Yuvarlanmak
(nsz)
1 . Kendi üzerinde dönerek hareket etmek:
"Fıçı yuvarlanıyor."- .
2 . Dökülerek düşmek:
"Bu hayvancıklara bakarken gözlerimden yaşların yuvarlandığını ve toplandığını duydum."- M. Ş. Esendal.
3 . Devrilmek, düşmek:
"Kapı açılır açılmaz yüzükoyun ve kaskatı yere yuvarlandı."- A. Gündüz.
4 . (mecaz) Ansızın, beklenmedik bir zamanda ölmek.
5 . Gitmek:
"İkimiz de feci bir akıbete doğru yuvarlanıyoruz."- A. Gündüz.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- yuvarlanan taş yosun tutmaz
- yuvarlanıp gitmek