamları konuya oldukça kuşkucu bir gözle bakmaya başladılar. Fakat son yıllarda kaos teorisinin ve onun bir uzantısı olan fraktal geometrinin, borsadan meteorolojiye, iletişimden tıbba, kimyadan mekaniğe kadar uzanan çok farklı dallarda önemli kullanım alanları bulması ile bu kuşkular giderek yok olmaktadır.

Kapasitif
Elektrik devreleri omik, kapasitif, endüktif özellik gösterir.
Eğer bir devreye AC (alternatif gerilim) uygulandığında devreden geçen akım;
Uygulanan gerilimle aynı fazda ise devre omik davranıyor demektir. Gerilimden daha onde ise devre kapasitif davranıyor demektir. Gerilimden daha geride ise devre endüktif davranıyor demektir.
Bir devrenin kapasitif davranması devre içindeki baskın elemanın konsansator olduğu anlamına gelir.
Bir devrenin endüktif davranması devre içindeki baskın elemanın bobin (endüktans) olduğu anlamına gelir.
Bir devre omik davranıyorsa devre direnç elemanından oluşmuş ya da dirence ilave olarak endüktif ve kapasitif elamanlar içeriyor fakat ilgilenilen frekansda eşlenik empedans göstermişler demektir.
Bobinler devreyi endüktif hale getirirken kondansatörler devreyi kapasitif hale getirir.
Eğer devrede bobin ve kondansatör bir arada varsa devrenin endüktif mi yoksa kapasitif mi davranacağını devreyi besleyen gerilimin frekansı belirler.
Frekans ve endüktans değeri bobinin reaktansını belirler. Frekans ve kapasitans değeri kondansatörün reaktansını belirler.



Karanlık Enerji
Bilinen fizik kurallarına göre, herhangi bir şekilde hareketlendirilen bir şey ya zamanla hızı azalarak durur ya da hiç bir enerji kaybı yoksa aynı hızla hareketine devam eder. Örneğin elimize bir cisim alıp fırlatırsak mutlaka hızı azalır ve durur, çünkü Dünya'da sürtünmeden dolayı enerji kaybı olur. Eğer yerçekimsiz ve havasız bir ortamda (uzayda) aynı cismi atarsak karşısına bir engel çıkana kadar hareket eder. Evren ise bahsedilen fizik kuralları aksine Big bang'den beri genişlemektedir ve zamanla evrenin genişleme hızı da artmaktadır.
Bilim adamları bunu keşfettiklerinde bu hızı artıran bir enerji olması gerektiğine karar verdiler. Bu enerji "karanlık enerji" olarak adlandırıldı. Karanlık enerjiden ilk bahseden bilim adamı "Alan Guth" evrenin büyük patlamadan sonra ani genişlemesini gizemli bir karanlık enerjinin varlığına dayandırdı (1980). Daha sonra "Saul Perlmutter ve Brian Schmidt" adlı iki bilim adamı gözlemleri sonucu evrenin genişleme hızının arttığı ve bunun uzayın bir tür içsel gerilimi diyebileceğimiz karanlık enerji olduğunundan bahsettiler(1998). Tam olarak çözülemeyen Karanlık Enerji hakkında araştırmalar hala sürmektedir.

Katı
Maddenin, atomları arasındaki boşluğun en az olduğu halidir. "Katı" olarak adlandırılan bu haldeki maddelerin kütlesi, hacmi ve şekli belirlidir. Bir dış etkiye maruz kalmadıkça değişmez. Sıvıların aksine katılar akışkan değildir. Fiziksel yollarla, diğer üç hal olan sıvı, gaz ve plazmaya dönüştürülebilirler. Altın demir gibi madenler katı maddelere örnektir. Ayrıca katı maddeler atomlarının en yavaş hareket edebildiği haldir.
Maddenin üç temel hâlinden biri. Gaz ya da sıvı hâldeki madde katı hâle dönüşürken maddeyi oluşturan atomlar daha düzenli bir üç boyutlu yapıya geçer ve atomların enerjisi azalır. Katı durumdaki bir maddenin atomları arasındaki boşluk azalır. Bu nedenle aralarındaki çekim kuvveti de artar. Katı maddelerin biçim değiştirebilmesi için dışarıdan bir kuvvetin etki etmesi gerekir. Maddenin bu kuvvete göstereceği direniş, onun dayanıklılığını gösterir. Her maddeye göre değişen bu dayanıklılık belli katsayılarla gösterilir. Maddenin dayanıklılık özelliklerini mekanik bilimi inceler. Katıdan sıvıya, sıvıdan gaza dönüşürken ısı verir, tam tersi gazdan sıvıya, sıvıdan katıya dönüşürken ısı alır. Isıların donması ve sert bir görünüm almasına denir. Ayrıca içine hava almayan katılar sıkışmazlar.

