Brezilya
Hemen hemen Avrupa kıtası büyüklüğünde olan, dünyanın beşinci büyük ülkesi Brezilya Güney Amerika'nın yaklaşık yarısını kaplar. Büyük bir bölümü ekvatorun güneyinde yer alan ülke, Ekvador ve Şili dışında, tüm öbür Güney Amerika ülkeleriyle komşudur. Uzun kıyı şeridi güneyde Atlas Okyanusu'na doğru kıvrılır. Kuzey Brezilya'ya kuşbakışı bakıldığında, Amazon ormanları dışında hemen hemen hiçbir şey görülmez. Ülkenin iç kesimlerinde bugün bile keşfedilmemiş bölgeler vardır ve buralarda ilkel kabileler yaşar. Brezilyalıların büyük çoğunluğu ise kıyı şeridinde yer alan modern kentlerde yaşamaktadır.
Yüzölçümü: 8.511.965 km2
Nüfus: 141.302.000 (1987).
Yönetim: Bağımsız cumhuriyet
Başkent: Brasilia
Coğrafi Özellikler: Brezilya Latin Amerika ülkelerinin en büyüğüdür. Amazon, Parana, Paraguay ve Sâo Francisco gibi büyük ırmakları vardır. Güneydeki Iguaçu Çavlanları ülkenin en ünlü doğal güzellikleri arasındadır.
Dış ülkelere satılan önemli ürünler: Kahve, ham pamuk, soyafasulyesi, kakao, demir cevheri, manganez, kereste, şeker, tütün, elektrikli aletler, motorlu araçlar ve yedek parçalar, ayakkabı, dokuma ve petrokimya ürünleri.
Önemli Kentler: Rio de Janeiro, Sâo Paulo, Brasilia, Salvador, Belo Horizonte, Manaus.
Eğitim: 7-15 yaş arası zorunludur. Okuma ve yazma oranı gittikçe yükselmektedir.
Bu geniş ülkede büyük iklim değişiklikleri görülür. Amazon vadisinde dünyanın en geniş tropik yağmur ormanları vardır. Bu bölgede ve kuzey kıyı şeridinde nemli tropik iklim egemendir. Hava sıcaklığı ortalama 26°C'dir. Ülkenin yarısından fazlasını kaplayan güneydeki büyük yaylada gündüzler sıcak, geceler genellikle serin geçer. Atlas Okyanusu kıyılarına doğru bu yayladan sonra yükselen dağların ötesinde, gene çok sıcak ve nemli bir iklimin egemen olduğu verimli ovalar kıyı boyunca dar bir şerit oluşturur. Rio de Janeiro'nun güneyinde iklim biraz serinler.
Ülkenin üçte birinden daha küçük bir yüzölçümü olmasına karşın toplam nüfusun yüzde 70'ini barındıran güneydeki yaylalarla kıyı bölgeleri Brezilya'nın can damarıdır. Önemli kentlerin çoğu, kara ve demiryolları, sanayi merkezleri bu bölgede yoğunlaşmıştır. Tarih
Amerika'nın keşfinden sonra, İspanya ile Portekiz yeni keşfedilen topraklan paylaştılar. Dünya haritası üstünde boydan boya çizilen bir çizginin doğusu Portekiz'in, geri kalanı ise İspanya'nın oldu. Güney Amerika'nın bu çizginin doğusunda kalan bölümü bugünkü Brezilya'nın kapladığı topraklardı. Bu paylaşımdan sonra Portekizliler bu bölgeye yerleştiler.
1500'de Pedro Âlvares Cabral adında Portekizli bir kaptan Güney Afrika yoluyla Doğu Hint Adaları'na gitmek amacıyla yelken açtı. Ama iyice batıya açılarak, gideceği yönden çok uzaklaştı ve karşısına Güney Amerika anakarası çıktı. Cabral buralara Portekiz kralı adına el koydu ve Terra da Santa Cruz (Kutsal Haç Topraklan) adını verdi. Sonralan, kırmızı boya yapımında kullanılan kırmızı pau-brasil ağacının yetişmesi nedeniyle adı Brezilya olarak değiştirildi. 1501'de Brezilya kıyılarını dolaşan Amerigo Vespucci'den sonra, bölgede umulduğu gibi altın bulunmayışı bir süre için ilginin azalmasına yol açtı.
