Tek
TDK, Türk Dil Kurumu
- 1 -
sıfat
1 . Eşi olmayan, biricik, yegâne:
"Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir."- Y. Z. Ortaç.
2 . Kadeh içinde belirli ölçüde olan (içki).
3 . (isim) Birbirini tamamlayan veya aynı türden olan nesnelerden her biri:
"Garsona umutsuzca bir göz attıktan sonra eldiveninin sol tekini çıkardı."- R. Ilgaz.
4 . (zarf) Önüne getirildiği cümleye istek ve özlem kavramı katar:
"Tek yesin de ne isterse yesin. Tek çalışsın da isterse arada yaramazlık da etsin."- .
5 . (zarf) Yalnızca:
"Bunun için tek bir yol var."- .
6 . (mecaz) Hiç, hiçbir:
"Tek kelime konuşmadan bu yokuşu indik."- R. H. Karay.
7 . (matematik) İki ile bölünemeyen (sayı):
"Üç, beş, yedi ... tek sayılardır."- .
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- tek dalmak
- tek elden
- tek geçmek
- tek kale oynamak
- tek kürekle mehtaba çıkmak
- tek sıra olmak
Birleşik Sözler
- tek adam
- tek anlamlı
- tek başına
- tekbenci
- tek biçim
- tek bilek
- tek çekirdekli
- tek çenekli
- tek delikliler
- tekdüze
- tek erkçi
- tek erklik
- tek eşli
- tek evli
- tek fazlı
- tek heceli dil
- tek hücreli
- tekgövde
- tek kişilik
- tek liste
- tek örnek
- tek parmaklılar
- tek partili
- tek pas
- tek renkli
- tek sayı
- tek seçici
- tek sesli
- tek tabanca
- tek tanrıcı
- tek taraflı
- tektaş
- tek tırnak işareti
- tek tük
- tek vücut
- tek yanlı
- tek yön
- tek yumurta ikizi
- tek yürek
- ikitek
- iki tek
- dörttek
- sekiztek
- teke tek
- 2 -
sıfat
Sessiz, hareketsiz, uslu. Atasözü, deyim ve birleşik fiiller