Katı Cisim Dinamiği
Katı bir madde durumundan dolayı bir enerjiye sahiptir.
Katılar kendilerine uygulanan kuvveti, molekül bağlarından sıklığından ve titreşim yoluyla iletim özelliğinden dolayı aynen iletiler. newtonun prens**** göre katı bir maddeye bir kuvvet uygularsak ya konumunu olduğu gibi korur ya da hız kazanır.
Bilindiği gibi yeryüzünde bir sürtünme kuvveti vardır. Eğer bu kuvvet olmasaydı harekete sahip bir cisim ya sürekli olarak hız kazanacak ya da kendi hızını hep koruyacak, yani duramayacaktı.


Kaynama noktası, sıvının buhar basıncının dış basınca eşit olduğu andaki sıcaklığıdır.


Kilogram (sembolü kg) Uluslararası Birimler Sistemi'nde (SI, Fransızca Le Système International d’Unités 'den kısaltma) kütlenin temel birimidir. Kilogram, Uluslararası Kilogram Prototipi'nin kütlesine eşit olarak tanımlanmıştır, bu da bir litre suyun kütlesine nerdeyse eşittir. Adında bir SI öneki (k) içeren tek SI temel birimidir. Ayrıca, farklı laboratuvarlarda ölçülebilecek temel fiziksel bir özellik yerine, insan yapımı bir cisme dayandırılmış tek SI birimidir.
1889 yılında sabit bir etalon kütle olarak kabul edilmeden önce kg, +4°C de 1 dm³ saf suyun kütlesi olarak tarif edilirdi. Aynı yılFransa'nın başşehri Paris'teki Milletlerarası Ağırlıklar ve Ölçüler Bürosu'nda bulunan iridyum ve platinden yapılmış, 39 mm çapında ve 39 mm yüksekliğinde silindir şeklindeki etalon cismin kütlesine eşit kabul edilmiştir.


Kinetik teori veya gazların kinetik teorisi gazların basınç, sıcaklık, hacim gibi makroskopik özelliklerini moleküler bileşim ve hareketlerine bağlı olarak açıklayan teoridir. Esas olarak, teori Isaac Newton'un kanısının tersine basıncın moleküller arası statik itmeden kaynaklanmadığını, bunun yerine belli hızlarda hareket eden moleküller arası çarpışmalardan kaynaklandığını söyler. Kinetik teori aynı zamanda kinetik-moleküler teori veya çarpışma teorisi olarak da bilinir.


Komplians veya compliance
Birim basinç degisikliginin sebep oldugu hacım degisikligidir. Formül: hacim değişimi/basınç değişimi. İçi boş olan organların (örn: akciğer, damarlar) basınç hacim oranlarında kullanılır.

Kristal Kafes
Bir katının atomları ya da iyonları kendini üç boyutta yineleyen bir örüntü içinde dizilmişse, oluşturdukları yapıya kristalli yapı, katıya kristalli katı ya da kristalli malzeme adı verilir. Kristalli malzemelere örnek olarak metalleri, alaşımları ve bazı seramik malzemeleri gösterilebilir.
Kristalli katılarda atomların dizilimi, üç boyuttaki bir çizgiler ağının kesişme noktalarına atomlar yerleştirilerek gösterilir. Bu çizgiler ağına uzay kafesi adı verilir ve noktaların üç boyutta sonsuz dizilimi olarak tanımlanabilir. Bir uzay kafesinde her noktanın benzer bir çevresi vardır.
Kusursuz bir kristalde, kristal kafesinde herhangi bir noktanın çevresindeki kafes noktaları kümesi, diğer bir noktanın çevresindeki kafes noktaları kümesiyle aynıdır. Birim hücrenin boyutu ve biçimi, birim hücrenin bir köşesinden çıkan üç kafes vektörü a, b ve c eksenel uzunlukları ve eksenler arasındaki α, β ve açıları birim hücrenin kafes sabitleridir.