Portekizliler 1533'e kadar Brezilya'yı tam olarak sömürgeleştirmediler. Daha sonra krala yakın kişilere toprak verilerek yeni yerleşim bölgeleri kuruldu ve doğrudan Portekiz kralına bağlı bir genel valilik oluşturuldu. Zamanla Brezilya büyük bir şeker, altın ve elmas üreticisi oldu. Bu arada Portekizliler batıda And Dağları'na, güneyde Rio de la Plata' ya, kuzeyde Amazon bölgesine kadar yayıldılar.
Avrupa'da 1804-15 yılları arasındaki Napolyon Savaşları döneminde Fransızlar Portekiz'i işgal edince, Portekiz veliahtı Brezilya' ya sığındı. Kral ailesi İngiliz savaş gemileri eşliğinde 1808'de Rio de Janeiro'ya çıktı. Rio de Janeiro artık Portekiz'in başkenti Lizbon' un yerini almıştı. Napolyon'un 1815'teki yenilgisinden sonra bu bölge tıpkı Portekiz gibi bir krallık oldu ve Brezilya ile Portekiz eşit konumda iki ülke sayıldı. Kral, oğlu Dom Ped-ro'yu Brezilya'da bırakarak 1821'de Portekiz' e döndü. Bu arada Portekizliler ile Brezilyalılar arasında sürtüşmeler artmış, Brezilya'yı yeniden sömürgeleştirme eğilimi belirmişti. Buna karşı çıkan Dom Pedro 7 Eylül 1822'de Brezilya'nın bağımsızlığını ilan ederek imparatorluk tacını giydi. Portekiz Brezilya'nın bağımsızlığını 1825'te tanıdı. Böylece, Güney Amerika'nın İspanyolca konuşulan ülkelerinden farklı olarak, Brezilya bağımsızlığını kansız bir yolla elde etmiş oldu.
Kısa süre sonra ülkede iç karışıklıklar arttı; Arjantin ile Brezilya arasında savaş çıktı. Savaştan sonra, 1831'de kral tahtını beş yaşındaki oğluna bırakarak çekildi. Çocuk kral 15 yaşındayken II. Dom Pedro adıyla resmen tahta çıkıncaya kadar karışıklıklar sürdü. II. Pedro halkı ve ülkesiyle yakından ilgilenen akıllı ve bilgili bir yöneticiydi. Yaklaşık yarım yüzyıl süren yönetimi sırasında başlıca toplumsal ve ekonomik sorunları çözmeye çalıştı. 1831'de köle ticareti kaldırıldı. Köleliğin bütünüyle ortadan kaldırılması ise ancak 1888'de oldu. Ne var ki, köleliğin kaldırılması üzerine toprak sahipleri arasında tedirginlik ve hoşnutsuzluk arttı. Ordu ile kilisenin de kraldan desteğini çekmesi üzerine, 1889'da II. Dom Pedro babası gibi tahttan çekilmek zorunda kaldı. Pedro'nun Avrupa'ya sürgüne gönderilmesiyle, imparatorluk dönemi sona erdi. Bu kez Brezilyalılar ülkelerinde cumhuriyet ilan ettiler.
Çağdaş Brezilya'da halkın temsilcilerinden oluşan bir meclis ile her eyaletin temsilcilerinden oluşan bir senato vardır. Cumhurbaşkanı altı yıllık süre için seçilir.
