bir uçurtmanın ipi gibi rüzgârlarda
hayatımdan kopacaksın
üzülecek her sabah sevdiğim tekir
koşmayacak arkamdan
seni anlattığım sisli şehir
bir aşk ki bizsiz
memleket krizlere girecek
bunalımlara düşecek ikide bir
oysa bulutlar yine aynı olacak
renkleri asla değişmeyecek
yine alt kattakiler üst kattakiler
suskunluğumu merak edecekler
hiç görmediğimiz o gürültü çıkaran uçaklar
bize naz yaparcasına
yolculuk düşlerimizi bitirircesine
hep aynı saatlerde
çatımızdan geçip gidecekler
lüle taşlarından süslerimiz kırılacak
ne sen itiraf edeceksin ne ben
olması gerekenler yaşanacak
belki birlikte sıkılacak
birlikte sabahlayacağız
belki şekerli çaylarımızın tadı da olmayacak
pencere camlarında buz kristalleri
günlerce anlarımızı arayacağız
bu kez…….
iddiaları tutmayacak karıncaların
yanılacaklar çocukça ladesçiler
boşu boşuna bekleyecekler
gelmeyeceğimizi bile bile simitçiler
bu kez…..
bir gece nöbet tutacaklar
uçmayı geçici unutmuş kuşlar
toplanacak konuşmak için parklar
hakkımızda karar verecekler
postalanacak adreslerimize
tutuşturulmuş hüzünlü tutanaklar
2. 3. 2008 necmi dayan