Arama


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
27 Mayıs 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Türkiye, resmî adıyla Türkiye Cumhuriyeti (yardım·bilgi)[1] Kuzey yarımkürede eski dünya karaları denilen, Avrupa ve Asya kıtalarının kesişme noktasında bulunan bir ülke. Ülke topraklarının bir bölümü Anadolu Yarımadasında, bir bölümü ise Balkan Yarımadası'nın uzantısı olan Trakya'da bulunur. Ülkenin üç yanı Akdeniz, Karadeniz ve bu iki denizi birbirine bağlayan Boğazlar ile Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir. Komşuları Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan (Nahçıvan Özerk Bölgesi) ile, İran, Irak ve Suriye'dir.
Türkiye, Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı sonunda yenilmesinden sonra, Osmanlı'nın devamı olarak devletin Türk nüfus çoğunluğuna sahip toprakları üzerinde Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Türk Milleti'nin büyük mücadelesi ile kurulmuştur. 1923 yılında cumhuriyeti kuran Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusudur. Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir.
Birleşmiş Milletler, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü, Avrupa Konseyi, İslam Konferansı Örgütü, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Dünya Ticaret Örgütü, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, Ekonomik İşbirliği Örgütü Türkiye'nin üye olduğu uluslararası örgütlerdendir[21]. 3 Ekim 2005 tarihinden itibaren Avrupa Birliği'ne tam üyelik için müzakerelere başlanmıştır

Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk ve silah arkadaşları tarafından, İstiklal Savaşı'nın kazanılması ile, 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmış ve savaşı kazanan devletlerce paylaşılmış Osmanlı İmparatorluğu'nun Anadolu ve Trakya'da kalan toprakları üzerine kurulmuştur. İstiklal Harbi, Misak-ı Milli sınırları[25] içinde ülke bütünlüğünü korumak, milli egemenliğe dayalı, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak için tüm milletçe girişilen, çok cepheli bir savaştır.
Kurtuluş Savaşı'nda düşmana karşı koyan, ülkenin direniş örgütlenmeleri ve güçleri olan milli güçler, Osmanlı ordusu ile Kurtuluş Savaşı milis ve gönüllülerinden oluşan Kuvayı Milliye'dir.
Kuvayı Milliye, ülkenin dört bir yanının Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan birliklerince ele geçirildiği, Mondros Mütarekesi ile ülkeye ağır koşulların dayatıldığı, Osmanlı ordusunun silahlarının alınıp dağıtıldığı, her şeyin bitti sanıldığı günlerde, milletin tepkisi olarak doğan bir halk direnişidir.
12 Haziran 1919'da Havza'dan Amasya'ya gelen Mustafa Kemal Paşa buradan yayımladığı bildiri ile ülkenin içine düştüğü durumu açıklıkla saptıyor, çözümün bütün güçlerin birleşmesinden geçtiğini vurguluyordu. Mustafa Kemal Amasya'da Anadolu ve Rumeli'de kurulan Müdafaa-i Hukuk Dernekleri'ni birleştirme, kongreler yaparak tüm milletin kesin kararına dayalı yeni bir yönetim kurma amacıyla Amasya Tamimi'ni hazırlamıştır.[26]
Bu tamim milli egemenliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması yolunda atılan ilk adımdır. Milletin teşkilatlandırma ve mücadele yöntemleri belirginleşmiştir. Milli Egemenlik ve milli bağımsızlık fikri ilk kez ortaya atılmıştır.
8 Temmuz'da İstanbul'a görevinden ve askerlikten ayrıldığını bildirerek, Osmanlı Hükûmeti ile tüm ilişkilerini sona erdiren Mustafa Kemal ertesi gün Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Erzurum Şubesi'nin başkanlığına seçildi. 23 Temmuz 1919'da Mustafa Kemal'in başkanlığında toplanan Erzurum Kongresi'nde[27] alınan karar ile;
Millî sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez
First TBMM magnify clip
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk üyeleri


Millî direnişi oluşturmada ikinci büyük adım olan ve 4-11 Eylül 1919 tarihinde yapılan Sivas Kongresi'nde[28] Mustafa Kemal Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin başkanı olarak seçilerek Milli Kurtuluş Savaşı'nın yetkili lideri haline gelmiştir.
27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelen Mustafa Kemal Ankara'yı Anadolu'daki direniş hareketinin merkezi olarak seçmiştir.
İstanbul'un işgalinden üç gün sonra, Atatürk ünlü 19 Mart 1920 tarihli bildiriyi yayımlayarak, olağanüstü yetkiler taşıyan bir meclisin Ankara'da toplanacağını bildirerek Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş temellerinin Ankara'da atılmasını sağladı.
Atatürk 21 Nisan'da yayımladığı ikinci bir bildiri ile, Meclis'in 23 Nisan günü toplanacağını ve açılış töreninin nasıl yapılacağını duyurdu.[29]
TBMM, 24 Nisan 1920 günü yaptığı ikinci toplantısında Mustafa Kemal'i (Atatürk), başkanlığa seçti. Mustafa Kemal, kendi öncülüğünde kurulan TBMM'nin başkanlığını Cumhurbaşkanı seçildiği gün olan 29 Ekim 1923 tarihine kadar sürdürdü.



9 Eylül 1923'te Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk siyasi partisidir.[30][31] Merkez kanatta yer alır
Başlangıçta adı "Halk Fırkası" olan parti 1924 yılındaki kurultayda adını Cumhuriyet Halk Fırkası olarak değiştirdi. 1927 yılında Atatürk tarafından belirlenen, "Cumhuriyetçilik", "Halkçılık", "Milliyetçilik", ve "Laiklik" ilkelerini tüzüğüne ekledi. 1935 yılındaki kurultayda daha önceki dört ilkeye Atatürk'ün kararıyla "Devletçilik" ve '"Devrimcilik" ilkeleri de eklenerek ilkeler altıya çıkarıldı ve partinin adı "Cumhuriyet Halk Partisi" oldu.
Türkiye'deki tek parti yönetiminin, bugünkü anlayış ve tanım çerçevesinde bir demokrasi olmadığı çok açıktır.
Doğu ve Orta Avrupa sağ ve sol diktatörlerin baskısı altında idi. Almanya'da Hitler İtalya'da Mussolini, İspanya'da Franko'nun faşist yönetimleri vardı. Fransa, Belçika ve İsviçre'de kadınlar en temel insan haklarından biri olan siyasal haklardan yoksun bulunuyorlardı. Yani nüfusun yarısını oluşturan kadınların seçme ve seçilme özgürlükleri yoktu.
II. Dünya Savaşı'nın hemen ardından, gerek uluslararası siyasetteki gelişmeler, gerekse ülke içindeki yeni oluşumlar rejimin genel niteliğinde önemli değişiklikleri gündeme getirdi. Basında ve mecliste çok partili siyasal sistemi savunan bir anlayış oluştu. Buna CHP genel başkanı ve cumhurbaşkanı İsmet İnönü de yaptığı konuşmalarla destek verdi