Arama

Titanlar - Tek Mesaj #3

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
13 Haziran 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Titanlar ve Kyklops

Yaradılış efsanesine göre, Evren’i tanrılar değil, her şeyden önce Uranos (Gökyüzü) ve Gaia (Yeryüzü) olarak vücut bulan Evren, olağanüstü boyutlardaki cüsseleri ve direnilemez güçleri olan Titanları yaratmış; tanrılar ise Titanların çocukları olarak dünyaya gelmiştir. Bu bakımdan Titanları “Eski Tanrılar” olarak da nitelerler. Belki binlerce yılı bulan efsane yazını sürecinde gerek olaylar gerek olay kahramanları girift bir duruma geldiğinden sistematik bir mitoloji demeti sunma; mitolojik kimliklerin ve grupların bir sitem içinde yer ve sıralarını belirleme son derece zordur. Bir örnek, Ovidius, öykülerini isimlerin verdiği çağrışımlarla sıraya koyar.
Mitoloji ozanlarının, titanların temsil ettikleri özellikler hakkında nasıl bir genel değerlendirme yaptıklarını bilmiyoruz; ama belli başlılarını sayalım. En önemlileri tüm diğer titanları (Zeus egemenliğine kadar) yöneten Kronos (Latince Saturnus). Romalı inancına göre, tahtının Zeus’a geçmesi üzerine İtalya'ya kaçmış ve oraya yönetimi süresince yetkin bir barış ve mutluluğun egemen olduğu Altın Çağı getirmiştir. Onun karısı Rhea da (Latin karşılığı “Ops”), kanından fırlayan öfke ve kin cinleri “Erinye”ler (Latince Furia – modern batı dillerine de “öfke” anlamında geçmiştir) daha önce tanıtılmıştı. Öteki kayda değer Titanlar, arz’ın etrafını çevrelediği varsayılan ve tüm akarsuların ve “Okeanid’ler” denilen akarsu nimphalarının babası kabûl edilen, saygın ihtiyar ırmak, “Okeanos”; onun karısı “Tethys”; güneşin, ay’ın ve tan yerinin babası “Hyperion”; Musa’lardan biri olarak tanıttığımız, “bellek” anlamındaki “Mnemosyne”; Hak ya da İlahî Adalet anlamı taşıyan “Themis”; oğulları Atlas ve Prometheos kadar ünü olmayan “Iapetus”. Bunlar Zeus’un iktidara gelmesi ile kovulmayan; fakat daha aşağı bir mevkie getirilen eski tanrılardı.
Cüsse ve güç farkı dışında görünüşleri antropomorfik (biçimli) olan bu titanlar dışında değişik görünümdeki canavar titanlar da vardı. Bunlardan üçü, o zamanın Yunancası ile “hekatonkhires” denilen “yüzer kollu”, ellişer kafalı “Kyklops” denilen çok güçlü, inatçı, çok avamî tabirle “osuruğu cinli” denecek kadar ani feveran eden, acayip dev yaratıklardı. Sicilyada, Etna yanar dağının civarında yaşarlardı. Kyklops adı almalarının nedeni tam alınlarının ortasında, çok iri, yuvarlak birer gözlere sahip olmaları idi (“kyklos”= daire, tekerlek; “op”= göz - Batı dillerindeki, “devrevî, çevrimsel, düzenli aralıklı anlamındaki “cycle” Yunanca kyklosdan; “optik- Yunancası optikos” sözcüğü de “op”dan gelir). Hesiodos’un Theogonia’sına göre onlar da, diğer titanların çoğu gibi Uranos ve Gaia’nın çocukları idi. Uranos da onları tehlikeli bulduğundan Tartaraos’a kapatmıştı. Oğlu Kronos onları kurtarıp birlikde Uranosu tahtından indirdiler. Ama o da, başa çıkamadığı devleri cehenneme kapadı; başlarına dişi ejderha “Kampe”yi dikti. Bu kez onları Zeus kurtardı; yardımları ile Kronos’u devirdi. Becerilerini takdir ederek, yıldırımlarını imâl eden usta işçiler olarak istihdam etti. İ.Ö. IV. asrın İskenderiyeli gramerci ve ozanı Kallimakhosun bir ilahîsinde “Hephaistos’un atölyesinde ona yardım eden demirciler olarak betimlenirler. Arges isimlisi bu silâhlar için göz kamaştırıcı parlak madenler buluyor; Brontes bunların dökümünü yapıp şekil veriyor; Streopes ışıklarını sağlıyordu.
Başlangıçta üç olan sayıları arttı. Zeus bu gözde grubuna işlenmemiş, fakat çok bereketli meyve, asma, mısır ekim-dikimi yapılacak arazisi olan zengin bir yurt bağışladı. Çok kalabalık koyun ve keçi sürülerine sahiptiler. Fakat, hâlâ yabanîliği, yasa ve tanrı tanımazlığı, yabancı düşmanlığını, yamyamlığı elden bırakmamışlardı.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!