Cumhuriyetin kurulduğu 19. yüzyıl sonlarından bu yana Brezilya yönetiminde ordu ağırlığını hep duyurdu ve 1930'a kadar orduda bazı başarısız ayaklanma girişimleri oldu. 1930'da gerçekleştirilen bir askeri darbeden sonra başa getirilen Getülio Vargas ülkeyi 1930'dan 1945'e kadar yönetti. Demokrasiyi tümüyle ortadan kaldıran yeni bir anayasayı yürürlüğe koydu. Sonunda bir askeri darbe ile diktatörlüğüne son verildi.
1946'da yeni bir anayasa kabul edildi. 1950'de bu kez seçimle devlet başkanı olan Vargas, 1954'te bir grup subayın baskısıyla devlet başkanlığından uzaklaştırıldı. Bundan sonraki 10 yılda hızlı bir ekonomik gelişme hedeflenerek, bağımsız bir dış siyaset yürütülmeye çalışıldı. Ne var ki, ordu 1964'te ülke yönetimini yeniden ele geçirdi. 1970'lerin sonuna doğru sivillerin yönetimde daha fazla söz sahibi olabilmesi için bazı reformlar yapıldı ve 1984'te sivil bir başkan seçildi.
1970'lerin ortalarında petrol fiyatlarının hızla yükselmesi Brezilya ekonomisini olumsuz yönde etkiledi. Petrol giderlerini kısmak için, ülkede üretilen motorlu araçlarda yakıt olarak kullanılmak üzere şekerkamışından alkol üretimine başlandı. Tarım ve sanayi alanındaki gelişmelere karşın, bugün Brezilya'da enflasyon ve dış borçlar başta olmak üzere birçok ekonomik sorun vardır.
19. yüzyılda kurulduğundan beri sık sık askeri darbelere ve askeri yönetimlere sahne olan Brezilya'da Ocak 1985'te yapılan seçimleri kazanan muhalefetin adayı Tancredo de Almeida Neves daha göreve başlayamadan Nisan 1985'te öldü. Bu nedenle sivil yönetimin ilk devlet başkanlığı görevini Neves'in yardımcısı Jose Sarney üstlendi. Sarney yönetimi ülke ekonomisini düzeltmek üzere bir önlemler paketini uygulamaya koydu. Önceliği ekonomik büyüme ile sosyal adalete veren ve enflasyonu önlemeyi amaçlayan bu program başarılı olmadı. 1986'da yapılan Ulusal Kongre seçimlerini iktidar partisi kazandıysa da, ekonomik bunalım yönetimi güç durumda bıraktı.
Ekim 1988'de yeni anayasa kabul edildi. Kasım 1989'da yapılan başkanlık seçimlerini Fernando Collor de Mello kazandı. De Mello Mart 1990'da görevi devraldıktan sonra, Collor Planı olarak anılan yeni ekonomik önlemler paketini uygulamaya koydu. Ama bu plan da hayat pahalılığını önleyemediği gibi, ekonomik durgunluğun şiddetlenmesine de yol açtı. Bunun üzerine Collor II olarak bilinen yeni bir plan uygulamaya kondu. Parlamentodan ve iş çevrelerinden yeterli desteği bulamayan bu plan da başarısız oldu. Ülke içinde yaşanan bu sıkıntılara karşın, dünyanın en borçlu ülkelerinden biri olan Brezilya'ya, dış borçlarını ödemede bazı kolaylıklar sağlandı.
Ekonomik planların başarısızlığına Collor' un aile bireylerinin adlarının yolsuzluğa karışması eklenince, başkanın saygınlığı sarsıldı. Başkana karşı muhalefet giderek yükseldi. Parlamentoda oluşturulan soruşturma komitesi Collor'u, rüşvet almaya göz yummak, nüfuzu kötüye kullanmaya sessiz kalmak gibi pasif yolsuzluklarla suçladı. 26 Ağustos 1992'de yüz binlerce kişi sokaklara dökülerek başkanın istifasını istedi. 28 Ağustos'ta soruşturma komitesinin suçlu bulması üzerine, Collor'a görevden el çektirildi.
MsXLabs.org & Temel Britannica