Arama


kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
29 Eylül 2005       Mesaj #2
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Şehitlik Hakkın'daki Döküman..

Okumanızı Kesinlikle Tavsiye Eediyorum.


Msn Rose Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın ! Bilakis onlar diridirler Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehid kardeşlerine de hiç bir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.

(Al-i İmran 169)

''Cennete giren hiç bir kimse yoktur ki, bütün dünyaya mâlik olacak olsa dahi tekrar dünyaya dönmeyi arzu etsin. Yalnız şehitlerdir ki, kendilerine yapılan hürmet ve kerameti yahud şehitliğin faziletini gördüklerinden dünyaya dönüp de tekrar on defa şehid olmayı arzu ederler'

(Buhâri ve Müslim)

"Allah yolunda öldürülenlere (şehidlere) "Ölüler" demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz onu hissedemez, anlayamazsınız."Msn Rose
(Bakara: 154)



Vatanın birliğine, bölünmezliğine hem çocuklarımız hem de biz şehit ana,baba ve çocukları olarak inandığımız için vatanı bölmeye çalışanlarla çocuklarımız savaşarak vatanın kutsallığı ve bölünmezliği uğruna şehit oldular. Olanlar bundan sonra oldu.!


Terörist başı dünyanın gözü önünde yargılandı. İdam cezasına çarptırıldı. Cezanın infazı yapılmadı. Koalisyon ortakları tarafından hukuki hiçbir dayanağı bulunmadan dosya Başbakanlıkta bekletilmeye alındı. O günden bu yana terörist başı İmralı adasında beslenmekte !!!!

Madem terörist başının idam cezasını uygulamayacaktınız, niçin yakalayıp yargıladınız ? Yargılanıp cezası da onaylandığına göre niçin uygulamıyorsunuz? Güneydoğuda yaşayanlara kültürel hak adı altında Kürtçe dil, okul ve Kürtçe TV hakkı tanımaya çalışacaktınız da, bizim çocuklarımızı niçin savaştırdınız; Onların, Vatanın bölünmezliği uğruna şehit olmalarına niçin sebep oldunuz? Bizim çocuklarımızın ölümüne sebep olanları çocuklarımızın akan kanları boğacaktır. yetmedi,

İdam cezanın kaldırılarak, terörist başının idam edilmemesini dillendirmeye başladılar. Avrupa Devletleri, Avrupa Birliğine girmenin ön şartı olan,idam cezasının kaldırılmasını öne sürdüler. Ya kendileri ne yaptı.? Avrupa Birliği üyelerinden, İngiltere 1973 yılında Birliğe üye olmasına rağmen idam cezasını 1998 yılında, Yunanistan ise Birliğe üye olduktan çok sonra 1993 yılında idam cezasını kaldırdılar. Bu durumda Türkiye'nin Avrupa Birliğine girme ön şartının idam cezasının kaldırılması olamaz,olmamalıdır da! Yetmedi;

Ramazan Bayramında bölücülere,vatan hainlerine çifte bayram yaptıracağız dercesine Kasım 2000 tarihinde yıllarca PKK'ya yardım ve yataklık yaptığı ve cezaları mahkemelerce sübut bulmuş olan (3100) kişi af edildi. Bunlardan (1665) kişinin PKK'lı olduğu Genel Kurmay Başkanlığınca açıklandı. Bu da yetmedi;

F tipi ceza evlerini beğenmeyen,tekrar cezaevlerini terör yuvası haline getirmek isteyen PKK bölücülerin istekleri hemen yerine getirildi. Terörle Mücadele Yasasının 16. Maddesi değiştirildi. Yurt dışındaki suçlular Türkiye'deki ceza evlerine gelmek için can atar oldular.

Ya şehitlerimiz , aileleri ve çocukları için durumlarını iyileştirici bir tek kanun çıkartıldı mı?Biz Şehit çocuklarımızın hakkı olan haklarını mahkeme kararlarıyla alır olduk

Deprem bahane edilerek bir defa paralı askerlik yaptırıldı. Mutlu azınlığın çok hoşuna gitmiş olacak ki ikide bir bu paralı askerliği gündeme getirip. Kanun teklifi verdirtiyorlar. Herhalde askerlik çağına gelmiş çocukları var. Bunlar gencecik Anadolu çocuklarını cephelerde savaştırıp şehit ettirmeye;kendileri de bankaları soymaya,debdebeli hayat sürmeye alıştılar.

Bazen düşünüyoruz da ! bu şehitlerin içinde,bir tek zengin,medya patronu ve buna benzerlerin çocuklarını görememek çok mu çok düşündürüyor biz şehit ailelerini;

İnsan Hakları adı altında, bazı kişi ve kimselerin haklarını savunanlar, biraz da vatanın bölünmezliği uğruna şehit olanların haklarını savunmaları gerekmez mi ?

Vatan haini ve bölücülere verilen ödünler ile isteklerinin yerine getirildiğini gördükçe,

Yazık oldu şehitlerimize ve şehit ailelerine diyoruz.!!

( Alıntıdır )
Çanakkale Şehitlerine Turkiye
Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;
'O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe'desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
'Bu, taşındır' diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.Turkiye

MEHMET AKİF ERSOY
*
Eklenmiş Dosyalar
Dosya Türü: doc ŞEHİTLİK.doc (39.5 KB, 38 gösterim)
Son düzenleyen kompetankedi; 5 Nisan 2007 19:29