Arama

Çingeneler - Tek Mesaj #3

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
26 Mayıs 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Çingeneler
MsXLabs.org & Temel Britannica

Çingeneler, gerçek yurtları belli olmayan esmer tenli göçebe topluluklardır. İlk olarak 1505'te İrlanda'da, 1514'te de İngiltere'de nüfus kayıtlarına resmen girmişlerdir. Aynı dönemde, Avrupa'nın birçok ülkesinde gez­gin çalgıcı ve falcılardan oluşan kimi göçebe toplulukların kayıtlarına rastlanır. Günümüz­de dünyanın dört bir yanına yayılmış olan Çingeneler'in büyük bölümü Avrupa'nın gü­ney kesiminde toplanmıştır. 19. yüzyılın son­larına doğru Kuzey Amerika'ya da göç eden Çingeneler yaşadıkları her ülkede değişik adlarla anılırlar.
Bazı Çingeneler kendilerine "Rom" derler, "Rom", Çingenece'de (Romani dili) "erkek" ya da "koca" anlamına gelir. Eski bir Hint dili olan Sanskritçe'yle ilişkisi bulunduğu düşünü­len bu dilin sözcük dağarcığında Yunanca, Türkçe ve Farsça sözcükler de vardır. Buna bağlı olarak, Çingeneler'in anayurtlarının Hindistan olduğu sanılmaktadır. Ama köken­leri hâlâ tartışma konusudur. Çingeneler'in de kendi tarihleri ile ilgili hiçbir kayıtları yoktur. Çoğu yaşadıkları ülkenin dilini konu­şur, öbürleri ise Çingenece ile yaşadıkları yörede konuşulan dilin karışımı olan bir lehçe kullanırlar. Örneğin, Fransa'dakilerin bir bö­lümü ve Almanya'daki Çingeneler Romani ve Almanca karışımı bir dil konuşurlar. İngiltere ve Fransa'dakilerin başka bir bölümünün ise İspanyolca ile karışık bir lehçesi vardır.
Çingene sözcüğü yerleşik düzeni olmayan göçebe insanları çağrıştırır. Oysa günümüzde Çingeneler'in çok azı göçebe bir yaşam sürer. Bazıları kendi istekleriyle göçebeliği bırak­mış, oturdukları ülkenin yaşam biçimini tü­müyle özümsemiş, hatta çingene olmayan insanlarla evlenmişlerdir. Bazıları ise yerleşik bir yaşama geçmeye zorlanmışlardır.
Çingeneler'in büyük bir bölümü gelenek, görenek ve topluluklarının yönetim biçimleri­ni korumuştur. İlk olarak 19. yüzyılda Avru­pa'da, sayıları 10-100 aile arasında değişen Çingene toplulukları şefler seçmeye başladı.
Çingeneler'in kendilerine özgü yasaları var­dır. Genellikle yaşadıkları toplumun dinsel inançlarını benimserler. Ne var ki, kutsama, düğün ve ölü gömme törenlerinde kendi gelenek ve törelerini sürdürürler.
Çingeneler eskiden göçebe yaşamlarına uygun işlerde çalışırlardı. Önsezilerinin güçlü olduğuna inanıldığı için kadınlar falcılık ya­par, dilenir ya da dans ederdi. Erkekler ise çalgı çalar, kap kacak lehimciliği, hayvan ticareti, hayvan eğiticiliği gibi işlerle uğraşır, bir işten öbürüne kolaylıkla geçebilirlerdi. Göçleri sırasında, artık atlarla çekilen araba­lar yerine kamyon ya da karavanlar kullanma­ya başladılar. Eski uğraşlarının yerini meyve toplama, asfalt dökme, kullanılmış araba ticareti, sirklerde hayvan bakıcılığı ya da eğiticiliği, hurda maden ve antika eşya alım satımı gibi işler aldı. Birçok Çingene müzik ve dans sanatını zenginleştirecek katkılarda bulundu. Bazı ünlü İspanyol gitaristleri ve flamenko dansçıları Çingene ya da yarı Çinge­ne'dir. Çingeneler sepetçilik, porselen ya da bakır işçiliği gibi el sanatlarında da çok ustadırlar.
Çingeneler'in göçebe yaşamları yerleşik toplumlarınkinden çok farklı olduğu için, yerel halk tarafından sık sık hırsızlık, büyücü­lük, çocuk kaçırma gibi eylemlerle suçlanmış­lar hatta cezalandırılmışlardır. 1554'te İngilte­re'de Çingene olduğu söylenen herhangi bir kişinin asılması işten bile değildi. Ne var ki, birçok ülkeden sürülmelerine karşın. Çinge­neler bir süre sonra bu ülkelere geri dönmeyi başarırlardı. Hemen hiçbir yerde istenmeyen bu insanlar II. Dünya Savaşı'nda Almanlar tarafından büyük bir kıyıma uğratıldılar. Yak­laşık 500 bin Çingene, aşağı ırktan oldukları gerekçesiyle Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya'daki Nazi kamplarında yok edildi.
Yarı göçebe, yarı yerleşik bir topluluğun nüfus sayımının doğru bir biçimde yapılması oldukça güçtür. Yapılan tahminlere göre bu­gün dünyadaki Çingeneler'in sayısı 2-3 milyon dolayındadır.
Müzik ve dansa büyük katkıları olmasına karşın, Çingenece'nin yazılı bir dil olmayışı yüzünden edebiyat yapıtları yoktur.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!