Arama

Vurmak Nedir? - Tek Mesaj #1

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
20 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Vurmak -ur

(-e)
1 . Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak:
"Masaya vurmak. Birinin başına vurmak."- .
2 . (-i) Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak:
"Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara giriyor."- R. H. Karay.
3 . Etkisi bir yere kadar uzanmak.
4 .
Duyulmak, hissedilmek.

5 .
Üzerinde görünmek, üzerine düşmek, yansımak, aksetmek:
"Yıkık damından içeriye parça parça güneş vurur."- R. H. Karay.
6 . Olumsuz yönde etkilemek:
"Kriz kitap dünyasını da vurdu."- .
7 . (-i, -e) Hızla değmek, çarpmak:
"Kolumu duvara vurmuşum."- .
8 . Sürmek:
"Duvara boya, tahtaya cila vurmak. Yakı vurmak."- .
9 . Takmak, koymak, bağlamak:
"Seni buradan ellerine kelepçe, ayaklarına zincir vurup öyle götürecekler!"- Y. K. Karaosmanoğlu.
10 . Bağlama, ilişkilendirmek:
"Bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığına vurarak etrafını alırlar."- R. H. Karay.
11 . Olduğundan başka biçimde görünmek:
"Deliliğe vurmak."- .
12 . (nsz) Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak:
"Bıçak vurmak."- .
13 . (nsz) Uygulamak, basmak, koymak:
"Damga vurmak."- .
14 . Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak.
15 .
(-i) Amaçladığı şeye rast getirmek.

16 .
(-i) Hızla çarpmak:
"Ayağını güm güm yere vurarak."- .
17 . (-i) Silahla yaralamak, öldürmek:
"Bir gün kızı kurtarmışlar, ayıyı vurmuşlar, kızı saraya götürmüş, padişahın oğluna vermişler."- H. E. Adıvar.
18 . Dokunmak, hasta etmek:
"Bizim evin bacası çekmiyor. Bütün kış, maaile kömür vuruyor bizi bu yüzden."- N. Hikmet.
19 . (nsz) Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek:
"Dolu, bu yıl ekinlerin çoğunu vurmuş."- F. Otyam.
20 . (nsz) Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak:
"Kalbi öylesine kopacakmış gibi vuruyordu."- H. Taner.
21 . Piyango vb. çıkmak, isabet etmek.
22 .
(-i) Desteklemek, dayamak:
"Akşam olunca kapının desteğini vurduk."- .
23 . Çıkmak:
"Su dışarı vurdu."- .
24 . Sırtına, omzuna yerleştirmek:
"Hamalın biri sırtına koca bir ayna vurmuş götürüyordu."- H. Taner.
25 . Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak.
26 .
Tavla oyununda pulu kırmak.

27 .
(mecaz) Manevi olarak yaralamak.

28 .
(argo) İçki içmek.

29 .
(argo) Kadeh tokuşturmak.

30 .
(-i),
(argo) Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak:
"Birinin on milyon lirasını vurmak."- .
31 . (-i, -e), (matematik) Çarpma işlemini yapmak:
"İkiyi dörde vurursak sekiz eder."- .
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • vur abalıya
  • vur aşağı tut yukarı
  • vur dediyse öldür demedi
  • vurduğu yerden ses gelmek
  • vurdukça tozumak
  • vur patlasın, çal oynasın
  • vurup kafayı yatmak (veya uyumak)
Birleşik Sözler
  • vurkaç
  • vurtut
  • başvurmak
  • dışa vurum
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!