Kristal yapı, Mineraloji ve kristalografide, bir kristaldeki tektip olan atom yerleşimlerine verilen isim.


Kuantum kütleçekimi kuramsal fiziğin bir dalı olup, doğanın temel kuvvetlerinden üçünü (elektromanyetizm ve etkileşimleri) tanımlayan kuantum mekaniği ile dördüncü temel kuvveti kütleçekimin kuramı olan genel göreliliği birleştirmeye çalışır.
Bu birleştirmede karşılaşılan güçlüklerin çoğu evrenin işleyişi hakkındaki bu teorilerin birbirlerinden tümüyle farklı kabullerinden doğmaktadır. Bir başka güçlük de kuantum mekaniğinin ve genel görelilik kuramının başarısından kaynaklanmaktadır. Kuantum mekaniğindeki enerji ve koşullar halihazırdaki teknolojimiz için ulaşılamaz durumdadır. Şimdilik hiçbir deneysel gözlem bunların birleştirilme tarzına ilişkin bir veri sağlayabilmiş değildir. Kısaca kuantum kütleçekimi için elektromanyetizmi ve kütleçekimi birleştiren genel görelilik ve kuantum vakumsal alan denklemlerinin birbirine dönüştürülebileceği bir sabite değeri veya bir ara değer henüz bulunamamıştır.
Genel görelilik kuramı kütleçekimi maddenin yer değiştirmesiyle yarıçapı değişen bir uzay-zaman eğriliği olarak ele alırken, kuantum mekaniği ise newton mekaniğinin ya da özel göreliliğinin düz uzay-zamanında kullanılan farklı güçlerin aracılık parçacıkları üzerine kuruludur.
Kuantum kütleçekimi teorileri bildiğimiz uzay-zaman kavramlarının ortadan kalktığı "kuantum dalgalanmaları"nı öngörür. Solucan deliklerine ve zaman yolculuğuna ilişkin meseleler kuantum kütleçekimi tam olarak anlaşılamadığı sürece yanıtsız kalmaya mahkumdur.


Küresel iklim, bugüne kadar tam açıklık getirilmemiş bir kavramdır, ancak temelde dünya atmosferinin ve gezegen yüzeyinin tümünün ortalama ısı, yağmur, yel aşırılığı ve benzer niteliklerini ifade etmesi amaçlanmıştır. Bu anlatım, iklim değişkenliğini genelde açıklamak ister, yani hava durumunun ayrıntılarını ve yerel iklimleri hesaba katmaz.
Küresel iklim bağlamında "buz çağı" önemli bir kavramdır. Küresel iklimde birçok oluşumun gökbilimsel nedenleri olduğu bugün bilinmektedir. Son zamanlarda, insanoğlunun yeryüzünde yaptıklarının da, küresel iklimi etkilediği üzerine varsayımlar ortaya çıkmıştır.


Kütle, bir cismin özündeki niceliklerin ölçüsüdür. Ayrıca nesnenin hareket etmeye karşı gösterdiği direnç olarak da adlandırılabilir. Kütlesi büyük olan nesneye aynı kuvvet uygulandığında hızlanması daha düşük olur. Diğer bir deyişle kütlesi büyük olan daha büyük eylemsizliğe sahiptir. Günlük kullanımda kütle genellikle ağırlık ile karıştırılır. Kütle bulunduğu ortamın yerçekimine göre değişmez bir değerdir.


Kırınım, [Fransızca, difraksiyon (diffraction)] sözü fizikte "Işık, ses ve radyoelektrik dalgalarının karşılaştığı bazı engelleri dolanarak geçmesi." anlamında kullanılmaktadır.


Kıvılcım, yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası, alev anlamlarına gelir.
  • Elektriksel anlam: Birikmiş olan durgun (statik) yükün bir şekilde önündeki engeli zorlayıp delmesi ve bir yolu takip ederek hızla boşalması durumuna verilen isim. Kıvılcım, sürekli veya anlık yük boşalması anlamına gelebileceği gibi, kablolardaki korona boşalmalarını anlatmada da kullanılabilir.

Lorentz yasası: Hareket halindeki yük taşıyıcıları mıknatıssal alana maruz kaldıklarında yönlerinden saparlar.




Vikipedi


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