Çin Edebiyatı
MsXLabs.org & Temel Britannica
Çin edebiyatının en eski örnekleri İÖ 6. yüzyıla kadar uzanır. Bunlar "Konfüçyüs klasikleri" diye bilinen yapıtların ilk örnekleridir. Çinli büyük düşünür ve eğitimci Konfüçyüs'e göre sağlıklı bir öğrenim, bu yapıtlardan biri olan "Şarkılar Kitabı"yla (yaklaşık İÖ 1000-600) başlar. Konfüçyüsçü geleneğin temel kutsal kitabı sayılan Lun yu ("Söyleşiler") ise Konfüçyüs'ün söyleşileri sırasında öğrencilerinin tuttuğu notlar ile günlüklerinin toplamıdır. Bu derleme Konfüçyüs'ün kişiliği ve eğitim yöntemi konusunda aydınlatıcı bir belgedir. Konfüçyüs'ün izleyicilerinden biri olan eğitimci Mengzi'nin seçilmiş sözleriyle yaşamını içeren derleme ise yetkin bir düzyazı örneğidir.
Klasik dönemde dinsel önem taşıyan yapıtlar vermiş, ama Konfüçyüs'ün öğretisine karşı çıkmış üç yazar daha vardır. Laozi'nin yazdığı ve doğal yaşamla ilgili kısa denemelerden oluşan Yüce Aklın Erdemi, daha sonra Laozi' nin öğretisine dayanan Taoculuk'un temel kitabı olarak kullanılmıştır. Zhuangzi ise ancak yetkin bir insanın özgür olabileceğine inandığı için yapıtlarında böyle bir insan arayışı içinde olmuştur. Genellikle Çin'in en büyük dinsel yazarı sayılan Mozu savaşa karşı yazılarıyla tanınır.
İS 4. yüzyılda Avrupa'da ortaçağ başlarken, doğuda Çin edebiyatı altın çağına girdi. Bu dönemdeki büyük yazarların çoğu şairdi. Değişik sanat anlayışları olan ve farklı anlatım biçimlerini benimseyen bu şairlerin işledikleri konular doğadan şaraba, kuzeyin savaş türkülerinden güneyin aşk türkülerine uzanan bir çeşitlilik gösteriyordu. Tao Qian halktan biri gibi davranmaya ve yazmaya önem veren bir şairdi. Doğayla ilgili duyarlı şiirler yazdı. Wang Wei hem şair, hem de ressam ve müzisyendi. Şiirlerinde her zaman resim öğeleri bulunan bu sanatçının resimlerinde de şiirsel öğeler bulunduğu söylenir. İnsanlardan uzak yaşamayı yeğleyen Li Bo en güzel şiirlerini şarap ve özgür bir yaşam tutkusuyla yazdı.
Du Fu şiirlerinde savaşın, haksızlığın ve açlığın acılarını dile getirdi. Bu yüzden kendisi toplumsal duyarlılığı olan ilk şair olarak anılır. Yalın halk diliyle yazmayı deneyen ilk önemli Çin şairi ise Bo Juyi'dir. Çin şiirinin aşırı bir biçimselliğe kapıldığı dönemde ona yeni bir canlılık kazandıran şair ise Su Dongpo oldu.
Çinliler öykü türünde de yapıtlar verdiler. İS 8. yüzyıla kadar uzanan halk öykülerinin varlığına karşın, öykü ve roman ancak Ming hanedanı (1368-1644) zamanında olgunluğa erişti. Çin edebiyatının belki de ilk gerçek romanı bir eyaleti haraca kesen azılı bir haydutun öyküsüdür. Bu romanı 14. yüzyıl ortalarında pek çok romanın yazarı olan Lo Guanzhong'un yazdığı sanılıyorsa da, o dönemde Çin'de çoğu kitaplar adsız olarak yayımlandığı için yazarının kim olduğu kesin olarak bilinmemektedir.
16. yüzyılın başlarında Wu Chengen'in Maymun olarak da adlandırılan Batıya Yolculuk romanı yayımlandı. Bu yapıtta becerikli ve kurnaz bir maymunun başından geçen olağanüstü serüvenler anlatılıyordu. 17. yüzyılda Feng Menglong'un derlediği halk masalları büyük ilgi gördü ve geniş yankı uyandırdı. 1792'de ilk eksiksiz basımı yapılan, Cao Zhan' ın Kırmızı Odanın Düşü adlı romanı bugün de en büyük Çin romanı sayılır. Konuşma diline yakın bir dilde yazılmış olan ve büyük bir ailenin çöküşünü anlatan bu roman bir özyaşamöyküsü niteliğindeydi.
19. yüzyılda hem düzyazıda, hem de şiirde önemli bir gerileme görülür. Bu dönemde yazılanlar eski biçimlerin kötü kopyalarından öteye geçemedi. 19. yüzyılda batı edebiyatından ilk çeviriler yapılmaya başlandı.
20. yüzyılın başlarında konuşma dili ile yazı dili arasındaki ayrımı ortadan kaldırıcı girişimler oldu. 1921'de hükümet okullarda ulusal dil olarak konuşma dilinin kullanılmasına karar verdi. 1937'deki Japon işgali Çinli yazarların ulusal direniş konularına ağırlık vermelerine yol açtı. 1949'da Çin Komünist Partisi iktidara geldikten sonra da, yazarların görevinin halkın bilinç düzeyini yükseltmek olduğu öne sürülerek toplumsal içerikli yapıtlar yayımlandı. 1970'lerden sonra yeniden batı dillerinden çeviriler yapıldı ve eski yapıtlar yeniden yayımlandı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!